<data:blog.title/>

<data:blog.pageName/>-<data:blog.title/>






ego etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ego etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Mart 2019 Pazartesi

AhlakÜstü

Ego güçlenince kişi ünlü olmak ister, çünkü takdir egoyu besler. Bireye saygı duyan insanların sayısı artınca birey kişiliğine daha çok sarılır ve kişilik güç kazanır. Sonra bir gün aynı kişiler eleştirmeye başlayınca kişi acı çeker ama kişiliğini değiştiremez, çünkü güçlenmiş kişilik hiçbir değişikliğe izin vermez. Güçlenmiş kişiliğin etkisi altında olan birey saygınlık ister. Bunun  için kişi tüm yolları dener. Birey saygınlığa para biriktirerek veya biriktirmiş olduğu paradan vazgeçerek ulaşabilir. Herkesle yemeğe çıkarak veya oruç tutarak. Kişi saygınlığa bir şeyler biriktirerek ya da biriktirmiş olduğu şeyleri dağıtarak ulaşmaya çalışır. Bütün bu çabaların arkasında belirli bir gerçek vardır: Kişi başkalarının saygısını kazanmak için kendisine onların gözünden bakar ve böylece kendi bireyselliğinden daha da uzaklaşır. Birey kendisine başkalarının gözünden bakarak onların kendisiyle ilgili ne hissettiklerini anlamaya çalışır ve başkalarının beğenisini kazanmak için adımlar atar. Yani birey kendisi olamaz hep ROL YAPAR. Kişi takdir görebilmek için çok erdemli ve çok ahlaklı biri gibi davranabilir fakat büründüğü kişilik onu asla tatmin etmez. Ahlaklı olmak kişiyi tatmin etmeyince o zaman ahlaksızlık yapar ve geçici bir tatmin yaşar, ama bu sefer de takdir görmez. Asıl güç ahlaklı olmakta değil, çünkü ahlaklı olmaya çalışırken ahlaksızlık da yapabilirsin. Asıl güç ahlaküstü olmaktadır. Ahlak sana toplum tarafından dayatılmış bir şeydir SENİN GERÇEK ÖZÜN İSE AHLAKÜSTÜDÜR.

Güç Nedir ve Nasıl Güçlü Olunur- Akif Manaf

4 Mart 2019 Pazartesi

Meditasyonun Amacı

“Alt zihinde bulunan zorlayıcı korkular giderilmediği sürece meditasyonun ileri aşamalarına ulaşılamaz. Bu kompleks ve korkular o kadar zorlayıcıdır ki, dikkati kendi üzerlerine çekmekte ve derin meditasyona engel olmaktadır. Tıpkı demirin mıknatısa doğru çekilmesi gibi, dikkat de alt zihnin malzemesine doğru çekilmekte, birey korkulardan, fobilerden ve endişelerden anormal şekilde hoşlanır gibi olmaktadır. Meditasyonun zirvesi, ruhi özün idrak edilmesidir. Bu, üst zihin aşıldığında gerçekleşmektedir. Bilinç zihinsel incelemelerden sıyrılıp ruhi özle kaynaşır. Bu noktada bilinç tamamen arınmış olur. Birey ruhi özü idrak edince kendi merkezine ulaşmış olur ve kendini maddi ego ile değil, ruhi öz ile özdeşleştirir. Birey varoluşunun merkezinden hareket edince kendini zihin ve bedenle özdeşleştirmez. Beden ve zihnin geçici olduğu ve sadece özün tezahürü olduğu algılanır. Böylelikle meditasyonun amacı zihnin farklı bölümlerini incelemek ve sonunda zihni tamamen aşmaktır.”
Yoga Dhyana Meditasyon
Büyük Yoga Üstadı Akif Manaf

11 Şubat 2019 Pazartesi

Kaşif

“Sen gerçek bir kaşif olunca her yerde karşına çıkan her insan seni tamamlamak için burada, senin dünyana bir zenginlik katmak için burada bunu göreceksin. Her yerde, bir asansörde, bak o insanın gözlerinin içine, kaçırma gözlerini. Göreceksin, dünyaları keşfedeceksin ve şaşıracaksın. Senin tekâmül etmeni engelleyen bu zihinsel kalıplardır, seni ayıran şey zihin ve zihin aracılığıyla çalışan egodur. O insanların gözünün içine bak ve onları keşfet, sen onları ve onlar seni tamamlayacak. Sır o kişinin gözlerinin içine yargısız olarak bakmaktır. O sana bir soru sorucak ve o sorunun cevabı onun tamamlanması olacak. Kaşif olmak ve tekâmül yolunda ilerlemek, farkındalığın yükselmesi budur.”
Sorumluluk konulu spiritüel sohbet, Akif Manaf

4 Şubat 2019 Pazartesi

Bölünme

“Tekâmül sayesinde birey zihinle birlik haline gelir ve bölünmeler biter. O zaman birey varoluşsal gerçeği algılamaya başlar çünkü varoluş birlik demektir. Varoluşta her şey birlik içindedir ve tekâmül eden insan varoluşla birlik haline gelir. Kişiliğin ikiye bölünmesi yapay bir şeydir. Aslında birey daima bir olduğunu hisseder ama bu his düşünsel düzeye geçtiğinde sorunlara neden olur. Örneğin acı hissedildiğinde bölünme yoktur. Kişi ve acı bir olur. Fakat acı dindikten sonra bölünme ortaya çıkar. Kişi ve acı iki ayrı şey olur. Bölünme anda yoktur, anıda vardır. Bir parmak kapının arasına feci bir şekilde sıkışınca sadece acı vardır, daha sonra parmak ve ağrı vardır. Kişi olayı anımsadığında “Benim parmağım kapıya sıkışarak acıdı” der. Yani an anı olduğunda bölünme yaşanır. Birey hissettiğinde birlik ortaya çıkar fakat düşündüğünde bölünme meydana gelir. Birey fiziksel beden olmadığını idrak ettiğinde maddi ego yaralanır ve ruhi öz ile çatışmaya başlar. Fakat kişi kendisini fiziksel bedenle özdeşleştirdiğinde ego rahatlar ve keyfine bakmaya başlar.”
Tekâmül Nedir ve Nasıl Tekâmül Edilir?
Büyük Üstad Akif Manaf

30 Temmuz 2018 Pazartesi

Eleştiri

HER GÜN OKU!
Sen bir öznesin o yüzden de öznelliğini sürekli yansıtıyorsun. Sen ego'lu birini görüyorsun sana batıyor. ÇÜNKÜ SENDE DE EGO VAR! Ve başka bütün eleştiriler SENİNLE ilgili.
Sen kendinde olan şeyleri görebilirsin. Kendinde olmayan şeyleri göremezsin. Göremezsin. Ve sen birine bakıp sonsuzluğu göremezsin. Çünkü şu an sonsuzluk nedir senin için, tamamen anlamsız bir şey.
Sen sonlu nesnelerin içinde bulunuyorsun. O yüzden birine bakıp; buna bak ya sonsuz diyemezsin. Böyle bir kavram yok. Ama sahip olduğun birçok başka şey var. Birine bakıp ne kadar da kıskanç deyince kendi kıskançlığını yansıtıyorsun. Ne kadar da çirkin deyince kendi çirkinliğini yansıtıyorsun. Çünkü her şey yansıtma yasasıyla çalışıyor. Ve bil ki bu yansıtmalar azalınca işte tekâmülde ilerliyorsun.
Bu arada bir de çekim yasası var. Eleştirdiğin her şeyi sen kendine çekiyorsun. Çünkü evren hep git-gellerden ibaret. Sarkaçtan ibaret. Tekrarlamalardan ibaret.
Kişi kıskanç olduğu için kıskançlığı başkasında görebilir. Ve sonra buna tepki verince bak ne kadar da kıskanç deyince kendi kıskançlığı da katlanıyor. O sanki kıskançlık kapısını açıyor ve kişideki kıskançlığı davet ediyor. Ve onun kıskançlığını alıyor. Bil ki, eleştirdiğin her şeyi sen içine alıyorsun. Belki de bu şeyi sevmiyorsun, yargı şeklinde oluyor ama çok akla sığmaz bir şekilde evrenin işleyişine göre onları davet ediyorsun, topluyorsun...
Bil ki eleştirdiğin her şeyi sen davet ediyorsun. Bir sürü eleştirdiğin her şey sende ortaya çıkıyor ve sen de katlanmaya başlıyor.
Eğer bunu gözlemlersen bunu göreceksin. İşleyiş budur.
Eleştirdin mi o şey sana gelecek aynı hatayı sen de yapacaksın. Birini eleştiriyorsun bak yanlış yapıyor, şöyle yapıyor, böyle yapıyor gözlemle bir süre sonra aynı şeyi sen de yapacaksın. Aynı hatayı sende yapacaksın. Yani kaçınılmaz bir şekilde. Sen kurulmuş saat gibi bir mekanizmayı devreye sokuyorsun. Eleştiriyorsun kendin aynı şeyi yapacaksın. O yüzden yargılardan özgürleşmek çok önemli. O yüzden size diyoruz ki yargılama o zaman yargılanmayacaksın. Başkaları da seni yargılamayacak. Çünkü bu bir alışkanlık.
Ama eğer sende yargı yoksa o zaman yargıyı çekmeyeceksin. O zaman yargılansan bile bu senin genel eylemsel gidişatını engellemeyecek. Çünkü hiç farkında olmadan bütün bu yargılar ve eleştiriler seni kısıtlıyor. Bunun farkında değilsiniz ama bu büyük bir engel. Yargıdan korkmak. Ne diyorlar? Ayıp, insanlar ne der? Komşu ne der? Bu ne der o ne der?
İnsanlar sürekli bu modda değil mi? Böyle yapma o ne der bu ne der. Sürekli yargıdan korkmak. Beni yargılayacaklar öyle yapma, öyle giyinme, öyle bakma, öyle gülme, sesli gülme, kahkaha atma ya da ağlama ya da bağırma ya da kısa etek giyme, şort giyme, şunu yapma, bunu yapma.
İşte yargıdan korkmak. Ama sen ne kadar yargılarsan o kadar yargıdan korkacaksın. Çünkü sen yargılıyorsun. Sen o enerjiyi gönderiyorsun o zaman o enerji geri dönüyor ve seni engelliyor. Yargılamak kendini engellemek demek. Potansiyellerini kaybetmek demek. Ne kadar çok yargılarsan o kadar çok gücünü kaybedeceksin.
Bu arada basit enerjisel düzeyde de sen zaten zamanını enerjini yargıya harcıyorsun. Boşuna harcıyorsun. Ve o yargıların hepsi sana dönüyor. Ondan sonra çevrenin yargısı seni kontrol etmeye başlıyor. Bir süre sonra sen bir kukla haline geliyorsun, artık çevre seni kontrol ediyor. Çevre ne diyecek? Nasıl tepki verecek? Sürekli o kaygıdasın. Nasıl giyineceğim, ne yapacağım?
Beyaz giyinme kışta bana deli derler. Ve bunun gibi her şey. İşte sürekli yargılanmaktan korkmak. O yüzden evet farkındalığını bu yönde kullanacaksın. Ve kendine kısa bir formül kullanabilirsin. Al sana yargılardan kurtulma formülü; nedir o formül?
Bakıyorsun kıskançlık görüyorsun ne kadar da kıskanç. Ve formül şudur; “Kendine bak!!” Kendine bak! Kendine bak! Kendine bak! Bu formülü tekrarla. Her yargıladığında bu formülü tekrarla kendine göreceksin. Kendine aynı şeyi göreceksin. Ne kadar çabuk sen yargılardan kurtulursan o kadar hızla ilerlemeye başlarsın. Şaşıracaksın.
Koskoca bir yük sırtından düşecek. O kadar hafifleyeceksin ki, göreceksin ki tonlarca yargı yükünü sen üzerinde taşıyormuşsun. Ve o taşıdığın yargı yükü seni engelliyor. Belini büküyor. Böyle zorla yürüyorsun. İşte o yükü bırakınca müthiş bir özgürlük gelecek. Ve bütün o yargıladığın şeyler hızla yok olacak. Senden uçup gidecek kuşlar gibi...
Paramahamsa Yogaçarya Maha Yogi

Öz Benlik

"BİLİMSEL araştırmaların tüm amacı bireyin kendini ve kim olduğunu unutmaktır. Kişi uzay, mekân, uzam ve zaman ile o kadar meşguldür kendine ayıracak zaman bulamamaktadır. Birey tüm hayatını bilimsel araştırmalarla geçirmesine rağmen ölüm döşeğinde kim olduğuna dair bilgiden yoksundur. Bu bir trajedidir! Çünkü kişi her türlü nesnel bilgiye sahip olmasına rağmen hayatta en önemli şey olan öznel bilgiye sahip değildir. Yani birey hayat boyu nesneleri araştırmış ama kendisini araştırmamış. Neden?

Çünkü kendisiyle yüzleşmekten korkmuş, kim olduğuna dair bilgi edinmekten kaçmış, kendisini görmek istememiş. Neden? Çünkü nesnelerle uğraşmak rahatlatıcı kendisiyle uğraşmak ise rahatsız edici ve sinir bozucudur. Birey içindeki o bütün nefreti, öfkeyi, kıskançlığı, kini, hırsı, açgözlülüğü, şiddeti, ihtirası, doyumsuzluğu vs. görmek istemiyor. Çünkü öze ulaşmak için bunlarla yüzleşmek, bunları tanımak ve bunları aşmak zorundadır.

Bütün bunlarla uğraşmaktansa, benliği inkâr etmek daha kolaydır. 'Kendini inkâr et, kendini çöpe at, kendini yok et, intihar et' egodan gelen talimat budur. Çünkü ego gerçek benliğini bulmanı istemez – özbenliğin bulunuşu egonun yokoluşudur!"

BİLGİ Nedir ve Nasıl Bilgili Olunur?
Büyük Üstad Akif Manaf

19 Ağustos 2016 Cuma

SPİRİTÜEL TEKAMÜLÜN 7 AŞAMASI


1. Kısmen Bilinçli:

Bu aşamada birey ben bilinçlidir ve farkındalığı fiziksel düzeydedir. Birey kendisinin ruhsal yapısına ve spiritüel realitelere dair geçerli bilgilere sahip değildir. Birey kendini beden ve zihin ile güçlü bir şekilde özdeşleştirmiştir ve fiziksel ihtiyaçlarını tatmin etmek için çabalamaktadır. Geleneksel inançlara, kalıplara, kavramlara ve eylemlere bağlıdır. Kişi iyi ve dürüst bir insan olsa da zihinsel tutumu genellikle dar ve sınırlıdır. Ruhsal konularla ilgilendiğinde gelenekçi, dinsel ve sabit inançlara yönelir. Eğer böyle bir insan doğru biçimde meditasyon yaparsa spiritüel yönde tekamül etmeye başlar.

2. Bilinçaltı:  

Bu aşamada değişken ruh halleri, zararlı alışkanlıklar, kaprisler ve dünyevi arzular davranışları etkiler ve düşünme tarzı yanılgılar yüzünden karmakarışıktır. Mantık yetersiz, düşünceler hatalıdır. Birey sürekli gerçekçi olmayan hayaller kurar ve bir fantezi dünyasında yaşar. Aşırı duygusallık, kendini kandırma, bağımlılık yaratan ilişkiler ve kendini geçersiz kılan davranışlar yaşamı karmaşık hale sokar. Ruhsal konularla ilgilendiğinde birey egzotik, farklı, yabancı ve pratik olmayan uygulamalarla ilgilenir. Bu aşamada olan kişi doğru biçimde meditasyon yaparsa, ayaklarının yere basmasını sağlayacak eylemlere yönelecek, ilişkilerde ve eylemlerde pratik bir rotada ilerleyen bir hayat tarzı geliştirecektir.

3. Ben Bilinçli:

Bu aşamada birey, hür iradeye ve benlik konusunda net bir algıya sahiptir. Birey ayırt etme kapasitesine sahip, başarılı, temel ihtiyaçları sağlayabilen ve hedeflerine ulaşabilen bir insandır. Genellikle ben merkezcil eğilimler yüzünden birey kaderinin kontrolünün tamamen kendi elinde olduğuna inanır. Kişi güç, kontrol ve statü elde etmek için çabalar. Ruhsal konularla ilgilendiğinde birey “Yaşamın amacı nedir?” yerine “Bu amaca ulaşmanın bana ne yararı var?” tarzında soru sorar. Bu aşamada birey varoluşun metafiziksel ilkelerini anlayabilir fakat bu bilgileri eylemlere dökmek için fazla motive olmaz. Bilgi ve bilgelik arasında önemli bir fark vardır; Bilgi doğru enformasyondur; bilgelik ise onun belirli hayat koşullarında nasıl kullanıldığını bilmektir. Bu aşamada meditasyon yaşamı zenginleştiren yararları için uygulanabilir. Düzenli uygulama sayesinde birey kendisinin, başkalarının ve dünyanın yararları için yeteneklerini kullanmaya başlar.

4. Aşama, Üstün Bilinç:

Bu aşamada farkındalık fiziksel ve zihinsel sınırları aşar ve ruhsal benliği bedensel benlikten ayırt etmeye başlar. Bireyin ruhsal uyanışı ve spiritüel tekamülü hızlanır. Zihinsel süreçler, hayal ve illüzyonlar aşılmaya başlandığı için zekaya ait güçler uyanmaya başlar. Sezgisel yetenekler çok daha belirgin olur. Bu aşamada insan gerçek bir Yoga Üstadı’nın değerini anlamaya başlar. Üstadın rehberliği altında geriye kalan bedensel ego hissinin çözülüp dağılmasını sağlar ve bilincin daha genişlemiş hallerini deneyimler. Bu aşamada birey ideal bir öğrenci olup hızla öğrenir ve öğrenileni etkili biçimde uygular.

5. Aşama; Kozmik Bilinç:

Bu aşamada Yoga sayesinde beden ve zihin o kadar arınıp saflaşır ki bilincin genişlemiş halleri artık normal olur. Ruhsal özün varlığı gerçeğinin algılanması birlik farkındalığını sağlar. Spiritüel tekamülün ilk aşamalarında birey bir tür bilinç hali deneyimler, yani genel yaşam içinde aşkın realitelerin de algılanması ve bu realitelerin bilgisi ortaya çıkar. İnsan kozmik bilinçte sabitleştiğinde bu bilincin her yerde olduğu, her şeye gücünün yettiği ve her şeyi bildiği farkındalığı kalıcı olur. Meditasyon hali artık kendiliğinden oluşur ve odaklanma aşkın düzeylere doğru serbestçe akar. Hayat, doğa olgularının tam desteği ile bencilliğin ötesine geçerek yaşanır. Arzular çaba harcamadan gerçekleşir, istekler doyuma ulaşır ve ihtiyaçlar kolaylıkla karşılanır. Ölüm, boşluk ve yok oluş gibi sınırlayıcı kavramlar kaybolur. Sınırsız yaşam gücü ve koşulsuz sevgi ortaya çıkar.

6.Aşama Bütünleşmiş Bilinç:

Bu aşamada tanrı olarak bilinen Öz Kaynak’ın realitesi algılanır. Öz Kaynak kendisinden evrenlerin ve ruhi varlıkların yayıldığı tek tezahür ettirici Güç, Varlık, Temel, Varoluştur. Bu aşamada ruhsal uyanış daha da hızlanır. İçgörüler ortaya çıkar ve zeka gücü deneyimlerin de geçerli kıldığı evrensel bilgileri sağlar. Bu aşama öğrenmekle ilgili en arınmış zekasal yeteneğin de ötesindedir; bu aşamada bilinmeyen algılanmaya başlanır. Yani genellikle öğrenme sürecinde bilgi önce sezgisel olarak idrak edilir ve sonra doğrudan tecrübe edilir ve gerçekleştirilir. Bu aşamada bireyin farkındalığı açık olur ve kişi kendiliğinden en sağlıklı yaşam tarzına uyum sağlar. Spiritüel tekamülün ilk aşamalarında birey dünyevi hayalleri ve yanılsamaları zihinden silmek için Yoga tekniklerini her gün uygulamalıdır. Bu aşamada ise düzenli uygulama kendiliğinden gerçekleşmektedir.

7. Aşama; Aydınlanmış Bilinç:

Bu aşamada saf varoluş yani mutlak, değişmeyen gerçeklik hali meydana gelir. Maddi, astral, nedensel düzeylerden Öz Kaynak düzeyine kadar bilinç birliği kusursuzca gerçekleşir ve tam spiritüel bilgeliğe ulaşılır. Bu aşama temellenince deneyimlenecek hiçbir şey bulunamaz ve bilinecek başka hiçbir şey kalmaz. Bu evrende tamamen aydınlanmış ruhi varlıklar dünyada sadece spiritüel tekamül ile ilgili görevlerini icra etmek ve diğer ruhi varlıkların spiritüel tekamülüne yardımcı olmak için yaşarlar.

Dhyana Meditasyon Kitabından Alıntıdır

Büyük Üstad Paramahamsa Yogacharya Maha Yogi Akif Manaf

27 Nisan 2016 Çarşamba

Aşk, Kadın, Erkek ve Ego

Bazı kadınlar aşkı ego tatminine çevirir ve aşkla egoyu besler. Bu tür kadınlar önce bir erkeği cezbetmeye çalışır. Sonra da erkek kadının cazibesine kapılınca kadın kaçmaya başlar. Erkek peşine düşer ve kadın bu durumdan zevk alır. Fakat böyle bir oyun her zaman acılarla biter çünkü ego beslenince ve güçlenince acılara neden olacaktır. O yüzden aşk acıları çekmemek için aşk oyna ama aşkla oynama. Aşkını egoyu besleyerek tüketme çünkü sonuç trajik olacaktır. Bazı erkekler ise bir kadına aşık olunca onu takip eder ve aşkını dayatmaya başlar. Bu durumda güzel olan bir şey çirkinleşmeye başlar. Aşk dayatılırsa kirlenir. Aşk temiz bir olgudur. Onun temiz kalmasını sağla. Reddedilmeyi kabul etmeyen ve kaldıramayan bir erkek korkaktır. Reddedilmekten korkma, cesur ol! Israrcı olma- kibar ol. Bırak kalbindeki aşk aşık olduğun insanın kalbini harekete geçirsin çünkü onun özünde zaten aşk var. O saf aşkın filizlenmesine imkan ver ve zaman tanı. Akif Manaf-Aşk Nedir ve Nasıl Yaşanır

26 Mart 2016 Cumartesi

Academy'den Neden Ayrılıyorlar?

"Böyle olunca kopuş olacak. Şimdi insanlar soruyorlar: Hocam, bu kişi şu kadar sene burdaydı, şimdi gitmiş, bilmiyor muydunuz? Aslında hayret edilecek şey gidenler değil, kalanlardır. Gidenlere, kopanlara hiç hayret etmiyoruz. Kali Yuga'da yaşıyoruz, cehalet döneminde yaşıyoruz. Kalanlar hayrete düşürüyor. Onlar nasıl oluyorda kalıyorlar? Asıl soru budur! Asıl başarıda budur! Bu Orijinal Yoga Systemi'nin başarısıdır. Çünkü bu kişiler aydınlanıyor!
Ama buradaki fark nedir: Kopanların hepsi ama hepsi maddi isteklerle gelenlerdir ve o isteklerden vazgeçmeyenlerdir. Bir anlamda Orijinal Yoga Systemin'de Yoga Academi'ye gelen herkes belirli isteklerle geliyor. O istekler spiritüel istekler olabilir, bilgi edinmek ama ne için? Bilgili gözükmek için, yani böyle herkese anlatmak için. Ego her zaman olacak çünkü egosuz olmak zaman alır. Sonra dilediklerine ulaşınca o bilgiyle, o ulaştığı noktada ne yapacak kişi? Yani ne zaman samimiyet ortaya girecek, ne zaman aydınlanıp arınacak ve arınmak isteyecek mi?
Eğer egosunu bırakmıyorsa kalamıyor! Kalamıyor!
Bakın ne oluyor; eleştirmeye başlıyor. Şimdi bu böyledir, ben daha iyiyim, ben daha iyi bilgiliyim, o öyle yapıyor ve ben ben ben ben ben ben ben ben... Uzaklaşıyor. Bizde ona yolun açık olsun diyoruz. Yani olay budur. O yüzden olacak..."
Büyük Üstad Akif Manaf

17 Mart 2016 Perşembe

AFFETMEK

Affetmek sevgiyle ilgilidir.  Affetmemek ise ego ile ilgilidir. İnsan ne kadar çok kişiyi affetmezse o kadar çok kendine zarar verir; beden, zihin ve duygular tahribata uğrar, hastalıklar ortaya çıkar. Kişinin affetmekte zorlanmasının nedeni taşlaşmış maddi egodur. Gurur ve bencillik affetmeyi engeller. Affetmemek yıkıcıdır ve insanın hayatını çökertir.

Affetme yapıcı, affetmeme ise yıkıcı bir eylemdir. İnsan affederek büyük bir yükten kurtulur, hafifler ve mutlu olur. Böylece enerjisi yükselir ve başarılı olur. Başarılı olmanın sırrı affetmektir.

“Affet” demek kolaydır ama gerçekten affetmek çok zor bir edimdir. Bu nedenle affetmek için kendinizi zorlamayın sadece Orijinal Yoga Sistemi!ni uygulayın. Bu uygulamalar sonucu sevgi enerjisi canlanacak ve içinizden gelen sevgi sayesinde önce kendinizi sonra da başkalarını affedebileceksiniz.

SEVGİ Nedir ve Nasıl Koşulsuz Sevilir?
Büyük Yoga Üstadı Akif Manaf

28 Ekim 2015 Çarşamba

Çakra Merkezleri

Çakra bilgileri varoluşu anlamlandırmada son derece önemlidir. 
"Çakra Merkezleri bedenin belirli bölgelerindeki enerji girdaplarıdır. Çakra, girdaba benzeyen enerjisel bir yapıdır. Bu yapının dairesel kısmı bedenin dışında, merkezi ise bedenin içinde yer almaktadır. Her çakra girdabında, enerji belirli bir titreşim hızında dairesel şekilde hareket etmektedir. Farklı bir deyişle, her Çakra merkezinin belli bir enerjisel titreşim hızı vardır. Bu enerji girdapları, insanın tüm yapısına nüfuz eden enerji dolaşımını kontrol etmektedir."
Çakra, Enerji Merkezleri Bilimi Kitabı , Büyük Üstad Akif Manaf

26 Ağustos 2015 Çarşamba

Teslimiyet ve Ego

"Evren, varoluş teslimiyet üzerine kurulmuştur. Varoluş ego üzerine kurulmamıştır. Bunu idrak etmek gerekiyor...
Ego suni bir yapıdır, sizin ürettiğiniz, sizin teslimiyetten uzaklaşınca ürettiğiniz bir yapı...
Ve o yapı sizi rahatsız ediyor, mutsuz ediyor. Bilin ki, bütün mutsuzluğunuzun nedeni, o EGO yapısıdır. Teslim olursanız o zehirden kurtulursunuz. Teslimiyet içinde olunca varoluşla uyumlu hale geleceksiniz ve o akış sizi gereken yere götürecek..."


"Teslimiyet" felsefe sohbetleri
Büyük Üstad Akif Manaf