<data:blog.title/>

<data:blog.pageName/>-<data:blog.title/>






benlik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
benlik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Şubat 2019 Pazartesi

Bölünme

“Tekâmül sayesinde birey zihinle birlik haline gelir ve bölünmeler biter. O zaman birey varoluşsal gerçeği algılamaya başlar çünkü varoluş birlik demektir. Varoluşta her şey birlik içindedir ve tekâmül eden insan varoluşla birlik haline gelir. Kişiliğin ikiye bölünmesi yapay bir şeydir. Aslında birey daima bir olduğunu hisseder ama bu his düşünsel düzeye geçtiğinde sorunlara neden olur. Örneğin acı hissedildiğinde bölünme yoktur. Kişi ve acı bir olur. Fakat acı dindikten sonra bölünme ortaya çıkar. Kişi ve acı iki ayrı şey olur. Bölünme anda yoktur, anıda vardır. Bir parmak kapının arasına feci bir şekilde sıkışınca sadece acı vardır, daha sonra parmak ve ağrı vardır. Kişi olayı anımsadığında “Benim parmağım kapıya sıkışarak acıdı” der. Yani an anı olduğunda bölünme yaşanır. Birey hissettiğinde birlik ortaya çıkar fakat düşündüğünde bölünme meydana gelir. Birey fiziksel beden olmadığını idrak ettiğinde maddi ego yaralanır ve ruhi öz ile çatışmaya başlar. Fakat kişi kendisini fiziksel bedenle özdeşleştirdiğinde ego rahatlar ve keyfine bakmaya başlar.”
Tekâmül Nedir ve Nasıl Tekâmül Edilir?
Büyük Üstad Akif Manaf

27 Ocak 2019 Pazar

Kendini Bulmak

Siz yansıma olduğunuza inandığınız sürece yalnızlık hissedeceksiniz ama yansımayla birleştiğiniz zaman veya kendinize döndüğünüz zaman,kendinizin kim olduğunu gördüğünüz zaman yalnızlık hissi kaybolacak.Yalnızlık yerine birlik ve bütünlük hissedeceksiniz.

Yani bir fedakarlık yaptığınız zaman yalnızlık biter.Nedir o fedakarlık?O yansımadan feragat etmek.O egodan,o bencillikten,o geçici benden vazgeçmek.'Ben Ali veya Fatma değilim.Ben doktor,mühendis değilim.Ben onların hiçbiri değilim' diyebilmek,bunun farkında olmakla ilgili fedakarlık.

Çünkü siz kendinizi Ali,Fatma,doktor,mühendis,erkek,dişi olarak düşününce yalnızlık ortaya çıkacak.Yalnızlık çekeceksiniz ama siz onlardan feragat edince birlik haline geleceksiniz.İllüzyon bitecek.Budur gerçek fedakarlık.

Aslında kolay bir şey değil çünkü kendinden vazgeçiyorsun.Ama gerçek kendinden değil yarattığın kendinden.Yani yarattığın bir yansımadan fedakarlık ediyorsun,feragat ediyorsun.Bir illüzyondan vazgeçiyorsun ama o illüzyon o kadar pekişmiş ki,o kadar gerçekçi görünüyor ki,kişi vazgeçemiyor.

Kişi bundan vazgeçemiyor,o yüzden de yalnızlık devam ediyor.Daha da derinleşiyor.Suni şekilde,herhangi bir zihinsel çabayla veya zeka gücüyle bundan kurtulamazsınız.Çünkü kurtuluşun tek bir yolu var.Bir yöntemi var.Yol nedir?Yolculuk nedir?

Yol budur:'Kendini bulmak' veya yolculuk şudur:'Kendine doğru ilerlemek'.Çünkü insan kendinden uzaklaşmış ve ikinci bir benlik yaratmış,gerçek olmayan bir şey ve onun gerçek olduğuna inanmış,kendini inandırmış.Ben buyum diyor,otomatikman bir cevap var.

'Sen kimsin?' diye sorunca,ben Ali'yim veya Fatma'yım diyor.Şimdi gel de bunu inandır ki,Ali veya Fatma değilsin.İnandıramazsın.Sizinle kavga eder.Çok daha üstüne giderseniz bir tokat yersiniz. Yani bu kadar inanmış,kendini inandırmış.

O yüzden bundan vazgeçmek,o gerçek fedakarlığı yapmak kolay değildir.Ama yolu var.Orijinal Yoga Sistemi sayesinde siz o noktaya doğru ilerlemeye başlıyorsunuz,aslında teknikler çok etkili ama görünürde de çok sade.Çünkü sade olan şey,gerçek olan şeydir.Gerçek sadedir.

Büyük Üstad Akif MANAF'ın Fedakarlık Nedir ve Nasıl Fedakar Olunur? Kitabı'ndan Alıntıdır.

30 Temmuz 2018 Pazartesi

Eleştiri

HER GÜN OKU!
Sen bir öznesin o yüzden de öznelliğini sürekli yansıtıyorsun. Sen ego'lu birini görüyorsun sana batıyor. ÇÜNKÜ SENDE DE EGO VAR! Ve başka bütün eleştiriler SENİNLE ilgili.
Sen kendinde olan şeyleri görebilirsin. Kendinde olmayan şeyleri göremezsin. Göremezsin. Ve sen birine bakıp sonsuzluğu göremezsin. Çünkü şu an sonsuzluk nedir senin için, tamamen anlamsız bir şey.
Sen sonlu nesnelerin içinde bulunuyorsun. O yüzden birine bakıp; buna bak ya sonsuz diyemezsin. Böyle bir kavram yok. Ama sahip olduğun birçok başka şey var. Birine bakıp ne kadar da kıskanç deyince kendi kıskançlığını yansıtıyorsun. Ne kadar da çirkin deyince kendi çirkinliğini yansıtıyorsun. Çünkü her şey yansıtma yasasıyla çalışıyor. Ve bil ki bu yansıtmalar azalınca işte tekâmülde ilerliyorsun.
Bu arada bir de çekim yasası var. Eleştirdiğin her şeyi sen kendine çekiyorsun. Çünkü evren hep git-gellerden ibaret. Sarkaçtan ibaret. Tekrarlamalardan ibaret.
Kişi kıskanç olduğu için kıskançlığı başkasında görebilir. Ve sonra buna tepki verince bak ne kadar da kıskanç deyince kendi kıskançlığı da katlanıyor. O sanki kıskançlık kapısını açıyor ve kişideki kıskançlığı davet ediyor. Ve onun kıskançlığını alıyor. Bil ki, eleştirdiğin her şeyi sen içine alıyorsun. Belki de bu şeyi sevmiyorsun, yargı şeklinde oluyor ama çok akla sığmaz bir şekilde evrenin işleyişine göre onları davet ediyorsun, topluyorsun...
Bil ki eleştirdiğin her şeyi sen davet ediyorsun. Bir sürü eleştirdiğin her şey sende ortaya çıkıyor ve sen de katlanmaya başlıyor.
Eğer bunu gözlemlersen bunu göreceksin. İşleyiş budur.
Eleştirdin mi o şey sana gelecek aynı hatayı sen de yapacaksın. Birini eleştiriyorsun bak yanlış yapıyor, şöyle yapıyor, böyle yapıyor gözlemle bir süre sonra aynı şeyi sen de yapacaksın. Aynı hatayı sende yapacaksın. Yani kaçınılmaz bir şekilde. Sen kurulmuş saat gibi bir mekanizmayı devreye sokuyorsun. Eleştiriyorsun kendin aynı şeyi yapacaksın. O yüzden yargılardan özgürleşmek çok önemli. O yüzden size diyoruz ki yargılama o zaman yargılanmayacaksın. Başkaları da seni yargılamayacak. Çünkü bu bir alışkanlık.
Ama eğer sende yargı yoksa o zaman yargıyı çekmeyeceksin. O zaman yargılansan bile bu senin genel eylemsel gidişatını engellemeyecek. Çünkü hiç farkında olmadan bütün bu yargılar ve eleştiriler seni kısıtlıyor. Bunun farkında değilsiniz ama bu büyük bir engel. Yargıdan korkmak. Ne diyorlar? Ayıp, insanlar ne der? Komşu ne der? Bu ne der o ne der?
İnsanlar sürekli bu modda değil mi? Böyle yapma o ne der bu ne der. Sürekli yargıdan korkmak. Beni yargılayacaklar öyle yapma, öyle giyinme, öyle bakma, öyle gülme, sesli gülme, kahkaha atma ya da ağlama ya da bağırma ya da kısa etek giyme, şort giyme, şunu yapma, bunu yapma.
İşte yargıdan korkmak. Ama sen ne kadar yargılarsan o kadar yargıdan korkacaksın. Çünkü sen yargılıyorsun. Sen o enerjiyi gönderiyorsun o zaman o enerji geri dönüyor ve seni engelliyor. Yargılamak kendini engellemek demek. Potansiyellerini kaybetmek demek. Ne kadar çok yargılarsan o kadar çok gücünü kaybedeceksin.
Bu arada basit enerjisel düzeyde de sen zaten zamanını enerjini yargıya harcıyorsun. Boşuna harcıyorsun. Ve o yargıların hepsi sana dönüyor. Ondan sonra çevrenin yargısı seni kontrol etmeye başlıyor. Bir süre sonra sen bir kukla haline geliyorsun, artık çevre seni kontrol ediyor. Çevre ne diyecek? Nasıl tepki verecek? Sürekli o kaygıdasın. Nasıl giyineceğim, ne yapacağım?
Beyaz giyinme kışta bana deli derler. Ve bunun gibi her şey. İşte sürekli yargılanmaktan korkmak. O yüzden evet farkındalığını bu yönde kullanacaksın. Ve kendine kısa bir formül kullanabilirsin. Al sana yargılardan kurtulma formülü; nedir o formül?
Bakıyorsun kıskançlık görüyorsun ne kadar da kıskanç. Ve formül şudur; “Kendine bak!!” Kendine bak! Kendine bak! Kendine bak! Bu formülü tekrarla. Her yargıladığında bu formülü tekrarla kendine göreceksin. Kendine aynı şeyi göreceksin. Ne kadar çabuk sen yargılardan kurtulursan o kadar hızla ilerlemeye başlarsın. Şaşıracaksın.
Koskoca bir yük sırtından düşecek. O kadar hafifleyeceksin ki, göreceksin ki tonlarca yargı yükünü sen üzerinde taşıyormuşsun. Ve o taşıdığın yargı yükü seni engelliyor. Belini büküyor. Böyle zorla yürüyorsun. İşte o yükü bırakınca müthiş bir özgürlük gelecek. Ve bütün o yargıladığın şeyler hızla yok olacak. Senden uçup gidecek kuşlar gibi...
Paramahamsa Yogaçarya Maha Yogi

Öz Benlik

"BİLİMSEL araştırmaların tüm amacı bireyin kendini ve kim olduğunu unutmaktır. Kişi uzay, mekân, uzam ve zaman ile o kadar meşguldür kendine ayıracak zaman bulamamaktadır. Birey tüm hayatını bilimsel araştırmalarla geçirmesine rağmen ölüm döşeğinde kim olduğuna dair bilgiden yoksundur. Bu bir trajedidir! Çünkü kişi her türlü nesnel bilgiye sahip olmasına rağmen hayatta en önemli şey olan öznel bilgiye sahip değildir. Yani birey hayat boyu nesneleri araştırmış ama kendisini araştırmamış. Neden?

Çünkü kendisiyle yüzleşmekten korkmuş, kim olduğuna dair bilgi edinmekten kaçmış, kendisini görmek istememiş. Neden? Çünkü nesnelerle uğraşmak rahatlatıcı kendisiyle uğraşmak ise rahatsız edici ve sinir bozucudur. Birey içindeki o bütün nefreti, öfkeyi, kıskançlığı, kini, hırsı, açgözlülüğü, şiddeti, ihtirası, doyumsuzluğu vs. görmek istemiyor. Çünkü öze ulaşmak için bunlarla yüzleşmek, bunları tanımak ve bunları aşmak zorundadır.

Bütün bunlarla uğraşmaktansa, benliği inkâr etmek daha kolaydır. 'Kendini inkâr et, kendini çöpe at, kendini yok et, intihar et' egodan gelen talimat budur. Çünkü ego gerçek benliğini bulmanı istemez – özbenliğin bulunuşu egonun yokoluşudur!"

BİLGİ Nedir ve Nasıl Bilgili Olunur?
Büyük Üstad Akif Manaf

23 Temmuz 2018 Pazartesi

Bütünleşmek

“Yoga kelimesinin bir tarifi de bütünleşmektir. Uyguladığımız teknikler bütünleşmeye neden olur. Bütünlüğü böyle kazanıyorsunuz. Gelişen farkındalık aracılığıyla vücudu bir sağaltım laboratuvarına çeviriyorsunuz. Orijinal Yoga Sistemi’nde bu vücudu bir araştırma aracına çeviriyorsunuz ve siz aslında bir araştırmacı oluyorsunuz. Yaşamı, varoluşu ve kendinizi araştırmaya başlıyorsunuz. Hiçbir zaman yapmadığınız bir şeyi yapıyorsunuz. Kendinizi inceliyorsunuz, araştırıyorsunuz. Bu bir başlangıç ve araştırınca ne görüyorsunuz? Parçalanmış bir kişilik, bir yaşam görüyorsunuz. Yani sevgi var mı, yok mu? Seviyor muyum? Nefret mi ediyorum? Kişi tam da bunu anlamıyor. Seviyor mu, nefret mi ediyor? Gerçekten bu iş olacak mı, olmayacak mı? Bunun da cevabını veremiyor, çünkü yaşamı paramparça, kişiliği parçalanmış. Zihinsel parçalanma, fiziksel parçalanma ve bütün hastalıkların nedeni budur. Orijinal Yoga Sistemi ile bütünlüğe doğru ilerlemeye başlıyorsunuz. Bu bütünleşme nasıl başlıyor? Aslında teknikler sadedir ama derin etkileri vardır. Başlangıçta yaptığımız nefesler ve nefesle hareketin senkronizasyonu yani eşzamanlılığı bir bütünleşmenin başlangıcıdır. Orijinal Yoga Sistemi’nde görüyorsunuz ki her kelimenin arkasında bir pratik uygulama var, her uygulamanın arkasında bir gerçekleştirme var. Yani o bütünlüğe nasıl ulaşıyoruz? Ulaşma araçlarından biri de doğru nefes ve doğru hareket ve onların eşzamanlı hale gelerek birleşmesi, bir bütünlük oluşturmasıdır. Sonra bu bütünleşme enerji düzeyine de yansıyor. Hareket, nefes ve enerji akımlarının bütünlüğü oluşuyor. Sonra da enerji merkezleri düzeyinde gerçekleşiyor; vücuttaki enerji merkezlerinin ve kanallarının dengeli ve bir bütün olarak çalışması sonunda zihinsel bütünleşmeye neden oluyor. Kişinin parçalanmış zihni toparlanıyor, bütünleşiyor.”
Kader Nedir ve Nasıl Kaderin Efendisi Olunur?
Büyük Üstad Akif Manaf

22 Temmuz 2018 Pazar

Uyanık Bilinç

“Zihin sayısız düşünceler tarafından dondurulunca canlılığını ve gücünü kaybeder fakat Yoga tekniklerinin ateşi zihinsel buzları eritince zihin ayna gibi ruhi özü yansıtmaya başlar ve ruhi varlığın koşulsuz, özverili ve saf ebedi doğası ortaya çıkar. Samadhi halinde birey geçici beden, zihin, duygular, düşünceler ve maddi benlik olmadığını idrak eder. İnsan özünde saf bilinç olduğunu ve geçici bir biçim aldığını anlar. Tüm bedenler ebedi bilincin aldığı geçici biçimlerdir. Fakat insan şaşırarak bedeni ebedi gerçeklikle bir tutar. Siz varoluşun özüsünüz ve geçici bedende bulunuyorsunuz. Bilincin saf özü Samadhi halinde yaşanmaktadır. Samadhi tüm nesnel arzuları yok eden yumuşak, dengeli eylemsizliktir. Samadhi karmik etkileri yakan kozmik bir ateştir. Böylece Samadhi ne fiziksel bilinçsizlik ne de yok oluşun uyuşuk halidir. Samadhi tutkuların olmadığı haldir. Sadece bu halde, yani tamamen uyanık bilinç halinde gerçek tümüyle ortaya çıkar. Samadhi yeni bir yaşam tarzına uyanıştır; bu yaşam tarzında birey hayatı inkar etmez fakat sade yaşamayı tercih eder ve saadetin kendi içinde olduğu öğrenir.”
Yoga Samadhi Sınırları Aşmak
Büyük Yoga Üstadı Akif Manaf

4 Temmuz 2016 Pazartesi

YANSIMA

Siz yansıma olduğunuza inandığınız sürece yalnızlık hissedeceksiniz ama yansımayla birleştiğiniz zaman veya kendinize döndüğünüz zaman, kendinizin kim olduğunu gördüğünüz zaman yalnızlık hissi kaybolacak. Yalnızlık yerine birlik ve bütünlük hissedeceksiniz.
Yani bir fedakarlık yaptığınız zaman yalnızlık biter. Nedir o fedakarlık?O yansımadan feragat etmek. O egodan, o bencillikten, o geçici benden vazgeçmek. 'Ben Ali veya Fatma değilim. Ben doktor, mühendis değilim. Ben onların hiçbiri değilim' diyebilmek, bunun farkında olmakla ilgili fedakarlık.
Çünkü siz kendinizi Ali, Fatma, doktor, mühendis, erkek, dişi olarak düşününce yalnızlık ortaya çıkacak. Yalnızlık çekeceksiniz ama siz onlardan feragat edince birlik haline geleceksiniz. İllüzyon bitecek. Budur gerçek fedakarlık.
Aslında kolay bir şey değil çünkü kendinden vazgeçiyorsun. Ama gerçek kendinden değil yarattığın kendinden. Yani yarattığın bir yansımadan fedakarlık ediyorsun, feragat ediyorsun. Bir illüzyondan vazgeçiyorsun ama o illüzyon o kadar pekişmiş ki, o kadar gerçekçi görünüyor ki, kişi vazgeçemiyor.
Kişi bundan vazgeçemiyor, o yüzden de yalnızlık devam ediyor. Daha da derinleşiyor. Suni şekilde, herhangi bir zihinsel çabayla veya zeka gücüyle bundan kurtulamazsınız. Çünkü kurtuluşun tek bir yolu var. Bir yöntemi var. Yol nedir?Yolculuk nedir?
Yol budur: 'Kendini bulmak' veya yolculuk şudur:' Kendine doğru ilerlemek'. Çünkü insan kendinden uzaklaşmış ve ikinci bir benlik yaratmış, gerçek olmayan bir şey ve onun gerçek olduğuna inanmış, kendini inandırmış. Ben buyum diyor, otomatikman bir cevap var.
'Sen kimsin?' diye sorunca, ben Ali'yim veya Fatma'yım diyor. Şimdi gel de bunu inandır ki, Ali veya Fatma değilsin. İnandıramazsın. Sizinle kavga eder. Çok daha üstüne giderseniz bir tokat yersiniz.:))) Yani bu kadar inanmış, kendini inandırmış.
O yüzden bundan vazgeçmek, o gerçek fedakarlığı yapmak kolay değildir. Ama yolu var. Orijinal Yoga Sistemi sayesinde siz o noktaya doğru ilerlemeye başlıyorsunuz, aslında teknikler çok etkili ama görünürde de çok sade. Çünkü sade olan şey, gerçek olan şeydir. Gerçek sadedir.
Büyük Üstad Akif MANAF'ın Fedakarlık Nedir ve Nasıl Fedakar Olunur? Kitabı'ndan Alıntıdır.

26 Mart 2016 Cumartesi

Academy'den Neden Ayrılıyorlar?

"Böyle olunca kopuş olacak. Şimdi insanlar soruyorlar: Hocam, bu kişi şu kadar sene burdaydı, şimdi gitmiş, bilmiyor muydunuz? Aslında hayret edilecek şey gidenler değil, kalanlardır. Gidenlere, kopanlara hiç hayret etmiyoruz. Kali Yuga'da yaşıyoruz, cehalet döneminde yaşıyoruz. Kalanlar hayrete düşürüyor. Onlar nasıl oluyorda kalıyorlar? Asıl soru budur! Asıl başarıda budur! Bu Orijinal Yoga Systemi'nin başarısıdır. Çünkü bu kişiler aydınlanıyor!
Ama buradaki fark nedir: Kopanların hepsi ama hepsi maddi isteklerle gelenlerdir ve o isteklerden vazgeçmeyenlerdir. Bir anlamda Orijinal Yoga Systemin'de Yoga Academi'ye gelen herkes belirli isteklerle geliyor. O istekler spiritüel istekler olabilir, bilgi edinmek ama ne için? Bilgili gözükmek için, yani böyle herkese anlatmak için. Ego her zaman olacak çünkü egosuz olmak zaman alır. Sonra dilediklerine ulaşınca o bilgiyle, o ulaştığı noktada ne yapacak kişi? Yani ne zaman samimiyet ortaya girecek, ne zaman aydınlanıp arınacak ve arınmak isteyecek mi?
Eğer egosunu bırakmıyorsa kalamıyor! Kalamıyor!
Bakın ne oluyor; eleştirmeye başlıyor. Şimdi bu böyledir, ben daha iyiyim, ben daha iyi bilgiliyim, o öyle yapıyor ve ben ben ben ben ben ben ben ben... Uzaklaşıyor. Bizde ona yolun açık olsun diyoruz. Yani olay budur. O yüzden olacak..."
Büyük Üstad Akif Manaf