<data:blog.title/>

<data:blog.pageName/>-<data:blog.title/>






tekamül etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
tekamül etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Ekim 2020 Pazar

İŞVARA PRANİDHANA (Mutlak Varlığı Algılama)

 Orjinal Yoga sistemi sayesinde insan maddi evrenin ötesinde olan  Mutlak Varlığı algılamaya başlar.5. Niyama prensibi - (Kişisel Eylem kontrolü)  İşvara  Pranidhana ilkesidir. İşvara Pranidhana prensibi Mutlak Varlığı algılamak anlamına gelir. Birey mutlak varlığı anlamak  için çaba harcamalıdır. Kitaplardan ve Üstatlardan aldığı bilgileri hayata geçirerek  birey Mutlak Varlığı önce zekasıyla anlamalı sonra içten  algılamalı  ve hissetmelidir. Böylece teorik bilgi  ve pratik tecrübe  toplayarak sarsılmaz bilimsel inanca sahip olmalıdır. Bilimsel inanç cahillikten kaynaklanan fanatik inançtan  farklıdır. Fanatik inanç dogmalara  dayanmaktadır, oysa bilimsel inanç bilgiye, mantığa zekâya ve derin  araştırmalara, defalarca kanıtlanmış  kişisel tecrübeye  dayanmaktadır. Böyle  bir bilimsel inanç sarsılmazdır; çünkü  kanıtsız  dogmatik bilgilere  ve yanlış  algılamaya  değil  deneyimle kazanılmış  ve kanıtlanmış bilgilere dayanmaktadır. Kişisel gelişim yolunda farkındalık  arttıkça  ve yaşamın belirsizliği  deneyimlenince insan kontrolün kendisinde  olmadığını  fark eder. Böylece birey hayatta  kontrolün  elinde  olduğu şeklindeki  sahte  duygudan kurtulur  ve Yüce kontrolcüyü algılar. Birey tüm  zihinsel, sözel ve fiziksel eylemlerini icra ederek Mutlak Varlığa ayak uydurmalıdır. Mutlak Varlığa merkezlenen birey beklentilerden ve bağlılıklardan kurutulur. Spiritüel  özgürlük varoluşun tüm  düzeylerine  nüfuz etmektedir. Evrenin kaynağını anlayan kişi  gururdan  şişmez ve güçten sarhoş olmaz. Spiritüel sevgi suları zihin türbininden aktığında insan zihinsel  güç ve spiritüel  aydınlanma kazanır. Fiziksel güç, sevgisiz  öldürücüye; güçsüz  sevgi ise uyku ilacına  benzer. Maddi hazlara düşkünlük güç ve onuru mahveder. Maddi hazlar peşinden  koşturmak bağlılığı ve açgözlülüğü  arttırır. Bu durumda hisler doyuma ulaşmamışsa insan üzülmektedir. Duyular bilgi ve sabır silahı aracılığıyla kontrol edilmelidir.Ancak zihni kontrol etmek daha zordur. İnsan bütün kaynaklarını tüketip  yine  de başarıya ulaşmadığında sadece Orjinal Yoga Sistemine  sarılmalıdır. Böylece birey evrensel güç  kaynağına ulaşacaktır.  Bu aşamada spiritüel  sevgi gelişmeye başlar. Zihin, zeka ve irade sevgiyle  dolduğunda ben ve  benim hisleri yok olur. Ben ve benim hisleri  kaybolunca bireysel  ruh ortaya çıkar. Konsantrasyonu arttırmak için zihin maddi isteklerden kurtulmalıdır. Maddi isteklerle dolu olan zihni duygular maddi nesnelerin peşine doğru sürükleyebilir.  Zihni maddi isteklerden boşaltmadan  meditasyon yapmak ateşi yaş odunla  yakmaya benzer. Bu fazla duman yapar ve ateşi  yakanın ve çevredekilerin gözlerini  yaşartır. Maddi isteklerle  dolu olan zihin bilgi ateşiyle temas ettiğinde tutuşup yanmaz, ışık ve sıcaklık üretemez. Bilgi karanlığı  yok eden güneşe benzer. Ay güneşle  karşı karşıya geldiğinde dolunay  olayı  gerçekleşir. Birey bilgi aldığında  sevgiyle  dolar. Yerküresi dolunay ile güneşin arasına  girdiğinde güneş/ay tutulması gerçekleşmektedir.Ben ve benim  hissi zihin ve ruh arasında  durduğunda ise  sevgi azalır. Eylem insanın kişiliğini  sözden daha etkili bir şekilde  yansıtmaktadır. Yogi bütün eylemlerini spiritüel  amaca adamaktadır, böylece Yoginin eylemleri içindeki ruhu yansıtmaktadır. Mutlak Varlığın  algılanması  sayesinde enerji, duygular  ve farkındalık içe  çekilmekte  ve birey iç dünyasını  keşfetmektedir. Yaşamın bu aşamasında insan gerçekten  yetişkin olmakta ve olgunlaşmaktadır.Bu aşamada öznel meditasyon nesnel  meditasyona  dönüşmektedir.  Birey Mutlak gerçeğe  yaklaşmakta  ve Mutlak  Kaynak ''tan bilgi almaktadır. Tüm  eylemleri yüce amaca adayarak birey arınmakta  ve kozmik bilince ulaşmaktadır. 
KAYNAK:YOGA nedir ne değildir? 
Büyük Yoga ÜSTAD'ı Paramahamsa Yogaçarya Akif MANAF

5 Mayıs 2019 Pazar

Tekamül İçin

Zihinde devamlı bir huzur ve hoşnutluk haline doğru ilerleme sürecinde en önemli unsur, dengedir. İç ve dış ilişkilerde denge sağlanmalıdır. Bireysel huzur için çabalarken başkalarıyla huzurlu ilişkiler kurmayı ihmal etmemelidir. Birey İçine kapanıp sadece kendi iç dünyasında yaşayarak, dışarıdaki dünyayı ihmal etmemelidir. Aksi halde birey hem başkaları ile ilişki kurmakta zorluk çeker hem de tekamül edemez. Çünkü tekamül için gereken araçlar, dış dünyada bulunur. Kişisel gelişim sürecinde dengesizliğin önüne geçmek için dört unsur göz önünde bulundurulmalıdır:
1. Bilmek
2. Var olmak 
3. Dönüşmek
4. Vermek
YOGA Meditasyon Kitabı
Büyük Üstad Akif Manaf

7 Nisan 2019 Pazar

YOGİ

“Yogi hayatının ve eylemlerinin evrensel eylemin bir parçası olduğunu algılamaktadır. O, nabzının atışlarında ve nefesinin ritminde mevsimlerin akışını ve evrensel hayatın değişimini görmektedir. Beden içerisinde ruhun bulunduğu bir saraydır. Bedeni küçümsemek veya vücudun ihtiyaçlarını umursamamak evrensel hayatı küçümsemek veya vücudun ihtiyaçlarını umursamamak demektir. Bir anlamda, bedenin ihtiyaçlarını karşılamak, içinde bulunan ve bedeni kullanan ruha da yansımaktadır. Evrensel Ruh’u anlamak için birey bedende olan kişisel ruhu anlamalıdır. Bunun için de bedensel ve zihinsel dengeleri korumalıdır.”
Yoga Vücut Çalıştırma Sanatı
Büyük Yoga Üstadı Akif Manaf

25 Mart 2019 Pazartesi

AhlakÜstü

Ego güçlenince kişi ünlü olmak ister, çünkü takdir egoyu besler. Bireye saygı duyan insanların sayısı artınca birey kişiliğine daha çok sarılır ve kişilik güç kazanır. Sonra bir gün aynı kişiler eleştirmeye başlayınca kişi acı çeker ama kişiliğini değiştiremez, çünkü güçlenmiş kişilik hiçbir değişikliğe izin vermez. Güçlenmiş kişiliğin etkisi altında olan birey saygınlık ister. Bunun  için kişi tüm yolları dener. Birey saygınlığa para biriktirerek veya biriktirmiş olduğu paradan vazgeçerek ulaşabilir. Herkesle yemeğe çıkarak veya oruç tutarak. Kişi saygınlığa bir şeyler biriktirerek ya da biriktirmiş olduğu şeyleri dağıtarak ulaşmaya çalışır. Bütün bu çabaların arkasında belirli bir gerçek vardır: Kişi başkalarının saygısını kazanmak için kendisine onların gözünden bakar ve böylece kendi bireyselliğinden daha da uzaklaşır. Birey kendisine başkalarının gözünden bakarak onların kendisiyle ilgili ne hissettiklerini anlamaya çalışır ve başkalarının beğenisini kazanmak için adımlar atar. Yani birey kendisi olamaz hep ROL YAPAR. Kişi takdir görebilmek için çok erdemli ve çok ahlaklı biri gibi davranabilir fakat büründüğü kişilik onu asla tatmin etmez. Ahlaklı olmak kişiyi tatmin etmeyince o zaman ahlaksızlık yapar ve geçici bir tatmin yaşar, ama bu sefer de takdir görmez. Asıl güç ahlaklı olmakta değil, çünkü ahlaklı olmaya çalışırken ahlaksızlık da yapabilirsin. Asıl güç ahlaküstü olmaktadır. Ahlak sana toplum tarafından dayatılmış bir şeydir SENİN GERÇEK ÖZÜN İSE AHLAKÜSTÜDÜR.

Güç Nedir ve Nasıl Güçlü Olunur- Akif Manaf

21 Şubat 2019 Perşembe

Meditasyonun Temeli

Özverili hizmet meditasyonun temelidir. Özverili hizmet olmadan meditasyon İMKANSIZDIR. Pozitif düşünce ve kendi çıkarlarını düşünmeden topluma hizmet, günlük yaşamda gerçekleşmelidir. Peki, özverili hizmet nedir? Orijinal Yoga Sistemi'ni insanlara aktarmak en yüksek özverili hizmettir. Özverili hizmet sayesinde birey bağımsız ve beklentisiz eylemde bulunmayı öğrenir. BİREY VERDİĞİ EMEĞİN MEYVELERİNDEN FERAGAT ETMEDİĞİ SÜRECE MEDİTASYON İMKANSIZDIR. Eylemlerden bağımsızlık arttığında dünyevi faaliyetlerden etkilenmemek de kolaylaşır. O zaman meditasyon sırasında gözler kapanınca zihin sakin ve içedönük kalır.

Yoga Nedir Ne Değildir- Büyük Yoga Üstadı Paramahamsa Yogaçarya Akif Manaf

11 Şubat 2019 Pazartesi

Kaşif

“Sen gerçek bir kaşif olunca her yerde karşına çıkan her insan seni tamamlamak için burada, senin dünyana bir zenginlik katmak için burada bunu göreceksin. Her yerde, bir asansörde, bak o insanın gözlerinin içine, kaçırma gözlerini. Göreceksin, dünyaları keşfedeceksin ve şaşıracaksın. Senin tekâmül etmeni engelleyen bu zihinsel kalıplardır, seni ayıran şey zihin ve zihin aracılığıyla çalışan egodur. O insanların gözünün içine bak ve onları keşfet, sen onları ve onlar seni tamamlayacak. Sır o kişinin gözlerinin içine yargısız olarak bakmaktır. O sana bir soru sorucak ve o sorunun cevabı onun tamamlanması olacak. Kaşif olmak ve tekâmül yolunda ilerlemek, farkındalığın yükselmesi budur.”
Sorumluluk konulu spiritüel sohbet, Akif Manaf

10 Şubat 2019 Pazar

Güç Yağmuru

Bir insanın içindekileri görmek ve kişiliğini tanımak istersen ona engelsiz bir güç ver. Ne olduğunu göreceksin...
Eğer içinde bir çürüme varsa çökecek ama yoksa yükselecek.
Yağmur yağınca bazı bitkiler çiçek açar bazıları ise çürür.
Tıpkı bunun gibi güç yağmuru insanın içindeki potansiyelleri besler ve ortaya çıkmasına fırsat tanır.
Güç yağmuru yıkıcılığın zehirli bitkilerinin büyümesine neden olmaz, tam tersi yapıcılığın güzel çiçeklerinin açmasına yardım eder. İnsan hayvani içgüdülerine hâkim olmazsa, güç her zaman suistimal edilecektir.
Yalnızca hayvani dürtülerden özgür olan insan gücünü insanlığın tekâmülü ve mutluluğu için kullanabilir.
GÜÇ Nedir ve Nasıl Güçlü Olunur?
Büyük Üstad Akif MANAF

4 Şubat 2019 Pazartesi

Bölünme

“Tekâmül sayesinde birey zihinle birlik haline gelir ve bölünmeler biter. O zaman birey varoluşsal gerçeği algılamaya başlar çünkü varoluş birlik demektir. Varoluşta her şey birlik içindedir ve tekâmül eden insan varoluşla birlik haline gelir. Kişiliğin ikiye bölünmesi yapay bir şeydir. Aslında birey daima bir olduğunu hisseder ama bu his düşünsel düzeye geçtiğinde sorunlara neden olur. Örneğin acı hissedildiğinde bölünme yoktur. Kişi ve acı bir olur. Fakat acı dindikten sonra bölünme ortaya çıkar. Kişi ve acı iki ayrı şey olur. Bölünme anda yoktur, anıda vardır. Bir parmak kapının arasına feci bir şekilde sıkışınca sadece acı vardır, daha sonra parmak ve ağrı vardır. Kişi olayı anımsadığında “Benim parmağım kapıya sıkışarak acıdı” der. Yani an anı olduğunda bölünme yaşanır. Birey hissettiğinde birlik ortaya çıkar fakat düşündüğünde bölünme meydana gelir. Birey fiziksel beden olmadığını idrak ettiğinde maddi ego yaralanır ve ruhi öz ile çatışmaya başlar. Fakat kişi kendisini fiziksel bedenle özdeşleştirdiğinde ego rahatlar ve keyfine bakmaya başlar.”
Tekâmül Nedir ve Nasıl Tekâmül Edilir?
Büyük Üstad Akif Manaf

14 Aralık 2018 Cuma

ZİHİN

Gerçek şu ki, sıradan zihin zıt kutuplarda bulunan iki olguyu bir olarak göremez ve ele alamaz. Sıradan zihnin işleyişi tutarlılığa dayanmaktadır. Zihin çalışabilmek için tutarlı olmalıdır.  Sıradan zihin için bu mutlak bir zorunluluktur. Tekamül etmeyen zihin ışık ve karanlığın aynı kaynaktan geldiğini ve bu açıdan aynı olgu olduğunu asla kavrayamaz. Bu tür yaklaşım sıradan zihin için tutarsızdır. Işık ve karanlığın aynı şey olması bir paradokstur. Bu paradoksu yalnızca tekamül etmiş zihin algılayabilir, çünkü tekamül etmiş zihin tutarlılık hapishanesinden kurtulmuştur ve paradoksların dostudur. Paradokslar onu rahatsız etmez, tam tersi neşelendirir ve meraklandırır. Sıradan zihin zıtlıklarla çalışır. Sevgi ve nefret, şefkat ve öfke, yaşam ve ölüm vb. zıtlıklar zihnin çalıştığı olgulardır. Aslında sevgi ve nefret tek bir enerjinin - varoluşsal aşk enerjisinin tezahürleridir fakat zihin bu tür tekliği düşünemez. Zihin şefkati öfkeden ayırır ve şefkati öfkenin karşıtı olarak düşünür. Bu tür düşünce tarzı tutarlılık hissine neden olur ve kişinin içi rahat eder. Onları bölmek zihnin işleyişini kolaylaştırır fakat gerçek tamamen farklıdır.
Tekamül Nedir ve Nasıl Tekamül Edilir- Akif Manaf

25 Ağustos 2018 Cumartesi

Gerçek Başarı

BAŞARI çabaların sonuçlarıyla ölçülmelidir. Eğer insan çabalarının sonucu olarak varlığının sırlarına nüfuz ettiyse, özünü keşfettiyse, kendini tanıdıysa, hayatla daha barışık olduysa, daha neşeli, dengeli ve olgun olduysa başarılıdır demektir...

Gerçekten başarılı olmak için insanlığın gelişmesi, olgunlaşması, yükselmesi ve tekamül etmesi için çabalamak gerekir. Eğer yalnızca tek bir insanın bile tekamülüne katkıda bulunduysan gerçekten başarılısın demektir...

Senin sahip olduğun değer bir başkasının değerine değer kattıysa başarılısın demektir. Bu seni insanlık için değerli yapar ve hayatın anlamlı olur. Eğer yaptığın iş hayatını daha da anlamlı yaptıysa başarılısın demektir...

Gerçek başarının yolu niteliksel değişimden geçer.

Büyük Üstad Akif MANAF
BAŞARI Nedir ve Nasıl Başarılı Olunur?

8 Ağustos 2018 Çarşamba

Çaba Neden Önemli

“İnsan yalnızca çaba sonucu elde edilenin değerini bilir. O yüzden tekâmül yolunda erişilen vecit bu kadar değerlidir. Tekâmül yolunda bireysel çabaların sonucu gerçekleşen aydınlanma, bir yeniden doğma olgusudur. Birey yalnızca tekâmül yolunda yeniden doğabilir. İnsan tekâmül yolunda yeniden doğarak pek çok şey kazanmış olur. Tekâmül yolunda kazanılanlar, insan hayatında en önemli ve en değerli olan şeylerdir. Bütün bunlar bilinçli çabalar sonucu elde edilir. Tekâmül yolunda çaba başarıdan daha önemlidir, çünkü çaba yoksa başarı da olmaz. Tekâmül yolunda gösterilen bilinçli çabalar erişilen başarıyı önemli ve anlamlı kılar. Dünyasal düzeyde başarı çabadan daha önemlidir. O yüzden herkes çabalamadan başarılı olmak ister. Varoluşsal düzeyde ise çaba başarıdan daha önemlidir. O yüzden tekâmül yolunda çabalayan herkes başarıya ulaşır. Tekâmül yolunun özelliği budur: Çabalayan herkes mutlaka başarılı olur. Oysa başka hiçbir yerde çaba başarıyı garantilemez. Her insanın gizli potansiyelleri var. Bu potansiyeller yalnızca tekâmül yolunda bilinçli çabalar sayesinde harekete geçirilebilir. Bu potansiyellerden en önemlileri koşulsuz sevgi ve nedensiz mutluluktur. Koşulsuz sevgi ve nedensiz mutluluğu hissetme kapasitesi yalnızca harcanan çabalar sayesinde ortaya çıkar. Çabalayarak yetkin, olgun ve yeterli olursun. Yalnızca dünyasal hayata yeter dediğinde varoluşsal hayat başlar.”
Tekâmül Nedir ve Nasıl Tekâmül Edilir? Kitabı
Büyük Üstad Akif Manaf

5 Ağustos 2018 Pazar

Sorumluluk

"Sorumluluk" kelimesi "soru" sözcüğünü içermektedir. Bu bir tesadüf değil, çünkü evrende tesadüf diye bir şey yok. Sorumluluğun ne olduğunu anlamak için insan toplumsal sorumluluğu üstlenmiş insana soru sormalıdır.

Yanlızca o zaman birey evrensel sorumluluğun ne olduğunu anlar, onu üstlenir ve evrensel özgürlüğe sahip olur. Aslında sorumluluk dünyasal her şeye devrimsel tepki verme becerisidir.

Devrimsel gerçek şu ki, bir insan sorumluluk üstlenmeden olgunlaşamaz, aydınlanamaz ve içsel devrimi gerçekleştiremez. Böylece de özgürlüşemez ve tekâmül edemez.

Büyük Üstad Akif Manaf

30 Temmuz 2018 Pazartesi

Eleştiri

HER GÜN OKU!
Sen bir öznesin o yüzden de öznelliğini sürekli yansıtıyorsun. Sen ego'lu birini görüyorsun sana batıyor. ÇÜNKÜ SENDE DE EGO VAR! Ve başka bütün eleştiriler SENİNLE ilgili.
Sen kendinde olan şeyleri görebilirsin. Kendinde olmayan şeyleri göremezsin. Göremezsin. Ve sen birine bakıp sonsuzluğu göremezsin. Çünkü şu an sonsuzluk nedir senin için, tamamen anlamsız bir şey.
Sen sonlu nesnelerin içinde bulunuyorsun. O yüzden birine bakıp; buna bak ya sonsuz diyemezsin. Böyle bir kavram yok. Ama sahip olduğun birçok başka şey var. Birine bakıp ne kadar da kıskanç deyince kendi kıskançlığını yansıtıyorsun. Ne kadar da çirkin deyince kendi çirkinliğini yansıtıyorsun. Çünkü her şey yansıtma yasasıyla çalışıyor. Ve bil ki bu yansıtmalar azalınca işte tekâmülde ilerliyorsun.
Bu arada bir de çekim yasası var. Eleştirdiğin her şeyi sen kendine çekiyorsun. Çünkü evren hep git-gellerden ibaret. Sarkaçtan ibaret. Tekrarlamalardan ibaret.
Kişi kıskanç olduğu için kıskançlığı başkasında görebilir. Ve sonra buna tepki verince bak ne kadar da kıskanç deyince kendi kıskançlığı da katlanıyor. O sanki kıskançlık kapısını açıyor ve kişideki kıskançlığı davet ediyor. Ve onun kıskançlığını alıyor. Bil ki, eleştirdiğin her şeyi sen içine alıyorsun. Belki de bu şeyi sevmiyorsun, yargı şeklinde oluyor ama çok akla sığmaz bir şekilde evrenin işleyişine göre onları davet ediyorsun, topluyorsun...
Bil ki eleştirdiğin her şeyi sen davet ediyorsun. Bir sürü eleştirdiğin her şey sende ortaya çıkıyor ve sen de katlanmaya başlıyor.
Eğer bunu gözlemlersen bunu göreceksin. İşleyiş budur.
Eleştirdin mi o şey sana gelecek aynı hatayı sen de yapacaksın. Birini eleştiriyorsun bak yanlış yapıyor, şöyle yapıyor, böyle yapıyor gözlemle bir süre sonra aynı şeyi sen de yapacaksın. Aynı hatayı sende yapacaksın. Yani kaçınılmaz bir şekilde. Sen kurulmuş saat gibi bir mekanizmayı devreye sokuyorsun. Eleştiriyorsun kendin aynı şeyi yapacaksın. O yüzden yargılardan özgürleşmek çok önemli. O yüzden size diyoruz ki yargılama o zaman yargılanmayacaksın. Başkaları da seni yargılamayacak. Çünkü bu bir alışkanlık.
Ama eğer sende yargı yoksa o zaman yargıyı çekmeyeceksin. O zaman yargılansan bile bu senin genel eylemsel gidişatını engellemeyecek. Çünkü hiç farkında olmadan bütün bu yargılar ve eleştiriler seni kısıtlıyor. Bunun farkında değilsiniz ama bu büyük bir engel. Yargıdan korkmak. Ne diyorlar? Ayıp, insanlar ne der? Komşu ne der? Bu ne der o ne der?
İnsanlar sürekli bu modda değil mi? Böyle yapma o ne der bu ne der. Sürekli yargıdan korkmak. Beni yargılayacaklar öyle yapma, öyle giyinme, öyle bakma, öyle gülme, sesli gülme, kahkaha atma ya da ağlama ya da bağırma ya da kısa etek giyme, şort giyme, şunu yapma, bunu yapma.
İşte yargıdan korkmak. Ama sen ne kadar yargılarsan o kadar yargıdan korkacaksın. Çünkü sen yargılıyorsun. Sen o enerjiyi gönderiyorsun o zaman o enerji geri dönüyor ve seni engelliyor. Yargılamak kendini engellemek demek. Potansiyellerini kaybetmek demek. Ne kadar çok yargılarsan o kadar çok gücünü kaybedeceksin.
Bu arada basit enerjisel düzeyde de sen zaten zamanını enerjini yargıya harcıyorsun. Boşuna harcıyorsun. Ve o yargıların hepsi sana dönüyor. Ondan sonra çevrenin yargısı seni kontrol etmeye başlıyor. Bir süre sonra sen bir kukla haline geliyorsun, artık çevre seni kontrol ediyor. Çevre ne diyecek? Nasıl tepki verecek? Sürekli o kaygıdasın. Nasıl giyineceğim, ne yapacağım?
Beyaz giyinme kışta bana deli derler. Ve bunun gibi her şey. İşte sürekli yargılanmaktan korkmak. O yüzden evet farkındalığını bu yönde kullanacaksın. Ve kendine kısa bir formül kullanabilirsin. Al sana yargılardan kurtulma formülü; nedir o formül?
Bakıyorsun kıskançlık görüyorsun ne kadar da kıskanç. Ve formül şudur; “Kendine bak!!” Kendine bak! Kendine bak! Kendine bak! Bu formülü tekrarla. Her yargıladığında bu formülü tekrarla kendine göreceksin. Kendine aynı şeyi göreceksin. Ne kadar çabuk sen yargılardan kurtulursan o kadar hızla ilerlemeye başlarsın. Şaşıracaksın.
Koskoca bir yük sırtından düşecek. O kadar hafifleyeceksin ki, göreceksin ki tonlarca yargı yükünü sen üzerinde taşıyormuşsun. Ve o taşıdığın yargı yükü seni engelliyor. Belini büküyor. Böyle zorla yürüyorsun. İşte o yükü bırakınca müthiş bir özgürlük gelecek. Ve bütün o yargıladığın şeyler hızla yok olacak. Senden uçup gidecek kuşlar gibi...
Paramahamsa Yogaçarya Maha Yogi

29 Temmuz 2018 Pazar

YOGİ

"YOGİ, Asanalar vasıtasıyla bedenîni geliştirerek vücudu ruh için yararlı bir araç haline getirmektedir. Yogi ruhun yükselmesi için bedenin yararlı bir araç olduğunun farkındadır. Eğer beden güçsüz ve hasta ise, ruh uçma kapasitesini yitirmiş kuşa benzer.

YOGİ ölüm korkusundan özgürdür çünkü zamanın bedeni nasıl çökerttiğinin farkındadır. O, bedenin hayat boyu devamlı değiştiğini ve ölümün bedenin son bir değişimi olduğunu bilmektedir.
Doğum ve ölüm doğal bir olaydır ama ruh doğum ve ölüme tabi değildir. Beden ruhun kıyafetidir ve insan eskimiş beden kıyafetinin yırtılıp gitmesine üzülmemelidir.

YOGİ, bedenin yalnız haz almak için değil; insanlara ve topluma hizmet için verildiğini anlamaktadır. O, bedenin kendi malı olduğunu düşünmez ve bedenin bir gün gideceğini hiçbir zaman unutmaz. Asanaları  uygulayarak birey hayatta en önemli şeyi; sağlığını kazanmaktadır. Sağlık öyle bir şeydir ki parayla alınamaz, yalnız emek vererek kazanılabilir.

Sağlık bedenin, zihnin ve ruhun tam bir uyum ve denge halidir.

Büyük Üstad Akif MANAF'ın
YOGA/Asana Vücut Çalıştırma Sanatı Kitabı

22 Temmuz 2018 Pazar

Tek Başınalık

Bu dünyaya ait olanlar aidiyet arar, bu dünyaya ait olmayanlar ise bütünlük ararlar. Aidiyet yalnızlığa bütünlük ise tek başınalığa neden olur. Tek başına olan insan bu dünyada yürür fakat bu dünyanın dışında kalır. O, bu dünyada yabancı değil, sadece yolcudur. Bu dünyadan geçer ve ötesine gider. O kalabalığın içinden geçse bile tek başınalığını korur. O, bu dünyadadır fakat bu dünyadan değildir. TEK BAŞINA OLAN İNSAN BAŞKALARIYLA BİN BİR İLETİŞİM KURAR FAKAT BİR TANESİNE BİLE AİT OLMAZ, HEP AYRI DURUR. O herkese yakınlık gösterir, samimi olan herkes ona yakın hisseder fakat o yakınlığın arkasında mesafe vardır çünkü o, bu evrene ait değildir. Bu varoluşsal mesafe özgürlük mesafesidir. Bu mesafe bireyi bu dünyada olmasına rağmen bu dünyadan özgür kılar. Bu mesafe mesafeli olmak demek değildir, neşeli olmak demektir. Birey bu dünyaya ait olmaz fakat kendine ait bir alanı olur.
Paramahamsa Yogaçarya Maha Yogi

21 Temmuz 2018 Cumartesi

Antilop

“Eğer nesne yeterince yükselerek yerçekimi alanının dışına çıkmışsa, dünyanın manyetik güçleri onu geri çekemez. Dünyanın yerçekiminden kurtulmak için roket çok büyük bir hızla fırlatılmaktadır. Buna benzer, bilinç Anahata çakra düzeyine yükseldiğinde birey kaderin etkisinden kurtulmaktadır. Yükselen bilinç iradeyi tetikler, irade titreşimi hızlanarak özgür irade düzeyine ulaşmakta ve kısmet çekiminin ötesine çıkmaktadır. Özgür iradesini kullanarak birey önceki yaşamlarda birikmiş gizli etki ve eğilimlerin tesirinden kurtulur. Bilinç Anahata çakra düzeyine ulaştığında birey gerçek Yogi olmaktadır. O zamana kadar birey sadece Yoga öğrencisidir. Bu dünyada sayılı gerçek Yogi mevcuttur ve sadece bir kaç gerçek Yoga Üstadı vardır. Bilinç Anahata çakra düzeyine ulaştığında birey Yogi olmaktadır, çünkü tamamen Yoga şuur düzeyinde yerleşmektedir. Yogi yalnızca kendi güçlerine ve Evrensel Bilinç’e güvenmektedir. O dıştan gelen hiçbir şeye bel bağlamamaktadır. Anahata Çakra düzeyinde kaderden kurtuluş ve geleceği özgür irade aracılığıyla belirleme gerçekleşmektedir. Bu aşamada zihin devamlı kontrol altında olmaktadır, çünkü olumsuz kararlar ve eylemler bilincin alt düzeye inmesine neden olabilir. Bu durumda bilinci yine Anahata Çakra düzeyine yükseltmek çok zor olacaktır. Bilincin bu tür çöküşünü önlemek için birey her zaman antilop gibi uyanık olmak zorundadır. Antilop her sese çok duyarlıdır. Buna benzer birey her fikre dikkat etmelidir. Bu yüzden antilop Anahata Çakra merkezinin taşıyıcısıdır. Antilop huzursuzluğun değil, uyanıklığın simgesidir.”
Yoga Çakra Enerji Merkezleri Bilimi
Büyük Yoga Üstadı Akif Manaf

19 Ağustos 2016 Cuma

SPİRİTÜEL TEKAMÜLÜN 7 AŞAMASI


1. Kısmen Bilinçli:

Bu aşamada birey ben bilinçlidir ve farkındalığı fiziksel düzeydedir. Birey kendisinin ruhsal yapısına ve spiritüel realitelere dair geçerli bilgilere sahip değildir. Birey kendini beden ve zihin ile güçlü bir şekilde özdeşleştirmiştir ve fiziksel ihtiyaçlarını tatmin etmek için çabalamaktadır. Geleneksel inançlara, kalıplara, kavramlara ve eylemlere bağlıdır. Kişi iyi ve dürüst bir insan olsa da zihinsel tutumu genellikle dar ve sınırlıdır. Ruhsal konularla ilgilendiğinde gelenekçi, dinsel ve sabit inançlara yönelir. Eğer böyle bir insan doğru biçimde meditasyon yaparsa spiritüel yönde tekamül etmeye başlar.

2. Bilinçaltı:  

Bu aşamada değişken ruh halleri, zararlı alışkanlıklar, kaprisler ve dünyevi arzular davranışları etkiler ve düşünme tarzı yanılgılar yüzünden karmakarışıktır. Mantık yetersiz, düşünceler hatalıdır. Birey sürekli gerçekçi olmayan hayaller kurar ve bir fantezi dünyasında yaşar. Aşırı duygusallık, kendini kandırma, bağımlılık yaratan ilişkiler ve kendini geçersiz kılan davranışlar yaşamı karmaşık hale sokar. Ruhsal konularla ilgilendiğinde birey egzotik, farklı, yabancı ve pratik olmayan uygulamalarla ilgilenir. Bu aşamada olan kişi doğru biçimde meditasyon yaparsa, ayaklarının yere basmasını sağlayacak eylemlere yönelecek, ilişkilerde ve eylemlerde pratik bir rotada ilerleyen bir hayat tarzı geliştirecektir.

3. Ben Bilinçli:

Bu aşamada birey, hür iradeye ve benlik konusunda net bir algıya sahiptir. Birey ayırt etme kapasitesine sahip, başarılı, temel ihtiyaçları sağlayabilen ve hedeflerine ulaşabilen bir insandır. Genellikle ben merkezcil eğilimler yüzünden birey kaderinin kontrolünün tamamen kendi elinde olduğuna inanır. Kişi güç, kontrol ve statü elde etmek için çabalar. Ruhsal konularla ilgilendiğinde birey “Yaşamın amacı nedir?” yerine “Bu amaca ulaşmanın bana ne yararı var?” tarzında soru sorar. Bu aşamada birey varoluşun metafiziksel ilkelerini anlayabilir fakat bu bilgileri eylemlere dökmek için fazla motive olmaz. Bilgi ve bilgelik arasında önemli bir fark vardır; Bilgi doğru enformasyondur; bilgelik ise onun belirli hayat koşullarında nasıl kullanıldığını bilmektir. Bu aşamada meditasyon yaşamı zenginleştiren yararları için uygulanabilir. Düzenli uygulama sayesinde birey kendisinin, başkalarının ve dünyanın yararları için yeteneklerini kullanmaya başlar.

4. Aşama, Üstün Bilinç:

Bu aşamada farkındalık fiziksel ve zihinsel sınırları aşar ve ruhsal benliği bedensel benlikten ayırt etmeye başlar. Bireyin ruhsal uyanışı ve spiritüel tekamülü hızlanır. Zihinsel süreçler, hayal ve illüzyonlar aşılmaya başlandığı için zekaya ait güçler uyanmaya başlar. Sezgisel yetenekler çok daha belirgin olur. Bu aşamada insan gerçek bir Yoga Üstadı’nın değerini anlamaya başlar. Üstadın rehberliği altında geriye kalan bedensel ego hissinin çözülüp dağılmasını sağlar ve bilincin daha genişlemiş hallerini deneyimler. Bu aşamada birey ideal bir öğrenci olup hızla öğrenir ve öğrenileni etkili biçimde uygular.

5. Aşama; Kozmik Bilinç:

Bu aşamada Yoga sayesinde beden ve zihin o kadar arınıp saflaşır ki bilincin genişlemiş halleri artık normal olur. Ruhsal özün varlığı gerçeğinin algılanması birlik farkındalığını sağlar. Spiritüel tekamülün ilk aşamalarında birey bir tür bilinç hali deneyimler, yani genel yaşam içinde aşkın realitelerin de algılanması ve bu realitelerin bilgisi ortaya çıkar. İnsan kozmik bilinçte sabitleştiğinde bu bilincin her yerde olduğu, her şeye gücünün yettiği ve her şeyi bildiği farkındalığı kalıcı olur. Meditasyon hali artık kendiliğinden oluşur ve odaklanma aşkın düzeylere doğru serbestçe akar. Hayat, doğa olgularının tam desteği ile bencilliğin ötesine geçerek yaşanır. Arzular çaba harcamadan gerçekleşir, istekler doyuma ulaşır ve ihtiyaçlar kolaylıkla karşılanır. Ölüm, boşluk ve yok oluş gibi sınırlayıcı kavramlar kaybolur. Sınırsız yaşam gücü ve koşulsuz sevgi ortaya çıkar.

6.Aşama Bütünleşmiş Bilinç:

Bu aşamada tanrı olarak bilinen Öz Kaynak’ın realitesi algılanır. Öz Kaynak kendisinden evrenlerin ve ruhi varlıkların yayıldığı tek tezahür ettirici Güç, Varlık, Temel, Varoluştur. Bu aşamada ruhsal uyanış daha da hızlanır. İçgörüler ortaya çıkar ve zeka gücü deneyimlerin de geçerli kıldığı evrensel bilgileri sağlar. Bu aşama öğrenmekle ilgili en arınmış zekasal yeteneğin de ötesindedir; bu aşamada bilinmeyen algılanmaya başlanır. Yani genellikle öğrenme sürecinde bilgi önce sezgisel olarak idrak edilir ve sonra doğrudan tecrübe edilir ve gerçekleştirilir. Bu aşamada bireyin farkındalığı açık olur ve kişi kendiliğinden en sağlıklı yaşam tarzına uyum sağlar. Spiritüel tekamülün ilk aşamalarında birey dünyevi hayalleri ve yanılsamaları zihinden silmek için Yoga tekniklerini her gün uygulamalıdır. Bu aşamada ise düzenli uygulama kendiliğinden gerçekleşmektedir.

7. Aşama; Aydınlanmış Bilinç:

Bu aşamada saf varoluş yani mutlak, değişmeyen gerçeklik hali meydana gelir. Maddi, astral, nedensel düzeylerden Öz Kaynak düzeyine kadar bilinç birliği kusursuzca gerçekleşir ve tam spiritüel bilgeliğe ulaşılır. Bu aşama temellenince deneyimlenecek hiçbir şey bulunamaz ve bilinecek başka hiçbir şey kalmaz. Bu evrende tamamen aydınlanmış ruhi varlıklar dünyada sadece spiritüel tekamül ile ilgili görevlerini icra etmek ve diğer ruhi varlıkların spiritüel tekamülüne yardımcı olmak için yaşarlar.

Dhyana Meditasyon Kitabından Alıntıdır

Büyük Üstad Paramahamsa Yogacharya Maha Yogi Akif Manaf

24 Temmuz 2016 Pazar

Baş Aşağı Duruşlar

İnsan doğal olarak mutlu olmak yerine doğaya aykırı olarak sürekli mutsuzdur. Yani bir anlamda baş aşağı duruyor. Bu nedenle baş aşağı duruşlar yapıyoruz ki durum dengelensin. İnsan baş aşağı durunca normal hale geliyor ve mutlu hissetmeye başlıyor. Çünkü normal olan mutluluk anormal olmuş, anormal olan mutsuzluk ise normal olmuş. Şimdi anormalden normale dönmek için baş aşağı durman gerekiyor. (gülüşmeler)
Evet, komik çünkü yaşam zaten komiktir. Varoluş mizahla doludur. Sen o varoluşsal mizahi yakalayınca mutlu olacaksın. İnsanlar mutsuz çünkü her şeyi çok ciddiye alıyorlar. Oysa varoluşsal oyunda hiçbir şeyi ciddiye almayacaksın.
Mutluluk Nedir ve Nasıl Mutlu Olunur Kitabından Alıntıdır
Büyük Üstad Akif Manaf

16 Mayıs 2016 Pazartesi

Üstad

İnsan bir gün tüm bu yalanlardan usanınca hakikati aramaya başlar. Mevcut kişisel gelişim metotlarını denemeye başlar ve hayal kırıklığına uğrar çünkü onlar da sahtedir. Hakikat ruhi özünde saklıdır ama ona ulaşamıyorsun. Bilincin varoluşsal gerçeğin bir parçasıdır ve ihtiyaç duyduğun her şey özünde mevcuttur. Mutlak Kaynak’tan ayrıldığında özünde hakikati taşıyorsun ve o hakikate ulaşmaya çalışıyorsun ama toplum sana sahtecilik yapmayı dayattığı için hakiki hayata dönemiyorsun. Özündeki hakikate ulaşman için bir hakikat uzmanına, bir Üstada ihtiyacın var aksi halde özündeki hakikate ulaşamazsın. Kişiliğin o kadar sahtedir ki içindeki gerçeğe ulaşamıyorsun. Hakikat özünde bulunsa bile gerçek bir hakikat uzmanı olmadan, Üstad olmadan ona ulaşamazsın. Hakikat özünde saklıdır ve hakikat kapısının anahtarı yalnızca gerçek Üstad tarafından verilebilir. Sen hakikatin ne olduğunu bilmiyorsun o yüzden de ona ulaşamazsın. Bilen birine ihtiyacın var aksi halde gerçek olmayan sözde “hakikatin” peşinden gidersin ve hayal kırıklığına uğrarsın. Hakikat gizemlerin gizemidir ve onu kendi çabalarınla bulamazsın. Bulabileceğini sanırsın ve hatta bazen bulduğunu düşünebilirsin ama bu sadece yanılgının devamı olacaktır. Hakikat yolunda yürümek kolay değil çünkü yalanlara alışmışsın. Sana sürekli yalan söyleniyor ve sende sürekli yalan söylüyorsun. Bu yalan dünyasından ayrılmak kolay değil ve ürkütücüdür. Çünkü toplum seni yalanlarla uyutmuş ve hipnotize etmiş. Bu hipnozdan çıkmak ve gerçekleri görmek cesaret ister. Bugüne kadar inandığın her şey yalanmış. Bu gerçekle yüzleşmek büyük bir darbedir ve korkulara neden oluyor. Sahte kişiliğine alışmışsın ve alıştığın şeylerin bırakılması ürkütücüdür. Sahte kişiliğini bırakmaya başlayınca çocukluk travmaları yüzeye çıkar ve onlarla baş etmek zorundasın. Bu çok rahatsız edici olduğu için kolaylıkla pes edebilirsin.

İşte bu zor durumlarda sana yol gösteren, seni bilgilendiren, sana cesaret veren ve yolunu aydınlatan varlık Üstad olacaktır. Üstad yoldaki tüm zorlukları sana anlatacak ve nasıl aşacağını gösterecektir. Bu zorluklarla tek başına baş etmen imkansızdır. Bunu tek başına yapabileceklerini düşünenler büyük bir yanılgı içindedir. Hayatları boyu kendilerini kandırdıkları için bu konuda da kendilerini kandırıyorlar. Kandırmak bir alışkanlık haline gelmiştir, bundan en çok zarar gören sensin. Olgunlaşmaya başlayınca yaşamana izin verilmemiş çocukluğun ortaya çıkar ve çocuksu davranmaya başlarsın. Bundan korkma yaşanmamış çocukluğunu yaşa. Bundan çekinme. Bir doktor, avukat veya başkan olabilirsin. Çevrendekilerin ne düşüneceğini umursama ve yaşanmamış hayatını yaşa. Bu seni rahatlatacak ve olgunlaştıracaktır. Olgunlaşmaya yardım eden bir unsur da güven unsurudur. Bir bebek annesine ve anne sütüne güvenmezse hayatta kalamaz. Bir bebeğin güveni kesindir, şüphe ve korku içermez. Olgunlaşmak için tıpkı bir bebeğin annesine güvendiği gibi Üstada güvenmelisin. Aksi halde tekamül edemez ve olgunlaşamazsın. Fakat bu güven cahil insanın körü körüne güveninden farklıdır. Bu güven gerçek bilgi ve deneyime dayanan güvendir. Deneyim yaşadığın ve bildiğin için güveniyorsun. İnandığın için değil, bildiğin için güveniyorsun. Kendine güvenmeye başladığında başkalarına da güvenirsin. Özgüvenin ortaya çıkınca özünü keşfeder ve özüne güvenmeye başlarsın.

BÜYÜK YOGA ÜSTADI PARAMAHAMSA YOGAÇARYA MAHA YOGİ AKİF MANAF'IN OLGUNLUK NEDİR VE NASIL OLGUN OLUNUR? ŞAHESERİNDEN

2 Mayıs 2016 Pazartesi

Gerçek Yoga

HAFTANIN METNi:

Günümüzde birçok spekülatif, ilginç görünen fakat hiçbir yararı olmayan çalışmalar vardır. Yeni deneyimler peşinden koşturan kişiler bu tür çalışmalara katılarak hem zamanlarını hem de sağlıklarını kaybetmektedir. Bir çalışmayı deneyip sonra da onu yeni biri için bırakmak değerli enerji ve zamanı boşuna harcamak demektir.
Günümüzde insanların kafasını karıştıran iki tür sözde “yoga” çalışması vardır. Birisi Hinduizm tarikatlarının bedavaya düzenlediği sözde “yoga” seansları. Diğeri amatör kişilerin çok ucuza sunduğu yorucu ve sakatlayıcı bedeni zorlayarak yapılan sözde “yoga” dersleri.

Birçok insan senelerce “yoga” adı altında “moga” (sözde yoga) yapıyor. Bu kişiler bir spekülatif uygulamadan diğer spekülatif uygulamaya geçerek, fiziksel ve ruhsal olarak sakatlanarak hiçbir yere varamıyorlar. Yoga adı altında sadece fiziksel egzersizler yapan bireyler kişisel gelişim sağlamadan fiziksel düzeyde takılıp kalmakta ve bu nedenle de egoları şişmektedir. Bu kişiler Yoganın ne olduğunu bildiklerini sanmakta ve yeni bilgilere kendilerini kapatmaktadırlar. Onlara Orijinal Yoga Sistemi’nden bahsedildiğinde negatif tepkiler verirler. Yanlış şeyler yaptıklarını şişmiş egolarına sığdıramıyorlar, bu nedenle de tekâmül edemiyorlar.

Yeni ve farklı uygulamalar heyecan verici olabilir fakat bunun sonu olmaz ve kişi gelişemez. Bu, bir insanın yüz tane kuyu kazıp hiçbir zaman su bulamamasına benzer. Her seferinde birkaç metre kazdıktan sonra yeni bir yerde kuyu kazmaya başlar. Bu nedenle birey doğru uygulamaya iki elle sarılarak sadık kalmalı ve derinlere inmelidir. Birey yalnızca bu şekilde hedefe ulaşabilir.

İnsan zekâsını kullanarak doğru çalışmayı bulmalı ve düzenli olarak yararını görene kadar devam etmelidir. Uygulama tamamlandıktan sonra yeni bir uygulamaya geçilmelidir. Bir uygulamada ustalaşana kadar azimle devam etmek en iyisidir. Birey biraz ondan biraz bundan yaparsa hiçbir zaman DHARANA (Konsantrasyon) deneyimi yaşayamaz.

YOGA/Dhrana Konsantrasyon
Büyük Yoga Üstadı Akif Manaf