<data:blog.title/>

<data:blog.pageName/>-<data:blog.title/>






31 Temmuz 2018 Salı

Meditasyon

“Başarılı ve mutlu yaşam için uyanık ve aktif durumda olmalısınız. Doğru ve düzenli meditasyon çalışmaları genel sağlığınızı geliştirir ve etkili bir biçimde çalışma kapasitenizi arttırır. Doğru yapılan meditasyonun en faydalı sonucu, varoluşun ebedi olduğunun daima farkında olmak ve sonsuzlukla bağlantıyı kaybetmemektir. Meditasyon yenileyici ve canlandırıcı ruhsal etkilerden yararlanmanın bilinçli biçimidir. Tekrarlanan bilinçüstü haller zihinsel alanı arındırır, böylece zihinsel aydınlanma gerçekleşir ve tüm illüzyonlar ortadan kalkar. Meditasyon sayesinde birey ruhi özü ile temasa geçerek yenilenir, canlanır, aydınlanır. Ayrıca bağışıklık sistemi güçlenir, biyolojik yaşlanma süreçleri yavaşlar, yenileyici enerjiler uyanır, beyin ve sinir sistemi arınır, salgı bezleri ve organlar uyumlu çalışır ve bütün beden baştan aşağı enerjiyle dolar. İnsan, evrenin ritimleri ve akışları ile uyum içinde olur. Birey evrenin süreçleriyle uyumlu olduğunda bu süreçlere dahil olur ve bütün ihtiyaçları kendiliğinden karşılanır. Doğru düşünmeye ve doğru eylemlerde bulunmaya başlar. Olaylar, ilişkiler ve koşullar spiritüel tekâmülü bütünüyle destekleyici şekillerde gelişir. Meditasyon sayesinde birey yüzleştiği sorunlara etkili çözümler bulur. Zihnini olasılıklara açar ve arzu edilen sonuçlara ulaşır. Olaylar düşünülmeyen biçimde bireyin lehine dönecektir; sağduyu ve yetenekler evren tarafından beslenecektir. Orijinal Yoga Sistemi sayesinde çözülemeyecek bir sorun, iyileşemeyecek bir hastalık, herhangi bir zorluk veya başarıyı engelleyecek herhangi bir sınır kalmayacaktır.”
Yoga Dhyana Meditasyon
Büyük Yoga Üstadı Akif Manaf

Alın Yazısı

Kader denen olgu sadece olumlu ve olumsuz geçmiş Karma' ların toplamıdır ve en alt üç Çakra' da kayıtlıdır. Peki neden Kadere "alın yazısı" denir? Aslında kader alında yazılı değildir, en alt üç çakrada yazılıdır. Fakat bu çakralar alında bulunan Acna Çakra tarafından yönlendirilir. Bu yüzden kaderi belirleyen karmik tepkiler Alın Çakrası denen Acna merkezinden tetiklenir. Kadere "alın yazısı "denilmesinin nedeni de budur. Dünyevi bağlılıklar en alt üç çakra da bulunur, çünkü bu çakralar fiziksel bir biçime sahip olan toprak, su ve ateş elementleriyle ilgilidir.

Kundalini Gizemli Evrim Enerjisi Kitabı 7.Bölüm
Büyük Yoga Üstadı Paramahamsa Yogaçarya Maha Yogi Akif Manaf

30 Temmuz 2018 Pazartesi

Eleştiri

HER GÜN OKU!
Sen bir öznesin o yüzden de öznelliğini sürekli yansıtıyorsun. Sen ego'lu birini görüyorsun sana batıyor. ÇÜNKÜ SENDE DE EGO VAR! Ve başka bütün eleştiriler SENİNLE ilgili.
Sen kendinde olan şeyleri görebilirsin. Kendinde olmayan şeyleri göremezsin. Göremezsin. Ve sen birine bakıp sonsuzluğu göremezsin. Çünkü şu an sonsuzluk nedir senin için, tamamen anlamsız bir şey.
Sen sonlu nesnelerin içinde bulunuyorsun. O yüzden birine bakıp; buna bak ya sonsuz diyemezsin. Böyle bir kavram yok. Ama sahip olduğun birçok başka şey var. Birine bakıp ne kadar da kıskanç deyince kendi kıskançlığını yansıtıyorsun. Ne kadar da çirkin deyince kendi çirkinliğini yansıtıyorsun. Çünkü her şey yansıtma yasasıyla çalışıyor. Ve bil ki bu yansıtmalar azalınca işte tekâmülde ilerliyorsun.
Bu arada bir de çekim yasası var. Eleştirdiğin her şeyi sen kendine çekiyorsun. Çünkü evren hep git-gellerden ibaret. Sarkaçtan ibaret. Tekrarlamalardan ibaret.
Kişi kıskanç olduğu için kıskançlığı başkasında görebilir. Ve sonra buna tepki verince bak ne kadar da kıskanç deyince kendi kıskançlığı da katlanıyor. O sanki kıskançlık kapısını açıyor ve kişideki kıskançlığı davet ediyor. Ve onun kıskançlığını alıyor. Bil ki, eleştirdiğin her şeyi sen içine alıyorsun. Belki de bu şeyi sevmiyorsun, yargı şeklinde oluyor ama çok akla sığmaz bir şekilde evrenin işleyişine göre onları davet ediyorsun, topluyorsun...
Bil ki eleştirdiğin her şeyi sen davet ediyorsun. Bir sürü eleştirdiğin her şey sende ortaya çıkıyor ve sen de katlanmaya başlıyor.
Eğer bunu gözlemlersen bunu göreceksin. İşleyiş budur.
Eleştirdin mi o şey sana gelecek aynı hatayı sen de yapacaksın. Birini eleştiriyorsun bak yanlış yapıyor, şöyle yapıyor, böyle yapıyor gözlemle bir süre sonra aynı şeyi sen de yapacaksın. Aynı hatayı sende yapacaksın. Yani kaçınılmaz bir şekilde. Sen kurulmuş saat gibi bir mekanizmayı devreye sokuyorsun. Eleştiriyorsun kendin aynı şeyi yapacaksın. O yüzden yargılardan özgürleşmek çok önemli. O yüzden size diyoruz ki yargılama o zaman yargılanmayacaksın. Başkaları da seni yargılamayacak. Çünkü bu bir alışkanlık.
Ama eğer sende yargı yoksa o zaman yargıyı çekmeyeceksin. O zaman yargılansan bile bu senin genel eylemsel gidişatını engellemeyecek. Çünkü hiç farkında olmadan bütün bu yargılar ve eleştiriler seni kısıtlıyor. Bunun farkında değilsiniz ama bu büyük bir engel. Yargıdan korkmak. Ne diyorlar? Ayıp, insanlar ne der? Komşu ne der? Bu ne der o ne der?
İnsanlar sürekli bu modda değil mi? Böyle yapma o ne der bu ne der. Sürekli yargıdan korkmak. Beni yargılayacaklar öyle yapma, öyle giyinme, öyle bakma, öyle gülme, sesli gülme, kahkaha atma ya da ağlama ya da bağırma ya da kısa etek giyme, şort giyme, şunu yapma, bunu yapma.
İşte yargıdan korkmak. Ama sen ne kadar yargılarsan o kadar yargıdan korkacaksın. Çünkü sen yargılıyorsun. Sen o enerjiyi gönderiyorsun o zaman o enerji geri dönüyor ve seni engelliyor. Yargılamak kendini engellemek demek. Potansiyellerini kaybetmek demek. Ne kadar çok yargılarsan o kadar çok gücünü kaybedeceksin.
Bu arada basit enerjisel düzeyde de sen zaten zamanını enerjini yargıya harcıyorsun. Boşuna harcıyorsun. Ve o yargıların hepsi sana dönüyor. Ondan sonra çevrenin yargısı seni kontrol etmeye başlıyor. Bir süre sonra sen bir kukla haline geliyorsun, artık çevre seni kontrol ediyor. Çevre ne diyecek? Nasıl tepki verecek? Sürekli o kaygıdasın. Nasıl giyineceğim, ne yapacağım?
Beyaz giyinme kışta bana deli derler. Ve bunun gibi her şey. İşte sürekli yargılanmaktan korkmak. O yüzden evet farkındalığını bu yönde kullanacaksın. Ve kendine kısa bir formül kullanabilirsin. Al sana yargılardan kurtulma formülü; nedir o formül?
Bakıyorsun kıskançlık görüyorsun ne kadar da kıskanç. Ve formül şudur; “Kendine bak!!” Kendine bak! Kendine bak! Kendine bak! Bu formülü tekrarla. Her yargıladığında bu formülü tekrarla kendine göreceksin. Kendine aynı şeyi göreceksin. Ne kadar çabuk sen yargılardan kurtulursan o kadar hızla ilerlemeye başlarsın. Şaşıracaksın.
Koskoca bir yük sırtından düşecek. O kadar hafifleyeceksin ki, göreceksin ki tonlarca yargı yükünü sen üzerinde taşıyormuşsun. Ve o taşıdığın yargı yükü seni engelliyor. Belini büküyor. Böyle zorla yürüyorsun. İşte o yükü bırakınca müthiş bir özgürlük gelecek. Ve bütün o yargıladığın şeyler hızla yok olacak. Senden uçup gidecek kuşlar gibi...
Paramahamsa Yogaçarya Maha Yogi

Öz Benlik

"BİLİMSEL araştırmaların tüm amacı bireyin kendini ve kim olduğunu unutmaktır. Kişi uzay, mekân, uzam ve zaman ile o kadar meşguldür kendine ayıracak zaman bulamamaktadır. Birey tüm hayatını bilimsel araştırmalarla geçirmesine rağmen ölüm döşeğinde kim olduğuna dair bilgiden yoksundur. Bu bir trajedidir! Çünkü kişi her türlü nesnel bilgiye sahip olmasına rağmen hayatta en önemli şey olan öznel bilgiye sahip değildir. Yani birey hayat boyu nesneleri araştırmış ama kendisini araştırmamış. Neden?

Çünkü kendisiyle yüzleşmekten korkmuş, kim olduğuna dair bilgi edinmekten kaçmış, kendisini görmek istememiş. Neden? Çünkü nesnelerle uğraşmak rahatlatıcı kendisiyle uğraşmak ise rahatsız edici ve sinir bozucudur. Birey içindeki o bütün nefreti, öfkeyi, kıskançlığı, kini, hırsı, açgözlülüğü, şiddeti, ihtirası, doyumsuzluğu vs. görmek istemiyor. Çünkü öze ulaşmak için bunlarla yüzleşmek, bunları tanımak ve bunları aşmak zorundadır.

Bütün bunlarla uğraşmaktansa, benliği inkâr etmek daha kolaydır. 'Kendini inkâr et, kendini çöpe at, kendini yok et, intihar et' egodan gelen talimat budur. Çünkü ego gerçek benliğini bulmanı istemez – özbenliğin bulunuşu egonun yokoluşudur!"

BİLGİ Nedir ve Nasıl Bilgili Olunur?
Büyük Üstad Akif Manaf

29 Temmuz 2018 Pazar

YOGİ

"YOGİ, Asanalar vasıtasıyla bedenîni geliştirerek vücudu ruh için yararlı bir araç haline getirmektedir. Yogi ruhun yükselmesi için bedenin yararlı bir araç olduğunun farkındadır. Eğer beden güçsüz ve hasta ise, ruh uçma kapasitesini yitirmiş kuşa benzer.

YOGİ ölüm korkusundan özgürdür çünkü zamanın bedeni nasıl çökerttiğinin farkındadır. O, bedenin hayat boyu devamlı değiştiğini ve ölümün bedenin son bir değişimi olduğunu bilmektedir.
Doğum ve ölüm doğal bir olaydır ama ruh doğum ve ölüme tabi değildir. Beden ruhun kıyafetidir ve insan eskimiş beden kıyafetinin yırtılıp gitmesine üzülmemelidir.

YOGİ, bedenin yalnız haz almak için değil; insanlara ve topluma hizmet için verildiğini anlamaktadır. O, bedenin kendi malı olduğunu düşünmez ve bedenin bir gün gideceğini hiçbir zaman unutmaz. Asanaları  uygulayarak birey hayatta en önemli şeyi; sağlığını kazanmaktadır. Sağlık öyle bir şeydir ki parayla alınamaz, yalnız emek vererek kazanılabilir.

Sağlık bedenin, zihnin ve ruhun tam bir uyum ve denge halidir.

Büyük Üstad Akif MANAF'ın
YOGA/Asana Vücut Çalıştırma Sanatı Kitabı

28 Temmuz 2018 Cumartesi

Nefret Sesi

“Nefret Sesi
Müzik, şarkı ve dans mutluluk vericidir. Bir insan kendinden geçercesine dans edince içindeki sevgi nefret ile dans eder ve nefret kendinden geçerek tekrar sevgiye dönüşür. O yüzden sevdiğin insandan nefret etmekten korkma sadece onunla dans et ve nefretin tekrar sevgiye dönüşmesini sağla! İnsanlara ta çocukluktan itibaren, “sevdikleri insandan nefret etmemeleri” öğretildi. İşte bu, daha sonra insanların hayat boyu karşılaştığı zorluklara, acılara, çıkmazlara, üzüntülere, hayal kırıklıklarına, pişmanlıklara ve suçluluk duygusuna neden oldu. Bu ikilikler dünyasında insanlara ta çocukluklarından itibaren ikiliğin bir kutbunun kötü bir şey olduğu öğretilmektedir. İşte bütün sorunların nedeni bu yanlış eğitimdir. İkilikler dünyasında sevdiğin insandan nefret etmek nefes alıp vermek kadar doğaldır ve kötü bir şey değildir. İnsan bu gerçeği kavrayınca nefreti kabullenir ve bu kabulleniş nefretin tekrar sevgiye dönüşmesini sağlar. Nefret olduğu gibi kabul edildiğinde, sevgi üstün gelmiştir. Artık bölünme yoktur, birlik vardır. İki bir olmuştur ve bir olan var olmuştur. Sevgi ile nefret birlik olup bütünlük içinde kabul edildiğinde, birey olağanüstü derinliğe ve sıradışı içgörüye sahip olur. O zaman birey tarif edilmez bir aşkınlık haline erişmekte ve dünyasal sevgi ile nefreti barındıran varoluşsal aşka dalmaktadır.”
Nefret Psikolojisi
Büyük Üstad Akif Manaf

27 Temmuz 2018 Cuma

Kıskançlık ve Sevgi

KISKANÇLIK ve Sevgi iki zıt kutuptur...

Kıskançlık tekel sevgi ise çokel demektir.
Kıskançlık tutmak sevgi ise vermek demektir.
Kıskançlık hapsetmek sevgi ise özgür bırakmak demektir.
Kıskançlık sahip olmak sevgi ise olmamak demektir.

SEVGİ, avuçlarını açmak kıskançlık ise avucunun içine almak demektir.

Kıskançlık psikolojisi cahilliğe dayanmaktadır. Birey kendisi, başkaları ve ilişkileri hakkında hiçbir şey bilmediğinde kıskançlık ortaya çıkar.
Cahillik kıskançlık doğurur kıskançlık ise cahilliğe neden olur. Bu kısırdöngüden özgürleşmenin tek yolu tekamüldür.
Çünkü yalnızca tekamül yolunda birey sevginin gerçekten ne olduğunu idrak eder.

KISKANÇLIK Nedir ve Nasıl Özgürleşilir?
Büyük Üstad Akif MANAF

İçimdeki Boşluk

“Kişi kendindeki belirli özellikleri sevmeyince ve onları kabul etmeyince bir boşluk oluşuyor. O boşluğu nefret dolduruyor çünkü kendine sevgisi yok. O zaman kişi sevgiyi dışarıdan almaya çalışıyor ve alamayınca da sevgiyi alamadığı insanlardan nefret ediyor. Yani kişi sevgiden nefret etmeye başlıyor. Bu bir insanın yaşayabileceği en büyük trajedi! Sevgiden nefret etme trajedisi. Bu trajedinin sonu intihardır çünkü sevgiden nefret eden insan yaşamdan da nefret eder ve yaşamı yok etmek ister. Nefretin temelinde olan şey nedir? Kendini sevmemek ve kabullenmemektir. Bu yüzden kişi kendisini sevecek birini arıyor ve bulunca ondan kendisini sevmesini bekliyor. Sevmeyince de ondan nefret ediyor. O yüzden bütün dünyevi ilişkiler çatışma dolu. Çok güzel bir ilişki kuruyorsun ve birdenbire çatışma ortaya çıkıyor. Çünkü içindeki boşluk doldurulmamış ve birileriyle onu doldurmaya çalışıyorsun ama çatışma çıkınca o boşluk nefretle doluyor. İnsan içindeki nefretten kendisiyle nefretten özgür sevgi iletişimi kurarak özgürleşebilir.”
Nefret Psikolojisi, Akif Manaf kitabından alıntıdır.

26 Temmuz 2018 Perşembe

Korkuları Aşmak

Korkuları aşmak için üç şeye ihtiyaç var: Zeka, Mizah ve Sevgi. Zekanı uyandır, korkularına gül ve yüreğini sevgiyle doldur-korkular kaybolmaya başlayacaktır. Korkutan şeyleri gör, onlara gül ve onları sev-korkacak bir şey kalmayacak. Bir insanın hayatı ya sevgiyle ya da korkuyla kontrol edilebilir. İnsanlar gerçek sevginin ne olduğunu bilmedikleri için hayatı korkuyla kontrol etmeye çalışıyorlar. Sonuç: Paramparça olan hayatlar ve darmadağın olan insanlar. Sevginin olmadığı yerde korku filizlenmeye başlar. Sevgi boşluğunu her zaman korku doldurur. Sevginin yokluğunu korkunun varlığıyla anlarsın. Sevgi yoksa insanın içinde pozitif hiçbir şey bulunamaz.
Paramahamsa Yogaçarya Maha Yogi

25 Temmuz 2018 Çarşamba

Korkular

İnsanlar önce döllenmeyi sağlar, sonra da çocuk olsun mu olmasın mı diye düşünür. İşte uyanmamış zeka budur!Tıpkı bunun gibi insanlar önce korkuyu yaratır sonra da yok etmeye çalışır. Size korku konusunda zeki olmanın yolunu gösteriyoruz. Korkunun kaynağının farkına varacaksın ve korkunun döllenmesini engelleyeceksin. O zaman korku doğmayacak. Yani önce korku tohumlarını atıp sonra da filizlenmesini engellemek yerine, tohumların atılmamasını sağlayacaksın. Bu kökten bir çözüm. Korkuların kökünü kurutacaksın. O zaman bir daha ortaya çıkmayacaklar. Yani korkuları önlemek, onlarla uğraşmaktan daha zekice bir yaklaşımdır. Korkuların ortaya çıkmaması için farkındalığını kullan. Ve mevcut korkularını dönüştürmek için yine farkındalığını kullan. Böylelikle korku olayında farkındalık tek ilken olsun.
Paramahamsa Yogaçarya Maha Yogi

23 Temmuz 2018 Pazartesi

Bütünleşmek

“Yoga kelimesinin bir tarifi de bütünleşmektir. Uyguladığımız teknikler bütünleşmeye neden olur. Bütünlüğü böyle kazanıyorsunuz. Gelişen farkındalık aracılığıyla vücudu bir sağaltım laboratuvarına çeviriyorsunuz. Orijinal Yoga Sistemi’nde bu vücudu bir araştırma aracına çeviriyorsunuz ve siz aslında bir araştırmacı oluyorsunuz. Yaşamı, varoluşu ve kendinizi araştırmaya başlıyorsunuz. Hiçbir zaman yapmadığınız bir şeyi yapıyorsunuz. Kendinizi inceliyorsunuz, araştırıyorsunuz. Bu bir başlangıç ve araştırınca ne görüyorsunuz? Parçalanmış bir kişilik, bir yaşam görüyorsunuz. Yani sevgi var mı, yok mu? Seviyor muyum? Nefret mi ediyorum? Kişi tam da bunu anlamıyor. Seviyor mu, nefret mi ediyor? Gerçekten bu iş olacak mı, olmayacak mı? Bunun da cevabını veremiyor, çünkü yaşamı paramparça, kişiliği parçalanmış. Zihinsel parçalanma, fiziksel parçalanma ve bütün hastalıkların nedeni budur. Orijinal Yoga Sistemi ile bütünlüğe doğru ilerlemeye başlıyorsunuz. Bu bütünleşme nasıl başlıyor? Aslında teknikler sadedir ama derin etkileri vardır. Başlangıçta yaptığımız nefesler ve nefesle hareketin senkronizasyonu yani eşzamanlılığı bir bütünleşmenin başlangıcıdır. Orijinal Yoga Sistemi’nde görüyorsunuz ki her kelimenin arkasında bir pratik uygulama var, her uygulamanın arkasında bir gerçekleştirme var. Yani o bütünlüğe nasıl ulaşıyoruz? Ulaşma araçlarından biri de doğru nefes ve doğru hareket ve onların eşzamanlı hale gelerek birleşmesi, bir bütünlük oluşturmasıdır. Sonra bu bütünleşme enerji düzeyine de yansıyor. Hareket, nefes ve enerji akımlarının bütünlüğü oluşuyor. Sonra da enerji merkezleri düzeyinde gerçekleşiyor; vücuttaki enerji merkezlerinin ve kanallarının dengeli ve bir bütün olarak çalışması sonunda zihinsel bütünleşmeye neden oluyor. Kişinin parçalanmış zihni toparlanıyor, bütünleşiyor.”
Kader Nedir ve Nasıl Kaderin Efendisi Olunur?
Büyük Üstad Akif Manaf

22 Temmuz 2018 Pazar

Sevilme İhtiyacı

Sevilme ihtiyacı sonsuz olduğu için onun neden olduğu esaret ve yalnızlık da sonsuzdur. Birey ne yaparsa yapsın sevgilisi hep daha fazlasını hayal edecek ve hayal kırıklığına uğrayarak çaresiz hissedecektir.
Her aşık yeterince sevilmediğini düşünüyor çünkü kimse gerçekten sevemiyor. Herkes sadece sonsuza dek sevilmeyi bekliyor ve sitem ediyor. Gerçek şu ki yalnızca sevilme ihtiyacı olmayan insan gerçekten koşulsuzca sevebilir.
Peki, kimdir o sevilme ihtiyacı olmayan insan? Kendini seven insan. Bir insan ebedi ruhi varlık olduğunu anlayıp kendisini özündeki varoluşsal sevgiyle severse yani Mutlak olanın sevgisine kavuşursa, sevilme ihtiyacından ve yalnızlıktan özgürleşir. Bunun başka yolu yoktur!
YALNIZLIK Nedir ve Nasıl Aşılır?
Büyük Üstad Akif Manaf

Uyanık Bilinç

“Zihin sayısız düşünceler tarafından dondurulunca canlılığını ve gücünü kaybeder fakat Yoga tekniklerinin ateşi zihinsel buzları eritince zihin ayna gibi ruhi özü yansıtmaya başlar ve ruhi varlığın koşulsuz, özverili ve saf ebedi doğası ortaya çıkar. Samadhi halinde birey geçici beden, zihin, duygular, düşünceler ve maddi benlik olmadığını idrak eder. İnsan özünde saf bilinç olduğunu ve geçici bir biçim aldığını anlar. Tüm bedenler ebedi bilincin aldığı geçici biçimlerdir. Fakat insan şaşırarak bedeni ebedi gerçeklikle bir tutar. Siz varoluşun özüsünüz ve geçici bedende bulunuyorsunuz. Bilincin saf özü Samadhi halinde yaşanmaktadır. Samadhi tüm nesnel arzuları yok eden yumuşak, dengeli eylemsizliktir. Samadhi karmik etkileri yakan kozmik bir ateştir. Böylece Samadhi ne fiziksel bilinçsizlik ne de yok oluşun uyuşuk halidir. Samadhi tutkuların olmadığı haldir. Sadece bu halde, yani tamamen uyanık bilinç halinde gerçek tümüyle ortaya çıkar. Samadhi yeni bir yaşam tarzına uyanıştır; bu yaşam tarzında birey hayatı inkar etmez fakat sade yaşamayı tercih eder ve saadetin kendi içinde olduğu öğrenir.”
Yoga Samadhi Sınırları Aşmak
Büyük Yoga Üstadı Akif Manaf

Tek Başınalık

Bu dünyaya ait olanlar aidiyet arar, bu dünyaya ait olmayanlar ise bütünlük ararlar. Aidiyet yalnızlığa bütünlük ise tek başınalığa neden olur. Tek başına olan insan bu dünyada yürür fakat bu dünyanın dışında kalır. O, bu dünyada yabancı değil, sadece yolcudur. Bu dünyadan geçer ve ötesine gider. O kalabalığın içinden geçse bile tek başınalığını korur. O, bu dünyadadır fakat bu dünyadan değildir. TEK BAŞINA OLAN İNSAN BAŞKALARIYLA BİN BİR İLETİŞİM KURAR FAKAT BİR TANESİNE BİLE AİT OLMAZ, HEP AYRI DURUR. O herkese yakınlık gösterir, samimi olan herkes ona yakın hisseder fakat o yakınlığın arkasında mesafe vardır çünkü o, bu evrene ait değildir. Bu varoluşsal mesafe özgürlük mesafesidir. Bu mesafe bireyi bu dünyada olmasına rağmen bu dünyadan özgür kılar. Bu mesafe mesafeli olmak demek değildir, neşeli olmak demektir. Birey bu dünyaya ait olmaz fakat kendine ait bir alanı olur.
Paramahamsa Yogaçarya Maha Yogi

21 Temmuz 2018 Cumartesi

Antilop

“Eğer nesne yeterince yükselerek yerçekimi alanının dışına çıkmışsa, dünyanın manyetik güçleri onu geri çekemez. Dünyanın yerçekiminden kurtulmak için roket çok büyük bir hızla fırlatılmaktadır. Buna benzer, bilinç Anahata çakra düzeyine yükseldiğinde birey kaderin etkisinden kurtulmaktadır. Yükselen bilinç iradeyi tetikler, irade titreşimi hızlanarak özgür irade düzeyine ulaşmakta ve kısmet çekiminin ötesine çıkmaktadır. Özgür iradesini kullanarak birey önceki yaşamlarda birikmiş gizli etki ve eğilimlerin tesirinden kurtulur. Bilinç Anahata çakra düzeyine ulaştığında birey gerçek Yogi olmaktadır. O zamana kadar birey sadece Yoga öğrencisidir. Bu dünyada sayılı gerçek Yogi mevcuttur ve sadece bir kaç gerçek Yoga Üstadı vardır. Bilinç Anahata çakra düzeyine ulaştığında birey Yogi olmaktadır, çünkü tamamen Yoga şuur düzeyinde yerleşmektedir. Yogi yalnızca kendi güçlerine ve Evrensel Bilinç’e güvenmektedir. O dıştan gelen hiçbir şeye bel bağlamamaktadır. Anahata Çakra düzeyinde kaderden kurtuluş ve geleceği özgür irade aracılığıyla belirleme gerçekleşmektedir. Bu aşamada zihin devamlı kontrol altında olmaktadır, çünkü olumsuz kararlar ve eylemler bilincin alt düzeye inmesine neden olabilir. Bu durumda bilinci yine Anahata Çakra düzeyine yükseltmek çok zor olacaktır. Bilincin bu tür çöküşünü önlemek için birey her zaman antilop gibi uyanık olmak zorundadır. Antilop her sese çok duyarlıdır. Buna benzer birey her fikre dikkat etmelidir. Bu yüzden antilop Anahata Çakra merkezinin taşıyıcısıdır. Antilop huzursuzluğun değil, uyanıklığın simgesidir.”
Yoga Çakra Enerji Merkezleri Bilimi
Büyük Yoga Üstadı Akif Manaf

Sevilmek İstiyorum

Günümüzün insanı sevilmeye ihtiyaç duyar fakat sevemez. İşte en büyük sorun budur: sevilmeye ihtiyaç duymak ama sevememek! Gerçek şu ki yalnızlık çeken insan sevemez fakat en çok sevgiye ihtiyacı olan insan da yalnızlık çeken insandır. Yalnızlık çeken insanın sevilme ihtiyacı o kadar büyüktür ki sevgi kokusu aldığı insana sıkıca yapışır. Bu yapışma eğilimi sevgi akışını engeller ve kişi gerçekten sevemez, sadece rol yapar. Bu aşk rolü yapmanın arkasında duygusal sömürü yatmaktadır. Kişi: "Seni seviyorum" der fakat derdi sevilmek ve sevgi almaktır. Yalnızlık çeken insan sevgi vermekten acizdir çünkü verecek sevgisi yoktur. Aslında sadece sevgi değil şefkat, merhamet, mutluluk, coşku vb. hiçbir şeyi yoktur. O sevgi fakiri fakat yalnızlık zenginidir. O sadece yalnızlığını paylaşmak için ilişkiye girer fakat paylaştığı yalnızlık karşısındaki kişiyi mahveder. Bu anlamda yalnızlık çeken insanlar tehlikelidir çünkü öfke ve nefret doludur.
Paramahamsa Yogaçarya Maha Yogi