<data:blog.title/>

<data:blog.pageName/>-<data:blog.title/>






21 Kasım 2019 Perşembe

Küresel Siyasî Kaos

İnsanlığın küresel sorunlarını çözmek için dünyanın siyasal dinamiklerine kuşbakışı bakmak gerekir. Küresel siyasi kaosun nedeni herkesin içindeki kaosun bir araya gelmesidir. Herkes içindeki kaosu küresel kaosun içine akıttı ve onu bu şekilde besledi. O yüzden çözüm küresel kaosu devirmek değil, bireysel kaosu kozmosa dönüştürmektir.
 
Tekâmülsel değişim sayesinde dünya yepyeni bir siyasi fenomene dönüşebilir – nefret ve şiddet barındırmayan bir gezegen olabilir! Bu değişim şimdi gerçekleşmeli, çünkü fazla zaman kalmamış. Buradaki amaç, koşulsuz sevgi saçan değişim dansını tüm dünyayla paylaşmaktır. Çünkü paylaşmak var olmak demektir ve var olmak mutlu olmak demektir. Keza insanlar koşulsuz sevgi ve nedensiz saadetle dolarsa Üçüncü Dünya Savaşı asla gerçekleşmez. Onun yerine yeryüzünde Birinci Dünya Barışı ortaya çıkar.”
 
Dünyadaki yıkımı durdurmak için silahlara değil müziğe, şarkıya, dansa, sevgiye, tekâmüle, yaratıcı güce, değişime ve saadete ihtiyaç var. O zaman doruğa ulaşacak  tekâmül ve değişim gücü tüm dünyayı yıkımdan koruyacaktır.”
 
SİYASET Nedir ve Nasıl Yapılır?
Akif Manaf
 

2 Temmuz 2019 Salı

Mutsuzlar için Ne Yapılacak

Mutsuz bir insana sempati duymak yerine mutluluğu onunla paylaşarak yardım etmek gerekir. Kişi mutsuzken ona sempati duymak yardım değildir, anti-yardımdır. Mutsuzluk değerli bir şey veya saygıdeğer bir şey değildir. Tam tersi mutsuzluk en değersiz şeydir. Mutsuz bir insanı mutlu etmeye çalışırken mutsuzluğun saygıdeğer bir şey olmadığını açıklayın. Mutsuzluk çirkin bir şeydir ve bu çirkin şeyden ne kadar çabuk kurtulursan o kadar çabuk güzelleşirsin. Mutsuz olmak insanlığa en büyük zararı vermektir. Aslında mutsuz insanlar topluma zarar vermektedirler. Mutlu insanlar ise toplumun en yararlı bireyleridir. O yüzden topluma zarar vermemek ve toplumun en yararlı parçası
olmak için mutlu olmalısın. 
Büyük Üstad Akif Manaf

26 Haziran 2019 Çarşamba

Kar Manyağı Olmak


İnsanlar mutsuz çünkü doğal olan şeylerden gitgide daha da uzaklaşmışlar. İnsanlar güç, para ve prestij peşindeler çünkü bu şeylerin onları mutlu edeceğine inanıyorlar. Fakat bu şeyler doğal olmadığı için mutluluk vermiyor. İnsan bir kuşun ötüşünü dinleyerek, bir kelebeğin uçuşunu izleyerek veya bir gülün kokusunu alarak mutlu olabilir. Doğadan gelen bu şeyler kârlı değildir, fakat onlar insanın mutlu olmasını sağlar. Demek ki kârlı olmanın mutlu olmayla bir ilgisi yoktur. İnsanlar kâr peşinde koşturarak mutsuzluk buluyor. Demek ki mutlu olman için kâr peşinde koşturman gerekmiyor. Bu para kazanmak demek değildir, bu sadece kâr manyağı olmak demektir. Sen kâr etmeyi unuttuğun anda mutlu olmaya başlayacaksın ve o zaman gerçekten kârlı olacaksın çünkü bu gezegende en kârlı insan mutlu olan insandır. Göreceksen ki seni gerçekten mutlu eden şeyler kârlı olmayan şeylerdir.
Mutluluk Nedir ve Nasıl Mutlu Olunur Kitabı
Büyük Üstad Akif Manaf

25 Haziran 2019 Salı

Gunalar


Bu evrende üç Guna denen nitelik var: Sattva – aydınlık ve erdemlilik. Racas – ihtiras, şehvet ve hareketlilik. Tamas – atalet ve cahillik. İnsan sürekli bu üç niteliğin etkisi altındadır. Bu üç niteliğin etkisi altında mutluluk da üç türdür. Erdemlilik modunda mutluluk, ihtiras modunda mutluluk ve atalet modunda mutluluk. Günümüzde insanların en iyi bildikleri mutluluk atalet modunda olan mutluluktur. Yani hiçbir şey yapmamak, tembellik yapmak ve mutlu olmak. Atalet ve tembellik yüzünden bireyin mutlu olmak bile umurunda değildir. Cehalet etkisi altındaki birey cahilce eylemler aracılığıyla mutlu olmaya çalışır. Örneğin bir şey çalmak, birini dövmek veya işkence yapıp öldürmek. Bu tür mutluluk çöküşe ve acılara neden olmaktadır. Cehalet modundaki mutluluk tembellikten, amaçsızlıktan, zamanı boşuna harcamaktan ve her türlü cahil eylemden ortaya çıkar. Bu tür mutluluk her türlü acıya ve intihara neden olmaktadır. Cehalet modundaki mutluluk için icra edilen eylemler hem kişinin kendisine hem de çevresindekilere zarar vermektedir. İhtiras modundaki mutluluk kariyer yapmaktan, üretmekten, yarışmaktan, kazanmaktan vb. faaliyetlerden ortaya çıkar. Bu tür mutluluk hayal kırıklığına ve mutsuzluğa neden olacaktır çünkü her zaman kazanamazsın ve her zaman her şey istediğin gibi olamaz. Erdemlilik modundaki mutluluk varoluşu idrak etmeye çalışmaktan, kendini geliştirmekten, bilgi edinmekten, yardımseverlikten, aydınlanmaktan ve benzeri erdemli eylemlerden ortaya çıkar. Bu tür mutluluk insanın gelişmesine ve gitgide daha da mutlu olmasına neden olmaktadır. Bu gezegende insanlar bu üç tür mutluluğu yaşamaktadır. Fakat ne yaparsan yap bu üç tür mutluluk mutsuzluğa da neden olmaktadır. Kalıcı, nedensiz ve kesintisiz mutluluğa ulaşmak için birey tekâmül yolunda ilerleyerek mutlak mutluluğa erişmelidir.
Mutluluk Nedir ve Nasıl Mutlu Olunur Kitabı
Büyük Üstad Akif Manaf

Yemek Yemek

Bunu başka şeylerde de göreceksiniz. Örneğin yemek amaç olmaktan çıkacak. Ama birçok insan yemeği bir amaç olarak görüyor. Yemek için büyük hazırlıklar yapıyor. Her tür mutfaktan denemek istiyor: Çin mutfağı, Meksika mutfağı, şu mutfak, bu mutfak vs. Çünkü amaç yemek ve yiyerek mutlu olmaktır. Yani mutluluğu ortaya çıkarmak için dili kullanmak, tat duyusunu devreye sokmak. Fakat tat mutlu olmak için değil, doğru besinleri seçmek içindir. Eğer tat duyusu mutlu olmak için kullanılırsa, bağımlılığa neden olur ve kişiyi köleleştirir. Bağımlılık sapkınlığa neden olur ve kişi obur olur. Gece gündüz yer ve kilo alır. Sonuç olarak mutlu olmak için tüketilen gıda hastalıklara ve mutsuzluğa neden olur. Tat alma duyusu köleleştirebilir ya da özgürleştirebilir. O nasıl özgürleştirici olabilir? Amaç olmayarak. Nasıl amaç olmayacak? Gözlemci olarak. Yani özünüzde bulunarak. Ondan sonra nefis tatlar alsan da mutlusun almasan da yani özgürsün.
Mutluluk Nedir ve Nasıl Mutlu Olunur
Büyük Üstad Akif Manaf

Cinsel Enerji

Maddi düzeye inince cinsel enerji acı çektirici ve mutsuz edici oluyor. Bu enerjiyi bedensel düzeyden ruhsal düzeye yükselterek mutluluğa ulaşılabilir. Cinsellik kendiliğinden yani saf cinsellik olunca mutluluk verici olur. Yani cinsellik = mutluluk denebilir. Fakat bu olayda oyunbozan unsur bencilliktir. Yani mutsuzluğun bir formülü de şudur: Mutsuzluk = Cinsellik + Bencillik. Yani cinselliğin mutluluk verici olması için bencilliği ortadan kaldıracaksın. Mutluluk zaten sizde var. Siz kendiliğinden nedensizce mutlu olunca cinselliğin önemi kalmayacak. Yani cinsellik artık bir mutluluk aracı olmayacak. Sen mutlu ve tatmin olunca cinselliğe ihtiyacın kalmayacak. Cinselliği tutkuyla arayanlar mutsuz insanlardır çünkü tatminkâr değildirler. İnsan mutlu ve tatmin olunca cinsellik de bir ihtiyaç olmaktan çıkar. O zaman cinsellik yaşanınca acı verici olmaz çünkü özgürsün. Artık cinsellik bağlayıcı değil. Cinsellik bir amaç olmaktan çıkmış. Cinsellik mutlu olmak için kullanılan bir şey değil. O bir deneyimdir. O zaman o deneyimi spiritüel yükseliş için kullanabilirsiniz. Çünkü her deneyim spiritüel tekâmül için kullanılabilir.
Mutluluk Nedir ve Nasıl Mutlu Olunur Kitabı
Büyük Üstad Akif Manaf

23 Haziran 2019 Pazar

Mutluluk Şovu

Dünyevi mutluluk gerçek mutluluk değildir, olsa olsa zihinsel bir egzersizdir, yapay bir şekilde sergilenen belirli bir tavırdır. Günümüzün insanı mutluluk şovu yapıyor, mutlu olduğunu göstermeye çalışıyor, rol yapıyor fakat bu şovun altında derin bir mutsuzluk saklanıyor. Günümüzün insanı mutluluğu taklit etmeye, mutluluğu sergilemeye, mutluluğu öğrenmeye, “mutluyum, mutluyum” diye tekrarlayarak vb. mutlu olmaya çalışmaktadır. Tüm bu çabalar kökten yanlıştır ve sadece mutsuzluğu artırmaktadır.
Mutluluk Nedir ve Nasıl Mutlu Olunur
Büyük Üstad Akif Manaf

22 Haziran 2019 Cumartesi

Mutluluk Nedir

Mutluluk nedir? Mutluluk, isteklere eksiksiz olarak ulaşmaktan duyulan sevinç ve övünç hissidir. Ayrıca mutluluk göreceli bir kavramdır. Yani herkesin mutluluğu farklıdır. Size mutluluk veren şey bir başkasına acı verebilir. Kişinin hedeflerine göre mutluluğu ya maddi ya da manevi alanda gerçekleşebilir. Mutluluk ya duygusal ya da ruhsal düzeyde olabilir. Fakat mutluluğun kaynağı duygular değil, ruhi özdür. Yani gerçek mutluluk fizik değil, fizikötesi bir olgudur.
Büyük Üstad Akif Manaf

Dans ve Müzik


Mutluluk ise dolmak, taşmak ve zenginleşmek demektir. Mutluluk hayatı doyasıya yaşamaktır. Birey müzik dinlerken özünden bir mutluluk yükselmeye başlar. Bu mutluluk bireyin varlığını harekete geçirir, ahenk ortaya çıkar ve müziksel bir haz hissedilir. Dansın verdiği mutluluk bedeni unutturur, beden uçmaya başlar ve yerçekimi yokmuş gibi hissedilir. Beden hafifler, ego incelir, birey dansla bir olur, bütünleşir ve mutluluğun içinde eriyip varoluşu kutlamaya başlar. Bu tür mutluluk duyular aracılığıyla ulaşılan yüzeysel mutluluktan çok daha derinsel ve yüksektir. Bu tür mutluluk daha doyurucu ve kalıcıdır. Fakat bu mutluluk da gerçek mutluluğun sadece bir yansımasıdır.

15 Mayıs 2019 Çarşamba

Yoga Academy'e Yapılan Saldırılar

Ego hastalığı çok zor tedavi edilen bir hastalıktır. Birey bencillikten kurtulmak ve iyileşmek istemezse asla sağlıklı olamaz. Bencillik onu yiyip bitirecek ve tüm hayatını zehir edecektir. Bencil insan sevinemiyor, gülemiyor ve mutlu olamıyor. Ama en önemlisi asla olgunlaşamıyor.Tıpkı bunun gibi kıskanç, cahil ve bencil kişiler Yoga Academy'yi kıskanıyor ve başarısına dayanamıyor. Hakaretler, iftiralar ve dedikodular üretiyorlar. Yoga Academy'yi ellerinden geldiğince engellemeye çalışıyorlar ama nafile. Hiçbirşey yapamıyorlar. Tam tersi her alçakça saldırı Yoga Academy'nin daha da güçlenmesini ve büyümesini sağlıyor. Ürettikleri her bir engel gelişim aracına dönüşüyor, çünkü Yoga Academy insanlık için çalışıyor ve kimse onu engelleyemez.Bu negatif ve kıskanç kişilerin zihinleri şeytanın çalışma alanıdır. Eğer "şeytan" denen bir şey varsa o da onların negatif zihinleridir. Negatif şeytani zihinleri her gün yeni dedikodular üretiyor. Duyduklarımıza inanamıyoruz. Ama paradoksal olarak tüm şeytani çabaları Yoga Academy'nin yolunu daha da açıyor.
BÜYÜK YOGA ÜSTADI AKİF MANAF
OLGUNLUK NEDİR VE NASIL OLGUN OLUNUR? Kitabı

Bedenler Ne İçin Kullanılır

Milyarlarca insan bilinçsizce bu bedeni kullanıyor hiçbir şeyin bilincinde değil. Bu beden ne için, bu bedenle ne yapmalı, onu nasıl kullanmalı, ne için kullanmalı. İnsanlar sürekli soruyor neden geldim veya O beni neden yarattı? Bunun cevabını arıyorlar bulamıyorlar. Bedenle ne yapacağını bilmiyor ve gereksiz rastgele şeyler yapıyorlar. Bu müthiş makineyi sadece bozuyor. Yüz binlerce insan gece kulüplerinde, barlarda, restaurantlarda oturup ne yapıyorlar? Bedenlerini bu müthiş makineyi öldürmekle meşguller. Et yiyorlar, alkol içiyorlar, uyuşturucu alıp deli gibi orada tepiniyorlar. Ondan sonra sabah baş ağrısıyla uyanıyorlar. Çok kötü hissediyor. Ama gece iyi hissediyor. İşte bedene ne yapacağını bilmiyor. Bazıları orada bungee jumping yapıyorlar bacaklarına ip bağlayıp atıyor kendini aşağı. Bazıları dalıyorlar okyanusun dibine orada balıklarla oynuyorlar. Ötekiler Everest'e tırmanıyor. Ölüyor orada. Her gün dağcılar ölüyor. Orada donuyorlar, ölüyorlar, hastalanıyorlar, bütün vücutlarını tahrip ediyorlar ama tırmanmaya devam ediyorlar. İşte bilinçsiz insanlar, ne yapacağını bilmeyen, beden ne için bilmeyenler. Ne için bu beden? Bir oyun için. Ya bunu kural dışı oynayıp bedeni tüketip acı çekeceksin, ya da kurala göre oynayıp artık kendi kararlarını vereceksin, özgürleşeceksin. Bunun öteki adı bütünlük. Kendinle bütünleşeceksin. Bedeninle bütünleşeceksin, nefesinle bütünleşeceksin, her hücrenle bütünleşeceksin. Ve yalnız bütün olan insan mutlu insan olabilir anlamlı hayat yaşayabilir. Anlam var olmaktır. Neden yaşıyorsun? Var olmak için, varoluşun içinde olmak için, bütünlüğün içinde olmak için.
Paramahamsa Yogaçarya Maha Yogi

Zihnin Çalışma Tarzı

Burada önemli olan zihnin çalışma tarzını anlamaktır. Zihin çok enteresan bir mekanizmaya sahiptir. Ya övgü ya da sövgü arar. ORTALAMA BİR ŞEY ASLA İSTEMEZ! Övgü kişiye kendisini özel hissettirir ve ego tatmin olur. Sövgü de kişinin özel hissetmesine neden olur. Her iki durumda da ego beslenir ve güçlenir. Burada kişinin ne yaptığı önemli olmuyor, önemli olan yapılan şeyin "büyük" olmasıdır: Büyük bir sevap ya da büyük bir günah. Her iki durumda da kişi özel olduğunu hisseder.O yüzden kişi sıradan olan şeyler duymak istemez.

Öfke Nedir ve Nasıl Dönüştürülür- Akif Manaf

11 Mayıs 2019 Cumartesi

Varolmak İçin Düşünmemek

Çok önemli bir gerçek yaşamak için düşünmek ama var olmak için düşünmemek gerekiyor. Düşünmenin ne olduğunu biliyorsunuz. Şuan bile düşünmeye devam ediyorsunuz. Zihin durmuyor. Orada bir şeyler yapıyor. Doğru mu yanlış mı şu mu bu mu? Kıyaslıyor geçmişte öğrenilen şeylerle durmuyor. Bazen tamamen kopuyor. Sürekli düşünmeye devam ediyorsun. Yaşamak için bu geçerli. Ama var olmak için zihin zihinsel sessizliğe geçecek.Zihin ve zihinsizlik hali. Düşünce halini biliyorsun ama düşünce olmayan hal işte o yeni bir şey. Bütün tekamül araçları seni oraya götürüyor. Ama gelecekte değil, beklemen gerekmiyor. Bu bir an meselesi. Şimdi şuan gerçekleşebilir. Sen özdeşleştirmeyi bırak. Sadece gözlemci ol! Gözlerin açık, kulaklarını da aç ve sadece göz ve kulak ol. Zihin olma. Sadece algı ol! Bir şey üretme. Çünkü zihin üretim demek. Tabi beden bir üretim makinesi o sürekli bir şeyler üretiyor. Düşünce de üretiyor. Ter üretiyor başka şeyler üretiyor. Böyle bakarsan çok da iyi şeyler üretmiyor. Şimdi düşünceler de hep karamsar, eksiklerle, bir şeyleri kazanmakla, olmayan şeyleri elde etmekle ilgili. Düşünceler hep bu yönde. O yüzden de kişi daha düşük yaşam düzlemlerine itiliyor. İtiliyorsun elinde olmadan. Nasıl düşüncesizliğe, zihinsizliğe, sessizliğe varacağız? İşte şimdi şuan sadece gör sadece duy. Başka hiçbir şey olmasın. Yani anlamaya bile çalışma söylenenleri anlamaya çalışma. Çünkü senin bir alışkanlığın var. Zihnini kullanacaksın anlamaya çalışacaksın. Söylenenler senin anlam kazandırman için değil var olman için. Ve var olman için düşünmen gerekmiyor. Dinlemen yeter. Eğer bilgi söz konusu ise onun mükemmeline sahipsin özünde. O hazine senin özünde var. Ama paradoksal olarak ona ulaşmak için söylenenleri düşünmen gerekmiyor, analiz etmek gerekmiyor ve anlaman gerekmiyor. Sadece kalbini aç ve bu bilgi akışını oraya al. Ve o içindeki bilgelik o hazine uyanmaya başlayacak. Bileceksin. Burada önemli bir fark ve önemli bir farkındalık bilmen için düşünmen gerekmiyor. Seni bu şekilde alıştırdılar. Bilmen için öğrenmen gerekiyor, okula gideceksin profesör olacaksın o zaman bileceksin. Hayır. Bu en büyük yanılgı. İllüzyon budur! Bilmen için sürekli düşünmen gerekmiyor. Bilmen için öz varlığına öz bilgeliğine ulaşman gerekiyor. Bilmek bir algı şekli analizin sonucu değil. Buna terimsel olarak sezgi diyoruz. Özüne erdin mi biliyorsun. O zaman göreceksin ki düşünmeye ihtiyaç yok. Ve zihni durduramazsın ona sus deyip susturamazsın. Dilini tutabilirsin iradeni kullanarak hiç konuşmayabilirsin. Bu mümkün. Yemeyebilirsin bu da mümkün. Ama düşünmek irade olayı değil.  Düşünmemek iradi bir şey değil. İradenle düşünceyi durduramazsın.  Düşünmemek, sessizlik, zihinsizliğe sadece enerjiyi yönlendirerek varabilirsin.  Bütün düşünsel enerjiyi gözleme yönlendireceğiz. Bunu bugün yapabilirsin. Çimlere yatıp gökyüzünü gözlemle veya nefesini gözlemle. Düşünceyi bir yere yönlendirmen gerekiyor. Şimdi nefesini düşün. Al ve ver.
Paramahamsa Yogaçarya Maha Yogi

5 Mayıs 2019 Pazar

Medyum

ÖĞRENCİ: Üstadım, benim merak ettiğim bir soru var. Sizin bir kitabınızda aslında cevabını aldım. Yine de sormak istiyorum. Ben şunu merak ediyorum: Diğer evrendeki bazı varlıklar dünyaya medyumlar aracılığıyla bilgi gönderiyorlar. Siz de kitbınızda buna değinmişsiniz. Benim merak ettiğim niye bu varlıklar dünyaya bilgi gönderme gereksinimi duyuyor? Çok mu aptalız? Kendimi sorguladığım diğer bir şey ise, acaba bu bilgiler doğru aktarılan bilgiler mi? Kendimi gene sorguladığım bir başka şey ise, bazı insanlar sırf bu tarz medyum olmak için Amerika’da bunun eğitimini alıyor. Yani ben medyum olayım oradaki bilgileri buraya aktarayım diye. Bu konudaki düşüncelerinizi merak ediyorum.

AKİF MANAF: Aslında bu konuda düşünmek bile istemiyorum. (Gülüşmeler). Ama mecburum çünkü bu olay yaygınlaşıyor. Önemli soru. Yaygınlaşan bir olay. Medyum olayı. Birincisi, diğer evrendeki varlıklar dünyaya bilgi gönderemez çünkü evrenler arası bir bağlantı yok. İkincisi, enformasyon aktaran varlıklar kimdir?

“Hayalet” denen fiziksel bedenini kaybetmiş varlıklar. Onlar enerji emmek için fiziksel bedene sahip olan kişilerin peşindedir. Kendilerine farklı isimler takıyorlar. Bazıları uzaydan geldiklerini, bazıları ise uzaylı olduklarını söylüyorlar.

Bazıları kendilerine melek veya peygamber ya da Tanrı diyorlar. Aslında siz ne bekliyorsanız onlar onu söyler çünkü onlar zihninizi okuyabilir. Kişi der ki, “ Tanrım, bana cevap ver”. Ve birden gaipten cevap gelir.

Kişi diyor ki: “ Tanrım, beni duyuyor musun?” Ve cevap geliyor. “Duyuyorum.” “O zaman bana cevap ver.” O da cevap veriyor. Al sana cevap. Onun istediği cevap. Bunların hepsi “hayalet” dediğimiz varlıklardır.

Onlara hayalet diyoruz - fiziksel bedeni olmayan varlıklar. Onlar bu düzeyde artık doğmak istemez ve doğamaz. Karma yüzünden yeni beden alamaz, ama enerjiye ihtiyaçları olduğu için buradaki canlı insanlarla, bedenlenmiş ruhi varlıklarla iletişime girmeye çalışıyorlar.

Ve iletişim kurmak için onları algılayabilecek veya onları duyabilecek kişileri bulup onlara enformasyon aktarıyorlar. Astral düzey zihinsel olduğu için onlar sizin zihninizdekileri algılıyorlar.

Onlar zihninizdeki düşünceleri algılıyorlar. Ve ona göre de enformasyon aktarıyorlar. Tabi o varlıklar, çoğunlukla, bu düzeydeyken metafizik konularla uğraşan kişilerdir. Enformasyon peşinde olan “çok bilmişler” dediğimiz, onlardır.

Onlar bir daha burada doğmuyor. Ama buradakilerle iletişim kurmaya devam ediyor. Sonra da o harmanlanmış enformasyonu bir öğreti şeklinde aktarmaya başlıyor.

Bu tür varlıkların bilinen örnekleri var ve bir yığın da bilinmeyen örnekleri var. Sonra tabi bu artık moda oldu. Amerika’da artık herkesin bir medyumu var. Sonuçta medyumluk bir kazanç kaynağı da oldu.

Medyumluk kitapları ardı ardına çıkıyor. Eğer siz o kitapları okuduysanız artık onları çöpe atın. Ama eğer zaten okumadıysanız hiç okumayın, zihniniz çöple dolmasın. Çöp bu; kokuşmuş bir çöp.

Hayaletlerin aktardıkları sadece çöptür, ama eğer okuduysanız hatırlayabilirsiniz; o kitapları, o verilen şeyleri okuyunca ilginç gelebilir. Ama somut bir sonuç yok.

Varacağınız bir nokta yok. Sadece enformasyon akışı var. Aslında aktardıkları bilgi değil, enformasyondur ve o enformasyonun içinde harmanlanmış dezenformasyon da var. Bütün o medyumlar tarafından aktarılanların en fazla %10’u enformasyon, %90’ı ise dezenfermasyon yani yanıltıcı enformasyondur.
Onlara bilgi demiyoruz. Onlar sadece ilgi çekmek için aktarılır. İnsanların: “Vay be” demesini sağlamak için ve bu şeylerin daha da içine çekilmeleri için çok ince ayarlı dezenformasyonlar üretilir.

Ama bilin ki hayaletler kolektif zihinsel alanı okuyabildikleri için ilgi çekici enformasyonları harmanlıyorlar. Etkili bir şekilde ilgi çekmek için bunu yapıyorlar. Onların maksadı size yardımcı olmak değil.

Fakat çoğu sizi kurtarmak için, sevgi vermek için, bu gezegenin başka boyuta geçmesi için, bilincin yükselmesi için vb. şeyler için geldiklerini söylerler. O açıklamalar sadece bir yığın palavradan başla bir şey değildir.

Onların hiçbiri gerçek değil. çünkü o varlıklar bunların hiçbiriyle ilgilenmiyor. Sadece sizin enerjinizi emmekler ilgileniyorlar. Sizin enerjinizi alıp kullanmak için, beslenmek için bunu yapıyorlar.

Çünkü, bu düzeyde her şey beslenmekle ilgili. Beslenmek. Bu medyumculuk olayının gerçeği budur. Bu olayın özü budur. Bu varlıkların enformasyon ve dezenfermasyon aktarma nedeni enerjiyle beslenmedir.

Eğer o kitapları okuduysanız, söylediklerimin gerçek olduğunu göreceksiniz. Okumadıysanız hiç okumayın, ama yine de ilginizi çekerse birkaç sayfa okuyabilirsiniz, hemen dezenfermasyon olduğunu anlayacaksınız.

Sadece ilgi çekmek için verilen dezenfermasyon. Ayrıca eğer bizim kitaplarımızı okuyorsanız, bu konuda sistematik olarak kendinizi eğittiyseniz o dezenfermasyonu net bir şekilde göreceksiniz.

Çok net, çok açık göreceksiniz. Yani nasıl harmanlanmış, nerden alınmış, ne eklenmiş, nesıl insanların ilgisini çekmek için yapılmış aktarımlar olduğunu anlayacaksınız. Sonuç olarak tüm bu medyumculuk olayı hiçbir yere vardırmayan zaman ve enerji kaybıdır.

AKİF MANAF, ASSOS, EKİM 2013 SOHBETİ

Tekamül İçin

Zihinde devamlı bir huzur ve hoşnutluk haline doğru ilerleme sürecinde en önemli unsur, dengedir. İç ve dış ilişkilerde denge sağlanmalıdır. Bireysel huzur için çabalarken başkalarıyla huzurlu ilişkiler kurmayı ihmal etmemelidir. Birey İçine kapanıp sadece kendi iç dünyasında yaşayarak, dışarıdaki dünyayı ihmal etmemelidir. Aksi halde birey hem başkaları ile ilişki kurmakta zorluk çeker hem de tekamül edemez. Çünkü tekamül için gereken araçlar, dış dünyada bulunur. Kişisel gelişim sürecinde dengesizliğin önüne geçmek için dört unsur göz önünde bulundurulmalıdır:
1. Bilmek
2. Var olmak 
3. Dönüşmek
4. Vermek
YOGA Meditasyon Kitabı
Büyük Üstad Akif Manaf

Düşünce

Düşünce, insanın sahip olduğu büyük bir servettir. Düşünce, doğuştan gelen hakkınızdır; insanın içinden gelen bir büyüdür. Bu büyülü gücü insan bilinçsizce kullandığı için, düşünce meditasyona engel olur, oysa meditasyon, düşünce yeteneğinin gelişmesine yardımcı olur. Aslında meditasyon düşüncenin karşıtı değil dostu ve arkadaşıdır. Meditasyon yanlış olanın düşünce değil, düşüncenin kontrolsüzlüğü olduğunu gösterir. Yoga eğitimi almamış bir kişinin düşünceleri, ona hizmet etmek yerine karmakarışık hale gelerek ona hükmeder. Meditasyon, çamur gibi olan ve berraklığı yok eden kontrolsüz düşünceleri kontrol etmeye yardım eder, zihinsel bulanıklığı giderir, dengenin yeniden kurulmasını ve düşüncelerin daha verimli olmasını sağlar.
YOGA Meditasyon Kitabı
Büyük Üstad Akif Manaf 

2 Mayıs 2019 Perşembe

Yaşlanmayı Durdur

Bedendeki biyolojik enformasyonun iki bileşeni vardır:
1. Niyet - 2. Dikkat

İlk şey niyetin ortaya çıkmasıdır sonra da dikkat gereken şeye verilir; örneğin önce kolun kaldırılmasını niyet ediyoruz sonra da dikkati kola veriyoruz. Eğer niyet edip kolunuzu kaldırabiliyorsanız, o zaman biyolojik saatinizi de yeniden ayarlayabilirsiniz.

İnsan bedeni enformasyon ve enerji ağıdır, bu da demektir ki bedeninizi istediğiniz şekle sokabilirsiniz. İnsanlar toplum tarafından kaçınılmaz olarak yaşlanacaklarına inandırılmışlardır, bu nedenle de yaşlanarak öleceklerini beklemektedirler. Beklenti her zaman sonucu belirler…

İnsanların biyolojik yaşın tersine çevrilebilir bir fenomen olduğunu bilmeleri çok önemlidir. Biyolojik yaşlanma belirli yaşlanma işaretleriyle ölçülmektedir. Bunlar kan basıncı, kemik yoğunluğu, beden ısısı ayarı, yağ oranı, aerobik kapasitesi, kolesterol oranı, kas kütlesi ve gücü, şeker toleransı, cinsel hormon düzeyi, görme ve işitme kapasitesi, bağışıklık işlemi ve deri kalınlığından ibarettir.

Orijinal Yoga Sistemi sayesinde bu yaşlanma işaretleri geri çevrilebilir ve biyolojik saatinizi yeniden ayarlayarak yaşlanmayı yavaşlatabilirsiniz.

Paramahamsa Yogaçarya Maha Yogi Akif Manaf'ın "YOGA: Dhyana - Meditasyon" kitabı

18 Nisan 2019 Perşembe

Sevgi Bir Güzelliktir

Sevgi bir güzelliktir; bu güzelliği mahveden olgunlaşmamış insandır. Sevmekte yanlış bir şey yoktur, sevgiyi bencil isteklerle kirletmek yanlıştır. Bu dünyada sevgi olmadan her şey ölüdür çünkü canlandırıcı unsur sevgidir. Sevginin değerini bilmeyen cahil insan onu KENDİ BENCİL İSTEKLERİNİ KARŞILAMAK İÇİN KULLANINCA SEVGİ TÜKENİR. Tıpkı engellenmiş bir nehrin kuruması gibi koşullanmış sevgi de biter. Sevgi bir nektardır bencillik ise bir zehir. Sevgi bencillikle zehirlenince öldürücü olur. Bencilce seven insan hem kendini hem de başkalarını zehirleyerek tüketir.

Özgürlük Nedir ve Nasıl Özgür Olunur- Akif Manaf

17 Nisan 2019 Çarşamba

KALİ YUGA ÇAĞI

KALİ YUGA ÇAĞI
Kali kelimesinin Sanskrit karşılığı “korkunç” anlamını taşır. Bu çağda korkunç şeyler meydana gelir, her şey kötüye giderek su kaynakları kirlenir. İnsanlar Prana’yı ağız yoluyla beslenme sırasında alır. KALİ YUGA insanı konuşarak iletişim kurar. Spiritüel bilgiler tahrip edilir, dinler çöker ve Yoga Sistemi’yle ilgisi olmayan şeylere “yoga” adı verilir. Kali Yuga çağında insanlar tüm çabalarına rağmen isteklerine ulaşmakta zorlanırlar.
Kali Yuga çağı 432.000 yıl sürmektedir. Kali Yuga çağının yaklaşık 5.000 yılı geride kalmıştır. Her Kali Yuga’nın sonunda bir su baskını gerçekleşir. Sular çekildikten sonra Satya Yuga (dürüstlük) tekrar başlar. Böylelikle yaklaşık her beş milyon yılda bir gezegenimizde tam su baskını gerçekleşir.
Genelde, “benzer benzeri çeker” prensibine göre, bireysel ruhun önceki hayatında oluşturduğu eğilimleri onun benzer eğilimlere sahip olan ailede doğmasını sağlar. Fakat her şeyin karmakarışık olduğu Kali Yuga’da eğitmen işçinin ailesinde, siyasetçi ise tüccarın ailesinde doğar. Bu da her türlü, aile içi anlaşmazlığı yaratır. Sınıfların karışması bireylerin olumsuz Karma üretmesinden kaynaklanmaktadır.
Olumlu Karma toplayan kişi kendi sınıfına ait olan ailede doğar ve doğuştan gelen yetilerine göre ilerler. Olumsuz Karma toplayan kişide hayvani doğa daha baskındır, birey farklı sınıfta doğar ve hayatı altüst olur. Bir insan doğası itibariyle ya eğitmen, ya yönetici, ya tüccar ya da işçidir ve bu doğayı değiştirmek imkânsızdır. Yalnızca YOGA sayesinde insan bunun ötesine geçebilir.
YOGA/Kundalini Gizemli Evrim Enerjisi
Büyük Yoga Üstadı Akif Manaf

Geçiçi Durak

Bu dünya ebedi yolculukta sadece geçici bir duraktır. Eğer buranın sadece bir durak olduğunu unutursanız ve sürekli geçici nesnelere sahip olmaya çalışırsanız kendiniz için dayanılmaz acılar acılar üretirsiniz. Sonra da çektiğiniz acılar yüzünden başkalarını suçlarsınız. Bilin ki, çektiğiniz tüm acılar sizin ürününüzdür ve onlardan kurtulmak sizin elinizdedir.

İnsan mutlu olmak ister ama sorunlar üreterek mutsuz olmak için de her şeyi yapar. Bu, bir paradokstur. İçinizdeki tüm sorunlar ve çatışmalar sizin tarafınızdan üretilmiştir. Çünkü siz dış dünya ile iç dünya arasındaki ilişkiyi anlayamamışsınız, bu iki dünya arasında köprü kuramamışsınızdır.

Büyük Üstad Paramahamsa Yogaçarya Maha Yogi Akif Manaf'ın "Yoga:Samadhi-Sınırları Aşmak" kitabından alıntıdır

16 Nisan 2019 Salı

Koşulsuz Sevgi İle Aydınlanınca

Senin kalbin koşulsuz sevgiyle dolunca pek çok kalbe dokunur.  Mesafeler koşulsuz sevgiyi engelleyemez ve kalbindeki koşulsuz sevgi çok uzaktaki kalplere de ulaşır. Çünkü bir ruhi varlık olarak siz kalp bölgesindesiniz. Hepiniz ebedi ruhi varlıklarsınız ve bu nedenle de ayrı değilsiniz. Siz ebediyen birbirinize bağlısınız çünkü aynı kaynağın çocuklarısınız. Bu yüzden varlığınız sevgiyle dolunca tüm varlıklara dokunacaktır ve sevginiz herkese ulaşacaktır çünkü KOŞULSUZ SEVGİ SINIR TANIMAZ.

Özgürlük Nedir ve Nasıl Özgür Olunur-Akif Manaf

Egosal Sevgi

Egosal sevgi ve ilgi bölünmüş olur, çünkü bu tür sevgide "ben" ve "sen" vardır, yani birey karşısındaki kendisi için sever ve ilgilenir. Sevip ilgilenince de karşılığında sevgi ve ilgi bekler, beklentileri karşılanmayınca da öfkelenir ve üzülür. Fakat sevgi spiritüel düzeyde olunca birey karşılığında hiçbir şey beklemez ve ilgi bölünmez olur, yani kişi karşılığında ilgi beklemez.

Paramahamsa Yogaçarya Maha Yogi

15 Nisan 2019 Pazartesi

Çabalamanın Sonuçsuzluğu

Gerginsin çünkü çabalıyorsun ve çaba daha çok gerginliğe neden oluyor. Sana "gevşe" dediğimde de gevşemek için çabalıyorsun ve bu çaba da seni gerdiği için gevşeyemiyorsun.O yüzden sana "rahatla" diyorum yani kendini kaybet. Gevşemek çabasız kalmak demektir ama sen çabasız kalmak için de çabalıyorsun. Çünkü çabalamaya alışmışsın. Bu çabalama alışkanlığı ortadan kalkınca gerçek gevşemenin tadını çıkarmaya başlayacaksın. BU ZAMAN ALACAK. Sana: "Hiçbir şey yapma" dediğimizde sen bunu bir şey yapmak gibi görüyorsun çünkü illa bir şey yapmaya alışmışsın. Sen "yapan" olmaya alışmışsın ve bundan vazgeçemiyorsun. Çünkü senin için yapmak önemlidir, yapmak seni önemli yapıyor. Şimdi de yapmamanın önemini anla. Çünkü SENİ ÖNEMLİ YAPAN YAPTIKLARIN DEĞİL, VAR OLMANDIR. SEN VAR OLDUĞUN İÇİN ÖNEMLİSİN, BİR ŞEYLER YAPTIĞIN İÇİN DEĞİL.Gerçek şu ki sen sadece var olmayı öğrenince yaptığın her şey önemli olacak. Sen var olmaya başlayınca tüm çabaları geride bırakacaksın. Burada anahtar kelime "çabalamak" değil, "geride bırakmaktır". Sen çabalamak alışkanlığını geride bırakınca varoluş sana kapılarını açacak.

Öfke Nedir ve Nasıl Dönüştürülür-Akif Manaf

Orijinal Yoga Sistemi

Orijinal Yoga Sistemi bedenin, zihnin ve duyguların evrensel gerçeğin bir parçası olduğunu ve insanoğlunun gelişmesi, aydınlanması ve yükselmesi için nasıl kullanılması gerektiğini öğretmektedir.. Orijinal Yoga Sisteminin sekiz basamağı şunlardır:

1. Yama - (Kontrol) Evrensel eylem kontrolü
2. Niyama - (Kesin kontrol) Kişisel eylem kontrolü
3. Asana - (Duruş) Vücut çalıştırma teknikleri
4. Pranayama - (Enerji kontrolü) Nefes ve biyoenerji teknikleri
5. Pratyahara - (Geri çekmek) Astral, Çakra ve Kundalini teknikleri
6. Dharana - (Odaklanma) Konsantrasyon teknikleri
7. Dhyana - (Derin odaklanma) Meditasyon teknikleri
8. Samadhi - (Üstün odaklanma) Üstünyoğunlaşma teknikleri

Pratyahara basamağında birey belirli teknikleri kullanarak duyularını maddi nesnelerden geri çekerek içine almakta ve astral bedene ulaşmaktadır. Astral boyutta duyuların ince enerjetik uzantıları mevcuttur. Bu uzantılar her zaman maddi nesnelerin peşindedir. Bu da devamlı zihinsel ve sinirsel gerginlik yaratmaktadır.

Kaplumbağanın bacaklarını içine çekişi gibi birey duyuların ince enerjetik uzantılarını maddi nesnelerden uzaklaştırarak içine çekmeyi öğrenmektedir. Uygulama esnasında birey astral bedenin üç unsurunu keşfetmekte, denetlemekte ve tecrübeden geçirmektedir.

Astral beden üç boyutludur veya üç çok daha ince enerji türünden veya alanından oluşmaktadır.

Bu enerji alanları şunlardır:

1. Manas
2. Buddhi
3. Ahamkara

Duyularını içine çekerek birey önce Manas düzeyine ulaşmakta ve zihinsel fonksiyonları denetleyerek geliştirmektedir. Sonra Buddhi düzeyine ulaşmakta ve zekasal fonksiyonları denetleyerek geliştirmektedir. Daha da ileride Ahamkara düzeyine ulaşmakta ve egosal fonksiyonları denetleyerek geliştirmektedir. Uygulama esnasında birey fiziksel bedenle ilgili egosunun geçici ve gerçek olmadığını algılamaktadır. Böylece maddi egonun köleliğinden kurtulmaktadır.

Kaynak: Yoga Nedir? Ne değildir?, Büyük  Yoga Üstadı Akif Manaf,

11 Nisan 2019 Perşembe

Evren Nasıl Oluştu

“14 gezegen sisteminde üst düzeylere çıkıldıkça zaman daha da yavaşlıyor. Bir üst düzey gezegenin 1 günü dünyanın 100 senesidir. Orada 1 gün melekler keyif yapıyor, burada insan yaşlanmış. Zamanın göreceliği bu şekilde tespit edilmiş. Sonunda zaman nedir konusunda geçerli somut cevap yok. Bu cevabı Orijinal Yoga Sistemi ile bulabilir ve pratikte yaşayabilirsiniz. Zaman çok süptil bir güçtür, bazen ona enerji diyoruz ama bir güç desek daha doğru olur. Zaman psikolojik bir olgu değildir, zamanın olmadığı metafik düzeyden fizik düzeye geçer. Zaman bir güçtür, bu güç bu evreni 1. günden sonuncu güne kadar sürüklüyor. Zaman bedenini tahribata uğratıyor, zamanın etkisi budur. Zaman evrenin yok oluşunu sağlar, bir ölçektir. Farklı düzeylerde farklı çalışır. Evrenin senesi var ve gezegensel günler var. Hayatın gün ve saatlere bölünmesi bir kişinin icadı değil, olan bir şeyin tespitidir. Zaman da yer çekimi yasası gibidir, evrensel yasa ve ölçektir. Bu prensip zamansızlık düzeyinden bu düzeye geçit yapıyor. Orijinal Yoga Sistemi’nde evrenin harekete geçmesi ve sizin o hamurun içine dalması söz konusu. Siz ruhi varlıklar bu bilinçten ayrılan madde denilen hamurun içine dalıyorsunuz. Ruhi varlıklar yeni bir oyun olmak istiyor ve madde dediğimiz enerji size oyun alanı verilmesi için bilinçten ayrılmış. Bilinçten ayrılıp sonra bireysel bilincin etkisiyle tekrar canlanıyor. Siz o maddenin içine dalıp kendi enerjinizle maddeyi uyandırıyorsunuz. Maddenin başlaması ve organize olması için bir önemli unsur daha gerekiyor. O unsur kala denilen zaman unsurudur. Bunu evren bilimciler de kullanmıştır, Big Bang teoremi. Büyük Patlama ile evren saçılmaya başlıyor, genişliyor. Bu patlama zamanın etkisi ile oluyor. Evrenin başlangıcında maddeyi harekete geçirmek için zaman unsuru ekleniyor. Yıldırım çarpmış gibi madde süptil halde hazır ve ruhi varlıklar girerek hareketlendiriyor. Maddenin organize olabilmesi için bir güç gerekiyor, o enerjiye giren güç zamandır. Zamansızlık düzeyinden oraya girmektedir. Bu unsur olmazsa evren başlayamaz, yıldırım çakar gibi zaman çekiyor ve maddeye dokunuyor, o küçük dokunuş büyük bir kuvvet içeriyor. Küçük iğnenin balonu patlatması gibi, Big Bang doğru yerden alınmış, o şekilde oluyor evren genişlemeye başlıyor. Zamanın gücü bundan ibarettir. Maddi enerji ve o hamur sizin için sınırsız bir alandır, o sınırsız alanı harekete geçiren güç zamandır. Genel yaşamda zaman çok sinsice hareket eder sadece saatin tıklaması vardır, gözükmeden akan bir güç vardır. Bir de görüyorsun ki beden çökmüş, bu nesnel dünyada herşeyi yok eden güç zamandır. Sonuç olarak tüm evren yokoluşa sürükleniyor. Sınırsız olan maddi enerjiye siz dahil olarak aktifleştiriyorsunuz fakat harekete geçiremiyorsunuz ama zaman sadece bir dokunuşuyla maddenin patlamasını gerçekleştiriyor. O patlamanın içinde zamanın ilk etkisi kaos yaratmasıdır. Çünkü kaos olmazsa kozmos olmaz. Kaos teorisi buradan esinlenmiştir. Genişleyen madde yavaş yavaş kaostan kozmos haline girer, bu zamanın etkisiyle oluyor. Spirtüel düzeyde zamansızlık düzeyini, “çünkü orada sadece şimdi var” zihniniz algılayamıyor, orada sadece şimdi var sadece an var. Bu oranın gerçeğidir. Biz oranın gerçekliğini buraya getirip oranın gerçekliğine geçit yapmaya çalışıyoruz, o gerçekliği buraya getirip onu bir kapı olarak kullanıyoruz. Zaman düzeyinden zamansızlık düzeyine bir kapı açıyoruz, o kapının ismi “an”dır. Eğer siz andaysanız saatiniz şimdi saatidir ve o artık metafizik düzeydir. Çünkü fizik düzeyde akan zamanı durduramazsınız.”
Akif Manaf, Zihin konulu sohbetten alıntıdır.

Zihinsel Akışa Sahip Olmak

“Trikaladarşi üç zamanı yani geçmişi, şimdiyi ve geleceği gören kişidir. Bilinç Agya çakra düzeyinde olunca ve kişi zihinsel enerjiye, akışa sahip olunca -çünkü zihin de ve zaman da bir akıştır- geçmişi şimdiyi ve geleceği görme gücüne sahip oluyor. Zaman zihini etkiler, zihin zamanın etkisiyle geçmişi, şimdiye ve geleceği ayırt edebilir ve hareket edebilir. İnsan zihinsel akışa sahip olunca geçmişi, şimdiyi ve geleceği görme yeteneğine sahip oluyor. Çünkü o, zamanın akışına ayak uydurabiliyor. O zihnin akışını görebiliyor ve zihnin akışını zamanın akışı ile aynı şekle sokabiliyor. O zaman geçmişe, şimdiye ve geleceğe sahip olabiliyor. O onları görebiliyor ve ayırt edebiliyor. Çünkü siz zihinsel enerjiyi kontrol altına alınca -ki gerçek kontrol ötesinde olmak demektir, zihni kontrol etmek onu ezmek ya da emretmek değil ötesinde olmaktır, yani akışı gözlemlemektir- yani siz zihinsel akışı gözlemleme gücüne sahip olunca onu zaman akışıyla örtüşme ve uyum haline getirebilirsiniz. İki akış bir arada akar, o zaman geçmiş, şimdi ve geleceği görebilirsiniz. Çünkü iki akış yani zihin ve zaman akışı birleşmiş olur.”
Akif Manaf. Zihin konulu sohbetten alıntıdır.

7 Nisan 2019 Pazar

YOGİ

“Yogi hayatının ve eylemlerinin evrensel eylemin bir parçası olduğunu algılamaktadır. O, nabzının atışlarında ve nefesinin ritminde mevsimlerin akışını ve evrensel hayatın değişimini görmektedir. Beden içerisinde ruhun bulunduğu bir saraydır. Bedeni küçümsemek veya vücudun ihtiyaçlarını umursamamak evrensel hayatı küçümsemek veya vücudun ihtiyaçlarını umursamamak demektir. Bir anlamda, bedenin ihtiyaçlarını karşılamak, içinde bulunan ve bedeni kullanan ruha da yansımaktadır. Evrensel Ruh’u anlamak için birey bedende olan kişisel ruhu anlamalıdır. Bunun için de bedensel ve zihinsel dengeleri korumalıdır.”
Yoga Vücut Çalıştırma Sanatı
Büyük Yoga Üstadı Akif Manaf

NEFES TERAPİLERİ

“Günümüzde bazı kişiler medya kanalıyla “Yoga’nın duyguları bastırdığını” söylemekte, duyguları rahatlatmak için spekülatif “nefes terapisi” seanslarını önermektedir. Aslında, Yoga teknikleri duyguları arındırmakta ve hatta özgür bırakmaktadır. Yalnızca amatör kişilerce “yoga” adı altında sunulan asılsız çalışmalar duyguları olumsuz yönde etkiler. Ayrıca, bilinmelidir ki, duyguların bastırılması “yoga” adı ile hareket eden Hinduizm tarikatları tarafından tavsiye edilmektedir. Örneğin; bu tarikatlara göre cinsellik, et yemek, sigara içmek, alkol kullanmak vb. günahtır ve derhal bırakılmalıdır. Dolayısıyla, tarikatlara üye kişiler yasaklar kapsamında yer alan alışkanlıklarını bırakmak için kendilerini zorlar ve duygularını da bastırırlar. Oysa Orijinal Yoga Sistemi’nde kötü alışkanlıklar zaman içinde kendiliğinden erimekte, duygular bastırılmamakta ve birey zorlanmamaktadır. “Yoga’nın duyguları bastırdığını” iddia eden kişiler Orijinal Yoga Sistemi’nin ne olduğunu dahi bilmemekte ve insanları yanıltmaktadır. Ayrıca, bazı “nefes terapisi” adı altında sunulan seanslar duygusal krizlere yol açarak insanları olumsuz yönde etkilemektedir. Bu tür nefes seanslarında insanlara zorla saatlerce ağızdan nefes alıp verdirilmektedir. Neticede, katılımcıların solunum ve kardiyovasküler sistemleri altüst olmakta, sinir sistemi gerilmekte ve sinirsel krizler geçirilmektedir. İnsanların bu bilimselliğe uymayan “nefes terapisi” seanslarında geçirdikleri duygusal ve sinirsel krizler arınma olarak nitelendirilmektedir. Devamlı olarak ağızdan nefes alıp vermek doğru solunum işlevine zıttır ve insan organizmasını olumsuz şekilde etkilemektedir. Sözde “nefes terapisi” seanslarına katılan kişiler depresyon, beyin kanaması, hayati risk altına girecekleri pek çok olumsuz etkiye maruz kalmaktadır.”
Yoga Asana Vücut Çalıştırma Sanatı
Büyük Yoga Üstadı Akif Manaf

6 Nisan 2019 Cumartesi

Meditasyon

Birinin meditasyon yaptığı söylendiğinde genellikle meditasyon tekniğini uyguladığı kastedilir. Meditasyon teknikleri fiziksel ve zihinsel eylemler içermekte olup belirli bir faaliyet ile ilgilidir. Bu faaliyetin amacı meditasyon haline ulaşmaktır. Yani meditasyon teknikleri meditasyon haline ulaşmak için uygulanır. Meditasyon hali, yapmaktan ziyade varolmak olgusudur; böylece yapma modundan varolma moduna geçilir. Doğru ve düzenli uygulama bir çok yarar sağlar, yeter ki birey ulaşmak istediği şeye değil yaptığı şeye odaklansın. Yani meditasyon yaparken meditasyon haline değil, meditasyon tekniğine odaklanmak gerekir. Birey meditasyon tekniğine ne kadar eksiksiz odaklanırsan, meditasyon haline o kadar çabuk ulaşır. Uygulamalar ilerleyince birey zamanın çoğunu meditasyon halinde geçirecektir. Yani yapma modundan çabucak 'varolma' moduna geçip orada kalacaktır.
YOGA, Meditasyon Kitabı
Büyük Üstad Akif Manaf

NİRVANA

NİRVANA...

Hırstan özgürleşmiş insanın kendi ebedî özüyle nihai karşılaşmasına "Nirvana" denir. Dünya gezegeninde, insanların kullandığı ilk dilden gelen "Nirvana" kelimesi "ormansız" anlamına gelmektedir.

"Nirvana" veya "ormansız" kelimesi, hiçlik veya boşluk demek değildir. Bu gezegende ilk insanların kullandığı ilk dil dediğimiz lisanda, "Nirvana" kelimesi "hırs ormanının olmadığı hal" yani hırssızlık hali demektir.

İnsan bir kez hırssızlık hâlinde huzuru bulduğunda, bütün rahatsızlıklar, korkular, gerginlikler, endişeler, çatışmalar, kuşkular vs. kaybolur. O zaman insan varoluşun ölümsüzlük kaynağıyla temasa geçer. Bu kaynağı bilen ölümü bilmez.

HIRS Nedir ve Nasıl Aşılır?
Büyük Üstad Akif Manaf

HİPNOZ

Hipnoz nedir ve etkileri nedir? Akif Manaf, Zihin konulu sohbetten alıntıdır

“Hipnoz aslında Orijinal Yoga Sistemi tekniklerinden psikiyatristler kullanmış, yararlanmış. Kişi derin gevşemede bilinçaltına inebilir ve orada bulunan negatif telkinleri silebilir. Bu Yoga Nidra yöntemidir. Derin gevşemede bilinçli zihin yatıştığında, biz iç tabakalara, bilinçaltına inebiliriz ve orada onarım yapabiliriz. Gereksiz şeyleri atabiliriz, orası bir çöplük gibidir, tonlarca bilgi orada birikmiş ve çöplük halindedir, onu düzeltebiliriz, değiştirebiliriz, onarabiliriz. Psikologlar bunu kapmış, ve sonra kullanmaya başlamış. Bilinçli zihin telkin almaz, bilinçaltı zihin alır. Çünkü bilinçli zihin düşünür. Ama siz kişiyi rasyonel zihni susturup bilinçaltına indirirseniz neyi kumanda verirseniz onu yapar. Kişinin kalıplanması var mesela kediden korkuyor. Bu bilinçaltında oluşmuş fobidir. Psikolog kişiyi bu şekilde hipnotik hal denilen derin gevşemeye geçiriyor. Kişi gevşeme haline geliyor ve bilinçaltıya iletişime geçiyor. İlk defa kediyle ne zaman karşılaştığını görüyor. Psikolog diyor ki sen kediyle oynadın, onu sevdin, korku geçti. Kişi bunu canlandırırsa korku bitiyor. Hipnoz budur, bir kişinin sizi bilinçaltına indirmesi. Burada olumsuz taraflar şudur, bilinçli zihin ile bilinçaltı zihin arasındaki denge kaybolur. Çünkü onun bilinci dışında bu hallere girip biri tarafından yönlendirilmiş. Psikologlar bunu bildiği için bunu fazla yapmıyor, bir süre yapıp seansları bitirmiş. Bu Yoga’dan alınmıştır, biz bunu bilinçli olarak kendimiz yapıyoruz. Rasyonel zihni bırakıyoruz, derin gevşemeye giriyoruz ve orada mesela şifalanma dvdsinde hastalık gitti diyoruz nefese odaklanarak. Bu şekilde akciğer kanseri öğrenciler iyileşiyor. Zihin altını arındırarak şifalanıyorsunuz. Orijinal Yoga Sistemi’nde Yoga Nidra denilen teknik hipnoz olarak psikolojide oturmuş ve onu kullanıyorlar, hipnoz budur.”

3 Nisan 2019 Çarşamba

Öfke Neler Yapar

Kendini gözlemle, özellikle yemek yediğin zaman. Göreceksin ki, öfkeyle yiyorsun ve bu nedenle de ÖFKE YİYORSUN. Öfkeyle yiyen insan aynı zamanda öfke yiyor. Senin öfken yediğin besinlere yansıyor ve onlar da öfkeyle doluyor. Sonra da bu öfke dolu besinleri yiyorsun ve öfken daha da artıyor. Yani sen sadece yemek yiyerek bile öfkeni artırıyorsun. Öfkeyle yiyen kişinin görünümü hoş değil, hatta çirkindir diyebiliriz. Çünkü öfke her şeyi çirkinleştirir. Öfke hayatını kesinlikle çirkinleştirecek. Eğer hayatını güzelleştirmek istiyorsan öfkeyi dönüştürmeye başla. İnsan takdir ve şükran duyguları içinde yemek yediğinde onu izlemek çok güzeldir. Bu görüntü senin de iştahını açar ve sen de yemek istersin ve bu yemek sağlığına da iyi gelir. Öfkeyle yiyen insan öfke yer ve sağlığını mahveder. SAĞLIKLI BESİNLER TÜKETMİŞ OLABİLİRSİN AMA EĞER ONLARI ÖFKEYLE YİYORSAN SAĞLIĞIN BOZULACAK. Demek ki yiyeceklerin sağlıklı olması önemli değil, bir de onları sağlıklı bir şekilde tüketmek gerekir. Besinleri sağlıklı bir şekilde tüketmek için öfkeden özgür olmak gerekir. Öfkeyle yiyen insan besinleri şiddet dolu bir şekilde tüketiyor çünkü öfke şiddete neden oluyor. Sen öfkeli bir şekilde yemek yediğinde besinlere şiddet uyguluyorsun. Onları ısırıyorsun ve onları yok ediyorsun. Öfkeli insan yediği şeylerden nefret eder ve onlara şiddet uygular. Öfke intikam alma duygusuna neden olur ve öfke dolu insan besinleri tüketirken intikam alırcasına ısırır, çiğner ve yok eder. Öfke ateşi intikam ateşiyle birleşince sindirim ateşini engeller ve birey hazımsızlık yaşar. İnsanların yaşadığı hazımsızlığın nedeni besinler değil, öfkedir. Öfkeyle tüketilen besinler hazımsızlığa neden olur ve birey acı çeker.

Öfke Nedir ve Nasıl Dönüştürülür- Akif Manaf

Et Yemek

Et öfke ve şiddet içeren bir besindir. Et tüketimi için MASUM hayvanlar öldürülüyor, onları öldürmek için KATİLLERİ DE ÖFKE İÇİNDE olmalıdır. ÖFKE DUYMADAN KİMSE KİMSEYİ ÖLDÜREMEZ. Öldürülen bir hayvan öfke ve şiddet sonucu öldürüldüğü için, ETİ ÖFKE VE ŞİDDET İÇERMEKTEDİR. Bu nedenle eğer öfke duymayan bir insan et yerse, öfke ve şiddet dolmaya başlar. Oysa öfkeli bir insan sebze ve meyve yediğinde öfkesi dinmeye başlar çünkü bu besinler öfke ve şiddet içermemektedir. Öfkeyi gidermenin bir yolu da çiğ sebze ve meyve tüketmektir. Çiğ beslenme öfkenin yatışmasına neden olmaktadır. Eğer öfke doluysan bir tane çiğ havuç ye- öfken dinmeye başlar. Havuç sana iyi gelecek sen de havuca iyi geleceksin. Bir elmanın sana iyi gelmesi için onu öfke içinde değil, şefkat içinde tüketmen gerekir.

Öfke Nedir ve Nasıl Dönüştürülür- Akif Manaf

Öfke ile Başetmek

İçindeki öfkenin KESİNLİKLE dışarıdaki hiçbir şey ile alakası yok. O, içindeki arzularla, içindeki tatminsizlikle, içindeki travmalarla ilgilidir. Senin iç dünyanı, dış dünyadan gelen farklı şeyler tetikleyebilir.  Eşin, arkadaşın, sokaktaki yabancı vb. Farkındalığın yükselince sen öfkeyi yükselmeden önce yakalayacaksın. O zaman göreceksin ki öfkenin, karşındaki kişiyle bir ilgisi yok. O, içsel bir olgudur ve onu gözlemleyince derinlere inmeye başlayacaksın. Öfke erimeye, çekilmeye başlayacak ve onun köklerine inebileceksin. Olayı ANALİZ ETME SADECE GÖZLEMLE.  O zaman öfkenin nereden kaynaklandığı ortaya çıkacak. Birdenbire öfkenin kaynağını keşfedeceksin. Tatminsizliğe ve kızgınlığa neden olan arzuyu bulacaksın. İçinde bir kızgınlık var, o kızgınlığı gözlemle. Gözlemleyince sindirmeye başlayacaksın ve kızgınlığın yatışacak, derinlere inmeye başlayacaksın.  Göreceksin ki o kızgınlığın nedeni istediğin bir şeyin eline geçmemesidir.  Kaynak bulununca kızgınlığın da kaybolacak.

Öfke Nedir ve Nasıl Dönüştürülür- Akif Manaf

Ebediliği Yakalamak

“Oluşan ve çözülen biçimler dünyasında yaşıyorsunuz. Bu biçimlere sahiplenmemeye çalışarak bağlanmamalısınız daha ziyade bu biçimleri yön bulmak, bilgi edinmek ve gelişmek için kullanmalısınız. Bu biçimleri deneyim kazanmak ve bedenin içindeki ruhi varlığı hatırlamak için kullanabilirsiniz. Bu anılar ertelenmemelidir.

Bu gerçeği şimdi ve burada hatırlamanız gerekir. Bunu yarın değil şimdi yapmanız lazım. Bunu başka bir yerde değil burada yapmanız gerekir. Bu, zaman kaybetmeden şimdi ve burada hatırlanmalıdır. Dün sadece bir anıdır yarın ise yalnızca bir hayaldir. Yani dün ve yarın gerçek olmayan şeylerdir fakat şimdi, ebedi gerçekliktir.

Ebediliği yakalamanız için şimdide kalmanız gerekir. Ebedilikte bulunmak, ebedi ve ölümsüz olmak mümkün müdür? Orijinal Yoga Sistemi’nde her şey mümkündür. Ebedi olmak için geçmiş ve gelecekten sıyrılıp  şimdide kalmanız gerekir. O zaman kendi ebedi doğanıza dönebilirsiniz. Bu nasıl yapılabilir? Orijinal Yoga Sistemini düzenli uygulayarak.

Ebediliğe ulaşmak için zamanı aşmak, yakalamak gerekir. Zamanı nasıl yakalayabilirsiniz? Zihni kontrol ederek. Zihin ve zaman iki çok ince enerjidir ve birbirini sürekli etkiler.

Zamanı yakalamak çok zordur, neredeyse imkansızdır ama zihninizi yakalayabilirsiniz, zihninizi durdurup şimdide tutabilirsiniz. Bu durumda zamanı da durdurmuş olacaksınız, zamanı aşacak ve ebediliğe kavuşacaksınız.”

Büyük Yoga Üstadı Paramahamsa Yogaçarya Akif Manaf
Yoga/Samadhi-Sınırları Aşmak kitabı “Aydınlanma” bölümünden alıntıdır.

31 Mart 2019 Pazar

TİPİNİ Arayanlar

“Sırrı yaşamaya başlayacaksın. Peki, aşk sırrını yaşadığın anı nasıl bileceksin? Bunun özelliği nedir? Özelliği şudur: Gördüğün her canlı varlığı sevmeye başlayacaksın. Herkesi. Nedensizce. Bir neden aramayacaksın. Bir neden gerekmeyecek. Sadece seveceksin. Çünkü senin doğan budur. Ama o doğa bozulunca insan seçmeye ve yargılamaya başlıyor. Hoşlanıyorum veya hoşlanmıyorum diye karar veriyor. Bu benim tipim bu ise benim tipim değil diyor. Buna tipoz hastalığı diyoruz. Bir psikoz var, bir nevroz var, bir de tipoz var. Kendi tipini arama hastalığı. Kişi tipini arıyor. Sonra ne oluyor? Sonra kavga, gürültü, sıkıntı bazen de cinayet işleniyor. İşte tipindi, ne oldu? Hiçbir şey olmadı çünkü bu bir tipoz hastalığı. O yüzden bunu aşmalısın. Tipini arama. Sadece karşındaki insanların gözlerinin içine bak. Orada kendi özündeki aşkın yansımasını göreceksin. Çünkü sadece insanlar değil, bütün canlı varlıklar birbirleri ile aşk bağlantısı içindeler.”
Akif Manaf, Sır Nedir ve Nasıl Algılanır? kitabından alıntıdır.

BUGÜN EVDE YOGA YAPIN

https://youtu.be/0_YJg8eaZXM

Yoga Academy Tv

30 Mart 2019 Cumartesi

Neden Orijinal Yoga Sistemi

Yoga bilgileri Orijinal Yoga Sistemi'nden öğrenilmelidir.Ancak bu halde birey Yoga sisteminin sağladığı tüm yararlara ulaşabilir. Yani mükemmel bedensel, zihinsel, ruhsal uyum ve sağlık geliştirilebilir. Günümüzde yaygın olan sözde yoga türleri Orijinal Yoga Sistemi'nden alıntılar içermelerine rağmen Orijinal Yoga Sistemi'nin sağladığı yararlara sahip değildirler. Sözde yoga türlerinde çalışmalar çoğunlukla kısıtlı ve hatta yanlış bir şekilde uygulanmaktadır. Çünkü gerçek yoga tekniklerine bir sürü spekülatif yöntemler eklenmektedir. Bu da tekniklerin yararlarını azaltmakta ve hatta zarar vermektedir. Yoga evrensel gelişim sistemidir ve insana her yönden gelişmesi için verilmiştir. Yoga sisteminde verilen tekniklerin orijinal ve doğru biçimde uygulanması ile insan organizmasının tüm sistemleri mükemmel şekilde gelişim gösterir. Ne var ki, bazı kişilerin sistemde var olmayan ancak kendi zihinlerinden ürettikleri çalışmaları "yeni" yoga yöntemi geliştirdikleri iddiası ile insanlara sunmalarının önüne geçilememektedir. Bu tür anlamsız iddiaların kaynağı bilgi yetersizliğidir. Bu bağlamda, sözde yoga türleri ve kendi yoga yöntemini geliştirdiği savını öne süren kişilerin ciddiye alınmaması gerçeği açıktır.
Büyük Üstad Akif Manaf

27 Mart 2019 Çarşamba

Hırs ve İhtiyaçlar

Doğal ihtiyaçlar küçüktür ama hırsın iştahı çok büyüktür. Her insanın hayati ihtiyaçları doğal bir şekilde karşılanabilir ama hırsların neden olduğu istekler asla karşılanamaz. Dünya gezegeni herkesin doğal ihtiyaçlarını sağlayabilecek kapasiteye sahiptir fakat dünyadaki hırs buna engel olmaktadır. Gerçek şu ki, hırslı insanların istekleri yerine getirildiği için milyarlarca insanın ihtiyaçları karşılanmıyor. Hırslı insanlar dünyanın kaynaklarını sömürüyor, tüketiyor ve başkalarına hiçbir şey bırakmıyor. Hırs temelde psikolojik bir sorundur. Küresel tüketici toplumun çıkar grupları insanlara, mala mülke sahip olmayanların önemsiz, sıradan, başarısız ve korkak olduklarını dayatır. Bu nedenle insanlar ne pahasına olursa olsun mal mülk sahibi olmaya çalışır. Mal mülk peşinde olan hırslı insan, içsel bir boşluk hissetmeye başlar ve onu nesnelerle doldurmaya çalışır. Bu, sadece geçici bir rahatlama sağlar ama bir süre sonra kişi tekrar o içsel boşluğu hisseder ve tekrar onu doldurmaya çalışır. Bu kısır döngü hayat boyu devam eder ve insan huzur bulamaz. Peki, çözüm nedir? ÇÖZÜM İÇSEL BOŞLUKTAN KORKMAMAK, ONU DOLDURMAYA ÇALIŞMAMAK VE ONUNLA YÜZLEŞMEKTEN GEÇER. İçsel boşluğa dal ve o zaman göreceksin ki bu, varoluşa açılan bir kapıdır. Bazıları "boş zihne" şeytan işi diyor. Fakat boş zihin ile başıboş zihin arasında önemli bir fark vardır. Eğer "şeytan" denilen bir şey varsa oda başıboş zihindir. Boş zihin ise varoluşa açılan kapıdır. Bu kapıdan geç - "hırs" denilen şeytandan arınacaksın. Boş zihinde hırs yok olur çünkü beslenecek hiçbir şey bulamaz. Boş zihinde hırs ve hırsın tetiklediği düşünceler olmaz. Boş zihin bir düşüncesizlik, zihinsizlik, hırssızlık halidir. Bu hale ulaşan, hırsı aşar!

Hırs Nedir ve Nasıl Aşılır- Akif Manaf

İlgi Hırsı

İlgi hırsı ve ilgi, sarhoş edici bir etkiye sahiptir. Çünkü İLGİ DÜNYADAKİ EN GÜÇLÜ UYUŞTURUCULARDAN BİRİDİR. O yüzden ilgi görmeyen veya gördüğü ilgiden mahrum bırakılmış insan, derhal uyuşturucu maddeler kullanmaya başlar. Çünkü ilgi uyuşturucusu bağımlılık yapar ve gördüğü ilgiden mahrum kalan insan, derhal başka türden uyuşturucular kullanmaya başlar. Bu nedenle sürekli ilgi görmek isteyen insan, ilgi hırsına kapılır ve ilgi görmek için çabalar. Ortalarda dolaşan ama kimsenin ona dikkat etmediği, bir köpeğin bile ona havlamadığı, herkesin onu görmezden geldiği, varlığının farkında bile olunmayan ve kimsenin ona bakmadığı bir insan, kendisinin bir hiç olduğunu, önemsiz olduğunu, boşluğa indirgendiğini hisseder. Bu durum insana ölüm gibi gelir, kişi yaşamadığını hisseder ve ölmek ister. İşte bu yüzden insanlar ilgi arayışındadır ve bu arayış insanda ilgi hırsı uyandırır. Dünyevi, sıradan bir insan için ilgi, hayat verici ve motive edicidir. İnsanlar, ilgi çekmek için ünlü olmak ister ve şöhret hırsına kapılır. Şöhret hırsından deliren kişi eğer ünlü olamazsa, en azından kötü şöhretle dikkat çekmeye ve ilgi görmeye çalışır. Bu tür insan iyilik yaparak dikkat çekemezse, kötülük yaparak dikkat çekmeye çalışır. Kişi öyle veya böyle ilgi görmeye çalışır. Hırs söz konusu olunca insanın ne yaptığı önemli değildir, önemli olan dikkat çekmek ve ilgi görmektir. İlgi çekme hırsı ta bebeklikten başlar ve hayat boyu devam eder. Bir bebek ilgi çekmek için sürekli bağırır ve ilgi çekmekte başarılı olduğunu görünce hayatı boyunca bağırmaya devam eder. İşte size insanların sürekli bağırmasının altında yatan basit neden: İlgi Çekme Hırsı! Keza insanları beşikten mezara kadar bağırtan şey hırstır.

Hırs Nedir ve Nasıl Aşılır- Akif Manaf

25 Mart 2019 Pazartesi

Neden Enerji Serbestçe Akmaz

Samimiyetini korumak için maske kullanmaktan vazgeç ve tüm maskeleri bırak. Bu seni samimi ve dürüst yapar. Üzgünsen üzgün olduğunu, kızgınsan kızgın olduğunu, perişansan perişan olduğunu vb. söyle; duygularını bir maske altında saklamaya çalışma. Eğer kızgınlığını ifade edersen kızgınlığın geçer ve öfkeye dönüşmez ama eğer kızgınlığını sahte bir tebessüm arkasında saklamaya çalışırsan bir süre sonra kontrol edilemez bir öfke patlaması yaşarsın. Kullandığın tüm maskeler seni sadece samimiyetsiz yapmaz, sana zarar da verir. Öfke bir zehirdir ve onu bastırarak maske arkasında saklamaya çalışırsan bu zehir tüm vücuduna yayılır ve tahribata neden olur. Eğer üzgünsen üzgünlüğünü ifade et, yalandan gülümsemeye ve mutlu olduğunu göstermeye çalışma- bu sahtelik olur. Üzüntü kötü bir şey değil, onu ifade et- geçmeye başlayacaktır. Ama eğer üzüntünü bastırır ve mutluluk maskesi kullanırsan bir gün gerçekten son derece mutsuz olursun. Negatif duygular bastırılınca pozitif duygular da ortaya çıkamaz. Örneğin nefreti bastırınca sevme zamanı geldiğinde gerçekten sevemezsin. Veya ağlamayı bastırınca daha sonra doya doya gülemezsin. Birey maskeler kullandığında duygusal mekanizma bozulur ve duygusal tıkanmalar oluşur. Enerji merkezlerinde ve kanallarında blokajlar ortaya çıkar. Enerji serbestçe akmaz ve duygusal ifadeler sahte ve suni olur. O yüzden samimi olmak ve duyguları bastırmamak sağlıklı olmanın temelidir. Samimi insan duygularını doğal olarak ifade eder ve doğal bir sağlığa kavuşur. Samimiyet kendin olmak demektir. Kendin ol, o zaman bütün sorunların ortadan kalkacaktır.
Paramahamsa Yogaçarya Maha Yogi

Mutluluğa Ulaşmak


"Gerçek mutluluk dışsal şartlara bağlı değildir. Orijinal Yoga uygulanırken negatif düşünceler, duygular terk edilmekte, bedende rahat hissedilmektedir, kozmik ilkelerle uyum içinde yaşanmakta ve evrensel güçlerden destek alınmaktadır. Bu nedenle de mutluluk anları artmakta ve daha geniş bir sürüye yayılmaktadır. Mutluluk için gerekli olan içsel şartlar oluşturulduğunda, gerçek mutluluk kendiliğinden gelmektedir. İnsan Orijinal Yoga'nın hedefi olan evrensel mutluluğa ermektedir. İnsan evrendeki her şeyi sevgi, saygı ve iyi niyetle yaklaşırsa kişisel bilinci evrensel bilince daha da yakın olur, çünkü dünyadaki her şey evrensel gücün dışa vurumudur. Kişisel bilincin evrensel bilinçle olan bağı sevgiden oluşmaktadır ve kişi mutlu olduğunda sevmek ve sevgiyi paylaşmak kolaylaşmaktadır. İnsan mutlu olduğunda karşılaştığı herkesi sever ve mutlu eder. Gerçek mutluluk insanın kendi içindedir. Orijinal Yoga insana gerçek mutluluğu kendi içinde bulma sanatını öğretir. Yoga tekniklerini uygulayarak insan kendi içinde ikamet eden mutluluğa kısa bir süre içinde ulaşmaktadır; sonra da hiç tecrübe etmemiş olduğu mutluluk üstü spiritüel  bir hale varmaktadır."
Büyük Üstad Akif Manaf
YOGA Asana Vücut Çalıştırma Sanatı Kitabı

AhlakÜstü

Ego güçlenince kişi ünlü olmak ister, çünkü takdir egoyu besler. Bireye saygı duyan insanların sayısı artınca birey kişiliğine daha çok sarılır ve kişilik güç kazanır. Sonra bir gün aynı kişiler eleştirmeye başlayınca kişi acı çeker ama kişiliğini değiştiremez, çünkü güçlenmiş kişilik hiçbir değişikliğe izin vermez. Güçlenmiş kişiliğin etkisi altında olan birey saygınlık ister. Bunun  için kişi tüm yolları dener. Birey saygınlığa para biriktirerek veya biriktirmiş olduğu paradan vazgeçerek ulaşabilir. Herkesle yemeğe çıkarak veya oruç tutarak. Kişi saygınlığa bir şeyler biriktirerek ya da biriktirmiş olduğu şeyleri dağıtarak ulaşmaya çalışır. Bütün bu çabaların arkasında belirli bir gerçek vardır: Kişi başkalarının saygısını kazanmak için kendisine onların gözünden bakar ve böylece kendi bireyselliğinden daha da uzaklaşır. Birey kendisine başkalarının gözünden bakarak onların kendisiyle ilgili ne hissettiklerini anlamaya çalışır ve başkalarının beğenisini kazanmak için adımlar atar. Yani birey kendisi olamaz hep ROL YAPAR. Kişi takdir görebilmek için çok erdemli ve çok ahlaklı biri gibi davranabilir fakat büründüğü kişilik onu asla tatmin etmez. Ahlaklı olmak kişiyi tatmin etmeyince o zaman ahlaksızlık yapar ve geçici bir tatmin yaşar, ama bu sefer de takdir görmez. Asıl güç ahlaklı olmakta değil, çünkü ahlaklı olmaya çalışırken ahlaksızlık da yapabilirsin. Asıl güç ahlaküstü olmaktadır. Ahlak sana toplum tarafından dayatılmış bir şeydir SENİN GERÇEK ÖZÜN İSE AHLAKÜSTÜDÜR.

Güç Nedir ve Nasıl Güçlü Olunur- Akif Manaf

19 Mart 2019 Salı

Aşk Nedir

Aşk nedir? Aşk yakınlık kurmak ve bir olmak için bir araçtır. Aşk bütünleşme aracıdır. Aşk aracılığıyla birine yakınlaşırsın, onunla iletişim kurarsın ve onunla birlik haline gelirsin.

Nefret nedir? Nefret uzaklaşmak, ayrılmak ve iki olmak için bir araçtır. Nefret ayrılma aracıdır. Aşk seni bir araya nefret ise iki dereye getirir. Aşık olduğunda sevgiline kaçarsın nefret ettiğinde ise sevgilinden kaçarsın. Aşk fazla gelince nefret devreye girer çünkü senin aşkı sindirme kapasiten düşük kalmıştır. Aşkı sindiremeyince hazımsızlık yaşarsın ve bu aşk hazımsızlığının ismi nefrettir. Aşkı sindiremeyince nefret ortaya çıkar. Aşk bir besindir. O seni besler; herkesin aşk besinine ihtiyacı var. Beslenmenin kuralı şudur; açlık hissedersin, beslenirsin ve sonra ara verirsin. Tıpkı bunun gibi birey aşık olunca aşkla beslenmeye başlar ve bir süre sonra açlık gider ve birey tatmin olur. İşte o zaman uzaklaşma isteği ortaya çıkar ve sevgilinden ayrılırsın. Fakat bir süre sonra tekrar aşk açlığı meydana gelir ve sevgiline kavuşmak istersin. Bu doğal bir dinamiktir. Acıktığında yemek yersin ve doyuma ulaştığında beslenmeyi unutursun ve yemek masasından ayrılırsın, orada oturmaya devam etmezsin. Fakat biri durmadan sana yemek yedirirse, miden bulanmaya başlar ve kusarsın. Tıpkı bunun gibi sevgilin sürekli yanında olup seni aşkla beslemeye çalışırsa, kusma olasılığı çok yüksektir. İşte bu kusma olasılığının diğer ismi - nefrettir. Aşk iki olgu içerir: Birisi açlık diğeri ise doyum. Eğer aşk sadece açlıktan ibaret olsaydı, eksik kalırdı. Aşk fazla gelince nefret devreye girer ve açlığın artmasını sağlar. Bu açıdan baktığında göreceksin ki, nefret aşkı tetiklemek ve zenginleştirmek için var. Aslında nefret aşktan ayrı bir şey değil, aşkın bir parçasıdır. O zaman nefret olmadan aşk yetersiz kalır. Nefret aşk olgusuna enerji, güç ve canlılık katar. Aşkta nefret yoksa ayrılık da yoktur. O zaman aşk bir esarete dönüşür. İşte nefretin aşka kattığı şey özgürlüktür.

Aşk Nedir ve Nasıl Yaşanır- Akif Manaf

Neden Mutsuz Ölünür

Bütün canlıların ailesi olduğunu idrak etmiş insan, kimseyi mutsuz etmeye kalkışmaz. İşte yalnızca o zaman kimse de insanı mutsuz etmez ve mutlu olmasını engellemez. Nedensiz mutluluk o kadar doğal ve insana o kadar yakındır ki, zihin onu fark etmez. Zihin dışa dönük olduğu için mutluluğu dışarıda arar ve içerideki nedensiz mutluluğu göremez çünkü içe bakmaz. Her bebek doğal bir mutluluk içinde doğar, her yetişkin ise mutsuzluk içinde ölür. Ama neden? Doğum ve ölüm arasında ters giden bir şeylerin olması gerekir. Peki, neden bir insan mutlu doğup mutsuz ölür? Ego yüzünden! Bir bebek doğduğunda ego saydamdır ve bebek hayattan ayrı değildir. Bebek annenin rahmindeyken, anneyle yaşamsal enerji ile bağlantılıdır. Doğumdan sonra da anneyle enerjisel bağlara sahiptir ve annenin enerji alanından beslenir. Sonra büyürken ego katılaşmaya başlar, sertleşir ve bir bencillik duvarı oluşur. Bu, insanı hayattan ayırır ve mutsuz eder. İşte ters giden şey insanın büyümesi sırasında egonun kristalleşmesi ve bencillik duvarının oluşmasıdır.”
İnsan Nedir ve Nasıl İnsanüstü Olunur?
Büyük Üstad Akif Manaf

Aşk ve Nefret

Aşk ile nefret sevgi nehrinin iki kıyısıdır. Eğer sevgi nehrinde akmak istiyorsan her iki kıyıya da ihtiyaç var. Aşk matematiğini kavradığında göreceksin ki, NEFRET AŞKA KARŞI DEĞİL AŞKIN TAMAMLAYICISIDIR. Gece gündüze karşı değildir. Gecenin kendine has güzelliği vardır ve gündüzü tamamlar. Gece ile gündüz bir bütünün iki parçasıdır. Tıpkı bunun gibi nefret ile aşk da mükemmel bir bütünlük oluşturur. Nefret aşkla savaşmaz, onu destekler. Gerçek aşk sınır tanımaz ve korku nedir bilmez. Bu nedenle birey gerçekten aşık olunca nefretten korkmaz ve onunla kolaylıkla baş eder. Eğer aşkın gerçekse nefret onu zayıflatmaz tam tersi güçlendirir.

Aşk Nedir ve Nasıl Yaşanır- Akif Manaf

17 Mart 2019 Pazar

GERÇEK ANLAMDA SEVEBİLMEK

“Gerçek anlamda sevebilmek için birey dünyasal yaşamdan evrensel varoluşa adım atmalıdır. Ancak var olan varlık, gerçek sevgiyi tadabilir, aksi halde tadamaz. Kişi toplumsal çarkın bir dişlisi yani sürünün bir ferdi olduğu sürece gerçekten sevemez, çünkü bireysel olarak var olamaz. Birey ilk önce var olmaya başlamalıdır. Bunun için de kendini tanımalıdır. Kendini tanımayan insan gerçek anlamda var olamaz. O, geçici yapay bir yaşam sürdürür fakat o yaşamın içinde varlık gösteremez. O zaman da gerçekten sevemez ve yalnızlığa maruz kalır. İnsan yalnızca varoluşsal yalnızlık sayesinde var olmanın gerçekten ne anlama geldiğini keşfedebilir. Bu keşiflerin keşfi olacaktır. Var olan insan en kalabalık meydanda bile yalnızlığın tadını çıkarabilir. Bunun için birey varoluşsal yalnızlığın farkında olmalıdır. Bu tür evrensel farkındalık sayesinde birey her an uyanık olacaktır. Her anın farkında olmak tetikte olmak demektir. Fakat bu tür uyanıklık gerginlik demek değildir, gevşeme içindeki canlılıktır.”
Yalnızlık Nedir ve Nasıl Aşılır?
Büyük Üstad Akif Manaf

Anahata Çakra

YOGA ACADEMY JOURNAL 18.Sayıdan sizlet için alıntı yaptık💚

ANAHATA ÇAKRA💚
“Anahata Çakra uyumsuz çalıştığında birey verdiği sevginin karşılığında her zaman takdir, sevgi ve destek bekler.
Bu beklentiler gerçekleşmediğinde birey hayal kırıklığı yaşar.
Birey başkalarına sunduğu sevgiyi kabul etme ve karşılık verme yeteneğinden yoksundur.
Şefkat ve sevgi ifadeleri bereyi rahatsız eder.

Anahata Çakra merkezini uyandırmak için zihin hazır kılınmalıdır.
Birey son derece iyimser ve pozitif olmalıdır.”

Asanaların Yararları

Genellikle insanlar bedenlerinin farkında değildirler ve zamanla bedenlerine tamamen yabancılaşmaktadırlar. Bu da günümüzdeki birçok hastalığın nedenidir. Asanalar bedenin farkına varmayı ve beden üzerinde yoğunlaşmayı sağlamaktadır. Orijinal yoga sistemi duruşları sayesinde bedene karşı duyarlılık, bedensel bilinçlilik artmakta; zihinsel ve fiziksel bütünsellik sağlanmakta; böylece bedensel, zihinsel, ruhsal uyum ve sağlık elde edilmektedir. Asanaların uygulanması insanı stresten, gerginlikten, sıkıntılardan ve depresyondan kurtarmaktadır. Bedende biriken gerginlikler, sıkıntılar ve olumsuz enerjiyi attıkça zihin de daha berrak, daha sakin ve daha kıvrak olmaktadır. Vücut gevşeyince zihinde tazelenerek daha canlı ve dingin olmaktadır. Böylece insan öfkesini kolayca kontrol edebilmekte, daha hoşgörülü olmakta, kendine daha çok güvenmekte, ruhsal sorunları ile kolayca başedebilmektedir.
YOGA Asana Vücut Çalıştırma Sanatı Kitabı
Büyük Üstad Akif Manaf

Sonsuzluk Deneyimi

“Bil ki, sahip olduğun bu yaşam son değil ve tek bir yaşam da değil. Varoluşun sonsuz akışında bu yaşamından önce birçok yaşamın oldu ve bu yaşamından sonra da birçok yaşamın olacak. Bu yaşamına tutunmak ve onun için korkmak gerekmiyor. Bu gerçeği idrak edince korkusuzluğun kapıları önünde ardına kadar açılacaktır. Yaşamın sonsuz olduğunu anlayınca ne zamandan ne de zaman için korkacaksın. Ama buna rağmen zamanın gerçek değerini de bileceksin. Zaman korkusu giderilince ölüm korkusu da giderilecektir. Fakat zaman korkusunu tetikleyen bazı inançlar var. Mesela bazıları tek bir yaşama inanır. Bu inanç mevcut yaşam için korkulara neden olur. Zaman korkusundan kurtulmanın formülü anda kalmaktır. Sen anda kalınca sonsuzluğu yaşayacaksın; sonsuzluğun tadını çıkaracaksın. Bu sonsuzluk deneyimi zaman korkusunu yok edecektir. Böylelikle zaman korkusunun kaybolması için sonsuzluğu yaşaman gerekir.”
Korku Nedir ve Nasıl Korkusuz Olunur?
Büyük Üstad Akif Manaf

8 Mart 2019 Cuma

Hissizlik

Hissizlik pasif nefrettir. Bir süre sonra bu pasif nefret aktif nefret haline geçecek ve bir nefret patlaması yaşanacaktır.

Peki, bu nefret patlamasını önlemek için ne yapılabilir? Affetme eylemi! Ama o an affetmek kolay değildir. O yüzden önce kendini affet! O hissizlik ve sessizlik anında “ Kendimi affediyorum” de.

Peki, kendini niçin affediyorsun? Bencilce sevdiğin için, karşındaki insandan bencilce sevgi beklediğin için, sevgi dilendiğin için, sevgi fakiri olduğun için, aslında kimseyi gerçekten sevmediğin için, sadece rol yaptığın için! (s. 74)
.
.

Nefret Psikolojisi, Akif Manaf, Mart 2018.

6 Mart 2019 Çarşamba

Mutluluk ve Bilinç

Mutluluk insanın bilinç durumu ile ilişkilidir. Bilinçli insan mutluluğu mutsuzluktan ayırt edebilen insandır. Bu tür insan zaman içinde mutsuzluğun nedenlerini keşfedecek ve sonuç olarak mutlu olacaktır.

Bilinçsiz insan ise mutluluğu mutsuzluktan ayırt edemez. Onları karıştırır ve sonuç olarak mutsuz bir hayat sürer. Bu tür insan neden mutsuz olduğunu anlamaz ve mutsuzluğundan başkalarını sorumlu tutar, hep başkalarını suçlar.
O hayat boyu mutsuz olmaya mahkûmdur.

Genelde dünyada iki tür insan vardır: biri insanları sürekli farklı tiplere ayırır ve onları durmadan eleştirir. Diğeri ise insanları hiç ayırmaz ve insanlığı bir bütün olarak görür.
Birinci tür insan hiçbir zaman gerçek mutluluğa ulaşamaz ikinci tür insan ise kesinlikle mutlak mutluluğa ulaşır....

Mutluluk Nedir Ve Nasıl Mutlu Olunur?-Akif Manaf

5 Mart 2019 Salı

Bilinçaltı Zihin

“Bilinmesi gereken en önemli gerçek şudur: bilinçaltı zihin bir fikri kabul ettiğinde, bunu yerine getirmeye başlar ve ayrım yapmaz. Bilinçaltı zihin hem iyi hem de kötü düşünceler için aynı şekilde çalışır. Bu yüzden olumsuz düşünceler başarısızlığın ve mutsuzluğun, olumlu düşünceler ise başarının ve zenginliğin nedenidir.
Doğru ve pozitif bir şekilee düşündüğünüzde zihinsel huzur ve bedensel sağlığa ulaşacaksınız. Bilinçli zihinde bulunan düşüncelerin doğası bilinçaltı zihinden alınan tepkileri belirlemektedir. Bilimsel araştırmalar, düşünceler bilinçaltı zihne iletildiğinde, beyin hücrelerinde etkilerin oluştuğunu gösterir. Bilinçaltı zihin bir fikri kabul ettiğinde, bunu gerçekleştirmeye çalışır. Bilinçaltı zihin öznel zihin olarak da adlandırılır. Öznel zihin aracılığıyla birey başkalarının düşüncelerini algılayabilir ve mühürlü zarfların içindekileri okuyabilir. Öznel zihin ve Yoga teknikleri aracılığıyla dilediğiniz her şey gerçekleşebilir.”
Yoga Dharana Konsantrasyon
Büyük Yoga Üstadı Akif Manaf

4 Mart 2019 Pazartesi

Meditasyonun Amacı

“Alt zihinde bulunan zorlayıcı korkular giderilmediği sürece meditasyonun ileri aşamalarına ulaşılamaz. Bu kompleks ve korkular o kadar zorlayıcıdır ki, dikkati kendi üzerlerine çekmekte ve derin meditasyona engel olmaktadır. Tıpkı demirin mıknatısa doğru çekilmesi gibi, dikkat de alt zihnin malzemesine doğru çekilmekte, birey korkulardan, fobilerden ve endişelerden anormal şekilde hoşlanır gibi olmaktadır. Meditasyonun zirvesi, ruhi özün idrak edilmesidir. Bu, üst zihin aşıldığında gerçekleşmektedir. Bilinç zihinsel incelemelerden sıyrılıp ruhi özle kaynaşır. Bu noktada bilinç tamamen arınmış olur. Birey ruhi özü idrak edince kendi merkezine ulaşmış olur ve kendini maddi ego ile değil, ruhi öz ile özdeşleştirir. Birey varoluşunun merkezinden hareket edince kendini zihin ve bedenle özdeşleştirmez. Beden ve zihnin geçici olduğu ve sadece özün tezahürü olduğu algılanır. Böylelikle meditasyonun amacı zihnin farklı bölümlerini incelemek ve sonunda zihni tamamen aşmaktır.”
Yoga Dhyana Meditasyon
Büyük Yoga Üstadı Akif Manaf