<data:blog.title/>

<data:blog.pageName/>-<data:blog.title/>






psikoloji etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
psikoloji etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Nisan 2019 Çarşamba

Öfke ile Başetmek

İçindeki öfkenin KESİNLİKLE dışarıdaki hiçbir şey ile alakası yok. O, içindeki arzularla, içindeki tatminsizlikle, içindeki travmalarla ilgilidir. Senin iç dünyanı, dış dünyadan gelen farklı şeyler tetikleyebilir.  Eşin, arkadaşın, sokaktaki yabancı vb. Farkındalığın yükselince sen öfkeyi yükselmeden önce yakalayacaksın. O zaman göreceksin ki öfkenin, karşındaki kişiyle bir ilgisi yok. O, içsel bir olgudur ve onu gözlemleyince derinlere inmeye başlayacaksın. Öfke erimeye, çekilmeye başlayacak ve onun köklerine inebileceksin. Olayı ANALİZ ETME SADECE GÖZLEMLE.  O zaman öfkenin nereden kaynaklandığı ortaya çıkacak. Birdenbire öfkenin kaynağını keşfedeceksin. Tatminsizliğe ve kızgınlığa neden olan arzuyu bulacaksın. İçinde bir kızgınlık var, o kızgınlığı gözlemle. Gözlemleyince sindirmeye başlayacaksın ve kızgınlığın yatışacak, derinlere inmeye başlayacaksın.  Göreceksin ki o kızgınlığın nedeni istediğin bir şeyin eline geçmemesidir.  Kaynak bulununca kızgınlığın da kaybolacak.

Öfke Nedir ve Nasıl Dönüştürülür- Akif Manaf

25 Mart 2019 Pazartesi

Neden Enerji Serbestçe Akmaz

Samimiyetini korumak için maske kullanmaktan vazgeç ve tüm maskeleri bırak. Bu seni samimi ve dürüst yapar. Üzgünsen üzgün olduğunu, kızgınsan kızgın olduğunu, perişansan perişan olduğunu vb. söyle; duygularını bir maske altında saklamaya çalışma. Eğer kızgınlığını ifade edersen kızgınlığın geçer ve öfkeye dönüşmez ama eğer kızgınlığını sahte bir tebessüm arkasında saklamaya çalışırsan bir süre sonra kontrol edilemez bir öfke patlaması yaşarsın. Kullandığın tüm maskeler seni sadece samimiyetsiz yapmaz, sana zarar da verir. Öfke bir zehirdir ve onu bastırarak maske arkasında saklamaya çalışırsan bu zehir tüm vücuduna yayılır ve tahribata neden olur. Eğer üzgünsen üzgünlüğünü ifade et, yalandan gülümsemeye ve mutlu olduğunu göstermeye çalışma- bu sahtelik olur. Üzüntü kötü bir şey değil, onu ifade et- geçmeye başlayacaktır. Ama eğer üzüntünü bastırır ve mutluluk maskesi kullanırsan bir gün gerçekten son derece mutsuz olursun. Negatif duygular bastırılınca pozitif duygular da ortaya çıkamaz. Örneğin nefreti bastırınca sevme zamanı geldiğinde gerçekten sevemezsin. Veya ağlamayı bastırınca daha sonra doya doya gülemezsin. Birey maskeler kullandığında duygusal mekanizma bozulur ve duygusal tıkanmalar oluşur. Enerji merkezlerinde ve kanallarında blokajlar ortaya çıkar. Enerji serbestçe akmaz ve duygusal ifadeler sahte ve suni olur. O yüzden samimi olmak ve duyguları bastırmamak sağlıklı olmanın temelidir. Samimi insan duygularını doğal olarak ifade eder ve doğal bir sağlığa kavuşur. Samimiyet kendin olmak demektir. Kendin ol, o zaman bütün sorunların ortadan kalkacaktır.
Paramahamsa Yogaçarya Maha Yogi

AhlakÜstü

Ego güçlenince kişi ünlü olmak ister, çünkü takdir egoyu besler. Bireye saygı duyan insanların sayısı artınca birey kişiliğine daha çok sarılır ve kişilik güç kazanır. Sonra bir gün aynı kişiler eleştirmeye başlayınca kişi acı çeker ama kişiliğini değiştiremez, çünkü güçlenmiş kişilik hiçbir değişikliğe izin vermez. Güçlenmiş kişiliğin etkisi altında olan birey saygınlık ister. Bunun  için kişi tüm yolları dener. Birey saygınlığa para biriktirerek veya biriktirmiş olduğu paradan vazgeçerek ulaşabilir. Herkesle yemeğe çıkarak veya oruç tutarak. Kişi saygınlığa bir şeyler biriktirerek ya da biriktirmiş olduğu şeyleri dağıtarak ulaşmaya çalışır. Bütün bu çabaların arkasında belirli bir gerçek vardır: Kişi başkalarının saygısını kazanmak için kendisine onların gözünden bakar ve böylece kendi bireyselliğinden daha da uzaklaşır. Birey kendisine başkalarının gözünden bakarak onların kendisiyle ilgili ne hissettiklerini anlamaya çalışır ve başkalarının beğenisini kazanmak için adımlar atar. Yani birey kendisi olamaz hep ROL YAPAR. Kişi takdir görebilmek için çok erdemli ve çok ahlaklı biri gibi davranabilir fakat büründüğü kişilik onu asla tatmin etmez. Ahlaklı olmak kişiyi tatmin etmeyince o zaman ahlaksızlık yapar ve geçici bir tatmin yaşar, ama bu sefer de takdir görmez. Asıl güç ahlaklı olmakta değil, çünkü ahlaklı olmaya çalışırken ahlaksızlık da yapabilirsin. Asıl güç ahlaküstü olmaktadır. Ahlak sana toplum tarafından dayatılmış bir şeydir SENİN GERÇEK ÖZÜN İSE AHLAKÜSTÜDÜR.

Güç Nedir ve Nasıl Güçlü Olunur- Akif Manaf

8 Mart 2019 Cuma

Hissizlik

Hissizlik pasif nefrettir. Bir süre sonra bu pasif nefret aktif nefret haline geçecek ve bir nefret patlaması yaşanacaktır.

Peki, bu nefret patlamasını önlemek için ne yapılabilir? Affetme eylemi! Ama o an affetmek kolay değildir. O yüzden önce kendini affet! O hissizlik ve sessizlik anında “ Kendimi affediyorum” de.

Peki, kendini niçin affediyorsun? Bencilce sevdiğin için, karşındaki insandan bencilce sevgi beklediğin için, sevgi dilendiğin için, sevgi fakiri olduğun için, aslında kimseyi gerçekten sevmediğin için, sadece rol yaptığın için! (s. 74)
.
.

Nefret Psikolojisi, Akif Manaf, Mart 2018.

3 Mart 2019 Pazar

Beklenti Belası

Sen bebekken neden ağlıyordun? Bebektin hatırlamıyor olabilirsin ama çocuklarınız var onları görüyorsunuz. Kendinizi de hatırlayabilirsiniz. Beklentilerin vardı; ya mama beklentisi, ya sevgi beklentisi ya da başka bir beklenti. İşte doğuştan bu beklenti serüveni başlıyor. Önce mama bekliyorsun, sonra mama(anne) bekliyorsun, sonra kendin mama(anne) oluyorsun, bebek bekliyorsun. Ondan sonra çocuklarından bir şeyler bekliyorsun. Çocukların en iyi olsun. Herhangi bir anne babaya sorun; onun çocuğu en zeki çocuktur. Belkide delilik yapıyor ama ona göre o en zeki çocuktur, Einstein olacaktır. Her anne-baba bunu bekliyor ve bunu umuyor ama çocuğu Einstein olmayınca hayal kırıklığına uğruyor ve çocuğuyla didişiyor. Çünkü en iyisi olmalıydı. Olmayınca da hayal kırıklığına uğruyor. Bazen de çocuk iyi bir şey yaparsa ebeveyni seninle gurur duyuyorum diyor. Çoğu zaman ise onu evden kovuyor. İşte bunlar beklentilerin sonucudur. Nedir beklenti; işte bebeklikten başlayan bir serüvendir. Buna yaşıyorsun ve sürekli bir şeyler bekliyorsun. Sonra birazcık büyüdükten sonra, senin bütün eğitimin bundan ibaret herkes senden bir şey bekliyor. Küçük bir çocuk, çevredeki herkes ondan bir şey bekliyor. Bir şey olmasını, bir şey yapmasını, iyi çocuk olmasını, akıllı çocuk olmasını, vesaire olmasını istiyorlar. Ondan bir şey bekliyorlar. Çocuk bu atmosferde büyüyor. Herkes ondan bir şey bekliyor. Bu şekilde onun bütün sistemi, zihinsel, duygusal, psikolojik yapı "beklentili olmaya" alışıyor. Ondan sonra artık beklentisiz bir günün bile geçmiyor. Sürekli bir şey bekliyorsun. Yaptığın her adım, her eylem, söylediğin her söz bekletilidir. Bir şey için. "Hiçbir şey" için hiç bir şey yapmıyorsun.
Ama nedir beklentisiz olmak?
Sabah bakarsın günün doğuşuna ve sadece bakarsın. O güzelliğin tadını çıkarırsın. Boş gözlerle, boş boş, boş gökyüzüne bakarsın. Beklentisizlik bu demek.  Boş olmak. Zihnin boşalacak, duyguların boşalacak ve sadece boş boş o muazzam güneş doğuşuna bakacaksın. O an, hiçbir şey beklemediğin an, özünden ebediliğin gerçeği doğmaya başlayacak.
Büyük Üstad Akif Manaf

1 Mart 2019 Cuma

Beklentiler

Beklentiler, iki tarafı da yanan bir dala benzemektedir. Nereye kaçarsan kaç ateşle yüzleşeceksin. Tek çare dalı bırakmaktır. Tıpkı bunun gibi beklentiler gerçekleştiğinde kişi sıkılır, gerçekleşmediğinde ise hayal kırıklığına uğrar. Yani her iki durumda da huzur yoktur.

Beklentiler gerçekleşmeyince kişi kendini sömürülmüş, kandırılmış, reddedilmiş gibi hisseder. Sanki yaşam ona komplo kuruyormuş gibi bir izlenim edinir. Sanki yaşamın üvey evladı gibi kendisini evinde hissetmez. Sonuç olarak kişi hem kendisine hem de yaşama yabancılaşır.

Paramahamsa Yogaçarya Maha Yogi

19 Şubat 2019 Salı

Yalnızlıktan Kaçmak

Genelde insanlar kendileriyle barış içinde yaşayamaz çünkü kendi kendileriyle kavga edip dururlar; bazen de kendilerine şiddet uygularlar. Bu tür insanlar yalnız kalamaz çünkü sıkılmaya başlar ve huzursuz olurlar.  Yalnızlıktan kaçmak için dışarı çıkar ve başkalarıyla kaynaşırlar. Toplumsal yaşama alışmış bir insan için yalnızlık, alışılagelmişin dışında olduğundan çok zordur. Çünkü birey yalnız kalınca artık kendisine ihtiyaç duyulmadığını, ilgi görmediğini ve sevilmediğini düşünmeye başlar. Bu düşünceler acı verir ve birey hayatının anlamsız olduğunu düşünür. Hayatına anlam kazandırmak için bir yerlere gitmeye ve birileriyle görüşmeye ihtiyaç duyar.
Yalnızlık Nedir ve Nasıl Aşılır- Akif Manaf

14 Şubat 2019 Perşembe

Sahip Olmak

Etrafına bak: herkes elindeki şeyleri korumak için çabalıyor. Genel insanın tüm hayatı sahip olduğu şeyleri korumak için çabalamaktan ibarettir. Bu korunma çabaları korkulara neden oluyor-kaybetme korkularına. Ama sonuç olarak ölüm gelip her şeyi alıyor. Bu nedenle insanlar ölümden korkuyor ve ondan nefret ediyor. Çünkü ölüm gelip sahip olduğu ve hayatı boyu koruduğu her şeyi alacak. Ölüm en büyük hırsızdır. Ve bu hırsız hiç bir yasa tanımaz ve yasalar ona hiç bir şey yapamaz. Ölüm evrensel yasalara uyar. Ölüm yasadışı sahip olduğun her şeyi senden alır çünkü bu dünyada gördüğün hiçbir şey sana ait değil. Sen yanılgı içinde olduğun için kendini onların sahibi ilan ediyorsun. Ölüm ise gelip sana kimin sahip olduğunu hatırlatır ve gösterir.
Korku nedir ve nasıl korkusuz olunur.
Büyük Üstad Akif MANAF

Doğum Anıları

Yoga teknikleri sayesinde birey doğum anındaki anıları ve izlenimleri canlandırabilir. Annenin karnından çıkış ve dış dünya ile yüzleşme ilk izlenime neden olur. Ne yazık ki ilk izlenim genelde hoş bir izlenim değil; bu güvenlik izlenimidir. Bebek rahat, sıcak, korunaklı ve güvenli bir yerden anlamadığı yabancı bir dış dünyaya gelir ve sıcak olmayan, rahat edemediği bir yerde, soğuk rüzgara maruz kalır. Bu yeni doğmuş bebeğin ilk izlenimidir. Bu, doğru bir izlenimdir. İnsan hayatında alınan ilk ders güvensizlik izlenimidir ve Muladhara Çakra merkezinde oluşan ilk blokajdır. Bu noktadan hayat devam eder. Eğer tohum kötü ise bitki de sağlıksız olacaktır. İnsan dünyaya ilk geldiğinde içine güvensizlik tohumu ekilmiştir..................
Yoga, Dharana Kitabı
Büyük Üstad Akif Manaf

12 Şubat 2019 Salı

Orijinal Yoga Sisteminde Psikoterapi

Aslında konsantrasyonun psikoterapik yönü Hridayakaşa Dharana  şeklidir.  Çünkü bastırılmış ve engellenmiş birçok izlenimin yüzeye çıkmasına izin verilir. Böylelikle uygulamanın bir sağaltım yönü de vardır. Ayrıca birey sınırlandırılmış zihni ve biriktirilmiş zihinsel duyarlılık ve komplikasyonları da aşmaktadır. Böylelikle birey çok önemli olan anılar, duygular ve tepkilerle uğraşmaktadır. Modern psikolojide kullanılan bazı yöntemler Hridayakaşa Dharana  tekniğine dayanır. Günümüzde yaygınlaşan ve farklı isimler altında sunulan birçok yöntem Hridayakaşa Dharana  tekniğinin farklı yönlerini yansıtır. Bu teknik çok güçlüdür ve bu nedenle de birkaç aşamadan ibarettir.
Büyük Üstad Akif Manaf
Yoga, Dharana Kitabı

Kendinin Dostu Olmak

Pratyahara basamağında birey kendini test etmeye başlar. Hislerin ve onları üzerine çeken maddi nesnelerin doğasını araştırır; nesneler hisleri nasıl çeker, hisler maddi nesnelere kapılarak zihni nasıl etkiler, zihin zekayı nasıl harekete geçirir, zeka egoyu nasıl yönetir ve ego ruhu nasıl kontrol altında tutar? İnceleme esnasında bireyin bu olayların mekanizmasını anlatan bilgilere ihtiyacı vardır. İnsan kendi kendinin  dostu ya da düşmanı olabilir. Pratyahara basamağında birey her zaman kendinin dostu olmayı öğrenir. Aslında zihin insanoğlunun köleliğinin veya özgürlüğünün nedeni olabilir. Eğer zihin maddi nesnelere bağlanmışsa kölelik, maddi nesnelerden kurtulmuşsa özgürlük getirmektedir. Şayet zihin; maddi nesneler yüzünden tatminsiz ve mutsuz ise bu kölelik, tüm maddi istek ve korkulardan arınarak kurtulmuşsa bu da özgürlüktür. İyilik ve maddi haz insanı hareketlendirmektedir. Yogi iyiliği maddi hazdan üstün tutar. Diğerleri duygularına kapılarak onlar tarafından yönetilirken maddi hazzı iyilikten üstün yere koyar ve hayatın gayesini kaybeder. Yogi ise sadece varoluşundan zevk alır. O, hislerini ne zaman ve nasıl durduracağını bildiği için huzur içinde yaşar. Yoginin eylemleri başkasına zehir gibi acı gelse de aslen onlar NEKTAR GİBİ TATLIDIR. Diğerleri hisleri arzuladıkları maddi nesnelerle birleştirmek için çabalar, oysa başlangıçta nektar gibi tatlı olsa dahi bu seçenek sonunda zehir gibi acılaşır. Yogi ise öngörü yeteneğini geliştirerek her şeyin sonunda nasıl neticelenebileceğini görmektedir. Duyuların maddi nesnelerden zevk alma yolu çok geniş ve kolaydır, ancak sonunda insanı çöküşe götürür. Duyu ve zihin kontrolü o kadar kolay olmamakla birlikte sonuçta DOYUM, HUZUR, DEVAMLI MUTLULUK ve KURTULUŞ sağlar.

Yoga Nedir Ne Değildir- Büyük Yoga Üstadı Paramahamsa Yogaçarya Akif Manaf

11 Şubat 2019 Pazartesi

Özel Olma Çabaları

Yaşam için bir imparatorun bir çöpçüden hiçbir farkı yoktur çünkü yaşam ayrım yapmaz. Ölüm gelince herkes eşit olur. Ölüm kapısından geçen herkes çırılçıplak kalır. Herkes çıplak geldi, çıplak da gidecek; yanına özel eşyalarını alamayacaktır. Ölüm gerçek bir komunisttir- herkese eşit davranır; zengin ve fakir arasında bir fark gözetmez. Özel bir insan için özel bir ölüm yok, ölüm her zaman sıradandır ve özel olan herkesi sıradanlaştırır. İnsan sıradışı olmak için hayatı boyu çabalar ölüm ise onu bir anda sıradan yapar.
O yüzden özel olma çabaları boşuna zaman kaybıdır. Özel olmak yerine kendin ol yeter-başarılı olacaksın. Paramahamsa Yogaçarya Maha Yogi- Korku Nedir ve Nasıl Korkusuz olunur.

10 Şubat 2019 Pazar

Nefret Değer Verme Biçimidir

“Kişi nefreti içinde bir çocuk gibi büyütüyor ama onunla baş edemiyor çünkü nefret insanlık dışı bir duygudur ve insanlık dışı eylemlere neden olur. İşte burada sizlere sunduğumuz içsel simya, nefret zehrine karşı kullanılacak tek panzehirdir. Başlangıçta bir duygu vardı, o duygu sevgiydi ve o sevgi bilinçli varlıklaydı. Sonrasında ise bilinçli varlık insan bedeni aldığında kimseden nefret etmez durumdaydı çünkü onları tanımıyordu. Bir insan başkalarını ne kadar tanırsa, onlardan o kadar yani tanıdığı kadar nefret eder. Nefret her ne kadar negatif ve yıkıcı bir duygu olsa da aslında bir değer verme biçimidir. Çünkü insan değer vermediği kişilerden nefret etmez, yalnızca değer verdiklerinden nefret eder. Bu her ne kadar paradoksal bir durum olsa da gerçek budur!”
Nefret Psikolojisi, Akif Manaf kitabından alıntıdır

4 Şubat 2019 Pazartesi

Bölünme

“Tekâmül sayesinde birey zihinle birlik haline gelir ve bölünmeler biter. O zaman birey varoluşsal gerçeği algılamaya başlar çünkü varoluş birlik demektir. Varoluşta her şey birlik içindedir ve tekâmül eden insan varoluşla birlik haline gelir. Kişiliğin ikiye bölünmesi yapay bir şeydir. Aslında birey daima bir olduğunu hisseder ama bu his düşünsel düzeye geçtiğinde sorunlara neden olur. Örneğin acı hissedildiğinde bölünme yoktur. Kişi ve acı bir olur. Fakat acı dindikten sonra bölünme ortaya çıkar. Kişi ve acı iki ayrı şey olur. Bölünme anda yoktur, anıda vardır. Bir parmak kapının arasına feci bir şekilde sıkışınca sadece acı vardır, daha sonra parmak ve ağrı vardır. Kişi olayı anımsadığında “Benim parmağım kapıya sıkışarak acıdı” der. Yani an anı olduğunda bölünme yaşanır. Birey hissettiğinde birlik ortaya çıkar fakat düşündüğünde bölünme meydana gelir. Birey fiziksel beden olmadığını idrak ettiğinde maddi ego yaralanır ve ruhi öz ile çatışmaya başlar. Fakat kişi kendisini fiziksel bedenle özdeşleştirdiğinde ego rahatlar ve keyfine bakmaya başlar.”
Tekâmül Nedir ve Nasıl Tekâmül Edilir?
Büyük Üstad Akif Manaf

1 Şubat 2019 Cuma

Mutlu Olmak İçin Çabalamak

“İnsanlar mutlu olmak için çabalıyor ve mutsuz oluyor. Sen ise mutlu etmek için çabala ve gerçekten mutlu ol. Temel prensip kendinin mutluluğunu unutup insanlığın mutluluğunu hatırlamaktır, o zaman mutluluk sana gelecektir. Genelde insan mutsuz olunca varoluşunun nedenini sorgulamaya ve araştırmaya başlar. İnsan mutlu olunca tüm araştırmaları unutur. Demek ki mutsuzluğun da bir yararı vardır. Mutsuzluk insanı sorgulamaya ve araştırmaya sevk eder. Eğer mutsuzsan bunun nedenini anlamaya çalış ve bu nedeni ortadan kaldır - mutlu olacaksın. Mutsuzluğun iki temel nedeni vardır: Birincisi, bencil isteklerdir. İkincisi, sevmediğin işleri yapmaktır. Mutlu olman için mevcut olan yaşam kalıplarını değiştirmen gerekir. Bu cesaret ister. Gözü pek olmalısın ve risk almaya hazır olmalısın. Aslında insan sefaletini, perişanlığını ve mutsuzluğunu riske ediyor. Fakat insanlar mutsuzluğa o kadar alışmış  ve yapışmış ki onları mutsuz eden yaşam kalıplarını değiştirmekten korkuyorlar. İşte bu yenilik korkusu mutsuzluğun temel nedenlerinden biridir.”
Mutluluk Nedir ve Nasıl Mutlu Olunur?
Büyük Üstad Akif Manaf

31 Ocak 2019 Perşembe

Yaratıcı Olmak İçin

“Yaptığın her şeyde yaratıcı olabilirsin. Eylemin kendisi yaratıcı değildir, o eylemi icra edendir yaratıcı. Yaratıcılık, icracının eyleme kattığı bir özelliktir. Yaratıcılık öznenin içsel yaklaşımıyla ilgilidir. Yaratıcılığı kısıtlayan unsur inançlardır. İnançlar aşılınca yaratıcı olunur. Mutlak, yaratıcılığın kaynağıdır ve O’nun hiçbir inancı yoktur. Mutlak’ın bir inanca ihtiyacı yok, o yüzden mutlak özgürlüğe sahiptir. Cahil insanın inanca ihtiyacı var çünkü bilgisizlik özgüven eksikliğine neden olur. Bu özgüven eksikliğinden kurtulmak için kişi inançlara sığınır. Kişi belirli inançlara sığınınca kendini güvende hisseder ama bunun bir bedeli vardır, çünkü inançlar köleleştiricidir. Kişi inançlara sığınarak kendini güvende hisseder ama bedelini özgürlüğünü kaybederek öder. Ya güvence ya da özgürlük! Seçim sizindir. İnançlardan özgür insan yaratıcı olur ve ne kadar özgürse o kadar yaratıcıdır. Yaratıcılık özneye has bir niteliktir. Bu niteliğe sahip olan insan ne yaparsa yapsın yaratıcıdır. Böyle bir insanın nefesi bile yaratıcıdır ve eylemsizliği bile yaratıcı bir eylemdir.”
Yaratıcılık Nedir ve Nasıl Yaratıcı Olunur?
Büyük Üstad Akif Manaf

28 Ocak 2019 Pazartesi

Korkuyorum

Bir korkudan özgürleşmek için onu gözlemleyin. Korkuyu gözlemleyince onun kaybolduğunu göreceksiniz. Korkular kaybolunca artık sorumluluklar ürkütücü olmayacaktır. Sorumlulukları üstlenmeniz sizi olgunlaştırır. Doğal olarak her duygunun, düşüncenin ve her eylemin sorumluluğunu üstleneceksiniz.
Sorumluluk almanız kişiliği kristalleştirir ve olgunlaştırır. Olgunlaşırken kendini zincirlediğini göreceksin, prangalarının farkına varacaksın. Bu farkındalık özgürleşmeye neden olacaktır. Özgürleşince korkularını gözünde nasıl büyüttüğünü göreceksin. Bunun farkına vardığında korkular küçülmeye başlar.

Büyük Üstad Akif Manaf'ın "Özgürlük Nedir ve Nasıl Özgür Olunur?" kitabından alıntıdır.

25 Ocak 2019 Cuma

Ruh Eşi

“Aynaya bakıp bir beden görüyorsunuz ve “Bu benim” diyerek buna inanıyorsunuz. En büyük sıkıntınız da bu! En büyük yalnızlık da bu! Yabancılaşma bu! O yüzden kişi çocukluktan beri alıştığı şeyi arıyor yani dışta bir doyumluluk, bir tamamlanma arıyor ve bulamayınca da “ruh eşi” gibi bir kavram üretiyor. Çünkü genelde kişi hep oyun partneri arar. Çocuklukta bir oyun arkadaşı arar. Büyüdükçe de başka türlü bir arkadaş arar, hayat arkadaşı veya “ruh eşi” tamamlanmak için, bütünlük yaşamak için hep birini arar. Ama o dışta aranan şey, bulduğunuz arkadaş veya “ruh eşi” sizi tamamlamıyor. O eksikliği gidermiyor, boşluğu dolduramıyor, bir an sanki doldurdu gibi oluyor, kişiler mutluluk yaşıyor, bir sevgi, aşk dediğimiz şeyi, balayı. İyi ama çok kısa süren bir şey. Ruhi varlık illüzyon içinde olduğu için o tamlığı, o özgürlüğü dışta arıyor ve bulamadığı için de sürekli aramaya devam ediyor. Durup düşünmesi gerekiyor. Farkına varması gerekiyor. Bu arayış köleliğinden özgürleşmesi gerekiyor.”
Özgürlük Nedir ve Nasıl Özgür Olunur?
Büyük Üstad Akif Manaf

24 Ocak 2019 Perşembe

Neden Beni Sevmiyorlar

HER İLETİŞİMİ GÖZLEMLE.Sana ne diyorlar? Sen ne diyorsun? KENDİ TEPKİLERİNİ GÖZLEMLE.Dışarıdan gelen önemli değil. Senden gelen önemli. Bilinç dışa dönük olunca insan o yanılgı içinde dışarıdan geldiğini düşünüyor. "Bak onlar beni sevmiyor." Soruyorlar neden kimse beni sevmiyor. Sen seviyor musun? Ve aslında sevmediği için kimse onu sevmiyor. Sen ne veriyorsan o sana geri dönüyor. Ama algı onlar beni sevmiyor. İşte o yüzden değiştireceğiz algıyı. İçten bakacaksın. Onlar değil ben ne veriyorum? Benden ne çıkıyor? Çünkü senden çıkan her şey gidiyor, çarpıyor ve geri dönüyor. Senden gelen her duygu, her düşünce, her eylem çıkıp onlara çarpıyor ve sana geri dönüyor. O yüzden onlarla ilgili değil seninle ilgili.
Paramahamsa Yogaçarya Maha Yogi

23 Ocak 2019 Çarşamba

Mutsuzluk ve İlgi

Görünen şudur ki bu gezegende mutsuzluk saygınlık verir. Mutsuz olan kişiye karşı insanlar dostça ve sempatik davranırlar çünkü ona acırlar. Mutsuz insanın mutlu insana kıyasla daha çok arkadaşı olur. Bu gerçek, günümüzün toplumunda bir şeylerin kökten yanlış olduğunu gösterir. Çünkü aslında mutlu insanın daha çok arkadaşı olmalıdır fakat çoğu insan bencil ve kıskanç olduğu için mutlu insana düşmanca davranır. Mutsuz bir insan mutlu biriyle karşılaşınca kendisini aldatılmış hisseder; sanki ondan bir şey çalınmış gibi algılar. Mutsuz olan biri mutlu olanda onda olmayan bir şeyin olduğunu hisseder ve öfkelenir; hatta saldırabilir. Mutsuzlar mutlulara saldırmaya her zaman hazırdırlar. Bu nedenle insanda çok ince bir psikolojik mekanizma oluşmuş. Onlar öfke ve şiddet tepkileriyle yüzleşmemek için mutluluğu bastırarak mutsuzluğu ifade etmekteler. İnsanlara mutsuzların içinde mutlu olmak ayıpmış gibi geliyor. Ama mutsuz olmak ayıp değildir, istediğin kadar mutsuz olabilirsin. Mutluluk bir ayıp mutsuzluk ise ayıpsızlıktır. O yüzden mutsuzlar mutluluk, mutlular ise mutsuzluk maskesi kullanmaktadır. Aslında mutluluk bir erdemdir mutsuzluk ise erdemsizlik. Çünkü insan erdemli eylemlerin sonucunda mutlu olur, erdemsiz eylemler mutsuzluğa neden olur.
Mutluluk Nedir ve Nasıl Mutlu Olunur- Akif Manaf