<data:blog.title/>

<data:blog.pageName/>-<data:blog.title/>






29 Ağustos 2018 Çarşamba

Rüya Farkındalığı

“Sıradan bir insan rüyalarını kontrol edemez, çünkü rüyada iken rüyanın gerçek olduğuna inanır. Yalnızca Yoga teknikleri sayesinde birey rüyalarını kontrol edebilir. O zaman rüyayı kontrol eden benlik gerçek yaşamdaki benlikle uyuşur. Birey rüyayı gerçekle karıştırmaz ve istediği zaman rüyadan uyanabilir. Gerçek rüyalar, denetim altında olan rüyalardır. Göründükleri kadar derinliği olmayan, fakat görünürde anlamlı birçok rüya vardır. Üç rüya görme kapısı vardır. Birinci rüya görme kapısı derin uykuya dalmadan önce geçilir. Birey gözlerini kapattıktan sonra hoş bir ağırlığı andıran özel bir duygunun farkına varır. Birey hafiflik içinde sanki havada asılı bir şekilde uykuya dalmakta olduğunun farkına vardığı an, birinci rüya görme kapısına ulaşır. Bu kapıya ulaşmak için gevşemek gerekir. Yoga teknikleri sayesinde bir bu farkındalığa erişir ve birinci rüya görme kapısını geçmiş olur. İkinci rüya görme kapısını geçmek için iki yol vardır. Birincisi, bir rüyanın içinde rüya görüldüğünü ve bu rüyadan uyanıldığını görmektir. İkincisi, görülen rüyanın ayrıntılarını kullanarak başka bir rüya başlatmaktır. Eğer birey bilinçli bir şekilde rüya görürken uyanıp başka bir rüya görmeye başlarsa ikinci rüya görme kapısını da geçmiş olur. Üçüncü rüya görme kapısını, birey rüyasında kendi bedenini uyurken görmekle geçer. Bu kapıya ulaştığı takdirde gerçek dünyaya uyanmış olur. Bu, astral düzeye çıkış olayıdır. Eğer birey bu olayı bilinçli olarak yaşarsa, üçüncü rüya görme kapısını geçmiş olur. Yoga teknikleri sayesinde rüyalar şifa verir, tedavi eder, kehanette bulunur, öğretir, soruları yanıtlar, yön verir, kişiyi geçmişe ve geleceğe bağlar, duygusal denge sağlar, eğlendirir, yaratıcılığı teşvik eder, zevk verir ve cinselliği arındırır. Rüya aracılığıyla birey günlük ve uyanık kişiliğinden daha büyük bilgeliğe sahip olan iç dünyasına erişebilir. Rüyalar insanın iç ve dış dünyaları arasında bir köprü, bir iletişim vazifesi görür. Rüyalar bilinçaltından ve ruhtan gelen mesajlardır; bilgi, güç, şifa, yaratıcılık ve sağlık kaynağıdır. Yoga teknikleri sayesinde birey sıradan yaşamın rüyaya benzediğini ve esnek olduğunu anlamaya başlar. Yaşamın içindeki durumları becerikli bir şekilde ele alma ve başkalarına yardımcı olma yeteneğini geliştirir. Birey nefreti sevgiye, umutsuzluğu umuda, öfkeyi sevecenliğe ve içindeki zayıf olan güçlü olana dönüştürür. Sonra da sıradan yaşamı güzellik ve anlamla dolu deneyimlere dönüştürebilir.”
Yoga Pratyahara Duyuları Aşma Sanatı
Büyük Yoga Üstadı Akif Manaf

Yalnızlıktan Kaçma

Genelde insanlar eş, çocuk, akraba, arkadaş, uyuşturucu, kariyer veya kalabalık aracılığıyla yalnızlıktan kaçmaya çalışır. Ama nafile kimse kendinden kaçamaz. Devrimsel gerçek şu ki, kaçamayacağın yalnızlık duygusundan kaçmaman gerekir. Yalnızlıktan kaçma! Onun farkına var. Devrim sayesinde farkındalık yükselir ve artık yalnız olmadığını bilirsin- varoluş hep yanındadır!
Paramahamsa Yogaçarya Maha Yogi

Sahiplenmek

Başkalarını sahiplenmek şiddet uygulamaktan başka bir şey değildir ve bu şiddet mutlaka geri teper. Bazıları bunu anlayıp sahip oldukları her şeyi terk ederek sahiplenmeyi kaba bir şekilde reddetmeye çalışır. Bu tür yapay eylemler acılar neden olur çünkü yalnızlık reddetmenin olumsuz, acılarla dolu gölgesidir. Bir şeyleri yapay bir şekilde reddeden kişinin üzerine yalnızlığın yapay gölgesi düşer ve onu acılara boğar. İşte devrim insana sahiplenmemeyi öğretir çünkü devrim köleleştirmeyi ortadan kaldırır.
Paramahamsa Yogaçarya Maha Yogi

26 Ağustos 2018 Pazar

Gerçek Aşk

Gerçek aşk tutkuyla çabalamak değildir, gerçek aşk çabasız birlikteliğin tadını çıkarmaktır. Tutku gürültü aşk ise sessizlik demektir. Hiçbir söze ihtiyaç olmayan birleşme demektir. Aşk esnasında iki varlık bütünleşerek tek bir varlığa dönüşür, o zaman düşüncelere, sözlere ve eğlenceye ihtiyaç kalmaz. Tutku ve heyecan fırtınası diner ve aşıklar birbirlerini sessizlik içinde paylaşır. O zaman "aşk yapmak" anlamsız gelir, çünkü aşk kendiliğinden gerçekleşecektir. Aşkın gerçekleşmesi için EVRENSEL SESSİZLİĞE, ZARAFETE ve UYUMA ihtiyaç vardır.
Paramahamsa Yogaçarya Maha Yogi

25 Ağustos 2018 Cumartesi

Gerçek Başarı

BAŞARI çabaların sonuçlarıyla ölçülmelidir. Eğer insan çabalarının sonucu olarak varlığının sırlarına nüfuz ettiyse, özünü keşfettiyse, kendini tanıdıysa, hayatla daha barışık olduysa, daha neşeli, dengeli ve olgun olduysa başarılıdır demektir...

Gerçekten başarılı olmak için insanlığın gelişmesi, olgunlaşması, yükselmesi ve tekamül etmesi için çabalamak gerekir. Eğer yalnızca tek bir insanın bile tekamülüne katkıda bulunduysan gerçekten başarılısın demektir...

Senin sahip olduğun değer bir başkasının değerine değer kattıysa başarılısın demektir. Bu seni insanlık için değerli yapar ve hayatın anlamlı olur. Eğer yaptığın iş hayatını daha da anlamlı yaptıysa başarılısın demektir...

Gerçek başarının yolu niteliksel değişimden geçer.

Büyük Üstad Akif MANAF
BAŞARI Nedir ve Nasıl Başarılı Olunur?

21 Ağustos 2018 Salı

Evlilik

“Kıskançlık gölgesi
Asırlardır insanlar evlilik idealinin kasvetli gölgesinde yaşamaktadır. Bu gölgeden aşkın gölgesi olan kıskançlık da beslenmektedir. Kıskançlık gölgesinden kurtulmak için idealci değil, gerçekçi olmak gerekir. Sana idealperest değil, gerçekperest ol diyoruz. İnsan dayatılmış ideallere göre değil, yaşanmış gerçeklere göre hayatını şekillendirmelidir. Tek doğru yol zekâyı uyandırıp gerçeği kavramak ve ona göre yaşamaktırz. Evlilik sıkıcı bir kölelik değil, neşelendirici bir arkadaşlık olmalıdır. O zaman eşler akşam eve geldiklerinde yeni tanıştıkları insanlardan çekinmeden bahsedebilir ve onları beğenip beğenmediklerinden söz edebilirler. Eşlerden biri kadını veya bir erkeği beğenmişse diğeri kıskançlıktan çıldırıp küplere binmez, tam tersi neyini beğendiğini dinler ve kendisine bir pay çıkarır. Eşinin diğer insanlarda beğendiği şeyleri inceler ve kendisini gözden geçirir. Gerçek arkadaşlık budur ve bu tür arkadaşlık evliliği canlı tutar. O zaman ev bir sığınak evlilik ise bir yuva olur. Eşler evlerinde dinlenir ve güçlenir. Sonra da dış dünyada insanlarla özgürce iletişimde olur. Birey dışarıda özgürce dolaştıktan sonra eve döndüğünde eşi onu bekler ama tartışmak için değil, maceralarını paylaşmak ve deneyimlerini incelemek için. Anlayış ve paylaşımla dolu bu tür evlilikten kimse vazgeçmez. Zaten böyle bir anlayış olunca evliliğe ihtiyaç da olmaz. Kişi ne kadar güzel olursa olsun eşi bir süre sonra ondan sıkılmaya başlar. Sürekli görülen aynı manzara bıkkınlığa neden olur. Her ne olursa olsun insan zihni monotonluğa dayanamaz ve sıkılır. Tekeşlilik doğaya aykırıdır çeşitlilik ise doğaldır. Bununla beraber çeşitlilik aşka ve sevgiye karşı bir şey değildir. Tekeşliliği tercih eden insanlar olabilir fakat bu sadece kişisel bir tercih meselesidir. Bu herkesin tekeşli olma zorunluluğunu doğurmaz. Gerçek şu ki birey ne kadar çok insan tanırsa, anlayışı o kadar çok derinleşir ve eşini o kadar çok takdir eder. Bir insanı zenginleştiren şey deneyimleridir. Eşler başkalarıyla iletişimde özgür olunca birbirlerinden bir şey saklamaz ve kıskançlık ortadan kalkar. İnsanlarla özgürce yapılan paylaşımlar bireyin hayatını zenginleştirir. Eşler birbirleriyle özgürce paylaşımlarda bulununca aynı frekansta olurlar, hayatları zenginleşir ve heyecanla dolar. O zaman birlikte yaşanan hayat sıkıcı olamaz, neşeli deneyimlerle dolu olur.”
Kıskançlık Nedir ve Nasıl Özgürleşilir?
Büyük Üstad Akif Manaf

20 Ağustos 2018 Pazartesi

Krallar Kıskanır

BİR kral bilgenin zekâsını kıskanabilir ve hiçbir parayla o bilgeliğe sahip olamaz. Kral kıskandığı bilgeyi satın almaya çalışabilir fakat onun bilgeliğini satın alamaz. Kral ve bilge her zaman farklı zenginliklere sahip olacaklardır.

Bu arada kralın zenginliği bilgeyi kıskandırmaz fakat bilgenin zenginliği kralı kıskandırır.
Neden? Çünkü kral her şeye sahip olmak ister, bilge ise hiçbir şeye sahip olmadığını bilir.

İşte bilgeliğe sahip olmaktır kıskançlıktan özgürleşmenin temeli.

KISKANÇLIK Nedir ve Nasıl Özgürleşilir.
Büyük Üstad Akif MANAF

19 Ağustos 2018 Pazar

Doğru Beslenme

İnsanoğlu düşüncelerinin onu yaptığı şeydir. Siz ne düşünürseniz osunuz. Düşünceler yaşar ve uzayda yayılır. Düşünülen her şey insanın karakterinde çınlar. Alınan besinler düşünceleri etkiler. Eğer besin safsa düşünce de saf olur; eğer besin saf değilse düşünce de saf olmaz. Yalnış besinler alıp bunun sonucunda oluşan yalnış düşünceleri bastırmanın bir faydası yoktur. Düşünce kontrolü düşünceyi bastırmak değil, onu pozitifleştirmek ve ona hakim olmak anlamına gelir.

"Yoga: Dharana - Konsantrasyon Teknikleri" Kitabı 9.Bölüm
Paramahamsa Yogaçarya Maha Yogi

Genç Kalmak İçin

''Ömür boyu genç kalmanın sırrı bilme isteğinin canlı tutulmasıdır. Daima bilme noktasından değil bilmeme noktasından hareket etmelisin. Bu , seni canlı tutar. Olgunlaşırsın ama ihtiyarlamazsın. İlerlersin ama sona varamazsın. Yaşarsın ama eskimezsin. Zevk alırsın ama acı çekmezsin.''

Büyük Üstad Akif MANAF'ın "Olgunluk Nedir Ve Nasıl Olgun Olunur?" isimli eserinden alıntıdır

16 Ağustos 2018 Perşembe

İnsan Enerji Alanı

“İnsan enerji alanı yedi katmandan oluşmaktadır. Katmanlar yer, form, yoğunluk, akıcılık ve işleve göre birbirinden farklılık gösterirler. Yoga teknikleri sayesinde birey durugörü yeteneğini geliştirerek yedi katmanı da gözlemleyebilir. İkinci katmanda bulunan duygusal titreşimler yayılarak dış dünyaya gönderilen bilinçsiz mesajları oluşturur. Bu noktada karşılıklı çekim yasası devreye girer. Dışarı gönderilen enerji titreşimleri çevredeki benzer titreşimleri çeker. Böylece birey benzer duygusal ortam ve insanlarla yüzleşir. Bilinçli olarak kurtulmak istediği, uzak durduğu veya korktuğu insan ve çevreyle karşılaşır. Çevre, bilinçaltında bulunan bütün öğeleri gösteren bir ayna görevi yapar. Birey bilinçaltında olan bitenleri anlamak için çevresini incelemelidir. Birey, bilinçaltında saldırganlık hissi taşıyorsa, tekrar tekrar, öfkeli ve saldırgan insanlarla karşılaşacaktır. Bu insanlar bireye öfkelenerek saldırmak için fırsatlar sunacaktır. Birey bilinçli olarak sevgi ve özgürlük için çabalayıp bilinçsiz olarak kıskançlık ve özgüven eksikliği gibi titreşimler yayıyorsa, pozitif hedeflerine ulaşması engellenecektir. Yoga teknikleri sayesinde bilinçaltında bulunan negatif duygusal kalıplar çözülür ve pozitif hedeflere ulaşılır. Yoga sayesinde kişi kendini “kurban” olarak görmekten vazgeçerek, kendi zayıflık ve çaresizliğinden diğer insan ve yaşam koşullarını sorumlu tutmaktan kaçınır. Gelişen farkındalık ve özgür düşünce aracılığıyla birey kaderinin büyük ölçüde kendi elinde olduğunu ve artık kendini değiştirerek yaşamını da değiştirebileceğini idrak eder. Aslında duygular birer enerji titreşimidir. Yoga aracılığıyla titreşimlerin hızı değişince, duygular da olumlu bir şekilde değişir. Olumsuz duygular daha yüksek titreşim seviyelerine doğru yükselir. Üzüntü neşeye, korku cesarete, kıskanlık hoşnutluğa vb dönüşecektir.”
Yoga Prana Vidya Biyoenerji Bilimi
Büyük Yoga Üstadı Akif Manaf

Çoçuk ve Mutluluk

Mutluluk sizden gelen bir şeydir, nesnelerden gelmeyen bir şey. Bu noktayı görünce mücadele etmeyi bırakmalısınız. Herkesin mücadelesi mutluluk içindir. Milyonlarca insan mutluluk için savaşmış. Mutluluk dıştan gelen bir şey değil, içten gelen bir şeydir. Çaresiz insan, mutluluğun ne olduğunu bilmeyen insan o kıvılcımı yakalamaya çalışıyor. Bu bir çaresizlik ve o çaresizlik içinde çabalıyor. Kıvılcımı bir anda nasıl çıkaracak? Bunu çocuklukta şöyle görmüş:
Çocuklukta görmüş ki, bir oyuncak alınca mutlu oluyor. Sonra o oyuncakla oynuyor, oynuyor, bitiyor. Sonra mutsuz oluyor. Sonra öfkeleniyor, mutluluk bitti. Birkaç saat sonra o mutluluk gitmiş. Sonra öfkeleniyor ve hırsını o oyuncaktan çıkarıyor. Kırıyor oyuncakları. Oradan kaynaklanıyor... İlkin mutluluk, sonra oynuyor, sonra o mutluluk kayboluyor artık çıkmıyor ve o hırsını o oyuncaktan çıkarıyor. Bitiyor o oyuncakla işi. Sonra başka oyuncak istiyor. Tekrar oyuncak istiyor. Talep ediyor. İşte bu mutluluk anlayışı çocukluktan gelen bir alışkanlık. Çocukluğunuzda kırdığınız oyuncaklar yetmedi size... Şimdi daha büyük oyuncaklar kırıyorsunuz... Yetişkinlerin oyuncakları...
Büyük Yoga Üstadı Akif Manaf

14 Ağustos 2018 Salı

Hayal Kırıklığı Diyorlar

."Hayal kırıklığı" diyorlar. Çünkü hayallerin vardı yani beklentilerin vardı. Ve hayallerin gerçekleşmeyince suya düşünce kırılır. Hayal kırıklığı. Beklentilerin parçalandı ve büyük bir acı ortaya çıkıyor. Bazen insan yaşamak bile istemiyor.
O kadar beklenti yaratmış ki beklentiler karşılanmayınca yaşamak istemiyor, yaşamak için bir neden bulamıyor. Ve intihar edenler var. Onlar en korkak olanlar. Çünkü yaşamak cesaret ister ve yaptıklarının sonuçlarıyla yüzleşmek için cesur olmalısın. Başına gelen her şey senin daha önce yaptıklarının sonucudur. Bu sonuçlarla karşılaşınca kaçmayacaksın, cesaretini toplayıp acılarla yüzleşeceksin.
Bu seni daha da güçlü ve daha da cesur yapar...."

CESARET NEDİR VE NASIL CESUR OLUNUR? Spiritüel Söyleşiler ve Felsefe serisi -15. kitap AKİF MANAF

12 Ağustos 2018 Pazar

Masumiyet ve Gerçek Cesaret

“Masum olmak için, saf olmak için cesur olmalısın. Bütün bu kirliliğin içinde, bütün bu kurnazlığın içinde, bütün bu yalanların içinde masumiyeti korumak cesaret ister. Saf olmak bir nilüfer çiçeği gibidir. Nilüfer neden bir sembol olmuş? O bir saflık sembolüdür, o bir temizlik sembolüdür. Beyaz nilüfer. Başka çiçekler değil. Çünkü nilüferin bir özelliği var. Nedir o özellik? Çamurdan çıkmış ama çamurla hiçbir ilgisi yok. Nilüfer suyun üzerinde durup ıslanmayan bir çiçektir. O ıslanmaz yani kirlenmez. Bir damla, nilüferin üzerine düşerse akıp gidiyor, kalmıyor, ıslatmıyor. Hiçbir şey nilüferin saflığını kirletemez. Su damlaları üzerinde kalamıyor; o yüzden nilüfer bir simge olmuş. Bir saflık simgesi. Siz de o cesarete sahip olunca, o saflığa sahip olunca kirlenmekten korkmayacaksınız. Bunu sürekli soruyorlar. Eğer ben dürüst olursam, eğer ben özverili olursam, eğer ben merhametli olursam bana ne olur? Çünkü beni çevreleyen insanlar yalan söylüyor, hepsi beni kullanmaya çalışıyor. “Ben eğer saf, verici olursam bana ne olacak?” diye insanlar soruyor. Cesur ol diyoruz, cesaretli ol, cesur ol ve korkular kaybolacak. Bir nilüfer gibi olacaksın. O yalanlar, o kir, bu dünyanın negatif enerjisi sizi etkilemeyecek. Sadece akıp geçecek ve sizin saflığınız etkilenmeyecek, saflık devam edecek. Çünkü o masumiyetin, o saflığın peşinden tekâmül gelecek. Bir dinamik gelecek. İşte çözüm budur! Bir nilüfer gibi siz bu dünyadasınız ama bu dünyadan değilsiniz. Siz bu dünyanın içindesiniz ama bu dünya sizin içinizde değildir. O yüzden bu dünyanın kirliliği sizi hiçbir şekilde etkileyemez. Budur gerçek saflık ve masumiyet. “
Cesaret Nedir ve Nasıl Cesur Olunur?
Büyük Üstad Akif Manaf

10 Ağustos 2018 Cuma

Sessizlik


İnsanın bütünleşmesi,kendini keşfetmesi ve kendi olması için çok önemli bir unsur vardır.
“sessizlik.” Sessizlik huzurun temelidir.Huzur da aydınlanmanın temelini oluşturur.İnsanın huzuru,aşkı,sevgiyi,bütünleşmeyi,bilgiyi ve gerçeği yaşaması için arka planda herzaman sessizlik olmalıdır.Sessizlik kişiye eşlik etmediğinde,zihnin gürültüsünde ve bunun dışa vurumu olan sesli konuşmalar esnasında kişi herzaman andan kopmak durumunda kalır.İnsan, sırt üstü çimlerin üzerine yatıp zihni tamamen susmuş haldeyken gökyüzüne baktığında tamdır ve bütündür. Aşkının yanında hiçbir sesin sözün olmadığı durumda, onun gözlerine bakıp sadece aktığında kendisidir.
İnsan bir bilgenin sözlerini sessiz ve yargısız saf bir zihinle dinlediğinde edindiği şey, bilgidir.İnsanlar kalabalık halindeyken herkes sustuğunda yaşanan şey,bütünlüktür.Ve insan derin meditasyonda tüm zihni,duyguları,düşünceleri susturup her anlamda sessizliğe daldığında yaşanan deneyim gerçektir.
İnsanın sessizliğini bozan,geçmiş ve gelecek arasında salınım yapan ve sürekli birşeylerin peşinde koşturan rahatsız zihindir.Zihin tatminsiz ve bölünmüş olduğu zaman,geçmiş ve geleceğin esaretinde olması ve tatminsizlikten kurtulmak için sürekli çabalaması kaçınılmaz olur. Ne zamanki, insan tam bir tatminlik ve doyum haline ulaşır ve aslında eksik bir şeyin olmadığını ,tam olduğunu aradığı herşeye sahip olduğunu anlarsa, ozaman sessizliğe ulaşmak mümkün olur.
Sessizlik tekamülün belirtisidir,yeni  şeylerin doğmasıyla ilgilidir. Yenilenmenin işaretidir. Sessizlik anı zihnin sustuğu andır.

Paramahamsa Yogaçarya Maha Yogi Akif Manaf'ın "Zeka Nedir ve Nasıl Zeki Olunur " Kitabından

Yalnızlık ve Hayallerimiz

İnsanlar yalnızlık acılarından kurtulmak için hayallere dalar. Bu bir kaçıştır. Hayallere dalan insan varoluşsal gerçeği asla göremez ve bilemez. Geçmişte yaşanmış kişisel gerçekliklere göre bir insan onları zihninde geliştirmekte, hayaller kurmakta ve bu hayalleri geleceğe yansıtmaktadır. Bu tür hayalperestlik varoluşsal gerçeği görmeyi, ona göre hareket etmeyi ve asıl gerçeği yaşamayı engeller. Devrimsel gerçek şu ki, hiç kimse yalnız değil, herkes mutlak gerçek ile bağlantı içindedir ve aynı zamanda varoluşsal tek başınalık içindedir.
Paramahamsa Yogaçarya Maha Yogi

Eleştirmenin Getirdiği Çöküş

Sen sürekli kendini başkalarına yansıtıyorsun. Bunu görmen gerekiyor. Bunu görebilirsin. Zekânın uyanması gerekiyor. Örneğin başka insanlarda beğenmediğin her şey sende var. O yüzden beğenmiyorsun. Sen kendini ona yansıtıp onlarda beğenmiyorsun. Ama nereden biliyorsun? Çünkü sende var. Kendini yansıtıp sonrada eleştiriyorsun. Eleştirince sende daha fazlalaşıyor. O yüzden eleştirenleri gözlemleyin bir süre sonra eleştirdiği kişiye dönüşüyor. Ne kadar eleştiriyorsa o kadar o eleştirdiği şey oluyor. Birinin hatasının altını ne kadar çizerse kendi o hatayı yapmaya başlar. O yüzden eleştirmeyin diyoruz. Kendi işini zorlaştırma. Çünkü aslında kendini eleştiriyorsun.

Paramahamsa Yogaçarya Maha Yogi

9 Ağustos 2018 Perşembe

İkincil Çakra Merkezleri

“İkincil Çakra merkezlerinin kendilerine has renkleri yoktur, genellikle bağlı oldukları ana merkezin rengini taşırlar. El çakraları avuç içlerinde bulunurlar ve dış dünyayla bağlantılıdırlar. Bunlar Çakra sistemi ile dış dünya arasında enerji değişimini sağlarlar. Bu merkezlerdeki blokajlar ilişkilerde hassasiyet eksikliğine, çok sert veya çok gevşek bir tokalaşmaya, kendisini ifade etmekten yoksunluğa, diğerleriyle uyum içinde olmamaya, beceriksizliğe ve sanatsal maharetlerin yoksunluğuna neden olur. Diz çakraları diz kapaklarının üzerinde yerleşir ve iç enerji sistemiyle sıkı bir şekilde bağlıdır. Öğrenme ve öğretme süreçlerini düzenler. Bu merkezler tıkandığında kuşkuculuk, gurur, kibir, aşağılık kompleksi ve megalomani ortaya çıkar. Sağlıklı çalıştığında canlılık, dayanıklılık, esneklik ve kaderin her türlü cilvesine karşı koyma yetisi gelişir. Ayak çakraları ayak tabanlarının ortasında bulunur ve yer enerjisine bağlıdır. Bu merkezler diğer tüm Çakraları toprağa bağlar. Bunlar, organizmanın sağlıklı çalışması için dış dünyadan gerekli olan enerjileri alır ve enerji sistemindeki negatif enerjiyi toprağa geçirirler. Dünyevi kaygılar, duygusal travmalar ve yanlış “meditasyon” ayak Çakra merkezlerinin tıkanmasına neden olur. Bu durumda düşsellik hissi, gerçekle ilişkiyi kaybetme, fiziksel ihtiyaçları dikkate almama vb. durumlar ortaya çıkar.”
Yoga Prana Vidya Biyoenerji Bilimi
Büyük Yoga Üstadı Akif Manaf

8 Ağustos 2018 Çarşamba

Dünyevi Aşk

"Dünyevi aşk bir gün bitecek, bu kaçınılmazdır ama evrensel aşk asla bitmez. Bu nedenle eğer aşkınızın bitmemesini istiyorsanız onu evrenselleştirmeye çalışın, onu bencil isteklerden ve kıskançlıktan arındırın. Aşık olduğunuz insanın mahremiyetine müdahale etmeyin, bireyselliğine saygı duyun ve özgürlüğünü kısıtlamayın. O zaman aşkınız ebedilik niteliğini kazanmaya başlar ve sizi mutlu eder."
Paramahamsa Yogaçarya Maha Yogi Akif Manaf'ın Özgürlük Nedir ve Nasıl Özgür Olunur kitabından alıntıdır...

Çaba Neden Önemli

“İnsan yalnızca çaba sonucu elde edilenin değerini bilir. O yüzden tekâmül yolunda erişilen vecit bu kadar değerlidir. Tekâmül yolunda bireysel çabaların sonucu gerçekleşen aydınlanma, bir yeniden doğma olgusudur. Birey yalnızca tekâmül yolunda yeniden doğabilir. İnsan tekâmül yolunda yeniden doğarak pek çok şey kazanmış olur. Tekâmül yolunda kazanılanlar, insan hayatında en önemli ve en değerli olan şeylerdir. Bütün bunlar bilinçli çabalar sonucu elde edilir. Tekâmül yolunda çaba başarıdan daha önemlidir, çünkü çaba yoksa başarı da olmaz. Tekâmül yolunda gösterilen bilinçli çabalar erişilen başarıyı önemli ve anlamlı kılar. Dünyasal düzeyde başarı çabadan daha önemlidir. O yüzden herkes çabalamadan başarılı olmak ister. Varoluşsal düzeyde ise çaba başarıdan daha önemlidir. O yüzden tekâmül yolunda çabalayan herkes başarıya ulaşır. Tekâmül yolunun özelliği budur: Çabalayan herkes mutlaka başarılı olur. Oysa başka hiçbir yerde çaba başarıyı garantilemez. Her insanın gizli potansiyelleri var. Bu potansiyeller yalnızca tekâmül yolunda bilinçli çabalar sayesinde harekete geçirilebilir. Bu potansiyellerden en önemlileri koşulsuz sevgi ve nedensiz mutluluktur. Koşulsuz sevgi ve nedensiz mutluluğu hissetme kapasitesi yalnızca harcanan çabalar sayesinde ortaya çıkar. Çabalayarak yetkin, olgun ve yeterli olursun. Yalnızca dünyasal hayata yeter dediğinde varoluşsal hayat başlar.”
Tekâmül Nedir ve Nasıl Tekâmül Edilir? Kitabı
Büyük Üstad Akif Manaf

Güç Sahibi Olmak

"...Kişi başkalarının üzerinde güç sahibi olduğunda onların bireyselliğini baskılar, onurunu zedeler ve onları sömürür. Bunlar çirkin bir zihnin yapabileceği şeylerdir. Böylelikle güç hırsı zihni, duyguları ve hatta bedeni bile çirkinlestirir.
Bu arada herkes, kimseye bağımlı olmayan içsel bir güce sahiptir. Bu gücü kullanarak güç hırsından özgürlesebilirsin, çünkü bu güç sayesinde bir tohumun filizlenmesini sağlayan olağanüstü gücü görebilirsin.
İçsel gücün diğer insanlara hükmetmekle kesinlikle hiçbir ilgisi yoktur. Bu güç sayesinde güneşin , ayın, yıldızların, gökyüzünün, evrenin kimseye hükmetmeyen muazzam gücünü algılayabilir, hissedebilirsin.
Akif Manaf, GÜÇ Nedir Ve Nasıl Güçlü Olunur?
Kitabından alıntıdır."

5 Ağustos 2018 Pazar

Yoga Nedir

Yoga tam, etkili, verimli ve sistematik bir şekilde insana içindeki ruhu araştırma ve algılama yolunu öğretmektedir. Birey dışsal bedeni inceleyerek içsel öze ulaşmaktadır. Kendini algılama yolunda birey bedenden sinirlere, sinirlerden hislere, hislerden duyguları kontrol eden zihne, zihinden mantığı ve iradeyi yöneten zekaya, zekadan egoya, egodan bilince ve bilinçten gerçek öze, yani ruha ilerlemektedir.

Yoga Sistemi insana doğayla, diğer canlılarla ve kendisiyle barış ve uyum içinde yaşamayı sağlamaktadır. İnsan iyiliği kötülükten, erdemliliği mengenelikten, ahlaklılığı ahlaksızlıktan ayırt etmeyi öğrenmektedir. Doğru eylemin ayrıntılı kavramı veya görev ilmi Dharma olarak adlandırılmaktadır. Dharma, evrensel düzeni oluşturan kanunlardır ve insanlığın manevi niteliklerinin temelidir. Dharma ırk, kast, sınıf ve inanca aldırmadan spiritüel hayat yaşamak için insanlığı desteklemekte, güç vermekte, yaşatmakta, yükseltmekte ve rehberlik etmektedir.

Dharma, Evrensel Ruh’tan gelen ve insan ruhunda bulunan ebedi doğru davranış kurallarıdır. Bu kuralları algılamayan ve onlara zıt hareket eden insan vicdan azabı çekmektedir. Vicdan, Dharma kurallarına zıt hareketin icrasını belirten ve içimizden haykıran ruhun sesidir. Bu kurallara göre hareket etmeyen insan hiçbir zaman huzur ve mutluluğa ulaşamaz. Olağan insan kendisiyle ve evrenle savaşmaktadır ve bu yüzden hiçbir zaman barış içinde yaşayamaz. Böylece Dharma'ya göre hareket etmek isteyen insan Yoga Sistemi’ne başvurmalıdır. Dharma kurallarına göre davranmak ve içindeki ruhu tecrübeden geçirmek için beden sağlıklı, güçlü ve temiz tutulmalıdır.

PARAMAHAMSA YOGAÇARYA MAHA YOGİ AKİF MANAF.

Karma ve Kader

Toplum insanlara çocukluktan birçok kavram empoze eder ve kalıplaşmış kavramlar vardır. Bu kalıplaşmış kavramlar insan hayatında sorunlara ve çıkmazlara neden olmaktadır. Çıkmazların yarattığı sorulardan biri de insanın başına gelenlerin kendi eylemlerinin sonucu mu, yoksa önceden mi belirlenmiş olduğudur.

Cevap şudur: İnsanın başına gelen herşey kendi eylemlerinin sonucudur, kimse insanın yaşamını değişmez bir şekilde önceden belirlememiştir. Eğer insanın başına gelenler Tanrı tarafından değişmez bir şekilde belirlenmişse o zaman insan hareketlerinden sorumlu da değildir, sorumlu Tanrı'dır. Yeryüzündeki tüm acıların nedeni Tanrı'dır. O zaman Tanrı çok gaddar, acımasız bir varlıktır. Açlıktan ölen insanların suçu nedir ki Tanrı onları bu tür acılara mahkum ediyor?

Bu tür inançlar sorumluluktan kaçmak için üretilmiştir. Çünkü bu durumda herşeyden Tanrı sorumludur, kişileri hırsız, katil vb. yapan Tanrı'dır. Ayrıca Tanrı'nın ceza verdiğinede inanılır. Eğer Tanrı herşeyi önceden değişmez bir şekilde belirlemişse o zaman neden ceza veriyor? Bir insana suç işletiyor sonrada ceza veriyor. Bu tür bir inanç Tanrı'nın ya mantıksız ya da son derece acımasız olduğunu gösteriyor. Böylelikle hatalı inançlar yanlış sonuçlara vardırıyor.

Gerçek şudur ki, Tanrı kimsenin suç işlemesine neden olmaz ve kimseyide cezalandırmaz. İnsan sağlıksız istek ve düşünceler sonucu suç işler ve evrensel Karma yasası da ektiklerini biçmesini sağlar. Biçilenlerin bir kısmına ödül bir kısmına ise ceza denir. Ödül ve ceza sadece tanımlardır, gerçekte ise insan yalnızca ektiklerini biçiyor.

(Büyük Yoga Üstadı Akif Manaf'ın Kader Nedir Ve Nasıl Efendisi Olunur adlı eserinden alıntıdır.)

Sorumluluk

"Sorumluluk" kelimesi "soru" sözcüğünü içermektedir. Bu bir tesadüf değil, çünkü evrende tesadüf diye bir şey yok. Sorumluluğun ne olduğunu anlamak için insan toplumsal sorumluluğu üstlenmiş insana soru sormalıdır.

Yanlızca o zaman birey evrensel sorumluluğun ne olduğunu anlar, onu üstlenir ve evrensel özgürlüğe sahip olur. Aslında sorumluluk dünyasal her şeye devrimsel tepki verme becerisidir.

Devrimsel gerçek şu ki, bir insan sorumluluk üstlenmeden olgunlaşamaz, aydınlanamaz ve içsel devrimi gerçekleştiremez. Böylece de özgürlüşemez ve tekâmül edemez.

Büyük Üstad Akif Manaf

3 Ağustos 2018 Cuma

KISKANÇLIKTAN NASIL KURTULABİLİRİZ?


Kıskançlık ikinci çakra ( Svadisthana Çakra) duygusudur ve bu yüzden de o çakra düzeyindeki dürtülerle, cinsellikle, bedensellikle ilgilidir. O yüzden çok primitif (ilkel) bir duygudur.
Kıskançlığı besleyen şey özgüven eksikliğidir. Herkes belirli şeylere sahiptir, belirli meziyetleri vardır ama birinci çakra (Muladhara Çakra) bloklanmışsa, özgüven yoksa kişi kendi sahip olduklarını göremeyecek, hep başkalarının sahip olduklarını görerek, kıskançlık hissini körükleyecektir.
Kıskançlık da iki boyut var, birincisi “olmadığın şey olma”, ikincisi “sende olmayan şeye sahip olma isteği”. Bu ikili acı kaynağı…
Çünkü insan ne olmadığı şey olabilecek ne de sahip olmadığı şeylere sahip olabilecek. Çünkü onlar ona ait değil, onunla ilgili değil. Bu iki dürtü kıskançlığa neden olmaktadır.
Kıskançlığın dönüşümü başkasının mutluluğundan mutlu olmaktır. Orijinal Yoga Sistemi uygulamalarıyla bütünleşme gerçekleştiğinde başkasının başarısı sizi mutlu eder. Bütünleşmiş farkındalık o başarının parçası olduğunu anlamaktır. Ve farkındalık gelişince, evrensel farkındalık devreye girince kişi bu kıskançlık hissinden kurtulmaya başlar.

Büyük Üstad ile Söyleşi...
Yoga Academy Journal 8.sayı

Aşk ve Saklambaç

Bu sana gelsin 💜
Benliğin ötesinde ruhi öz saklanmıştır. Ruhi varlık bu evrene sevgi dolu bir oyun için gelmiştir ve sergilediği ilk oyun saklambaçtır. Ruhi öz evrende bu evrende çeşitli oyunlar sergilemek için benliğin arkasına saklanmaktadır. 
Bu yüzden dünyanın tüm kıtalarında ve tüm ülkelerinde çocuklar saklambaç oyununu mutlaka oynar. Çünkü bu oyun En üst düzeyden en alt düzeye yansımaktadır.  Saklambaç evrensel bir oyundur çünkü her bireyin doğasından kaynaklanır.
Oyunun sonunda iki birey bir araya gelir yani saklanan bulunur ve bir coşku ortaya çıkar. Heyecan dolu bir bekleyiş  ve sonunda coşku dolu bir birleşme vardır.
Aslında aşk oyunu iç doğanın yönlendirdiği bir saklambaç oyunudur. Aşkın tükenmemesi için sonuca değil,  oyunun kendisine odaklanmalısın. Tıpkı küçük çocuklar gibi saklambacı oyunun kendisi için oynamalısın sonucu için değil. Saklambaç en çok bulma değil,  arama aşamasında heyecan vericidir.

Büyük Üstad Akif Manaf
Sezgi Nedir ve Nasıl Gelişir kitabından alıntı. ..