<data:blog.title/>

<data:blog.pageName/>-<data:blog.title/>






kitap alıntıları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kitap alıntıları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Mart 2019 Cuma

Hissizlik

Hissizlik pasif nefrettir. Bir süre sonra bu pasif nefret aktif nefret haline geçecek ve bir nefret patlaması yaşanacaktır.

Peki, bu nefret patlamasını önlemek için ne yapılabilir? Affetme eylemi! Ama o an affetmek kolay değildir. O yüzden önce kendini affet! O hissizlik ve sessizlik anında “ Kendimi affediyorum” de.

Peki, kendini niçin affediyorsun? Bencilce sevdiğin için, karşındaki insandan bencilce sevgi beklediğin için, sevgi dilendiğin için, sevgi fakiri olduğun için, aslında kimseyi gerçekten sevmediğin için, sadece rol yaptığın için! (s. 74)
.
.

Nefret Psikolojisi, Akif Manaf, Mart 2018.

3 Mart 2019 Pazar

Beden Değilsiniz

Ruh bir tartışma konusu değildir, bir oy konusu da değil.Ruh bir farkındalık konusudur.Ve farkındalık "Ben kimim ?" Sorusuyla başlar."Ben kimim ?Bu beden miyim?Bu zihin miyim? Bu düşünceler miyim?,bu eylemler miyim? Tüm bu sorular "Ben kimim?sorusuyla başlar.Kişi sorar :"Ben kimim ?Beden miyim?"Ama eğer kişiye sorarsanız "Bu beden ,kafa ,eller, bacaklar kimin?""Benim bedenim,benim kafam ,benim elim ,benim bacaklarım " diye cevap verir."O zaman sen kimsin?" diye sorarsıınız.Kisi düşünmeye baslar çünkü kim olduğunu bilmiyor.
Yani beden sizin ama siz kimsiniz? Bedenin sahibi olan kim? Bedenin içinde bulunan ebedi ruhi varlık O ben dediğiniz ,"benim bedenim "dediğiniz unsur sizsiniz,yani ruhi varlıgınızdır.Bedenin sahibisiniz.Ama beden değilsiniz...
Kader Nedir ve Nasıl Kaderin Efendisi Olunur?
Büyük Üstad Akif MANAF

15 Şubat 2019 Cuma

Kölelik

Fiziksel düzeyde iki tür kölelik var: bedenin köleliği ve beden köleliği. Yani bir insan başka bir insanın kölesi olabilir; bu, bedenin köleliğidir. Veya insan kendi bedeninin kölesi olabilir; bu da beden köleliğidir. Yani bir insan başka bir insanın kölesi olabilir; bu da beden köleliğidir. Başkasının kölesi olmaktan kurtulmak daha kolaydır ama kendi bedeninin kölesi olmaktan kurtulmak zor bir iştir. Çünkü genelde insan bunun farkında değildir. Bir başkasının kölesi olmak özel bir durumdur ve herkes bunu yaşamaz ama kendi bedeninin kölesi olmak herkes için geçerlidir.
Özgürlük Nedir ve Nasıl Özgür Olunur- Akif Manaf

14 Şubat 2019 Perşembe

Sahip Olmak

Etrafına bak: herkes elindeki şeyleri korumak için çabalıyor. Genel insanın tüm hayatı sahip olduğu şeyleri korumak için çabalamaktan ibarettir. Bu korunma çabaları korkulara neden oluyor-kaybetme korkularına. Ama sonuç olarak ölüm gelip her şeyi alıyor. Bu nedenle insanlar ölümden korkuyor ve ondan nefret ediyor. Çünkü ölüm gelip sahip olduğu ve hayatı boyu koruduğu her şeyi alacak. Ölüm en büyük hırsızdır. Ve bu hırsız hiç bir yasa tanımaz ve yasalar ona hiç bir şey yapamaz. Ölüm evrensel yasalara uyar. Ölüm yasadışı sahip olduğun her şeyi senden alır çünkü bu dünyada gördüğün hiçbir şey sana ait değil. Sen yanılgı içinde olduğun için kendini onların sahibi ilan ediyorsun. Ölüm ise gelip sana kimin sahip olduğunu hatırlatır ve gösterir.
Korku nedir ve nasıl korkusuz olunur.
Büyük Üstad Akif MANAF

11 Şubat 2019 Pazartesi

Bahyakaşa

Sanskritçe Bahyakaşa kelimesi iki sözcükten ibarettir; Bahya ve Akaşa. Bahya sözcüğü dış, Akaşa ise uzay veya mekan demektir. Böylelikle Bahyakaşa kelimesi dış uzay anlamına gelir.  Bizi çevreleyen maddi evrena Bahyakaşa denir. Bahyakaşa Dharana esnasında dış uzay araştırılır. Bunun için bir uzay aracı değil konsantrasyon gücü kullanılır. Beden yerdeyken bilinçdışı uzaya yükselmekte ve gezegenleri, yıldızları, astroitleri seyretmektedir. Bu uygulama sırasında kendinizi dış kozmosun engin uzayının bir parçası olarak deneyimleyeceksiniz.
Yoga Dharana Kitabı
Büyük Üstad Akif Manaf

10 Şubat 2019 Pazar

Güç Yağmuru

Bir insanın içindekileri görmek ve kişiliğini tanımak istersen ona engelsiz bir güç ver. Ne olduğunu göreceksin...
Eğer içinde bir çürüme varsa çökecek ama yoksa yükselecek.
Yağmur yağınca bazı bitkiler çiçek açar bazıları ise çürür.
Tıpkı bunun gibi güç yağmuru insanın içindeki potansiyelleri besler ve ortaya çıkmasına fırsat tanır.
Güç yağmuru yıkıcılığın zehirli bitkilerinin büyümesine neden olmaz, tam tersi yapıcılığın güzel çiçeklerinin açmasına yardım eder. İnsan hayvani içgüdülerine hâkim olmazsa, güç her zaman suistimal edilecektir.
Yalnızca hayvani dürtülerden özgür olan insan gücünü insanlığın tekâmülü ve mutluluğu için kullanabilir.
GÜÇ Nedir ve Nasıl Güçlü Olunur?
Büyük Üstad Akif MANAF

Nefret Değer Verme Biçimidir

“Kişi nefreti içinde bir çocuk gibi büyütüyor ama onunla baş edemiyor çünkü nefret insanlık dışı bir duygudur ve insanlık dışı eylemlere neden olur. İşte burada sizlere sunduğumuz içsel simya, nefret zehrine karşı kullanılacak tek panzehirdir. Başlangıçta bir duygu vardı, o duygu sevgiydi ve o sevgi bilinçli varlıklaydı. Sonrasında ise bilinçli varlık insan bedeni aldığında kimseden nefret etmez durumdaydı çünkü onları tanımıyordu. Bir insan başkalarını ne kadar tanırsa, onlardan o kadar yani tanıdığı kadar nefret eder. Nefret her ne kadar negatif ve yıkıcı bir duygu olsa da aslında bir değer verme biçimidir. Çünkü insan değer vermediği kişilerden nefret etmez, yalnızca değer verdiklerinden nefret eder. Bu her ne kadar paradoksal bir durum olsa da gerçek budur!”
Nefret Psikolojisi, Akif Manaf kitabından alıntıdır

2 Şubat 2019 Cumartesi

Dost mu Düşman mı

Eğer bir insan hiçbir düşmanı olmasın istiyorsa, o zaman hiçbir dostu da olmamalıdır. Çünkü dost edinmek düşman edinmek demektir. Senin dostun her an düşmanın olabilir. Bu bir an meselesidir. Çözüm nedir? Yalnız kalmamak için dost edinmeye çalışma çünkü dünyevi dostluğun düşmanlıktan farkı yok. Dünyevi insanlar: "Dostunu yakın tut, düşmanını daha yakın tut" diyorlar çünkü düşmanların dostlardan fazla farkı yok.
Yalnızlık Nedir ve Nasıl Aşılır- Akif Manaf

22 Temmuz 2018 Pazar

Sevilme İhtiyacı

Sevilme ihtiyacı sonsuz olduğu için onun neden olduğu esaret ve yalnızlık da sonsuzdur. Birey ne yaparsa yapsın sevgilisi hep daha fazlasını hayal edecek ve hayal kırıklığına uğrayarak çaresiz hissedecektir.
Her aşık yeterince sevilmediğini düşünüyor çünkü kimse gerçekten sevemiyor. Herkes sadece sonsuza dek sevilmeyi bekliyor ve sitem ediyor. Gerçek şu ki yalnızca sevilme ihtiyacı olmayan insan gerçekten koşulsuzca sevebilir.
Peki, kimdir o sevilme ihtiyacı olmayan insan? Kendini seven insan. Bir insan ebedi ruhi varlık olduğunu anlayıp kendisini özündeki varoluşsal sevgiyle severse yani Mutlak olanın sevgisine kavuşursa, sevilme ihtiyacından ve yalnızlıktan özgürleşir. Bunun başka yolu yoktur!
YALNIZLIK Nedir ve Nasıl Aşılır?
Büyük Üstad Akif Manaf

Tek Başınalık

Bu dünyaya ait olanlar aidiyet arar, bu dünyaya ait olmayanlar ise bütünlük ararlar. Aidiyet yalnızlığa bütünlük ise tek başınalığa neden olur. Tek başına olan insan bu dünyada yürür fakat bu dünyanın dışında kalır. O, bu dünyada yabancı değil, sadece yolcudur. Bu dünyadan geçer ve ötesine gider. O kalabalığın içinden geçse bile tek başınalığını korur. O, bu dünyadadır fakat bu dünyadan değildir. TEK BAŞINA OLAN İNSAN BAŞKALARIYLA BİN BİR İLETİŞİM KURAR FAKAT BİR TANESİNE BİLE AİT OLMAZ, HEP AYRI DURUR. O herkese yakınlık gösterir, samimi olan herkes ona yakın hisseder fakat o yakınlığın arkasında mesafe vardır çünkü o, bu evrene ait değildir. Bu varoluşsal mesafe özgürlük mesafesidir. Bu mesafe bireyi bu dünyada olmasına rağmen bu dünyadan özgür kılar. Bu mesafe mesafeli olmak demek değildir, neşeli olmak demektir. Birey bu dünyaya ait olmaz fakat kendine ait bir alanı olur.
Paramahamsa Yogaçarya Maha Yogi

19 Ağustos 2016 Cuma

SPİRİTÜEL TEKAMÜLÜN 7 AŞAMASI


1. Kısmen Bilinçli:

Bu aşamada birey ben bilinçlidir ve farkındalığı fiziksel düzeydedir. Birey kendisinin ruhsal yapısına ve spiritüel realitelere dair geçerli bilgilere sahip değildir. Birey kendini beden ve zihin ile güçlü bir şekilde özdeşleştirmiştir ve fiziksel ihtiyaçlarını tatmin etmek için çabalamaktadır. Geleneksel inançlara, kalıplara, kavramlara ve eylemlere bağlıdır. Kişi iyi ve dürüst bir insan olsa da zihinsel tutumu genellikle dar ve sınırlıdır. Ruhsal konularla ilgilendiğinde gelenekçi, dinsel ve sabit inançlara yönelir. Eğer böyle bir insan doğru biçimde meditasyon yaparsa spiritüel yönde tekamül etmeye başlar.

2. Bilinçaltı:  

Bu aşamada değişken ruh halleri, zararlı alışkanlıklar, kaprisler ve dünyevi arzular davranışları etkiler ve düşünme tarzı yanılgılar yüzünden karmakarışıktır. Mantık yetersiz, düşünceler hatalıdır. Birey sürekli gerçekçi olmayan hayaller kurar ve bir fantezi dünyasında yaşar. Aşırı duygusallık, kendini kandırma, bağımlılık yaratan ilişkiler ve kendini geçersiz kılan davranışlar yaşamı karmaşık hale sokar. Ruhsal konularla ilgilendiğinde birey egzotik, farklı, yabancı ve pratik olmayan uygulamalarla ilgilenir. Bu aşamada olan kişi doğru biçimde meditasyon yaparsa, ayaklarının yere basmasını sağlayacak eylemlere yönelecek, ilişkilerde ve eylemlerde pratik bir rotada ilerleyen bir hayat tarzı geliştirecektir.

3. Ben Bilinçli:

Bu aşamada birey, hür iradeye ve benlik konusunda net bir algıya sahiptir. Birey ayırt etme kapasitesine sahip, başarılı, temel ihtiyaçları sağlayabilen ve hedeflerine ulaşabilen bir insandır. Genellikle ben merkezcil eğilimler yüzünden birey kaderinin kontrolünün tamamen kendi elinde olduğuna inanır. Kişi güç, kontrol ve statü elde etmek için çabalar. Ruhsal konularla ilgilendiğinde birey “Yaşamın amacı nedir?” yerine “Bu amaca ulaşmanın bana ne yararı var?” tarzında soru sorar. Bu aşamada birey varoluşun metafiziksel ilkelerini anlayabilir fakat bu bilgileri eylemlere dökmek için fazla motive olmaz. Bilgi ve bilgelik arasında önemli bir fark vardır; Bilgi doğru enformasyondur; bilgelik ise onun belirli hayat koşullarında nasıl kullanıldığını bilmektir. Bu aşamada meditasyon yaşamı zenginleştiren yararları için uygulanabilir. Düzenli uygulama sayesinde birey kendisinin, başkalarının ve dünyanın yararları için yeteneklerini kullanmaya başlar.

4. Aşama, Üstün Bilinç:

Bu aşamada farkındalık fiziksel ve zihinsel sınırları aşar ve ruhsal benliği bedensel benlikten ayırt etmeye başlar. Bireyin ruhsal uyanışı ve spiritüel tekamülü hızlanır. Zihinsel süreçler, hayal ve illüzyonlar aşılmaya başlandığı için zekaya ait güçler uyanmaya başlar. Sezgisel yetenekler çok daha belirgin olur. Bu aşamada insan gerçek bir Yoga Üstadı’nın değerini anlamaya başlar. Üstadın rehberliği altında geriye kalan bedensel ego hissinin çözülüp dağılmasını sağlar ve bilincin daha genişlemiş hallerini deneyimler. Bu aşamada birey ideal bir öğrenci olup hızla öğrenir ve öğrenileni etkili biçimde uygular.

5. Aşama; Kozmik Bilinç:

Bu aşamada Yoga sayesinde beden ve zihin o kadar arınıp saflaşır ki bilincin genişlemiş halleri artık normal olur. Ruhsal özün varlığı gerçeğinin algılanması birlik farkındalığını sağlar. Spiritüel tekamülün ilk aşamalarında birey bir tür bilinç hali deneyimler, yani genel yaşam içinde aşkın realitelerin de algılanması ve bu realitelerin bilgisi ortaya çıkar. İnsan kozmik bilinçte sabitleştiğinde bu bilincin her yerde olduğu, her şeye gücünün yettiği ve her şeyi bildiği farkındalığı kalıcı olur. Meditasyon hali artık kendiliğinden oluşur ve odaklanma aşkın düzeylere doğru serbestçe akar. Hayat, doğa olgularının tam desteği ile bencilliğin ötesine geçerek yaşanır. Arzular çaba harcamadan gerçekleşir, istekler doyuma ulaşır ve ihtiyaçlar kolaylıkla karşılanır. Ölüm, boşluk ve yok oluş gibi sınırlayıcı kavramlar kaybolur. Sınırsız yaşam gücü ve koşulsuz sevgi ortaya çıkar.

6.Aşama Bütünleşmiş Bilinç:

Bu aşamada tanrı olarak bilinen Öz Kaynak’ın realitesi algılanır. Öz Kaynak kendisinden evrenlerin ve ruhi varlıkların yayıldığı tek tezahür ettirici Güç, Varlık, Temel, Varoluştur. Bu aşamada ruhsal uyanış daha da hızlanır. İçgörüler ortaya çıkar ve zeka gücü deneyimlerin de geçerli kıldığı evrensel bilgileri sağlar. Bu aşama öğrenmekle ilgili en arınmış zekasal yeteneğin de ötesindedir; bu aşamada bilinmeyen algılanmaya başlanır. Yani genellikle öğrenme sürecinde bilgi önce sezgisel olarak idrak edilir ve sonra doğrudan tecrübe edilir ve gerçekleştirilir. Bu aşamada bireyin farkındalığı açık olur ve kişi kendiliğinden en sağlıklı yaşam tarzına uyum sağlar. Spiritüel tekamülün ilk aşamalarında birey dünyevi hayalleri ve yanılsamaları zihinden silmek için Yoga tekniklerini her gün uygulamalıdır. Bu aşamada ise düzenli uygulama kendiliğinden gerçekleşmektedir.

7. Aşama; Aydınlanmış Bilinç:

Bu aşamada saf varoluş yani mutlak, değişmeyen gerçeklik hali meydana gelir. Maddi, astral, nedensel düzeylerden Öz Kaynak düzeyine kadar bilinç birliği kusursuzca gerçekleşir ve tam spiritüel bilgeliğe ulaşılır. Bu aşama temellenince deneyimlenecek hiçbir şey bulunamaz ve bilinecek başka hiçbir şey kalmaz. Bu evrende tamamen aydınlanmış ruhi varlıklar dünyada sadece spiritüel tekamül ile ilgili görevlerini icra etmek ve diğer ruhi varlıkların spiritüel tekamülüne yardımcı olmak için yaşarlar.

Dhyana Meditasyon Kitabından Alıntıdır

Büyük Üstad Paramahamsa Yogacharya Maha Yogi Akif Manaf

9 Ağustos 2016 Salı

Mekânsal Karma


Bir mekânda yapılan eylemlerin sonuçları bu mekânda bulunan insanları etkiler ve MEKÂNSAL KARMA olarak adlandırılır.

Kökenleri Şamanizm inançlarına uzanan, bir gezegenin, bir mekânın, ulusun, ırkın vb. ruhu olduğuna dair iddialar vardır. Bu iddialar bilimsel değil, sadece batıl inanç kaynaklıdır. Bir gezegenin, mekânın, ulusun ve ırkın kendine özgü bir enerji alanı vardır ve bu enerji alanı Karmayı etkiler.

Mekânsal Karma doğduğumuz yer, kent, ülke, kıta ve gezegen ile ilgilidir. Mekânlar, karmik geçmiş tarafından etkilenir. Fiziksel boyutta mevcut olmayan olaylar astral boyutta halen sürüyor olabilir…
Savaş alanlarında, çok sayıda insanın öldüğü kaza ve doğal felaket mekânlarında ölen insanların acı çeken ruhları çoğu zaman hala oradadır. Bu tür mekânlar negatif Karmaya sahiptir ve bu mekâna giren insanları olumsuz bir şekilde etkiler.

Birey korkunç bir ölüm yaşadığında, genelde ölüm sırasında hissettiği dehşete, duyduğu nefrete veya çektiği ıstıraba bağlı kalmaktadır. İçinde yaşadığı bu hal, onun “ölmüş” olduğunu fark etmesini engeller. Kişi “ölmüş” olduğunu anlamadığı için, acıları yüz yıllarca sürer. Acı, öfke veya nefret ne kadar güçlüyse, bu kişiler öldükleri fiziksel mekana o kadar çok sabitlenirler. Bu tür mekanlar negatif enerjiyle kirlenir...

Istıraplı ruhi varlıklar yerleştikleri mekanda bulunan insanlarla iletişime geçmeye çalışır ve onlara negatif bir şekilde tesir ederler. Bu ıstıraplı ruhi varlıklar uygun bir insan bulup ona takılarak her yerde onu takip eder ve böylece posesyon (bedeni ele geçirme) olarak adlandırılan olgu ortaya çıkar.

Istıraplı ruhi varlık takıldığı insanın zihnini negatif yönde etkiler, bazen de bedenin içine girer. İnsan spiritüel açıdan gelişmiş ve güçlü değilse ıstıraplı ruh bedeninin üzerinde tam bir hâkimiyet kazanır ve istediği gibi kullanır.
Istıraplı ruhi varlıklara av olmamak için insan bu tür mekânlardan kaçınmalıdır.

YOGA çalışmaları sayesinde insan bu tür olumsuz olayları önleyebilir.

Büyük Üstad Akif MANAF'ın
YOGA/Kundalini Gizemli Evrim Enerjisi Değerli kitabından...

31 Temmuz 2016 Pazar

Zaman Nasıl Aşılır

Genelde zaman üç unsura ayrılır: Geçmiş, şimdi ve gelecek. Fakat bu ayrım bilimsel değildir çünkü şimdi gerçektir geçmiş ile gelecek ise gerçek dışıdır.  Gerçek olanı gerçek olmayan bir arada tutmak hatalı bir yaklaşımdır.
Geçmiş ve gelecek zamanın parçalarıdır, fakat 'şimdi' öyle bir özel doğaya sahiptir ki onu zamanın bir parçası olarak adlandırmak çok da doğru değildir. Şimdiki zamanın ötesine geçmek için bir araçtır.
Geçmiş ve gelecek insanı zamanın ötesine ulaştıramaz, yalnızca şimdiki an zamanın ötesine geçmeyi sağlayabilir. Sen şimdiki anda sabitleşince zamanın ötesine geçebilir, zamansızlığa, sonsuzluğa ve ebedi mutluluğa erişebilirsin.
Geçmiş artık olmayan gelecek ise henüz olmamış olandır yani onlar var olmayan şeylerdir. Geçmiş, şimdi ve geleceğin arasında gerçekten tek var olan şey şimdidir. Var olan var olmayanla aynı düzeyde tutulamaz. Büyük Üstad Paramahamsa Yogaçarya Maha Yogi Akif Manaf
Mutluluk Nedir ve Nasıl Mutlu Olunur kitabından alıntıdır

24 Temmuz 2016 Pazar

Sevgi Dolu Oyunlar ve Mutluluk

Bireyler bu evrene doktor, mühendis, avukat olmak için gelmediler, sevgi dolu oyunlar sergileyerek mutlu olmak için geldiler. Fakat gelme nedenini unutarak olmadıkları şey olmaya çalıştıkları için mutsuzlar. İnsanlar mutsuz çünkü doğal olan şeylerden gitgide daha da uzaklaşmışlar. İnsanlar güç para ve prestij peşindeler Çünkü bu şeylerin onları mutlu edeceğini inanıyorlar. Fakat bu şeyler doğal olmadığı için mutluluk vermiyor. İnsan bir kuşun ötüşünü dinleyerek, bir kelebeğin uçuşunu izleyerek veya bir gülün kokusunu alarak mutlu olabilir. Doğadan gelen bu şeyler karlı değildir fakat onlar insanın mutlu olmasını sağlar. Demek ki karlı olmanın mutlu olma ile bir ilgisi yoktur. İnsanlar kar peşinde koşturarak mutsuzluk buluyorlar demek ki mutlu olman için kar peşinde koşturman gerekmiyor. Bu para kazanmak demek değildir, bu sadece kar manyağı olmak demektir.

Mutluluk Nedir ve Nasıl Mutlu Olunur Kitabından Alıntıdır

Büyük Üstad Akif Manaf

Baş Aşağı Duruşlar

İnsan doğal olarak mutlu olmak yerine doğaya aykırı olarak sürekli mutsuzdur. Yani bir anlamda baş aşağı duruyor. Bu nedenle baş aşağı duruşlar yapıyoruz ki durum dengelensin. İnsan baş aşağı durunca normal hale geliyor ve mutlu hissetmeye başlıyor. Çünkü normal olan mutluluk anormal olmuş, anormal olan mutsuzluk ise normal olmuş. Şimdi anormalden normale dönmek için baş aşağı durman gerekiyor. (gülüşmeler)
Evet, komik çünkü yaşam zaten komiktir. Varoluş mizahla doludur. Sen o varoluşsal mizahi yakalayınca mutlu olacaksın. İnsanlar mutsuz çünkü her şeyi çok ciddiye alıyorlar. Oysa varoluşsal oyunda hiçbir şeyi ciddiye almayacaksın.
Mutluluk Nedir ve Nasıl Mutlu Olunur Kitabından Alıntıdır
Büyük Üstad Akif Manaf

17 Haziran 2016 Cuma

Olgunlaşmak

İnsan olgunlaşınca her işi seve seve yapar ve bu sevgi yaratıcı olmasını sağlar. Her işte yaratıcılığı ortaya koymak yaşama sanatıdır. Olgunlaşmış insan tüm hayatının her anını insanlığa beklentisiz hizmet sayesinde kesintisiz kutlamaya dönüştürmüştür.

Yaşam bir kutlama haline gelmişse ölüm de bir kutlama olacaktır. Olgunlaşmış insan bedenini terk eder ve geriye bakmaz. O zaman ölüm bir düşüş değil bir yükseliş olacaktır; hayatın en yüksek zirvesi olacaktır. Yaşamın sonu değil yeni bir başlangıç olacaktır. Ölüm bir kutlama olgusuna dönüşecektir.

Paramahamsa Yogaçarya Maha Yogi - "Olgun Nedir ve nasıl Olgun Olunur?" kitabından alıntı

21 Mayıs 2016 Cumartesi

Mutluluk

Mutluluk bir seçimdir; ya sayısız isteklerin peşinden giderek mutsuz olmayı ya da gereksinimlerinizi karşılayarak mutlu olmayı seçersiniz. Eğer şu an mutlu değilseniz demek ki, gerçekleşmemiş istekleriniz var. Kitabı okumaya devam edin mutlu olacaksınız. Mutluluk sakinlik halidir, zihnin hiçbir istekle rahatsız olmadığı haldir.

Mutluluk istek ve acıların olmadığı bir haldir. İstekler mutluluğa değil acılara neden olur. Mutluluk için mücadele etmeniz gerekmez. Mutlu olmak için istekleri bir kenara atıp özünüze odaklanmanız gerekir. Aradığınız mutluluk dışta değil içtedir. Bugüne kadar dış dünya kimseyi mutlu etmemiştir.

Mutlu olmak için kendinizi eğitmeniz gerekir. Kendinizi eğitmek için çabalayınca mutlu olmayı hak edersiniz. Hak etmek çalışarak kapasitenizi artırmak demektir. Samadhi haline derhal girip üstün mutluluğu yaşamak isteği okyanusu bir kovaya koyma çabasına benzer.

Okyanus oradadır ama onu kovaya sığdıramazsınız. Ya küçücük bir kısmını alabilirsiniz ya da çalışarak kovayı okyanusa sığdıracak hale getirebilirsiniz. Yani kovayı okyanus kadar büyüteceksiniz. Samadhi oradadır ama onu bünyenize sığdıracak kapasiteye sahip değilsiniz. Çalışarak yeterli kapasiteye sahip olunca Samadhi halini yaşamayı hak etmiş olursunuz. Ve samimi, beklentisiz çabalarla herkes buna ulaşabilir."

Büyük Yoga Üstadı Akif Manaf'ın 'Yoga:Samadhi-Sınırları Aşmak' Kitabından Alıntıdır.

16 Mayıs 2016 Pazartesi

Üstad

İnsan bir gün tüm bu yalanlardan usanınca hakikati aramaya başlar. Mevcut kişisel gelişim metotlarını denemeye başlar ve hayal kırıklığına uğrar çünkü onlar da sahtedir. Hakikat ruhi özünde saklıdır ama ona ulaşamıyorsun. Bilincin varoluşsal gerçeğin bir parçasıdır ve ihtiyaç duyduğun her şey özünde mevcuttur. Mutlak Kaynak’tan ayrıldığında özünde hakikati taşıyorsun ve o hakikate ulaşmaya çalışıyorsun ama toplum sana sahtecilik yapmayı dayattığı için hakiki hayata dönemiyorsun. Özündeki hakikate ulaşman için bir hakikat uzmanına, bir Üstada ihtiyacın var aksi halde özündeki hakikate ulaşamazsın. Kişiliğin o kadar sahtedir ki içindeki gerçeğe ulaşamıyorsun. Hakikat özünde bulunsa bile gerçek bir hakikat uzmanı olmadan, Üstad olmadan ona ulaşamazsın. Hakikat özünde saklıdır ve hakikat kapısının anahtarı yalnızca gerçek Üstad tarafından verilebilir. Sen hakikatin ne olduğunu bilmiyorsun o yüzden de ona ulaşamazsın. Bilen birine ihtiyacın var aksi halde gerçek olmayan sözde “hakikatin” peşinden gidersin ve hayal kırıklığına uğrarsın. Hakikat gizemlerin gizemidir ve onu kendi çabalarınla bulamazsın. Bulabileceğini sanırsın ve hatta bazen bulduğunu düşünebilirsin ama bu sadece yanılgının devamı olacaktır. Hakikat yolunda yürümek kolay değil çünkü yalanlara alışmışsın. Sana sürekli yalan söyleniyor ve sende sürekli yalan söylüyorsun. Bu yalan dünyasından ayrılmak kolay değil ve ürkütücüdür. Çünkü toplum seni yalanlarla uyutmuş ve hipnotize etmiş. Bu hipnozdan çıkmak ve gerçekleri görmek cesaret ister. Bugüne kadar inandığın her şey yalanmış. Bu gerçekle yüzleşmek büyük bir darbedir ve korkulara neden oluyor. Sahte kişiliğine alışmışsın ve alıştığın şeylerin bırakılması ürkütücüdür. Sahte kişiliğini bırakmaya başlayınca çocukluk travmaları yüzeye çıkar ve onlarla baş etmek zorundasın. Bu çok rahatsız edici olduğu için kolaylıkla pes edebilirsin.

İşte bu zor durumlarda sana yol gösteren, seni bilgilendiren, sana cesaret veren ve yolunu aydınlatan varlık Üstad olacaktır. Üstad yoldaki tüm zorlukları sana anlatacak ve nasıl aşacağını gösterecektir. Bu zorluklarla tek başına baş etmen imkansızdır. Bunu tek başına yapabileceklerini düşünenler büyük bir yanılgı içindedir. Hayatları boyu kendilerini kandırdıkları için bu konuda da kendilerini kandırıyorlar. Kandırmak bir alışkanlık haline gelmiştir, bundan en çok zarar gören sensin. Olgunlaşmaya başlayınca yaşamana izin verilmemiş çocukluğun ortaya çıkar ve çocuksu davranmaya başlarsın. Bundan korkma yaşanmamış çocukluğunu yaşa. Bundan çekinme. Bir doktor, avukat veya başkan olabilirsin. Çevrendekilerin ne düşüneceğini umursama ve yaşanmamış hayatını yaşa. Bu seni rahatlatacak ve olgunlaştıracaktır. Olgunlaşmaya yardım eden bir unsur da güven unsurudur. Bir bebek annesine ve anne sütüne güvenmezse hayatta kalamaz. Bir bebeğin güveni kesindir, şüphe ve korku içermez. Olgunlaşmak için tıpkı bir bebeğin annesine güvendiği gibi Üstada güvenmelisin. Aksi halde tekamül edemez ve olgunlaşamazsın. Fakat bu güven cahil insanın körü körüne güveninden farklıdır. Bu güven gerçek bilgi ve deneyime dayanan güvendir. Deneyim yaşadığın ve bildiğin için güveniyorsun. İnandığın için değil, bildiğin için güveniyorsun. Kendine güvenmeye başladığında başkalarına da güvenirsin. Özgüvenin ortaya çıkınca özünü keşfeder ve özüne güvenmeye başlarsın.

BÜYÜK YOGA ÜSTADI PARAMAHAMSA YOGAÇARYA MAHA YOGİ AKİF MANAF'IN OLGUNLUK NEDİR VE NASIL OLGUN OLUNUR? ŞAHESERİNDEN