<data:blog.title/>

<data:blog.pageName/>-<data:blog.title/>






ruh etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ruh etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Mart 2019 Pazar

Beden Değilsiniz

Ruh bir tartışma konusu değildir, bir oy konusu da değil.Ruh bir farkındalık konusudur.Ve farkındalık "Ben kimim ?" Sorusuyla başlar."Ben kimim ?Bu beden miyim?Bu zihin miyim? Bu düşünceler miyim?,bu eylemler miyim? Tüm bu sorular "Ben kimim?sorusuyla başlar.Kişi sorar :"Ben kimim ?Beden miyim?"Ama eğer kişiye sorarsanız "Bu beden ,kafa ,eller, bacaklar kimin?""Benim bedenim,benim kafam ,benim elim ,benim bacaklarım " diye cevap verir."O zaman sen kimsin?" diye sorarsıınız.Kisi düşünmeye baslar çünkü kim olduğunu bilmiyor.
Yani beden sizin ama siz kimsiniz? Bedenin sahibi olan kim? Bedenin içinde bulunan ebedi ruhi varlık O ben dediğiniz ,"benim bedenim "dediğiniz unsur sizsiniz,yani ruhi varlıgınızdır.Bedenin sahibisiniz.Ama beden değilsiniz...
Kader Nedir ve Nasıl Kaderin Efendisi Olunur?
Büyük Üstad Akif MANAF

2 Eylül 2018 Pazar

Sır Dönüşü


Işık enerjisi Yantra simgesinin sır dolu enerjisini yanında taşıyarak geri dönmektedir. Buna “sırrın dönüşü” diyoruz. Sonra da birey gözlerini kapadığında, sır dolu ışık enerjisi içeriye doğru akmaya başlar. Buna da “sırrın geri dönüşü” diyoruz. Işık özvarlığın üzerine yağdığında, sır dolu öz kendini belli eder ve birey sır dolu özünü bilmeye başlar. İşte buna da “sır bilginliği” diyoruz. O zaman birey sırrı, özünü ve gerçek kendini bilmeye başlar. Sırrı, özünü ve kendini bilme sayesinde birey özgürleşmeye başlar. Birinci aşamada, birey ölü madde olan fiziksel bedenden özgürleşir. Artık kendini bedenle özdeşleştirmez ve kendini fiziksel beden olarak görmez. İkinci aşamada, bedenden özgürleşmiş insan ölüm korkusundan özgürleşir. Birey ölümlü beden olmadığını idrak edince ölüm korkusundan da kurtulur. Bu büyük bir özgürleşmedir. Üçüncü aşamada, birey bütün endişelerden özgürleşir- ölüm korkusu aşılınca endişeler de kaybolur. Dördüncü aşamada, insan kafa karışıklıklarından özgürleşir. Korkular ve endişeler yok olunca kafa karışıklığına neden olan gerçekdışı kalıplar da yok olur. Beşinci aşamada, birey bütün bağımlılıklarından özgürleşir. Kafa karışıklıkları çaresizliğe ve sığınma ihtiyacına neden olur. Kişi şuna sığınarak bağımlılıklar oluşturur ve onların kölesi olur. İşte altıncı aşamada, insan köleleştiren her şeyden özgürleşmektedir. Birey gerçek kendini bilmediğinde, gerçekdışı inançlara sarılır ve onların kölesi olur. Gerçekdışı inançlar kişiye köle olduğunu söyler ve avam insan bunu kabullenir. İşte bu aşamada köle efendi olur. Yedinci aşamada, kölelikten özgürleşmiş insan ölümden özgürleşir. Bir insan için ölüm en büyük köleliktir çünkü fiziksel ölüm kaçınılmazdır. Kendisinin beden olduğuna inanan insan asla ölümden özgürleşemez. İşte en büyük sır senin beden olmadığındır. Seneler boyunca beden olduğuna dair sahip olduğun inanç seni ölümün kölesi yaptı. Sen beden olmadığına dair sırrı algılamaya başlayınca ölüm köleliği sona ermeye başlar ve bir gün tam farkındalıkla ölümlü beden olmadığını idrak edince ölüm köleliği biter ve ölümden özgürleşirsin. Yedinci aşamadan geçmiş insan, bedenin içindeki ebedi ruhun sırrını algılamaya başlar. Bu sır nedir? Sır şudur: Sen ruhsun yani ebedi ölümsüz ruhi varlıksın. Ta çocukluktan beri herkes sana beden olduğunu dayattı ve sen de buna inandın. Artık bu gerçekdışı inançtan kurtulmanın zamanı gelmiştir. Bil ki, sen ölümlü beden değilsin, ölümsüz ruhsun. Bu bilinmesi gereken en önemli sırdır. Artık bu en önemli sırrı biliyorsun. SIR seninle olsun.”
Sır Nedir ve Nasıl Algılanır?
Büyük Üstad Akif Manaf

3 Ağustos 2018 Cuma

Aşk ve Saklambaç

Bu sana gelsin 💜
Benliğin ötesinde ruhi öz saklanmıştır. Ruhi varlık bu evrene sevgi dolu bir oyun için gelmiştir ve sergilediği ilk oyun saklambaçtır. Ruhi öz evrende bu evrende çeşitli oyunlar sergilemek için benliğin arkasına saklanmaktadır. 
Bu yüzden dünyanın tüm kıtalarında ve tüm ülkelerinde çocuklar saklambaç oyununu mutlaka oynar. Çünkü bu oyun En üst düzeyden en alt düzeye yansımaktadır.  Saklambaç evrensel bir oyundur çünkü her bireyin doğasından kaynaklanır.
Oyunun sonunda iki birey bir araya gelir yani saklanan bulunur ve bir coşku ortaya çıkar. Heyecan dolu bir bekleyiş  ve sonunda coşku dolu bir birleşme vardır.
Aslında aşk oyunu iç doğanın yönlendirdiği bir saklambaç oyunudur. Aşkın tükenmemesi için sonuca değil,  oyunun kendisine odaklanmalısın. Tıpkı küçük çocuklar gibi saklambacı oyunun kendisi için oynamalısın sonucu için değil. Saklambaç en çok bulma değil,  arama aşamasında heyecan vericidir.

Büyük Üstad Akif Manaf
Sezgi Nedir ve Nasıl Gelişir kitabından alıntı. ..

19 Ağustos 2016 Cuma

SPİRİTÜEL TEKAMÜLÜN 7 AŞAMASI


1. Kısmen Bilinçli:

Bu aşamada birey ben bilinçlidir ve farkındalığı fiziksel düzeydedir. Birey kendisinin ruhsal yapısına ve spiritüel realitelere dair geçerli bilgilere sahip değildir. Birey kendini beden ve zihin ile güçlü bir şekilde özdeşleştirmiştir ve fiziksel ihtiyaçlarını tatmin etmek için çabalamaktadır. Geleneksel inançlara, kalıplara, kavramlara ve eylemlere bağlıdır. Kişi iyi ve dürüst bir insan olsa da zihinsel tutumu genellikle dar ve sınırlıdır. Ruhsal konularla ilgilendiğinde gelenekçi, dinsel ve sabit inançlara yönelir. Eğer böyle bir insan doğru biçimde meditasyon yaparsa spiritüel yönde tekamül etmeye başlar.

2. Bilinçaltı:  

Bu aşamada değişken ruh halleri, zararlı alışkanlıklar, kaprisler ve dünyevi arzular davranışları etkiler ve düşünme tarzı yanılgılar yüzünden karmakarışıktır. Mantık yetersiz, düşünceler hatalıdır. Birey sürekli gerçekçi olmayan hayaller kurar ve bir fantezi dünyasında yaşar. Aşırı duygusallık, kendini kandırma, bağımlılık yaratan ilişkiler ve kendini geçersiz kılan davranışlar yaşamı karmaşık hale sokar. Ruhsal konularla ilgilendiğinde birey egzotik, farklı, yabancı ve pratik olmayan uygulamalarla ilgilenir. Bu aşamada olan kişi doğru biçimde meditasyon yaparsa, ayaklarının yere basmasını sağlayacak eylemlere yönelecek, ilişkilerde ve eylemlerde pratik bir rotada ilerleyen bir hayat tarzı geliştirecektir.

3. Ben Bilinçli:

Bu aşamada birey, hür iradeye ve benlik konusunda net bir algıya sahiptir. Birey ayırt etme kapasitesine sahip, başarılı, temel ihtiyaçları sağlayabilen ve hedeflerine ulaşabilen bir insandır. Genellikle ben merkezcil eğilimler yüzünden birey kaderinin kontrolünün tamamen kendi elinde olduğuna inanır. Kişi güç, kontrol ve statü elde etmek için çabalar. Ruhsal konularla ilgilendiğinde birey “Yaşamın amacı nedir?” yerine “Bu amaca ulaşmanın bana ne yararı var?” tarzında soru sorar. Bu aşamada birey varoluşun metafiziksel ilkelerini anlayabilir fakat bu bilgileri eylemlere dökmek için fazla motive olmaz. Bilgi ve bilgelik arasında önemli bir fark vardır; Bilgi doğru enformasyondur; bilgelik ise onun belirli hayat koşullarında nasıl kullanıldığını bilmektir. Bu aşamada meditasyon yaşamı zenginleştiren yararları için uygulanabilir. Düzenli uygulama sayesinde birey kendisinin, başkalarının ve dünyanın yararları için yeteneklerini kullanmaya başlar.

4. Aşama, Üstün Bilinç:

Bu aşamada farkındalık fiziksel ve zihinsel sınırları aşar ve ruhsal benliği bedensel benlikten ayırt etmeye başlar. Bireyin ruhsal uyanışı ve spiritüel tekamülü hızlanır. Zihinsel süreçler, hayal ve illüzyonlar aşılmaya başlandığı için zekaya ait güçler uyanmaya başlar. Sezgisel yetenekler çok daha belirgin olur. Bu aşamada insan gerçek bir Yoga Üstadı’nın değerini anlamaya başlar. Üstadın rehberliği altında geriye kalan bedensel ego hissinin çözülüp dağılmasını sağlar ve bilincin daha genişlemiş hallerini deneyimler. Bu aşamada birey ideal bir öğrenci olup hızla öğrenir ve öğrenileni etkili biçimde uygular.

5. Aşama; Kozmik Bilinç:

Bu aşamada Yoga sayesinde beden ve zihin o kadar arınıp saflaşır ki bilincin genişlemiş halleri artık normal olur. Ruhsal özün varlığı gerçeğinin algılanması birlik farkındalığını sağlar. Spiritüel tekamülün ilk aşamalarında birey bir tür bilinç hali deneyimler, yani genel yaşam içinde aşkın realitelerin de algılanması ve bu realitelerin bilgisi ortaya çıkar. İnsan kozmik bilinçte sabitleştiğinde bu bilincin her yerde olduğu, her şeye gücünün yettiği ve her şeyi bildiği farkındalığı kalıcı olur. Meditasyon hali artık kendiliğinden oluşur ve odaklanma aşkın düzeylere doğru serbestçe akar. Hayat, doğa olgularının tam desteği ile bencilliğin ötesine geçerek yaşanır. Arzular çaba harcamadan gerçekleşir, istekler doyuma ulaşır ve ihtiyaçlar kolaylıkla karşılanır. Ölüm, boşluk ve yok oluş gibi sınırlayıcı kavramlar kaybolur. Sınırsız yaşam gücü ve koşulsuz sevgi ortaya çıkar.

6.Aşama Bütünleşmiş Bilinç:

Bu aşamada tanrı olarak bilinen Öz Kaynak’ın realitesi algılanır. Öz Kaynak kendisinden evrenlerin ve ruhi varlıkların yayıldığı tek tezahür ettirici Güç, Varlık, Temel, Varoluştur. Bu aşamada ruhsal uyanış daha da hızlanır. İçgörüler ortaya çıkar ve zeka gücü deneyimlerin de geçerli kıldığı evrensel bilgileri sağlar. Bu aşama öğrenmekle ilgili en arınmış zekasal yeteneğin de ötesindedir; bu aşamada bilinmeyen algılanmaya başlanır. Yani genellikle öğrenme sürecinde bilgi önce sezgisel olarak idrak edilir ve sonra doğrudan tecrübe edilir ve gerçekleştirilir. Bu aşamada bireyin farkındalığı açık olur ve kişi kendiliğinden en sağlıklı yaşam tarzına uyum sağlar. Spiritüel tekamülün ilk aşamalarında birey dünyevi hayalleri ve yanılsamaları zihinden silmek için Yoga tekniklerini her gün uygulamalıdır. Bu aşamada ise düzenli uygulama kendiliğinden gerçekleşmektedir.

7. Aşama; Aydınlanmış Bilinç:

Bu aşamada saf varoluş yani mutlak, değişmeyen gerçeklik hali meydana gelir. Maddi, astral, nedensel düzeylerden Öz Kaynak düzeyine kadar bilinç birliği kusursuzca gerçekleşir ve tam spiritüel bilgeliğe ulaşılır. Bu aşama temellenince deneyimlenecek hiçbir şey bulunamaz ve bilinecek başka hiçbir şey kalmaz. Bu evrende tamamen aydınlanmış ruhi varlıklar dünyada sadece spiritüel tekamül ile ilgili görevlerini icra etmek ve diğer ruhi varlıkların spiritüel tekamülüne yardımcı olmak için yaşarlar.

Dhyana Meditasyon Kitabından Alıntıdır

Büyük Üstad Paramahamsa Yogacharya Maha Yogi Akif Manaf

9 Ağustos 2016 Salı

Mekânsal Karma


Bir mekânda yapılan eylemlerin sonuçları bu mekânda bulunan insanları etkiler ve MEKÂNSAL KARMA olarak adlandırılır.

Kökenleri Şamanizm inançlarına uzanan, bir gezegenin, bir mekânın, ulusun, ırkın vb. ruhu olduğuna dair iddialar vardır. Bu iddialar bilimsel değil, sadece batıl inanç kaynaklıdır. Bir gezegenin, mekânın, ulusun ve ırkın kendine özgü bir enerji alanı vardır ve bu enerji alanı Karmayı etkiler.

Mekânsal Karma doğduğumuz yer, kent, ülke, kıta ve gezegen ile ilgilidir. Mekânlar, karmik geçmiş tarafından etkilenir. Fiziksel boyutta mevcut olmayan olaylar astral boyutta halen sürüyor olabilir…
Savaş alanlarında, çok sayıda insanın öldüğü kaza ve doğal felaket mekânlarında ölen insanların acı çeken ruhları çoğu zaman hala oradadır. Bu tür mekânlar negatif Karmaya sahiptir ve bu mekâna giren insanları olumsuz bir şekilde etkiler.

Birey korkunç bir ölüm yaşadığında, genelde ölüm sırasında hissettiği dehşete, duyduğu nefrete veya çektiği ıstıraba bağlı kalmaktadır. İçinde yaşadığı bu hal, onun “ölmüş” olduğunu fark etmesini engeller. Kişi “ölmüş” olduğunu anlamadığı için, acıları yüz yıllarca sürer. Acı, öfke veya nefret ne kadar güçlüyse, bu kişiler öldükleri fiziksel mekana o kadar çok sabitlenirler. Bu tür mekanlar negatif enerjiyle kirlenir...

Istıraplı ruhi varlıklar yerleştikleri mekanda bulunan insanlarla iletişime geçmeye çalışır ve onlara negatif bir şekilde tesir ederler. Bu ıstıraplı ruhi varlıklar uygun bir insan bulup ona takılarak her yerde onu takip eder ve böylece posesyon (bedeni ele geçirme) olarak adlandırılan olgu ortaya çıkar.

Istıraplı ruhi varlık takıldığı insanın zihnini negatif yönde etkiler, bazen de bedenin içine girer. İnsan spiritüel açıdan gelişmiş ve güçlü değilse ıstıraplı ruh bedeninin üzerinde tam bir hâkimiyet kazanır ve istediği gibi kullanır.
Istıraplı ruhi varlıklara av olmamak için insan bu tür mekânlardan kaçınmalıdır.

YOGA çalışmaları sayesinde insan bu tür olumsuz olayları önleyebilir.

Büyük Üstad Akif MANAF'ın
YOGA/Kundalini Gizemli Evrim Enerjisi Değerli kitabından...

27 Mayıs 2016 Cuma

SABIRSIZLIK

Sabırsızlık içsel bir boşluktan kaynaklanıyor. İçsel boşluk doyumsuzluktan kaynaklanıyor. Doyumsuzluk gerçekleşmeyen hayallerden kaynaklanıyor. Gerçekleşmeyen hayaller uyanmamış potansiyellerden kaynaklanıyor. Uyanmamış potansiyeller kendini özünü bilmemekten kaynaklanıyor. Ve özünü bilmemek genel bir yanılgıdan kaynaklanıyor. Ve yanılgı kendini beden olarak görmekten kaynaklanıyor ve kendini beden olarak görmek yanılgının bir parçası.İşte kısır döngü gerçekleşti. Sen bu yanılgının içine düşünce hep sabırsız olacaksın. O yüzden ne zaman sabırsız olursan kendine şunu söyle "ben beden değilim" ve hemen orada kalacaksın sabırsızlığa yer kalmayacak. Boşluk dolacak. Anlayış olacak. Sabırsızlık kaybolacak. Paramahamsa Yogaçarya Maha Yogi

16 Mayıs 2016 Pazartesi

Üstad

İnsan bir gün tüm bu yalanlardan usanınca hakikati aramaya başlar. Mevcut kişisel gelişim metotlarını denemeye başlar ve hayal kırıklığına uğrar çünkü onlar da sahtedir. Hakikat ruhi özünde saklıdır ama ona ulaşamıyorsun. Bilincin varoluşsal gerçeğin bir parçasıdır ve ihtiyaç duyduğun her şey özünde mevcuttur. Mutlak Kaynak’tan ayrıldığında özünde hakikati taşıyorsun ve o hakikate ulaşmaya çalışıyorsun ama toplum sana sahtecilik yapmayı dayattığı için hakiki hayata dönemiyorsun. Özündeki hakikate ulaşman için bir hakikat uzmanına, bir Üstada ihtiyacın var aksi halde özündeki hakikate ulaşamazsın. Kişiliğin o kadar sahtedir ki içindeki gerçeğe ulaşamıyorsun. Hakikat özünde bulunsa bile gerçek bir hakikat uzmanı olmadan, Üstad olmadan ona ulaşamazsın. Hakikat özünde saklıdır ve hakikat kapısının anahtarı yalnızca gerçek Üstad tarafından verilebilir. Sen hakikatin ne olduğunu bilmiyorsun o yüzden de ona ulaşamazsın. Bilen birine ihtiyacın var aksi halde gerçek olmayan sözde “hakikatin” peşinden gidersin ve hayal kırıklığına uğrarsın. Hakikat gizemlerin gizemidir ve onu kendi çabalarınla bulamazsın. Bulabileceğini sanırsın ve hatta bazen bulduğunu düşünebilirsin ama bu sadece yanılgının devamı olacaktır. Hakikat yolunda yürümek kolay değil çünkü yalanlara alışmışsın. Sana sürekli yalan söyleniyor ve sende sürekli yalan söylüyorsun. Bu yalan dünyasından ayrılmak kolay değil ve ürkütücüdür. Çünkü toplum seni yalanlarla uyutmuş ve hipnotize etmiş. Bu hipnozdan çıkmak ve gerçekleri görmek cesaret ister. Bugüne kadar inandığın her şey yalanmış. Bu gerçekle yüzleşmek büyük bir darbedir ve korkulara neden oluyor. Sahte kişiliğine alışmışsın ve alıştığın şeylerin bırakılması ürkütücüdür. Sahte kişiliğini bırakmaya başlayınca çocukluk travmaları yüzeye çıkar ve onlarla baş etmek zorundasın. Bu çok rahatsız edici olduğu için kolaylıkla pes edebilirsin.

İşte bu zor durumlarda sana yol gösteren, seni bilgilendiren, sana cesaret veren ve yolunu aydınlatan varlık Üstad olacaktır. Üstad yoldaki tüm zorlukları sana anlatacak ve nasıl aşacağını gösterecektir. Bu zorluklarla tek başına baş etmen imkansızdır. Bunu tek başına yapabileceklerini düşünenler büyük bir yanılgı içindedir. Hayatları boyu kendilerini kandırdıkları için bu konuda da kendilerini kandırıyorlar. Kandırmak bir alışkanlık haline gelmiştir, bundan en çok zarar gören sensin. Olgunlaşmaya başlayınca yaşamana izin verilmemiş çocukluğun ortaya çıkar ve çocuksu davranmaya başlarsın. Bundan korkma yaşanmamış çocukluğunu yaşa. Bundan çekinme. Bir doktor, avukat veya başkan olabilirsin. Çevrendekilerin ne düşüneceğini umursama ve yaşanmamış hayatını yaşa. Bu seni rahatlatacak ve olgunlaştıracaktır. Olgunlaşmaya yardım eden bir unsur da güven unsurudur. Bir bebek annesine ve anne sütüne güvenmezse hayatta kalamaz. Bir bebeğin güveni kesindir, şüphe ve korku içermez. Olgunlaşmak için tıpkı bir bebeğin annesine güvendiği gibi Üstada güvenmelisin. Aksi halde tekamül edemez ve olgunlaşamazsın. Fakat bu güven cahil insanın körü körüne güveninden farklıdır. Bu güven gerçek bilgi ve deneyime dayanan güvendir. Deneyim yaşadığın ve bildiğin için güveniyorsun. İnandığın için değil, bildiğin için güveniyorsun. Kendine güvenmeye başladığında başkalarına da güvenirsin. Özgüvenin ortaya çıkınca özünü keşfeder ve özüne güvenmeye başlarsın.

BÜYÜK YOGA ÜSTADI PARAMAHAMSA YOGAÇARYA MAHA YOGİ AKİF MANAF'IN OLGUNLUK NEDİR VE NASIL OLGUN OLUNUR? ŞAHESERİNDEN

20 Nisan 2016 Çarşamba

Varoluşun Amacı


Son zamanlarda varoluşun amacının bireyin ruhsal tekamülü olduğuna dair yaygın bir yanlış anlayış ortaya çıkmıştır. Bu, yetersiz bilginin ürünüdür. Her şeyden önce, eğer varoluşun amacı ruhsal tekamül olsaydı, o zaman etrafımızda sayısızca çökmüş ruh olmazdı. İkincisi, eğer maddi evren tekamül etme yeriyse, o zaman ruhi düzeyden gelen ruhlar mükemmel değil ve gelişmeye ihtiyaçları var. Bu pürüzlü sonuç iddianın ne kadar mantıksız olduğunu göstermektedir. Gerçek şudur ki, ruhi varlıklar maddi evrene Tanrı'dan bağımsız olarak yaşamak ve Tanrı gibi olmak için gelmektedir. Bu sonuç,''acaba Tanrı olabilir miyim?'' merakından kaynaklanmaktadır.
Maddi evrene gelen ruhlar bu merakı gidermek için eylemlerde bulunur ve Karma ağına yakalanarak Samsara(Doğum-ölüm) döngüsünde dolaşırlar. Bu döngüden kurtulmak isteyen ruhlar ruhsal tekamül araçlarına başvurur ve ruhsal tekamül o zaman başlar. Böylece maddi evren ruhsal
tekamül için değil, meraklı ruhların isteklerini karşılamak için tezahür etmiştir.

Geçmiş hayatlardaki eylemler bireyin şimdiki kişiliğini oluşturmaktadır. Sebep-sonuç yasası olan Karma sürekli bir fenomen olan benliği yönetmektedir. Karma,hem kişiliğin genel özelliklerine, hem de pozitif veya negatif şartlara zemin hazırlamaktadır. Karma yasası
anlaşıldığında, '' masum'' bir çocuğun neden feci bir kazada öldüğü ya da büyüyünce nasıl bir canavara dönüştüğü açıklanabilir. Bu yasa,iyi bir insanın niçin hep acı çektiğini ya da kötü bir kişinin neden başarılı olduğuna açıklama getirir.

Karma hayatın bir yönünü kontrol etse de, insan Yoga sayesinde kendi Karma'sını değiştirebilir, Karma'nın gidişatına müdahale edebilir, karmik tepkilerin tezahür etme şekline etki edebilir ve onlardan kurtulabilir.

Kundalini Evrim Enerjisi 5.kitap.Paramahamsa Yogaçarya Maha Yogi Akif Manaf

14 Nisan 2016 Perşembe

Koma

Komada olan bedeni suni şekilde hayatta tutmak yaşatmak değildir; sadece bedeni çürümekten korumaktır. Beden çoktan ölmüştür sadece çürümesi engellenmektedir. Komada olan beden hastaneden çıkamaz,oysa hastaneden yürüyerek çıkan ama yaşadığının farkında olmayan bir sürü insan var.
Onlar da bir nevi ''komadadırlar'', çünkü yaşamın farkında değiller.Bedenler hareket etmekte ama ''koma'' veya farkındalıksız hayat devam etmektedir. Bu tür hayat devam ettiği sürece bu insanlar tekrar hastalanacak ve hastaneye dönecekler. Ta ki bir gün komadan çıkmayana kadar.

Hayatta komaya girmemek için şu an farkındalıksız komadan çıkın ve gerçekten yaşamaya başlayın. Komadan çıkmak için gerçek hayata uyanmak gerekir. Koma uykusundan çıkan gerçekten yaşamaya başlar.Bu dünyada farkındalığı uyanmış insanlar dışında hiç kimse gerçekten yaşamıyor.

Sokaklar yürüyen ölülerle kaynıyor. Onlar eylemlerde bulunuyor ama mekanik eylemlerde; bir robotttan farkları yok. Hayata dönmek için uyanmak gerekir. Uyanmak canlanmak,hayatta olmak demektir. Varoluş mutlaktır. Mutlak'a ulaşmak için var olmak yani farkındalıkla yaşamak gerekir.

Herkes yaşamak ister. Sonuç olarak, yaşamak bir amaçtır. Bu amaca ulaşmak için farkındalık yükselmelidir. Farkındalığını yükselterek hayattaki tüm amaçlarına ulaşabilirsin. Geçici amaçlara ulaşarak nihai amacın farkına varacaksın. Nihai amaç ebedi yaşama geri dönmektir.

Büyük Üstad Akif Manaf'ın Farkındalık Nedir ve Nasıl Farkında Olunur? Kitabından Alıntıdır.

EVRENSEL İNSAN OLMAK


Gerçek meditasyonun amaçlarından biri; her türlü kültür, felsefe ve inancın ötesine geçmiş, bilinci yükselmiş, bütünleşmiş EVRENSEL İNSAN düzeyine ulaşmaktır. İnsanın öz benliği evrenle birleşmiş haldedir. YOGİ adım adım yükselir ve sonunda dünyevi bedensel benlikten kurtulup ruhsal öz benliğine kavuşur. Ruhi özünü gerçekleştirmiş insan uyanmış spiritüel güç sayesinde ruhi boyutta bulunmasına rağmen, dünya düzeyinde faaliyetlerini başarıyla sürdürmeye devam eder.

Meditasyonun bir amacı da zekâyı, enerji ve güçle doldurmaktır. Zekâ, bireyi iyi düşünen biri yapar, kişinin algı yeteneğini ve kararlılığını geliştirir. Zekâsı uyandığında birey maddi çabaların hiçbir yere götüremeyeceğini, tatminlik ve mutluluk vermeyeceğini; gerçek amacın sınırlı özden kozmik öze geçmek olduğunu anlar. Birey varlığının gerçek özünü ve maddi düzeyin ötesinde olan ÜSTÜN ÖZ’ü keşfetmelidir.

Birey kendisinin gerçekten kim olduğunu anlayacağı zaman gelecektir. Buna kendini idrak etme denir. Gerçek meditasyon sonucu birey SAMADHİ haline ulaşınca kendini gerçekleştirme veya idrak etme meydana gelir. Spiritüel evrimin amacı budur. Kendini idrak etme tüm isteklerin gerçekleştirmesine götürür, ona ulaşınca kazanacak veya kaybedecek hiçbir şey kalmaz; sadece devamlı varoluş hali mevcut olur.

Evrensel insan, evrensel bilgeliğe sahip olan insandır.

YOGA/Dhyana Meditasyon
Büyük Yoga Üstadı Akif Manaf

13 Nisan 2016 Çarşamba

Ailesel Karma


Önceki hayatlarda birbirleriyle yakın ilişkilerde bulunmuş ve yoğun bağlılık geliştirmiş ruhlar aynı ailede doğar ve ailesel KARMA oluşur.
Evlenen çiftlerin önceki hayattan gelen bağlılığı sevgi veya nefrete dayanabilir. Önceki hayatlarında kötü ve nefret dolu evlilikleri olmuş kişiler negatif Karma ile bağlanmış çiftlerdir. Bu kişiler bu yaşamda yeniden tanışıp evlenirler ve sorunlar yeniden başlar. Önceki hayatlardan, pozitif Karma ile birbirine bağlı mutlu çiftler de vardır. Onlar tanıştıkları andan itibaren güzel şeyler olmaya başlar ve aradığı insanı bulduklarını hissederler. Mutlu çiftler pozitif karmalarının tükenmemesi için mutluluklarının sürekliliğine bağlanmamalı ve karşılıklı spiritüel gelişim için çalışmalıdırlar.

Önceki hayatlarında spiritüel tekamül için birlilkte çabalayan kişiler de bu yaşamda evlilik ilişkisi kurabilir. Bu kişilerin arasındaki bağlantı saf ve pozitiftir. Spiritüel gelişim için çabalayan bir çift ilişiklerini hiç zorlamadan yürütür. Sevgileri ruhi düzeyde olduğu için egolarını aşabilir ve kendilerini diğerinin yerine koyabilir. Bu tür çiftler birlikte YOGA yapmaya meyillidirler ve bu durumda hızla tekamül ederler.

Ebeveyn/çocuk ilişkisi, geçmiş hayatlara doğru uzanan ailesel Karmanın zincirlerinden bir halka olarak meydana gelir. Aile bireylerine olan bağlılık, belirli bir sülalede doğmaya zemin yaratır. Ailesel Karma yüzünden insan atalarına karşı sorumluluk taşıdığı gibi ataların yaptıkları ile de yükümlüdür. Ruhi varlık bir ailede doğduğunda, ailenin sunduğu olanaklardan yararlandığı için ebeveyn ve ataların Karmasından da etkilenir. Ailenin refahını sağlamak için atalar tarafından gerçekleştirilmiş olumsuz eylemler sonraki nesillere de dayanır. Ataların negatif edimleri sayesinde kazanılmış servetten yararlanan sonraki nesiller negatif Karmanın etkisi altına kalırlar.

Ebeveyn/çocuk arasında ki KARMA, en zor çözümlenen Karma çeşididir, zira bu ilişki çok yakın olduğu gibi bağlılık da o derece büyüktür. İşin içinde yoğun duygular olduğu için üzmek çok kolaydır. YOGA yolunda aile KARMAsı dengeli ve pozitif bir şekilde çözümlenir ve birey aydınlanmaya doğru büyük bir adım atar.

YOGA/Kundalini Gizemli Evrim Enerjisi
Büyük Yoga Üstadı Akif Manaf

19 Mart 2016 Cumartesi

AŞK

Maddi evrende aşk, egosaldır. İnsanlar sevilmeye ihtiyaç duyar.Evrensel kaynaktan uzaklaştıkları için yalnızlaşırlar.

Kendilerini mutsuz ve sevgiye muhtaç hissederler. Gerçekte özleri saf sevgidir ama ne yazık ki kimse bunun farkında değildir....

Sevgiye duyulan ihtiyaç, kişiyi karşı cinse yönlendirir, kişi aşık olduğunu sanır. Oysa ki hissettiği gerçek sevgi değildir ve her zaman bir karşılık beklenir. Karşı taraf onu severse, sever. Belli koşullar sağlanmazsa, istekler gerçekleşmezse sevgi zamanla kaybolur.

Cinsellik ise sadece bedensel düzeydedir ve şehvet ön plandadır. Böyle yaşanan cinsellik kişinin enerjisini aşağıya çeker ve spiritüel gelişimini olumsuz yönde etkiler. Kişi bedensel hazlara daha çok bağlanır ve titreşimi düşer..

Orjinal yoga sistemini düzenli bir şekilde uygulayan bir kişi, gerçek aşkı deneyimleyebilir. Orijinal Yoga Sistemi'ni uyguladıkça özüne yaklaşır ve özün
nitelikleri açığa çıkmaya başlar. Kişi tek başına olduğunda da kendini tatmin ve mutlu hisseder. Coşkulu ve sevgi doludur. Sevgisi hesapsızca tüm varoluşa akar. Herkese ve her şeye karşı sevgi dolu ve merhametlidir. Karşılık beklemeksizin sahiplenmeden sever. Özel bir kişiye aşık olduğunda ise o kişiyi kısıtlamaz. Sahiplenmez. Sevgisine karşılık beklemez. İhtiyaç duyduğu için değil, sadece sevdiği için sever. Bu inanılmaz muhteşem bir akıştır.Ve gerçek Aşk'tır. Böyle bir Aşk'ta yaşanan cinsellik ruhi düzeydedir. Bu gerçek bir bütünleşmedir. Ve kişinin ruhsal tekamülünü olumlu
yönde destekler. Birlikte yoga yapan çiftlerin ilişkisi her açıdan mükemmel olur. Ego aşılmıştır ve gerçek aşkın sonsuzluğu deneyimlenmektedir.

Paramahamsa Yogaçarya Maha Yogi Akif Manaf

17 Mart 2016 Perşembe

Hayat Kısa

"Hayat çok kısa; değerli zamanınızı boşa harcamayın. Bu evrende en önemli bilgi kim olduğunuzla ilgili bilgidir ve en önemli deneyim gerçek özünüze ulaşmaktır. Hayatta bundan daha önemli bir bilgi ve daha önemli bir deneyim yoktur çünkü bu bilgi ve deneyime sahip olunca dilediğiniz her şeyi gerçekleştirebilirsiniz. Mekan ve zaman bile sizi engelleyemez. Huzur ve mutluluğunuzu hiçbir şey bozamaz."
Paramahamsa Yogaçarya Maha Yogi Akif Manaf
Ruh Nedir ve Nasıl Yaşanır? kitabından