21 Kasım 2019 Perşembe
Küresel Siyasî Kaos
2 Temmuz 2019 Salı
Mutsuzlar için Ne Yapılacak
olmak için mutlu olmalısın.
Büyük Üstad Akif Manaf
25 Haziran 2019 Salı
Gunalar
Büyük Üstad Akif Manaf
Yemek Yemek
Mutluluk Nedir ve Nasıl Mutlu Olunur
Büyük Üstad Akif Manaf
Cinsel Enerji
23 Haziran 2019 Pazar
Mutluluk Şovu
Mutluluk Nedir ve Nasıl Mutlu Olunur
Büyük Üstad Akif Manaf
22 Haziran 2019 Cumartesi
Mutluluk Nedir
Büyük Üstad Akif Manaf
Dans ve Müzik
17 Nisan 2019 Çarşamba
KALİ YUGA ÇAĞI
KALİ YUGA ÇAĞI
Kali kelimesinin Sanskrit karşılığı “korkunç” anlamını taşır. Bu çağda korkunç şeyler meydana gelir, her şey kötüye giderek su kaynakları kirlenir. İnsanlar Prana’yı ağız yoluyla beslenme sırasında alır. KALİ YUGA insanı konuşarak iletişim kurar. Spiritüel bilgiler tahrip edilir, dinler çöker ve Yoga Sistemi’yle ilgisi olmayan şeylere “yoga” adı verilir. Kali Yuga çağında insanlar tüm çabalarına rağmen isteklerine ulaşmakta zorlanırlar.
Kali Yuga çağı 432.000 yıl sürmektedir. Kali Yuga çağının yaklaşık 5.000 yılı geride kalmıştır. Her Kali Yuga’nın sonunda bir su baskını gerçekleşir. Sular çekildikten sonra Satya Yuga (dürüstlük) tekrar başlar. Böylelikle yaklaşık her beş milyon yılda bir gezegenimizde tam su baskını gerçekleşir.
Genelde, “benzer benzeri çeker” prensibine göre, bireysel ruhun önceki hayatında oluşturduğu eğilimleri onun benzer eğilimlere sahip olan ailede doğmasını sağlar. Fakat her şeyin karmakarışık olduğu Kali Yuga’da eğitmen işçinin ailesinde, siyasetçi ise tüccarın ailesinde doğar. Bu da her türlü, aile içi anlaşmazlığı yaratır. Sınıfların karışması bireylerin olumsuz Karma üretmesinden kaynaklanmaktadır.
Olumlu Karma toplayan kişi kendi sınıfına ait olan ailede doğar ve doğuştan gelen yetilerine göre ilerler. Olumsuz Karma toplayan kişide hayvani doğa daha baskındır, birey farklı sınıfta doğar ve hayatı altüst olur. Bir insan doğası itibariyle ya eğitmen, ya yönetici, ya tüccar ya da işçidir ve bu doğayı değiştirmek imkânsızdır. Yalnızca YOGA sayesinde insan bunun ötesine geçebilir.
YOGA/Kundalini Gizemli Evrim Enerjisi
Büyük Yoga Üstadı Akif Manaf
Geçiçi Durak
Bu dünya ebedi yolculukta sadece geçici bir duraktır. Eğer buranın sadece bir durak olduğunu unutursanız ve sürekli geçici nesnelere sahip olmaya çalışırsanız kendiniz için dayanılmaz acılar acılar üretirsiniz. Sonra da çektiğiniz acılar yüzünden başkalarını suçlarsınız. Bilin ki, çektiğiniz tüm acılar sizin ürününüzdür ve onlardan kurtulmak sizin elinizdedir.
İnsan mutlu olmak ister ama sorunlar üreterek mutsuz olmak için de her şeyi yapar. Bu, bir paradokstur. İçinizdeki tüm sorunlar ve çatışmalar sizin tarafınızdan üretilmiştir. Çünkü siz dış dünya ile iç dünya arasındaki ilişkiyi anlayamamışsınız, bu iki dünya arasında köprü kuramamışsınızdır.
Büyük Üstad Paramahamsa Yogaçarya Maha Yogi Akif Manaf'ın "Yoga:Samadhi-Sınırları Aşmak" kitabından alıntıdır
27 Mart 2019 Çarşamba
Hırs ve İhtiyaçlar
Doğal ihtiyaçlar küçüktür ama hırsın iştahı çok büyüktür. Her insanın hayati ihtiyaçları doğal bir şekilde karşılanabilir ama hırsların neden olduğu istekler asla karşılanamaz. Dünya gezegeni herkesin doğal ihtiyaçlarını sağlayabilecek kapasiteye sahiptir fakat dünyadaki hırs buna engel olmaktadır. Gerçek şu ki, hırslı insanların istekleri yerine getirildiği için milyarlarca insanın ihtiyaçları karşılanmıyor. Hırslı insanlar dünyanın kaynaklarını sömürüyor, tüketiyor ve başkalarına hiçbir şey bırakmıyor. Hırs temelde psikolojik bir sorundur. Küresel tüketici toplumun çıkar grupları insanlara, mala mülke sahip olmayanların önemsiz, sıradan, başarısız ve korkak olduklarını dayatır. Bu nedenle insanlar ne pahasına olursa olsun mal mülk sahibi olmaya çalışır. Mal mülk peşinde olan hırslı insan, içsel bir boşluk hissetmeye başlar ve onu nesnelerle doldurmaya çalışır. Bu, sadece geçici bir rahatlama sağlar ama bir süre sonra kişi tekrar o içsel boşluğu hisseder ve tekrar onu doldurmaya çalışır. Bu kısır döngü hayat boyu devam eder ve insan huzur bulamaz. Peki, çözüm nedir? ÇÖZÜM İÇSEL BOŞLUKTAN KORKMAMAK, ONU DOLDURMAYA ÇALIŞMAMAK VE ONUNLA YÜZLEŞMEKTEN GEÇER. İçsel boşluğa dal ve o zaman göreceksin ki bu, varoluşa açılan bir kapıdır. Bazıları "boş zihne" şeytan işi diyor. Fakat boş zihin ile başıboş zihin arasında önemli bir fark vardır. Eğer "şeytan" denilen bir şey varsa oda başıboş zihindir. Boş zihin ise varoluşa açılan kapıdır. Bu kapıdan geç - "hırs" denilen şeytandan arınacaksın. Boş zihinde hırs yok olur çünkü beslenecek hiçbir şey bulamaz. Boş zihinde hırs ve hırsın tetiklediği düşünceler olmaz. Boş zihin bir düşüncesizlik, zihinsizlik, hırssızlık halidir. Bu hale ulaşan, hırsı aşar!
Hırs Nedir ve Nasıl Aşılır- Akif Manaf
İlgi Hırsı
İlgi hırsı ve ilgi, sarhoş edici bir etkiye sahiptir. Çünkü İLGİ DÜNYADAKİ EN GÜÇLÜ UYUŞTURUCULARDAN BİRİDİR. O yüzden ilgi görmeyen veya gördüğü ilgiden mahrum bırakılmış insan, derhal uyuşturucu maddeler kullanmaya başlar. Çünkü ilgi uyuşturucusu bağımlılık yapar ve gördüğü ilgiden mahrum kalan insan, derhal başka türden uyuşturucular kullanmaya başlar. Bu nedenle sürekli ilgi görmek isteyen insan, ilgi hırsına kapılır ve ilgi görmek için çabalar. Ortalarda dolaşan ama kimsenin ona dikkat etmediği, bir köpeğin bile ona havlamadığı, herkesin onu görmezden geldiği, varlığının farkında bile olunmayan ve kimsenin ona bakmadığı bir insan, kendisinin bir hiç olduğunu, önemsiz olduğunu, boşluğa indirgendiğini hisseder. Bu durum insana ölüm gibi gelir, kişi yaşamadığını hisseder ve ölmek ister. İşte bu yüzden insanlar ilgi arayışındadır ve bu arayış insanda ilgi hırsı uyandırır. Dünyevi, sıradan bir insan için ilgi, hayat verici ve motive edicidir. İnsanlar, ilgi çekmek için ünlü olmak ister ve şöhret hırsına kapılır. Şöhret hırsından deliren kişi eğer ünlü olamazsa, en azından kötü şöhretle dikkat çekmeye ve ilgi görmeye çalışır. Bu tür insan iyilik yaparak dikkat çekemezse, kötülük yaparak dikkat çekmeye çalışır. Kişi öyle veya böyle ilgi görmeye çalışır. Hırs söz konusu olunca insanın ne yaptığı önemli değildir, önemli olan dikkat çekmek ve ilgi görmektir. İlgi çekme hırsı ta bebeklikten başlar ve hayat boyu devam eder. Bir bebek ilgi çekmek için sürekli bağırır ve ilgi çekmekte başarılı olduğunu görünce hayatı boyunca bağırmaya devam eder. İşte size insanların sürekli bağırmasının altında yatan basit neden: İlgi Çekme Hırsı! Keza insanları beşikten mezara kadar bağırtan şey hırstır.
Hırs Nedir ve Nasıl Aşılır- Akif Manaf
25 Mart 2019 Pazartesi
AhlakÜstü
Ego güçlenince kişi ünlü olmak ister, çünkü takdir egoyu besler. Bireye saygı duyan insanların sayısı artınca birey kişiliğine daha çok sarılır ve kişilik güç kazanır. Sonra bir gün aynı kişiler eleştirmeye başlayınca kişi acı çeker ama kişiliğini değiştiremez, çünkü güçlenmiş kişilik hiçbir değişikliğe izin vermez. Güçlenmiş kişiliğin etkisi altında olan birey saygınlık ister. Bunun için kişi tüm yolları dener. Birey saygınlığa para biriktirerek veya biriktirmiş olduğu paradan vazgeçerek ulaşabilir. Herkesle yemeğe çıkarak veya oruç tutarak. Kişi saygınlığa bir şeyler biriktirerek ya da biriktirmiş olduğu şeyleri dağıtarak ulaşmaya çalışır. Bütün bu çabaların arkasında belirli bir gerçek vardır: Kişi başkalarının saygısını kazanmak için kendisine onların gözünden bakar ve böylece kendi bireyselliğinden daha da uzaklaşır. Birey kendisine başkalarının gözünden bakarak onların kendisiyle ilgili ne hissettiklerini anlamaya çalışır ve başkalarının beğenisini kazanmak için adımlar atar. Yani birey kendisi olamaz hep ROL YAPAR. Kişi takdir görebilmek için çok erdemli ve çok ahlaklı biri gibi davranabilir fakat büründüğü kişilik onu asla tatmin etmez. Ahlaklı olmak kişiyi tatmin etmeyince o zaman ahlaksızlık yapar ve geçici bir tatmin yaşar, ama bu sefer de takdir görmez. Asıl güç ahlaklı olmakta değil, çünkü ahlaklı olmaya çalışırken ahlaksızlık da yapabilirsin. Asıl güç ahlaküstü olmaktadır. Ahlak sana toplum tarafından dayatılmış bir şeydir SENİN GERÇEK ÖZÜN İSE AHLAKÜSTÜDÜR.
Güç Nedir ve Nasıl Güçlü Olunur- Akif Manaf
17 Mart 2019 Pazar
GERÇEK ANLAMDA SEVEBİLMEK
“Gerçek anlamda sevebilmek için birey dünyasal yaşamdan evrensel varoluşa adım atmalıdır. Ancak var olan varlık, gerçek sevgiyi tadabilir, aksi halde tadamaz. Kişi toplumsal çarkın bir dişlisi yani sürünün bir ferdi olduğu sürece gerçekten sevemez, çünkü bireysel olarak var olamaz. Birey ilk önce var olmaya başlamalıdır. Bunun için de kendini tanımalıdır. Kendini tanımayan insan gerçek anlamda var olamaz. O, geçici yapay bir yaşam sürdürür fakat o yaşamın içinde varlık gösteremez. O zaman da gerçekten sevemez ve yalnızlığa maruz kalır. İnsan yalnızca varoluşsal yalnızlık sayesinde var olmanın gerçekten ne anlama geldiğini keşfedebilir. Bu keşiflerin keşfi olacaktır. Var olan insan en kalabalık meydanda bile yalnızlığın tadını çıkarabilir. Bunun için birey varoluşsal yalnızlığın farkında olmalıdır. Bu tür evrensel farkındalık sayesinde birey her an uyanık olacaktır. Her anın farkında olmak tetikte olmak demektir. Fakat bu tür uyanıklık gerginlik demek değildir, gevşeme içindeki canlılıktır.”
Yalnızlık Nedir ve Nasıl Aşılır?
Büyük Üstad Akif Manaf
21 Şubat 2019 Perşembe
Sürüyü Kontrol Etmek Kolaydır
“İnsanları sürü haline getirmeye çalışıyorlar çünkü sürüyü kontrol etmek çok kolaydır. Bütün sosyalleşme araçları, televizyon, internet, reklam, basın vs insanları hipnotize edip sürü haline getirmek için kullanılmaktadır. Herkes doğar doğmaz çevresi tarafından hipnotize edilmektedir. Kişi her şeyin onun iyiliği için yapıldığı, onun yararına olduğu konusunda hipnotize edilir. Birey olup bitenlerden hoşlanmasa da çevrenin baskısı yüzünden hipnotize edilmeyi kabul eder.
Çoğu insan hipnotize edildiğinin ve bir köle haline getirildiğinin farkında bile değildir. İnsanlar her şeyin kalıcı olduğu şeklinde hipnotize edilir. Bu hipnoz yüzünden de geçici yaşamı kalıcı bir hayat kılıfına sokmaya çalışır. Aslında birey ölümsüzdür ama ölümlü beden içinde olduğu için hayatı kalıcı değildir. Eğer birey hipnozdan çıkarsa, ölümsüz olduğunu anlar ve geçici olan hayatı ciddiye almaz. Bu ise sürü psikolojisinin sonu demektir. İşte çıkar grupları bunun olmaması için uğraşmaktadır. Çünkü toplumsal beyin yıkama ve hipnoz sürdüğü müddetçe, birey aydınlanamaz ve ölümsüz doğasını anlayamaz.
Bunun devam etmesi için her türlü yapay öğreti ve gerçekdışı inanç kullanılmaktadır. Ebedi ölümsüz varlık ölümlü bedende bulunduğu için kendisinin ölümlü olduğunu düşünür ve ölümden korkar. Korku başka bir kontrol aracıdır. Ebedi yaşama inananları bile cezalandırıcı tanrı ve cehennem azabı ile korkuturlar.
Sır şu ki, korku aracılığıyla insanların beyinlerini yıkayıp onları her şeye inandırmak mümkündür. Gerçekdışı inançlardan biri de “ölüm” inancıdır. Doğan her şey öldüğü için avam insanlar da öleceklerine inanmaktadır.”
Sır Nedir ve Nasıl Algılanır?
Büyük Üstad Akif Manaf
8 Şubat 2019 Cuma
Bilgi Biriktirmek
Dünyasal bilgi biriktirme eylemi bencil bir yaklaşımdır. Oysa varoluşsal bilgi edinme edimi bencillikten tamamen özgürdür. Gerçek şu ki bencil insan hakikate asla yaklaşamaz, çünkü hakikatin bencilliğe alerjisi vardır.
Dünyasal bilgi ile doldurulmuş kişi: "Gerçeği zaten biliyorum" modundadır. Bu, hakikate kapıları kapatmak demektir. Varoluşsal bilgiyi edinmeye hazır olan insan ise: "Hakikati bilmiyorum ama bilmeye hazırım" der ve hakikate kapıları açar.
Dünyevi bilgi en büyük kandırmacadır. Birey bildiğini düşünür ve kendini kandırır. Bu kandırmaca pahalıya mal olur çünkü birey kendisini hakikatten mahrum eder. Bu arada ego bayram eder öz ise yas tutar çünkü hakikat katledilmiştir.
BİLGİ Nedir ve Nasıl Bilgili Olunur?
Büyük Üstad Akif Manaf
Kendini Tanımayan İnsan Hüzünlüdür
Kendini Tanımayan İnsan Daima Hüzünlüdür...
Bu konuda dört olasılık var: Birincisi, kimse seni tanımıyor ve sen de kendini tanımıyorsun. İkincisi, birçok insan seni tanıyor ama sen kendini tanımıyorsun. Üçüncüsü, kimse seni tanımıyor ama sen kendini tanıyorsun. Dördüncüsü, herkes seni tanıyor ve sen de kendini tanıyorsun.
Birinci olasılık en yaygın olanıdır. İkinci olasılık ünlü olan kişilerin durumudur. Üçüncü olasılık ilk iki olasılıktan daha iyidir çünkü birçok kişinin seni tanımasındansa, senin kendini tanıman daha önemlidir. Dördüncü olasılık ise çok ender bir durumdur. Bu olasılık sıra dışı insanlar içindir.
Bir insan kim olduğunu, nereden geldiğini, neden geldiğini, nereye gittiğini ve neden gittiğini bilmeyince asla mutlu olamaz. Kendinin kim olduğunu bilmeyen insanın sorunları, endişeleri ve korkuları bitmez.
İşte tüm korkuların kaybolması için bu beş sorunun cevabını bilen bir Üstada ihtiyaç var. Bu dört sorunun cevabını sen bilemezsin çünkü cevaplar METAFİZİK'tir.
Yalnızca bir metafizik uzmanı bu sorulara doğru cevaplar verebilir.
KORKU Neden ve Nasıl Korkusuz Olunur?
Büyük Üstad Akif MANAF
4 Şubat 2019 Pazartesi
Bölünme
“Tekâmül sayesinde birey zihinle birlik haline gelir ve bölünmeler biter. O zaman birey varoluşsal gerçeği algılamaya başlar çünkü varoluş birlik demektir. Varoluşta her şey birlik içindedir ve tekâmül eden insan varoluşla birlik haline gelir. Kişiliğin ikiye bölünmesi yapay bir şeydir. Aslında birey daima bir olduğunu hisseder ama bu his düşünsel düzeye geçtiğinde sorunlara neden olur. Örneğin acı hissedildiğinde bölünme yoktur. Kişi ve acı bir olur. Fakat acı dindikten sonra bölünme ortaya çıkar. Kişi ve acı iki ayrı şey olur. Bölünme anda yoktur, anıda vardır. Bir parmak kapının arasına feci bir şekilde sıkışınca sadece acı vardır, daha sonra parmak ve ağrı vardır. Kişi olayı anımsadığında “Benim parmağım kapıya sıkışarak acıdı” der. Yani an anı olduğunda bölünme yaşanır. Birey hissettiğinde birlik ortaya çıkar fakat düşündüğünde bölünme meydana gelir. Birey fiziksel beden olmadığını idrak ettiğinde maddi ego yaralanır ve ruhi öz ile çatışmaya başlar. Fakat kişi kendisini fiziksel bedenle özdeşleştirdiğinde ego rahatlar ve keyfine bakmaya başlar.”
Tekâmül Nedir ve Nasıl Tekâmül Edilir?
Büyük Üstad Akif Manaf
27 Ocak 2019 Pazar
Kendini Bulmak
Siz yansıma olduğunuza inandığınız sürece yalnızlık hissedeceksiniz ama yansımayla birleştiğiniz zaman veya kendinize döndüğünüz zaman,kendinizin kim olduğunu gördüğünüz zaman yalnızlık hissi kaybolacak.Yalnızlık yerine birlik ve bütünlük hissedeceksiniz.
Yani bir fedakarlık yaptığınız zaman yalnızlık biter.Nedir o fedakarlık?O yansımadan feragat etmek.O egodan,o bencillikten,o geçici benden vazgeçmek.'Ben Ali veya Fatma değilim.Ben doktor,mühendis değilim.Ben onların hiçbiri değilim' diyebilmek,bunun farkında olmakla ilgili fedakarlık.
Çünkü siz kendinizi Ali,Fatma,doktor,mühendis,erkek,dişi olarak düşününce yalnızlık ortaya çıkacak.Yalnızlık çekeceksiniz ama siz onlardan feragat edince birlik haline geleceksiniz.İllüzyon bitecek.Budur gerçek fedakarlık.
Aslında kolay bir şey değil çünkü kendinden vazgeçiyorsun.Ama gerçek kendinden değil yarattığın kendinden.Yani yarattığın bir yansımadan fedakarlık ediyorsun,feragat ediyorsun.Bir illüzyondan vazgeçiyorsun ama o illüzyon o kadar pekişmiş ki,o kadar gerçekçi görünüyor ki,kişi vazgeçemiyor.
Kişi bundan vazgeçemiyor,o yüzden de yalnızlık devam ediyor.Daha da derinleşiyor.Suni şekilde,herhangi bir zihinsel çabayla veya zeka gücüyle bundan kurtulamazsınız.Çünkü kurtuluşun tek bir yolu var.Bir yöntemi var.Yol nedir?Yolculuk nedir?
Yol budur:'Kendini bulmak' veya yolculuk şudur:'Kendine doğru ilerlemek'.Çünkü insan kendinden uzaklaşmış ve ikinci bir benlik yaratmış,gerçek olmayan bir şey ve onun gerçek olduğuna inanmış,kendini inandırmış.Ben buyum diyor,otomatikman bir cevap var.
'Sen kimsin?' diye sorunca,ben Ali'yim veya Fatma'yım diyor.Şimdi gel de bunu inandır ki,Ali veya Fatma değilsin.İnandıramazsın.Sizinle kavga eder.Çok daha üstüne giderseniz bir tokat yersiniz. Yani bu kadar inanmış,kendini inandırmış.
O yüzden bundan vazgeçmek,o gerçek fedakarlığı yapmak kolay değildir.Ama yolu var.Orijinal Yoga Sistemi sayesinde siz o noktaya doğru ilerlemeye başlıyorsunuz,aslında teknikler çok etkili ama görünürde de çok sade.Çünkü sade olan şey,gerçek olan şeydir.Gerçek sadedir.
Büyük Üstad Akif MANAF'ın Fedakarlık Nedir ve Nasıl Fedakar Olunur? Kitabı'ndan Alıntıdır.
22 Temmuz 2018 Pazar
Sevilme İhtiyacı
Sevilme ihtiyacı sonsuz olduğu için onun neden olduğu esaret ve yalnızlık da sonsuzdur. Birey ne yaparsa yapsın sevgilisi hep daha fazlasını hayal edecek ve hayal kırıklığına uğrayarak çaresiz hissedecektir.
Her aşık yeterince sevilmediğini düşünüyor çünkü kimse gerçekten sevemiyor. Herkes sadece sonsuza dek sevilmeyi bekliyor ve sitem ediyor. Gerçek şu ki yalnızca sevilme ihtiyacı olmayan insan gerçekten koşulsuzca sevebilir.
Peki, kimdir o sevilme ihtiyacı olmayan insan? Kendini seven insan. Bir insan ebedi ruhi varlık olduğunu anlayıp kendisini özündeki varoluşsal sevgiyle severse yani Mutlak olanın sevgisine kavuşursa, sevilme ihtiyacından ve yalnızlıktan özgürleşir. Bunun başka yolu yoktur!
YALNIZLIK Nedir ve Nasıl Aşılır?
Büyük Üstad Akif Manaf