<data:blog.title/>

<data:blog.pageName/>-<data:blog.title/>






18 Nisan 2019 Perşembe

Sevgi Bir Güzelliktir

Sevgi bir güzelliktir; bu güzelliği mahveden olgunlaşmamış insandır. Sevmekte yanlış bir şey yoktur, sevgiyi bencil isteklerle kirletmek yanlıştır. Bu dünyada sevgi olmadan her şey ölüdür çünkü canlandırıcı unsur sevgidir. Sevginin değerini bilmeyen cahil insan onu KENDİ BENCİL İSTEKLERİNİ KARŞILAMAK İÇİN KULLANINCA SEVGİ TÜKENİR. Tıpkı engellenmiş bir nehrin kuruması gibi koşullanmış sevgi de biter. Sevgi bir nektardır bencillik ise bir zehir. Sevgi bencillikle zehirlenince öldürücü olur. Bencilce seven insan hem kendini hem de başkalarını zehirleyerek tüketir.

Özgürlük Nedir ve Nasıl Özgür Olunur- Akif Manaf

17 Nisan 2019 Çarşamba

KALİ YUGA ÇAĞI

KALİ YUGA ÇAĞI
Kali kelimesinin Sanskrit karşılığı “korkunç” anlamını taşır. Bu çağda korkunç şeyler meydana gelir, her şey kötüye giderek su kaynakları kirlenir. İnsanlar Prana’yı ağız yoluyla beslenme sırasında alır. KALİ YUGA insanı konuşarak iletişim kurar. Spiritüel bilgiler tahrip edilir, dinler çöker ve Yoga Sistemi’yle ilgisi olmayan şeylere “yoga” adı verilir. Kali Yuga çağında insanlar tüm çabalarına rağmen isteklerine ulaşmakta zorlanırlar.
Kali Yuga çağı 432.000 yıl sürmektedir. Kali Yuga çağının yaklaşık 5.000 yılı geride kalmıştır. Her Kali Yuga’nın sonunda bir su baskını gerçekleşir. Sular çekildikten sonra Satya Yuga (dürüstlük) tekrar başlar. Böylelikle yaklaşık her beş milyon yılda bir gezegenimizde tam su baskını gerçekleşir.
Genelde, “benzer benzeri çeker” prensibine göre, bireysel ruhun önceki hayatında oluşturduğu eğilimleri onun benzer eğilimlere sahip olan ailede doğmasını sağlar. Fakat her şeyin karmakarışık olduğu Kali Yuga’da eğitmen işçinin ailesinde, siyasetçi ise tüccarın ailesinde doğar. Bu da her türlü, aile içi anlaşmazlığı yaratır. Sınıfların karışması bireylerin olumsuz Karma üretmesinden kaynaklanmaktadır.
Olumlu Karma toplayan kişi kendi sınıfına ait olan ailede doğar ve doğuştan gelen yetilerine göre ilerler. Olumsuz Karma toplayan kişide hayvani doğa daha baskındır, birey farklı sınıfta doğar ve hayatı altüst olur. Bir insan doğası itibariyle ya eğitmen, ya yönetici, ya tüccar ya da işçidir ve bu doğayı değiştirmek imkânsızdır. Yalnızca YOGA sayesinde insan bunun ötesine geçebilir.
YOGA/Kundalini Gizemli Evrim Enerjisi
Büyük Yoga Üstadı Akif Manaf

Geçiçi Durak

Bu dünya ebedi yolculukta sadece geçici bir duraktır. Eğer buranın sadece bir durak olduğunu unutursanız ve sürekli geçici nesnelere sahip olmaya çalışırsanız kendiniz için dayanılmaz acılar acılar üretirsiniz. Sonra da çektiğiniz acılar yüzünden başkalarını suçlarsınız. Bilin ki, çektiğiniz tüm acılar sizin ürününüzdür ve onlardan kurtulmak sizin elinizdedir.

İnsan mutlu olmak ister ama sorunlar üreterek mutsuz olmak için de her şeyi yapar. Bu, bir paradokstur. İçinizdeki tüm sorunlar ve çatışmalar sizin tarafınızdan üretilmiştir. Çünkü siz dış dünya ile iç dünya arasındaki ilişkiyi anlayamamışsınız, bu iki dünya arasında köprü kuramamışsınızdır.

Büyük Üstad Paramahamsa Yogaçarya Maha Yogi Akif Manaf'ın "Yoga:Samadhi-Sınırları Aşmak" kitabından alıntıdır

16 Nisan 2019 Salı

Koşulsuz Sevgi İle Aydınlanınca

Senin kalbin koşulsuz sevgiyle dolunca pek çok kalbe dokunur.  Mesafeler koşulsuz sevgiyi engelleyemez ve kalbindeki koşulsuz sevgi çok uzaktaki kalplere de ulaşır. Çünkü bir ruhi varlık olarak siz kalp bölgesindesiniz. Hepiniz ebedi ruhi varlıklarsınız ve bu nedenle de ayrı değilsiniz. Siz ebediyen birbirinize bağlısınız çünkü aynı kaynağın çocuklarısınız. Bu yüzden varlığınız sevgiyle dolunca tüm varlıklara dokunacaktır ve sevginiz herkese ulaşacaktır çünkü KOŞULSUZ SEVGİ SINIR TANIMAZ.

Özgürlük Nedir ve Nasıl Özgür Olunur-Akif Manaf

Egosal Sevgi

Egosal sevgi ve ilgi bölünmüş olur, çünkü bu tür sevgide "ben" ve "sen" vardır, yani birey karşısındaki kendisi için sever ve ilgilenir. Sevip ilgilenince de karşılığında sevgi ve ilgi bekler, beklentileri karşılanmayınca da öfkelenir ve üzülür. Fakat sevgi spiritüel düzeyde olunca birey karşılığında hiçbir şey beklemez ve ilgi bölünmez olur, yani kişi karşılığında ilgi beklemez.

Paramahamsa Yogaçarya Maha Yogi

15 Nisan 2019 Pazartesi

Çabalamanın Sonuçsuzluğu

Gerginsin çünkü çabalıyorsun ve çaba daha çok gerginliğe neden oluyor. Sana "gevşe" dediğimde de gevşemek için çabalıyorsun ve bu çaba da seni gerdiği için gevşeyemiyorsun.O yüzden sana "rahatla" diyorum yani kendini kaybet. Gevşemek çabasız kalmak demektir ama sen çabasız kalmak için de çabalıyorsun. Çünkü çabalamaya alışmışsın. Bu çabalama alışkanlığı ortadan kalkınca gerçek gevşemenin tadını çıkarmaya başlayacaksın. BU ZAMAN ALACAK. Sana: "Hiçbir şey yapma" dediğimizde sen bunu bir şey yapmak gibi görüyorsun çünkü illa bir şey yapmaya alışmışsın. Sen "yapan" olmaya alışmışsın ve bundan vazgeçemiyorsun. Çünkü senin için yapmak önemlidir, yapmak seni önemli yapıyor. Şimdi de yapmamanın önemini anla. Çünkü SENİ ÖNEMLİ YAPAN YAPTIKLARIN DEĞİL, VAR OLMANDIR. SEN VAR OLDUĞUN İÇİN ÖNEMLİSİN, BİR ŞEYLER YAPTIĞIN İÇİN DEĞİL.Gerçek şu ki sen sadece var olmayı öğrenince yaptığın her şey önemli olacak. Sen var olmaya başlayınca tüm çabaları geride bırakacaksın. Burada anahtar kelime "çabalamak" değil, "geride bırakmaktır". Sen çabalamak alışkanlığını geride bırakınca varoluş sana kapılarını açacak.

Öfke Nedir ve Nasıl Dönüştürülür-Akif Manaf

Orijinal Yoga Sistemi

Orijinal Yoga Sistemi bedenin, zihnin ve duyguların evrensel gerçeğin bir parçası olduğunu ve insanoğlunun gelişmesi, aydınlanması ve yükselmesi için nasıl kullanılması gerektiğini öğretmektedir.. Orijinal Yoga Sisteminin sekiz basamağı şunlardır:

1. Yama - (Kontrol) Evrensel eylem kontrolü
2. Niyama - (Kesin kontrol) Kişisel eylem kontrolü
3. Asana - (Duruş) Vücut çalıştırma teknikleri
4. Pranayama - (Enerji kontrolü) Nefes ve biyoenerji teknikleri
5. Pratyahara - (Geri çekmek) Astral, Çakra ve Kundalini teknikleri
6. Dharana - (Odaklanma) Konsantrasyon teknikleri
7. Dhyana - (Derin odaklanma) Meditasyon teknikleri
8. Samadhi - (Üstün odaklanma) Üstünyoğunlaşma teknikleri

Pratyahara basamağında birey belirli teknikleri kullanarak duyularını maddi nesnelerden geri çekerek içine almakta ve astral bedene ulaşmaktadır. Astral boyutta duyuların ince enerjetik uzantıları mevcuttur. Bu uzantılar her zaman maddi nesnelerin peşindedir. Bu da devamlı zihinsel ve sinirsel gerginlik yaratmaktadır.

Kaplumbağanın bacaklarını içine çekişi gibi birey duyuların ince enerjetik uzantılarını maddi nesnelerden uzaklaştırarak içine çekmeyi öğrenmektedir. Uygulama esnasında birey astral bedenin üç unsurunu keşfetmekte, denetlemekte ve tecrübeden geçirmektedir.

Astral beden üç boyutludur veya üç çok daha ince enerji türünden veya alanından oluşmaktadır.

Bu enerji alanları şunlardır:

1. Manas
2. Buddhi
3. Ahamkara

Duyularını içine çekerek birey önce Manas düzeyine ulaşmakta ve zihinsel fonksiyonları denetleyerek geliştirmektedir. Sonra Buddhi düzeyine ulaşmakta ve zekasal fonksiyonları denetleyerek geliştirmektedir. Daha da ileride Ahamkara düzeyine ulaşmakta ve egosal fonksiyonları denetleyerek geliştirmektedir. Uygulama esnasında birey fiziksel bedenle ilgili egosunun geçici ve gerçek olmadığını algılamaktadır. Böylece maddi egonun köleliğinden kurtulmaktadır.

Kaynak: Yoga Nedir? Ne değildir?, Büyük  Yoga Üstadı Akif Manaf,

11 Nisan 2019 Perşembe

Evren Nasıl Oluştu

“14 gezegen sisteminde üst düzeylere çıkıldıkça zaman daha da yavaşlıyor. Bir üst düzey gezegenin 1 günü dünyanın 100 senesidir. Orada 1 gün melekler keyif yapıyor, burada insan yaşlanmış. Zamanın göreceliği bu şekilde tespit edilmiş. Sonunda zaman nedir konusunda geçerli somut cevap yok. Bu cevabı Orijinal Yoga Sistemi ile bulabilir ve pratikte yaşayabilirsiniz. Zaman çok süptil bir güçtür, bazen ona enerji diyoruz ama bir güç desek daha doğru olur. Zaman psikolojik bir olgu değildir, zamanın olmadığı metafik düzeyden fizik düzeye geçer. Zaman bir güçtür, bu güç bu evreni 1. günden sonuncu güne kadar sürüklüyor. Zaman bedenini tahribata uğratıyor, zamanın etkisi budur. Zaman evrenin yok oluşunu sağlar, bir ölçektir. Farklı düzeylerde farklı çalışır. Evrenin senesi var ve gezegensel günler var. Hayatın gün ve saatlere bölünmesi bir kişinin icadı değil, olan bir şeyin tespitidir. Zaman da yer çekimi yasası gibidir, evrensel yasa ve ölçektir. Bu prensip zamansızlık düzeyinden bu düzeye geçit yapıyor. Orijinal Yoga Sistemi’nde evrenin harekete geçmesi ve sizin o hamurun içine dalması söz konusu. Siz ruhi varlıklar bu bilinçten ayrılan madde denilen hamurun içine dalıyorsunuz. Ruhi varlıklar yeni bir oyun olmak istiyor ve madde dediğimiz enerji size oyun alanı verilmesi için bilinçten ayrılmış. Bilinçten ayrılıp sonra bireysel bilincin etkisiyle tekrar canlanıyor. Siz o maddenin içine dalıp kendi enerjinizle maddeyi uyandırıyorsunuz. Maddenin başlaması ve organize olması için bir önemli unsur daha gerekiyor. O unsur kala denilen zaman unsurudur. Bunu evren bilimciler de kullanmıştır, Big Bang teoremi. Büyük Patlama ile evren saçılmaya başlıyor, genişliyor. Bu patlama zamanın etkisi ile oluyor. Evrenin başlangıcında maddeyi harekete geçirmek için zaman unsuru ekleniyor. Yıldırım çarpmış gibi madde süptil halde hazır ve ruhi varlıklar girerek hareketlendiriyor. Maddenin organize olabilmesi için bir güç gerekiyor, o enerjiye giren güç zamandır. Zamansızlık düzeyinden oraya girmektedir. Bu unsur olmazsa evren başlayamaz, yıldırım çakar gibi zaman çekiyor ve maddeye dokunuyor, o küçük dokunuş büyük bir kuvvet içeriyor. Küçük iğnenin balonu patlatması gibi, Big Bang doğru yerden alınmış, o şekilde oluyor evren genişlemeye başlıyor. Zamanın gücü bundan ibarettir. Maddi enerji ve o hamur sizin için sınırsız bir alandır, o sınırsız alanı harekete geçiren güç zamandır. Genel yaşamda zaman çok sinsice hareket eder sadece saatin tıklaması vardır, gözükmeden akan bir güç vardır. Bir de görüyorsun ki beden çökmüş, bu nesnel dünyada herşeyi yok eden güç zamandır. Sonuç olarak tüm evren yokoluşa sürükleniyor. Sınırsız olan maddi enerjiye siz dahil olarak aktifleştiriyorsunuz fakat harekete geçiremiyorsunuz ama zaman sadece bir dokunuşuyla maddenin patlamasını gerçekleştiriyor. O patlamanın içinde zamanın ilk etkisi kaos yaratmasıdır. Çünkü kaos olmazsa kozmos olmaz. Kaos teorisi buradan esinlenmiştir. Genişleyen madde yavaş yavaş kaostan kozmos haline girer, bu zamanın etkisiyle oluyor. Spirtüel düzeyde zamansızlık düzeyini, “çünkü orada sadece şimdi var” zihniniz algılayamıyor, orada sadece şimdi var sadece an var. Bu oranın gerçeğidir. Biz oranın gerçekliğini buraya getirip oranın gerçekliğine geçit yapmaya çalışıyoruz, o gerçekliği buraya getirip onu bir kapı olarak kullanıyoruz. Zaman düzeyinden zamansızlık düzeyine bir kapı açıyoruz, o kapının ismi “an”dır. Eğer siz andaysanız saatiniz şimdi saatidir ve o artık metafizik düzeydir. Çünkü fizik düzeyde akan zamanı durduramazsınız.”
Akif Manaf, Zihin konulu sohbetten alıntıdır.

Zihinsel Akışa Sahip Olmak

“Trikaladarşi üç zamanı yani geçmişi, şimdiyi ve geleceği gören kişidir. Bilinç Agya çakra düzeyinde olunca ve kişi zihinsel enerjiye, akışa sahip olunca -çünkü zihin de ve zaman da bir akıştır- geçmişi şimdiyi ve geleceği görme gücüne sahip oluyor. Zaman zihini etkiler, zihin zamanın etkisiyle geçmişi, şimdiye ve geleceği ayırt edebilir ve hareket edebilir. İnsan zihinsel akışa sahip olunca geçmişi, şimdiyi ve geleceği görme yeteneğine sahip oluyor. Çünkü o, zamanın akışına ayak uydurabiliyor. O zihnin akışını görebiliyor ve zihnin akışını zamanın akışı ile aynı şekle sokabiliyor. O zaman geçmişe, şimdiye ve geleceğe sahip olabiliyor. O onları görebiliyor ve ayırt edebiliyor. Çünkü siz zihinsel enerjiyi kontrol altına alınca -ki gerçek kontrol ötesinde olmak demektir, zihni kontrol etmek onu ezmek ya da emretmek değil ötesinde olmaktır, yani akışı gözlemlemektir- yani siz zihinsel akışı gözlemleme gücüne sahip olunca onu zaman akışıyla örtüşme ve uyum haline getirebilirsiniz. İki akış bir arada akar, o zaman geçmiş, şimdi ve geleceği görebilirsiniz. Çünkü iki akış yani zihin ve zaman akışı birleşmiş olur.”
Akif Manaf. Zihin konulu sohbetten alıntıdır.

7 Nisan 2019 Pazar

YOGİ

“Yogi hayatının ve eylemlerinin evrensel eylemin bir parçası olduğunu algılamaktadır. O, nabzının atışlarında ve nefesinin ritminde mevsimlerin akışını ve evrensel hayatın değişimini görmektedir. Beden içerisinde ruhun bulunduğu bir saraydır. Bedeni küçümsemek veya vücudun ihtiyaçlarını umursamamak evrensel hayatı küçümsemek veya vücudun ihtiyaçlarını umursamamak demektir. Bir anlamda, bedenin ihtiyaçlarını karşılamak, içinde bulunan ve bedeni kullanan ruha da yansımaktadır. Evrensel Ruh’u anlamak için birey bedende olan kişisel ruhu anlamalıdır. Bunun için de bedensel ve zihinsel dengeleri korumalıdır.”
Yoga Vücut Çalıştırma Sanatı
Büyük Yoga Üstadı Akif Manaf

NEFES TERAPİLERİ

“Günümüzde bazı kişiler medya kanalıyla “Yoga’nın duyguları bastırdığını” söylemekte, duyguları rahatlatmak için spekülatif “nefes terapisi” seanslarını önermektedir. Aslında, Yoga teknikleri duyguları arındırmakta ve hatta özgür bırakmaktadır. Yalnızca amatör kişilerce “yoga” adı altında sunulan asılsız çalışmalar duyguları olumsuz yönde etkiler. Ayrıca, bilinmelidir ki, duyguların bastırılması “yoga” adı ile hareket eden Hinduizm tarikatları tarafından tavsiye edilmektedir. Örneğin; bu tarikatlara göre cinsellik, et yemek, sigara içmek, alkol kullanmak vb. günahtır ve derhal bırakılmalıdır. Dolayısıyla, tarikatlara üye kişiler yasaklar kapsamında yer alan alışkanlıklarını bırakmak için kendilerini zorlar ve duygularını da bastırırlar. Oysa Orijinal Yoga Sistemi’nde kötü alışkanlıklar zaman içinde kendiliğinden erimekte, duygular bastırılmamakta ve birey zorlanmamaktadır. “Yoga’nın duyguları bastırdığını” iddia eden kişiler Orijinal Yoga Sistemi’nin ne olduğunu dahi bilmemekte ve insanları yanıltmaktadır. Ayrıca, bazı “nefes terapisi” adı altında sunulan seanslar duygusal krizlere yol açarak insanları olumsuz yönde etkilemektedir. Bu tür nefes seanslarında insanlara zorla saatlerce ağızdan nefes alıp verdirilmektedir. Neticede, katılımcıların solunum ve kardiyovasküler sistemleri altüst olmakta, sinir sistemi gerilmekte ve sinirsel krizler geçirilmektedir. İnsanların bu bilimselliğe uymayan “nefes terapisi” seanslarında geçirdikleri duygusal ve sinirsel krizler arınma olarak nitelendirilmektedir. Devamlı olarak ağızdan nefes alıp vermek doğru solunum işlevine zıttır ve insan organizmasını olumsuz şekilde etkilemektedir. Sözde “nefes terapisi” seanslarına katılan kişiler depresyon, beyin kanaması, hayati risk altına girecekleri pek çok olumsuz etkiye maruz kalmaktadır.”
Yoga Asana Vücut Çalıştırma Sanatı
Büyük Yoga Üstadı Akif Manaf

6 Nisan 2019 Cumartesi

Meditasyon

Birinin meditasyon yaptığı söylendiğinde genellikle meditasyon tekniğini uyguladığı kastedilir. Meditasyon teknikleri fiziksel ve zihinsel eylemler içermekte olup belirli bir faaliyet ile ilgilidir. Bu faaliyetin amacı meditasyon haline ulaşmaktır. Yani meditasyon teknikleri meditasyon haline ulaşmak için uygulanır. Meditasyon hali, yapmaktan ziyade varolmak olgusudur; böylece yapma modundan varolma moduna geçilir. Doğru ve düzenli uygulama bir çok yarar sağlar, yeter ki birey ulaşmak istediği şeye değil yaptığı şeye odaklansın. Yani meditasyon yaparken meditasyon haline değil, meditasyon tekniğine odaklanmak gerekir. Birey meditasyon tekniğine ne kadar eksiksiz odaklanırsan, meditasyon haline o kadar çabuk ulaşır. Uygulamalar ilerleyince birey zamanın çoğunu meditasyon halinde geçirecektir. Yani yapma modundan çabucak 'varolma' moduna geçip orada kalacaktır.
YOGA, Meditasyon Kitabı
Büyük Üstad Akif Manaf

NİRVANA

NİRVANA...

Hırstan özgürleşmiş insanın kendi ebedî özüyle nihai karşılaşmasına "Nirvana" denir. Dünya gezegeninde, insanların kullandığı ilk dilden gelen "Nirvana" kelimesi "ormansız" anlamına gelmektedir.

"Nirvana" veya "ormansız" kelimesi, hiçlik veya boşluk demek değildir. Bu gezegende ilk insanların kullandığı ilk dil dediğimiz lisanda, "Nirvana" kelimesi "hırs ormanının olmadığı hal" yani hırssızlık hali demektir.

İnsan bir kez hırssızlık hâlinde huzuru bulduğunda, bütün rahatsızlıklar, korkular, gerginlikler, endişeler, çatışmalar, kuşkular vs. kaybolur. O zaman insan varoluşun ölümsüzlük kaynağıyla temasa geçer. Bu kaynağı bilen ölümü bilmez.

HIRS Nedir ve Nasıl Aşılır?
Büyük Üstad Akif Manaf

HİPNOZ

Hipnoz nedir ve etkileri nedir? Akif Manaf, Zihin konulu sohbetten alıntıdır

“Hipnoz aslında Orijinal Yoga Sistemi tekniklerinden psikiyatristler kullanmış, yararlanmış. Kişi derin gevşemede bilinçaltına inebilir ve orada bulunan negatif telkinleri silebilir. Bu Yoga Nidra yöntemidir. Derin gevşemede bilinçli zihin yatıştığında, biz iç tabakalara, bilinçaltına inebiliriz ve orada onarım yapabiliriz. Gereksiz şeyleri atabiliriz, orası bir çöplük gibidir, tonlarca bilgi orada birikmiş ve çöplük halindedir, onu düzeltebiliriz, değiştirebiliriz, onarabiliriz. Psikologlar bunu kapmış, ve sonra kullanmaya başlamış. Bilinçli zihin telkin almaz, bilinçaltı zihin alır. Çünkü bilinçli zihin düşünür. Ama siz kişiyi rasyonel zihni susturup bilinçaltına indirirseniz neyi kumanda verirseniz onu yapar. Kişinin kalıplanması var mesela kediden korkuyor. Bu bilinçaltında oluşmuş fobidir. Psikolog kişiyi bu şekilde hipnotik hal denilen derin gevşemeye geçiriyor. Kişi gevşeme haline geliyor ve bilinçaltıya iletişime geçiyor. İlk defa kediyle ne zaman karşılaştığını görüyor. Psikolog diyor ki sen kediyle oynadın, onu sevdin, korku geçti. Kişi bunu canlandırırsa korku bitiyor. Hipnoz budur, bir kişinin sizi bilinçaltına indirmesi. Burada olumsuz taraflar şudur, bilinçli zihin ile bilinçaltı zihin arasındaki denge kaybolur. Çünkü onun bilinci dışında bu hallere girip biri tarafından yönlendirilmiş. Psikologlar bunu bildiği için bunu fazla yapmıyor, bir süre yapıp seansları bitirmiş. Bu Yoga’dan alınmıştır, biz bunu bilinçli olarak kendimiz yapıyoruz. Rasyonel zihni bırakıyoruz, derin gevşemeye giriyoruz ve orada mesela şifalanma dvdsinde hastalık gitti diyoruz nefese odaklanarak. Bu şekilde akciğer kanseri öğrenciler iyileşiyor. Zihin altını arındırarak şifalanıyorsunuz. Orijinal Yoga Sistemi’nde Yoga Nidra denilen teknik hipnoz olarak psikolojide oturmuş ve onu kullanıyorlar, hipnoz budur.”

3 Nisan 2019 Çarşamba

Öfke Neler Yapar

Kendini gözlemle, özellikle yemek yediğin zaman. Göreceksin ki, öfkeyle yiyorsun ve bu nedenle de ÖFKE YİYORSUN. Öfkeyle yiyen insan aynı zamanda öfke yiyor. Senin öfken yediğin besinlere yansıyor ve onlar da öfkeyle doluyor. Sonra da bu öfke dolu besinleri yiyorsun ve öfken daha da artıyor. Yani sen sadece yemek yiyerek bile öfkeni artırıyorsun. Öfkeyle yiyen kişinin görünümü hoş değil, hatta çirkindir diyebiliriz. Çünkü öfke her şeyi çirkinleştirir. Öfke hayatını kesinlikle çirkinleştirecek. Eğer hayatını güzelleştirmek istiyorsan öfkeyi dönüştürmeye başla. İnsan takdir ve şükran duyguları içinde yemek yediğinde onu izlemek çok güzeldir. Bu görüntü senin de iştahını açar ve sen de yemek istersin ve bu yemek sağlığına da iyi gelir. Öfkeyle yiyen insan öfke yer ve sağlığını mahveder. SAĞLIKLI BESİNLER TÜKETMİŞ OLABİLİRSİN AMA EĞER ONLARI ÖFKEYLE YİYORSAN SAĞLIĞIN BOZULACAK. Demek ki yiyeceklerin sağlıklı olması önemli değil, bir de onları sağlıklı bir şekilde tüketmek gerekir. Besinleri sağlıklı bir şekilde tüketmek için öfkeden özgür olmak gerekir. Öfkeyle yiyen insan besinleri şiddet dolu bir şekilde tüketiyor çünkü öfke şiddete neden oluyor. Sen öfkeli bir şekilde yemek yediğinde besinlere şiddet uyguluyorsun. Onları ısırıyorsun ve onları yok ediyorsun. Öfkeli insan yediği şeylerden nefret eder ve onlara şiddet uygular. Öfke intikam alma duygusuna neden olur ve öfke dolu insan besinleri tüketirken intikam alırcasına ısırır, çiğner ve yok eder. Öfke ateşi intikam ateşiyle birleşince sindirim ateşini engeller ve birey hazımsızlık yaşar. İnsanların yaşadığı hazımsızlığın nedeni besinler değil, öfkedir. Öfkeyle tüketilen besinler hazımsızlığa neden olur ve birey acı çeker.

Öfke Nedir ve Nasıl Dönüştürülür- Akif Manaf

Et Yemek

Et öfke ve şiddet içeren bir besindir. Et tüketimi için MASUM hayvanlar öldürülüyor, onları öldürmek için KATİLLERİ DE ÖFKE İÇİNDE olmalıdır. ÖFKE DUYMADAN KİMSE KİMSEYİ ÖLDÜREMEZ. Öldürülen bir hayvan öfke ve şiddet sonucu öldürüldüğü için, ETİ ÖFKE VE ŞİDDET İÇERMEKTEDİR. Bu nedenle eğer öfke duymayan bir insan et yerse, öfke ve şiddet dolmaya başlar. Oysa öfkeli bir insan sebze ve meyve yediğinde öfkesi dinmeye başlar çünkü bu besinler öfke ve şiddet içermemektedir. Öfkeyi gidermenin bir yolu da çiğ sebze ve meyve tüketmektir. Çiğ beslenme öfkenin yatışmasına neden olmaktadır. Eğer öfke doluysan bir tane çiğ havuç ye- öfken dinmeye başlar. Havuç sana iyi gelecek sen de havuca iyi geleceksin. Bir elmanın sana iyi gelmesi için onu öfke içinde değil, şefkat içinde tüketmen gerekir.

Öfke Nedir ve Nasıl Dönüştürülür- Akif Manaf

Öfke ile Başetmek

İçindeki öfkenin KESİNLİKLE dışarıdaki hiçbir şey ile alakası yok. O, içindeki arzularla, içindeki tatminsizlikle, içindeki travmalarla ilgilidir. Senin iç dünyanı, dış dünyadan gelen farklı şeyler tetikleyebilir.  Eşin, arkadaşın, sokaktaki yabancı vb. Farkındalığın yükselince sen öfkeyi yükselmeden önce yakalayacaksın. O zaman göreceksin ki öfkenin, karşındaki kişiyle bir ilgisi yok. O, içsel bir olgudur ve onu gözlemleyince derinlere inmeye başlayacaksın. Öfke erimeye, çekilmeye başlayacak ve onun köklerine inebileceksin. Olayı ANALİZ ETME SADECE GÖZLEMLE.  O zaman öfkenin nereden kaynaklandığı ortaya çıkacak. Birdenbire öfkenin kaynağını keşfedeceksin. Tatminsizliğe ve kızgınlığa neden olan arzuyu bulacaksın. İçinde bir kızgınlık var, o kızgınlığı gözlemle. Gözlemleyince sindirmeye başlayacaksın ve kızgınlığın yatışacak, derinlere inmeye başlayacaksın.  Göreceksin ki o kızgınlığın nedeni istediğin bir şeyin eline geçmemesidir.  Kaynak bulununca kızgınlığın da kaybolacak.

Öfke Nedir ve Nasıl Dönüştürülür- Akif Manaf

Ebediliği Yakalamak

“Oluşan ve çözülen biçimler dünyasında yaşıyorsunuz. Bu biçimlere sahiplenmemeye çalışarak bağlanmamalısınız daha ziyade bu biçimleri yön bulmak, bilgi edinmek ve gelişmek için kullanmalısınız. Bu biçimleri deneyim kazanmak ve bedenin içindeki ruhi varlığı hatırlamak için kullanabilirsiniz. Bu anılar ertelenmemelidir.

Bu gerçeği şimdi ve burada hatırlamanız gerekir. Bunu yarın değil şimdi yapmanız lazım. Bunu başka bir yerde değil burada yapmanız gerekir. Bu, zaman kaybetmeden şimdi ve burada hatırlanmalıdır. Dün sadece bir anıdır yarın ise yalnızca bir hayaldir. Yani dün ve yarın gerçek olmayan şeylerdir fakat şimdi, ebedi gerçekliktir.

Ebediliği yakalamanız için şimdide kalmanız gerekir. Ebedilikte bulunmak, ebedi ve ölümsüz olmak mümkün müdür? Orijinal Yoga Sistemi’nde her şey mümkündür. Ebedi olmak için geçmiş ve gelecekten sıyrılıp  şimdide kalmanız gerekir. O zaman kendi ebedi doğanıza dönebilirsiniz. Bu nasıl yapılabilir? Orijinal Yoga Sistemini düzenli uygulayarak.

Ebediliğe ulaşmak için zamanı aşmak, yakalamak gerekir. Zamanı nasıl yakalayabilirsiniz? Zihni kontrol ederek. Zihin ve zaman iki çok ince enerjidir ve birbirini sürekli etkiler.

Zamanı yakalamak çok zordur, neredeyse imkansızdır ama zihninizi yakalayabilirsiniz, zihninizi durdurup şimdide tutabilirsiniz. Bu durumda zamanı da durdurmuş olacaksınız, zamanı aşacak ve ebediliğe kavuşacaksınız.”

Büyük Yoga Üstadı Paramahamsa Yogaçarya Akif Manaf
Yoga/Samadhi-Sınırları Aşmak kitabı “Aydınlanma” bölümünden alıntıdır.