Ego hastalığı çok zor tedavi edilen bir hastalıktır. Birey bencillikten kurtulmak ve iyileşmek istemezse asla sağlıklı olamaz. Bencillik onu yiyip bitirecek ve tüm hayatını zehir edecektir. Bencil insan sevinemiyor, gülemiyor ve mutlu olamıyor. Ama en önemlisi asla olgunlaşamıyor.Tıpkı bunun gibi kıskanç, cahil ve bencil kişiler Yoga Academy'yi kıskanıyor ve başarısına dayanamıyor. Hakaretler, iftiralar ve dedikodular üretiyorlar. Yoga Academy'yi ellerinden geldiğince engellemeye çalışıyorlar ama nafile. Hiçbirşey yapamıyorlar. Tam tersi her alçakça saldırı Yoga Academy'nin daha da güçlenmesini ve büyümesini sağlıyor. Ürettikleri her bir engel gelişim aracına dönüşüyor, çünkü Yoga Academy insanlık için çalışıyor ve kimse onu engelleyemez.Bu negatif ve kıskanç kişilerin zihinleri şeytanın çalışma alanıdır. Eğer "şeytan" denen bir şey varsa o da onların negatif zihinleridir. Negatif şeytani zihinleri her gün yeni dedikodular üretiyor. Duyduklarımıza inanamıyoruz. Ama paradoksal olarak tüm şeytani çabaları Yoga Academy'nin yolunu daha da açıyor.
BÜYÜK YOGA ÜSTADI AKİF MANAF
OLGUNLUK NEDİR VE NASIL OLGUN OLUNUR? Kitabı
15 Mayıs 2019 Çarşamba
Yoga Academy'e Yapılan Saldırılar
21 Ağustos 2018 Salı
Evlilik
“Kıskançlık gölgesi
Asırlardır insanlar evlilik idealinin kasvetli gölgesinde yaşamaktadır. Bu gölgeden aşkın gölgesi olan kıskançlık da beslenmektedir. Kıskançlık gölgesinden kurtulmak için idealci değil, gerçekçi olmak gerekir. Sana idealperest değil, gerçekperest ol diyoruz. İnsan dayatılmış ideallere göre değil, yaşanmış gerçeklere göre hayatını şekillendirmelidir. Tek doğru yol zekâyı uyandırıp gerçeği kavramak ve ona göre yaşamaktırz. Evlilik sıkıcı bir kölelik değil, neşelendirici bir arkadaşlık olmalıdır. O zaman eşler akşam eve geldiklerinde yeni tanıştıkları insanlardan çekinmeden bahsedebilir ve onları beğenip beğenmediklerinden söz edebilirler. Eşlerden biri kadını veya bir erkeği beğenmişse diğeri kıskançlıktan çıldırıp küplere binmez, tam tersi neyini beğendiğini dinler ve kendisine bir pay çıkarır. Eşinin diğer insanlarda beğendiği şeyleri inceler ve kendisini gözden geçirir. Gerçek arkadaşlık budur ve bu tür arkadaşlık evliliği canlı tutar. O zaman ev bir sığınak evlilik ise bir yuva olur. Eşler evlerinde dinlenir ve güçlenir. Sonra da dış dünyada insanlarla özgürce iletişimde olur. Birey dışarıda özgürce dolaştıktan sonra eve döndüğünde eşi onu bekler ama tartışmak için değil, maceralarını paylaşmak ve deneyimlerini incelemek için. Anlayış ve paylaşımla dolu bu tür evlilikten kimse vazgeçmez. Zaten böyle bir anlayış olunca evliliğe ihtiyaç da olmaz. Kişi ne kadar güzel olursa olsun eşi bir süre sonra ondan sıkılmaya başlar. Sürekli görülen aynı manzara bıkkınlığa neden olur. Her ne olursa olsun insan zihni monotonluğa dayanamaz ve sıkılır. Tekeşlilik doğaya aykırıdır çeşitlilik ise doğaldır. Bununla beraber çeşitlilik aşka ve sevgiye karşı bir şey değildir. Tekeşliliği tercih eden insanlar olabilir fakat bu sadece kişisel bir tercih meselesidir. Bu herkesin tekeşli olma zorunluluğunu doğurmaz. Gerçek şu ki birey ne kadar çok insan tanırsa, anlayışı o kadar çok derinleşir ve eşini o kadar çok takdir eder. Bir insanı zenginleştiren şey deneyimleridir. Eşler başkalarıyla iletişimde özgür olunca birbirlerinden bir şey saklamaz ve kıskançlık ortadan kalkar. İnsanlarla özgürce yapılan paylaşımlar bireyin hayatını zenginleştirir. Eşler birbirleriyle özgürce paylaşımlarda bulununca aynı frekansta olurlar, hayatları zenginleşir ve heyecanla dolar. O zaman birlikte yaşanan hayat sıkıcı olamaz, neşeli deneyimlerle dolu olur.”
Kıskançlık Nedir ve Nasıl Özgürleşilir?
Büyük Üstad Akif Manaf
20 Ağustos 2018 Pazartesi
Krallar Kıskanır
BİR kral bilgenin zekâsını kıskanabilir ve hiçbir parayla o bilgeliğe sahip olamaz. Kral kıskandığı bilgeyi satın almaya çalışabilir fakat onun bilgeliğini satın alamaz. Kral ve bilge her zaman farklı zenginliklere sahip olacaklardır.
Bu arada kralın zenginliği bilgeyi kıskandırmaz fakat bilgenin zenginliği kralı kıskandırır.
Neden? Çünkü kral her şeye sahip olmak ister, bilge ise hiçbir şeye sahip olmadığını bilir.
İşte bilgeliğe sahip olmaktır kıskançlıktan özgürleşmenin temeli.
KISKANÇLIK Nedir ve Nasıl Özgürleşilir.
Büyük Üstad Akif MANAF
8 Ağustos 2018 Çarşamba
Dünyevi Aşk
3 Ağustos 2018 Cuma
KISKANÇLIKTAN NASIL KURTULABİLİRİZ?
Kıskançlık ikinci çakra ( Svadisthana Çakra) duygusudur ve bu yüzden de o çakra düzeyindeki dürtülerle, cinsellikle, bedensellikle ilgilidir. O yüzden çok primitif (ilkel) bir duygudur.
Kıskançlığı besleyen şey özgüven eksikliğidir. Herkes belirli şeylere sahiptir, belirli meziyetleri vardır ama birinci çakra (Muladhara Çakra) bloklanmışsa, özgüven yoksa kişi kendi sahip olduklarını göremeyecek, hep başkalarının sahip olduklarını görerek, kıskançlık hissini körükleyecektir.
Kıskançlık da iki boyut var, birincisi “olmadığın şey olma”, ikincisi “sende olmayan şeye sahip olma isteği”. Bu ikili acı kaynağı…
Çünkü insan ne olmadığı şey olabilecek ne de sahip olmadığı şeylere sahip olabilecek. Çünkü onlar ona ait değil, onunla ilgili değil. Bu iki dürtü kıskançlığa neden olmaktadır.
Kıskançlığın dönüşümü başkasının mutluluğundan mutlu olmaktır. Orijinal Yoga Sistemi uygulamalarıyla bütünleşme gerçekleştiğinde başkasının başarısı sizi mutlu eder. Bütünleşmiş farkındalık o başarının parçası olduğunu anlamaktır. Ve farkındalık gelişince, evrensel farkındalık devreye girince kişi bu kıskançlık hissinden kurtulmaya başlar.
Büyük Üstad ile Söyleşi...
Yoga Academy Journal 8.sayı
30 Temmuz 2018 Pazartesi
Eleştiri
HER GÜN OKU!
Sen bir öznesin o yüzden de öznelliğini sürekli yansıtıyorsun. Sen ego'lu birini görüyorsun sana batıyor. ÇÜNKÜ SENDE DE EGO VAR! Ve başka bütün eleştiriler SENİNLE ilgili.
Sen kendinde olan şeyleri görebilirsin. Kendinde olmayan şeyleri göremezsin. Göremezsin. Ve sen birine bakıp sonsuzluğu göremezsin. Çünkü şu an sonsuzluk nedir senin için, tamamen anlamsız bir şey.
Sen sonlu nesnelerin içinde bulunuyorsun. O yüzden birine bakıp; buna bak ya sonsuz diyemezsin. Böyle bir kavram yok. Ama sahip olduğun birçok başka şey var. Birine bakıp ne kadar da kıskanç deyince kendi kıskançlığını yansıtıyorsun. Ne kadar da çirkin deyince kendi çirkinliğini yansıtıyorsun. Çünkü her şey yansıtma yasasıyla çalışıyor. Ve bil ki bu yansıtmalar azalınca işte tekâmülde ilerliyorsun.
Bu arada bir de çekim yasası var. Eleştirdiğin her şeyi sen kendine çekiyorsun. Çünkü evren hep git-gellerden ibaret. Sarkaçtan ibaret. Tekrarlamalardan ibaret.
Kişi kıskanç olduğu için kıskançlığı başkasında görebilir. Ve sonra buna tepki verince bak ne kadar da kıskanç deyince kendi kıskançlığı da katlanıyor. O sanki kıskançlık kapısını açıyor ve kişideki kıskançlığı davet ediyor. Ve onun kıskançlığını alıyor. Bil ki, eleştirdiğin her şeyi sen içine alıyorsun. Belki de bu şeyi sevmiyorsun, yargı şeklinde oluyor ama çok akla sığmaz bir şekilde evrenin işleyişine göre onları davet ediyorsun, topluyorsun...
Bil ki eleştirdiğin her şeyi sen davet ediyorsun. Bir sürü eleştirdiğin her şey sende ortaya çıkıyor ve sen de katlanmaya başlıyor.
Eğer bunu gözlemlersen bunu göreceksin. İşleyiş budur.
Eleştirdin mi o şey sana gelecek aynı hatayı sen de yapacaksın. Birini eleştiriyorsun bak yanlış yapıyor, şöyle yapıyor, böyle yapıyor gözlemle bir süre sonra aynı şeyi sen de yapacaksın. Aynı hatayı sende yapacaksın. Yani kaçınılmaz bir şekilde. Sen kurulmuş saat gibi bir mekanizmayı devreye sokuyorsun. Eleştiriyorsun kendin aynı şeyi yapacaksın. O yüzden yargılardan özgürleşmek çok önemli. O yüzden size diyoruz ki yargılama o zaman yargılanmayacaksın. Başkaları da seni yargılamayacak. Çünkü bu bir alışkanlık.
Ama eğer sende yargı yoksa o zaman yargıyı çekmeyeceksin. O zaman yargılansan bile bu senin genel eylemsel gidişatını engellemeyecek. Çünkü hiç farkında olmadan bütün bu yargılar ve eleştiriler seni kısıtlıyor. Bunun farkında değilsiniz ama bu büyük bir engel. Yargıdan korkmak. Ne diyorlar? Ayıp, insanlar ne der? Komşu ne der? Bu ne der o ne der?
İnsanlar sürekli bu modda değil mi? Böyle yapma o ne der bu ne der. Sürekli yargıdan korkmak. Beni yargılayacaklar öyle yapma, öyle giyinme, öyle bakma, öyle gülme, sesli gülme, kahkaha atma ya da ağlama ya da bağırma ya da kısa etek giyme, şort giyme, şunu yapma, bunu yapma.
İşte yargıdan korkmak. Ama sen ne kadar yargılarsan o kadar yargıdan korkacaksın. Çünkü sen yargılıyorsun. Sen o enerjiyi gönderiyorsun o zaman o enerji geri dönüyor ve seni engelliyor. Yargılamak kendini engellemek demek. Potansiyellerini kaybetmek demek. Ne kadar çok yargılarsan o kadar çok gücünü kaybedeceksin.
Bu arada basit enerjisel düzeyde de sen zaten zamanını enerjini yargıya harcıyorsun. Boşuna harcıyorsun. Ve o yargıların hepsi sana dönüyor. Ondan sonra çevrenin yargısı seni kontrol etmeye başlıyor. Bir süre sonra sen bir kukla haline geliyorsun, artık çevre seni kontrol ediyor. Çevre ne diyecek? Nasıl tepki verecek? Sürekli o kaygıdasın. Nasıl giyineceğim, ne yapacağım?
Beyaz giyinme kışta bana deli derler. Ve bunun gibi her şey. İşte sürekli yargılanmaktan korkmak. O yüzden evet farkındalığını bu yönde kullanacaksın. Ve kendine kısa bir formül kullanabilirsin. Al sana yargılardan kurtulma formülü; nedir o formül?
Bakıyorsun kıskançlık görüyorsun ne kadar da kıskanç. Ve formül şudur; “Kendine bak!!” Kendine bak! Kendine bak! Kendine bak! Bu formülü tekrarla. Her yargıladığında bu formülü tekrarla kendine göreceksin. Kendine aynı şeyi göreceksin. Ne kadar çabuk sen yargılardan kurtulursan o kadar hızla ilerlemeye başlarsın. Şaşıracaksın.
Koskoca bir yük sırtından düşecek. O kadar hafifleyeceksin ki, göreceksin ki tonlarca yargı yükünü sen üzerinde taşıyormuşsun. Ve o taşıdığın yargı yükü seni engelliyor. Belini büküyor. Böyle zorla yürüyorsun. İşte o yükü bırakınca müthiş bir özgürlük gelecek. Ve bütün o yargıladığın şeyler hızla yok olacak. Senden uçup gidecek kuşlar gibi...
Paramahamsa Yogaçarya Maha Yogi
27 Temmuz 2018 Cuma
Kıskançlık ve Sevgi
KISKANÇLIK ve Sevgi iki zıt kutuptur...
Kıskançlık tekel sevgi ise çokel demektir.
Kıskançlık tutmak sevgi ise vermek demektir.
Kıskançlık hapsetmek sevgi ise özgür bırakmak demektir.
Kıskançlık sahip olmak sevgi ise olmamak demektir.
SEVGİ, avuçlarını açmak kıskançlık ise avucunun içine almak demektir.
Kıskançlık psikolojisi cahilliğe dayanmaktadır. Birey kendisi, başkaları ve ilişkileri hakkında hiçbir şey bilmediğinde kıskançlık ortaya çıkar.
Cahillik kıskançlık doğurur kıskançlık ise cahilliğe neden olur. Bu kısırdöngüden özgürleşmenin tek yolu tekamüldür.
Çünkü yalnızca tekamül yolunda birey sevginin gerçekten ne olduğunu idrak eder.
KISKANÇLIK Nedir ve Nasıl Özgürleşilir?
Büyük Üstad Akif MANAF