<data:blog.title/>

<data:blog.pageName/>-<data:blog.title/>






toplum etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
toplum etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Temmuz 2018 Pazartesi

Eleştiri

HER GÜN OKU!
Sen bir öznesin o yüzden de öznelliğini sürekli yansıtıyorsun. Sen ego'lu birini görüyorsun sana batıyor. ÇÜNKÜ SENDE DE EGO VAR! Ve başka bütün eleştiriler SENİNLE ilgili.
Sen kendinde olan şeyleri görebilirsin. Kendinde olmayan şeyleri göremezsin. Göremezsin. Ve sen birine bakıp sonsuzluğu göremezsin. Çünkü şu an sonsuzluk nedir senin için, tamamen anlamsız bir şey.
Sen sonlu nesnelerin içinde bulunuyorsun. O yüzden birine bakıp; buna bak ya sonsuz diyemezsin. Böyle bir kavram yok. Ama sahip olduğun birçok başka şey var. Birine bakıp ne kadar da kıskanç deyince kendi kıskançlığını yansıtıyorsun. Ne kadar da çirkin deyince kendi çirkinliğini yansıtıyorsun. Çünkü her şey yansıtma yasasıyla çalışıyor. Ve bil ki bu yansıtmalar azalınca işte tekâmülde ilerliyorsun.
Bu arada bir de çekim yasası var. Eleştirdiğin her şeyi sen kendine çekiyorsun. Çünkü evren hep git-gellerden ibaret. Sarkaçtan ibaret. Tekrarlamalardan ibaret.
Kişi kıskanç olduğu için kıskançlığı başkasında görebilir. Ve sonra buna tepki verince bak ne kadar da kıskanç deyince kendi kıskançlığı da katlanıyor. O sanki kıskançlık kapısını açıyor ve kişideki kıskançlığı davet ediyor. Ve onun kıskançlığını alıyor. Bil ki, eleştirdiğin her şeyi sen içine alıyorsun. Belki de bu şeyi sevmiyorsun, yargı şeklinde oluyor ama çok akla sığmaz bir şekilde evrenin işleyişine göre onları davet ediyorsun, topluyorsun...
Bil ki eleştirdiğin her şeyi sen davet ediyorsun. Bir sürü eleştirdiğin her şey sende ortaya çıkıyor ve sen de katlanmaya başlıyor.
Eğer bunu gözlemlersen bunu göreceksin. İşleyiş budur.
Eleştirdin mi o şey sana gelecek aynı hatayı sen de yapacaksın. Birini eleştiriyorsun bak yanlış yapıyor, şöyle yapıyor, böyle yapıyor gözlemle bir süre sonra aynı şeyi sen de yapacaksın. Aynı hatayı sende yapacaksın. Yani kaçınılmaz bir şekilde. Sen kurulmuş saat gibi bir mekanizmayı devreye sokuyorsun. Eleştiriyorsun kendin aynı şeyi yapacaksın. O yüzden yargılardan özgürleşmek çok önemli. O yüzden size diyoruz ki yargılama o zaman yargılanmayacaksın. Başkaları da seni yargılamayacak. Çünkü bu bir alışkanlık.
Ama eğer sende yargı yoksa o zaman yargıyı çekmeyeceksin. O zaman yargılansan bile bu senin genel eylemsel gidişatını engellemeyecek. Çünkü hiç farkında olmadan bütün bu yargılar ve eleştiriler seni kısıtlıyor. Bunun farkında değilsiniz ama bu büyük bir engel. Yargıdan korkmak. Ne diyorlar? Ayıp, insanlar ne der? Komşu ne der? Bu ne der o ne der?
İnsanlar sürekli bu modda değil mi? Böyle yapma o ne der bu ne der. Sürekli yargıdan korkmak. Beni yargılayacaklar öyle yapma, öyle giyinme, öyle bakma, öyle gülme, sesli gülme, kahkaha atma ya da ağlama ya da bağırma ya da kısa etek giyme, şort giyme, şunu yapma, bunu yapma.
İşte yargıdan korkmak. Ama sen ne kadar yargılarsan o kadar yargıdan korkacaksın. Çünkü sen yargılıyorsun. Sen o enerjiyi gönderiyorsun o zaman o enerji geri dönüyor ve seni engelliyor. Yargılamak kendini engellemek demek. Potansiyellerini kaybetmek demek. Ne kadar çok yargılarsan o kadar çok gücünü kaybedeceksin.
Bu arada basit enerjisel düzeyde de sen zaten zamanını enerjini yargıya harcıyorsun. Boşuna harcıyorsun. Ve o yargıların hepsi sana dönüyor. Ondan sonra çevrenin yargısı seni kontrol etmeye başlıyor. Bir süre sonra sen bir kukla haline geliyorsun, artık çevre seni kontrol ediyor. Çevre ne diyecek? Nasıl tepki verecek? Sürekli o kaygıdasın. Nasıl giyineceğim, ne yapacağım?
Beyaz giyinme kışta bana deli derler. Ve bunun gibi her şey. İşte sürekli yargılanmaktan korkmak. O yüzden evet farkındalığını bu yönde kullanacaksın. Ve kendine kısa bir formül kullanabilirsin. Al sana yargılardan kurtulma formülü; nedir o formül?
Bakıyorsun kıskançlık görüyorsun ne kadar da kıskanç. Ve formül şudur; “Kendine bak!!” Kendine bak! Kendine bak! Kendine bak! Bu formülü tekrarla. Her yargıladığında bu formülü tekrarla kendine göreceksin. Kendine aynı şeyi göreceksin. Ne kadar çabuk sen yargılardan kurtulursan o kadar hızla ilerlemeye başlarsın. Şaşıracaksın.
Koskoca bir yük sırtından düşecek. O kadar hafifleyeceksin ki, göreceksin ki tonlarca yargı yükünü sen üzerinde taşıyormuşsun. Ve o taşıdığın yargı yükü seni engelliyor. Belini büküyor. Böyle zorla yürüyorsun. İşte o yükü bırakınca müthiş bir özgürlük gelecek. Ve bütün o yargıladığın şeyler hızla yok olacak. Senden uçup gidecek kuşlar gibi...
Paramahamsa Yogaçarya Maha Yogi

29 Temmuz 2018 Pazar

YOGİ

"YOGİ, Asanalar vasıtasıyla bedenîni geliştirerek vücudu ruh için yararlı bir araç haline getirmektedir. Yogi ruhun yükselmesi için bedenin yararlı bir araç olduğunun farkındadır. Eğer beden güçsüz ve hasta ise, ruh uçma kapasitesini yitirmiş kuşa benzer.

YOGİ ölüm korkusundan özgürdür çünkü zamanın bedeni nasıl çökerttiğinin farkındadır. O, bedenin hayat boyu devamlı değiştiğini ve ölümün bedenin son bir değişimi olduğunu bilmektedir.
Doğum ve ölüm doğal bir olaydır ama ruh doğum ve ölüme tabi değildir. Beden ruhun kıyafetidir ve insan eskimiş beden kıyafetinin yırtılıp gitmesine üzülmemelidir.

YOGİ, bedenin yalnız haz almak için değil; insanlara ve topluma hizmet için verildiğini anlamaktadır. O, bedenin kendi malı olduğunu düşünmez ve bedenin bir gün gideceğini hiçbir zaman unutmaz. Asanaları  uygulayarak birey hayatta en önemli şeyi; sağlığını kazanmaktadır. Sağlık öyle bir şeydir ki parayla alınamaz, yalnız emek vererek kazanılabilir.

Sağlık bedenin, zihnin ve ruhun tam bir uyum ve denge halidir.

Büyük Üstad Akif MANAF'ın
YOGA/Asana Vücut Çalıştırma Sanatı Kitabı

21 Temmuz 2018 Cumartesi

Antilop

“Eğer nesne yeterince yükselerek yerçekimi alanının dışına çıkmışsa, dünyanın manyetik güçleri onu geri çekemez. Dünyanın yerçekiminden kurtulmak için roket çok büyük bir hızla fırlatılmaktadır. Buna benzer, bilinç Anahata çakra düzeyine yükseldiğinde birey kaderin etkisinden kurtulmaktadır. Yükselen bilinç iradeyi tetikler, irade titreşimi hızlanarak özgür irade düzeyine ulaşmakta ve kısmet çekiminin ötesine çıkmaktadır. Özgür iradesini kullanarak birey önceki yaşamlarda birikmiş gizli etki ve eğilimlerin tesirinden kurtulur. Bilinç Anahata çakra düzeyine ulaştığında birey gerçek Yogi olmaktadır. O zamana kadar birey sadece Yoga öğrencisidir. Bu dünyada sayılı gerçek Yogi mevcuttur ve sadece bir kaç gerçek Yoga Üstadı vardır. Bilinç Anahata çakra düzeyine ulaştığında birey Yogi olmaktadır, çünkü tamamen Yoga şuur düzeyinde yerleşmektedir. Yogi yalnızca kendi güçlerine ve Evrensel Bilinç’e güvenmektedir. O dıştan gelen hiçbir şeye bel bağlamamaktadır. Anahata Çakra düzeyinde kaderden kurtuluş ve geleceği özgür irade aracılığıyla belirleme gerçekleşmektedir. Bu aşamada zihin devamlı kontrol altında olmaktadır, çünkü olumsuz kararlar ve eylemler bilincin alt düzeye inmesine neden olabilir. Bu durumda bilinci yine Anahata Çakra düzeyine yükseltmek çok zor olacaktır. Bilincin bu tür çöküşünü önlemek için birey her zaman antilop gibi uyanık olmak zorundadır. Antilop her sese çok duyarlıdır. Buna benzer birey her fikre dikkat etmelidir. Bu yüzden antilop Anahata Çakra merkezinin taşıyıcısıdır. Antilop huzursuzluğun değil, uyanıklığın simgesidir.”
Yoga Çakra Enerji Merkezleri Bilimi
Büyük Yoga Üstadı Akif Manaf

4 Temmuz 2016 Pazartesi

YANSIMA

Siz yansıma olduğunuza inandığınız sürece yalnızlık hissedeceksiniz ama yansımayla birleştiğiniz zaman veya kendinize döndüğünüz zaman, kendinizin kim olduğunu gördüğünüz zaman yalnızlık hissi kaybolacak. Yalnızlık yerine birlik ve bütünlük hissedeceksiniz.
Yani bir fedakarlık yaptığınız zaman yalnızlık biter. Nedir o fedakarlık?O yansımadan feragat etmek. O egodan, o bencillikten, o geçici benden vazgeçmek. 'Ben Ali veya Fatma değilim. Ben doktor, mühendis değilim. Ben onların hiçbiri değilim' diyebilmek, bunun farkında olmakla ilgili fedakarlık.
Çünkü siz kendinizi Ali, Fatma, doktor, mühendis, erkek, dişi olarak düşününce yalnızlık ortaya çıkacak. Yalnızlık çekeceksiniz ama siz onlardan feragat edince birlik haline geleceksiniz. İllüzyon bitecek. Budur gerçek fedakarlık.
Aslında kolay bir şey değil çünkü kendinden vazgeçiyorsun. Ama gerçek kendinden değil yarattığın kendinden. Yani yarattığın bir yansımadan fedakarlık ediyorsun, feragat ediyorsun. Bir illüzyondan vazgeçiyorsun ama o illüzyon o kadar pekişmiş ki, o kadar gerçekçi görünüyor ki, kişi vazgeçemiyor.
Kişi bundan vazgeçemiyor, o yüzden de yalnızlık devam ediyor. Daha da derinleşiyor. Suni şekilde, herhangi bir zihinsel çabayla veya zeka gücüyle bundan kurtulamazsınız. Çünkü kurtuluşun tek bir yolu var. Bir yöntemi var. Yol nedir?Yolculuk nedir?
Yol budur: 'Kendini bulmak' veya yolculuk şudur:' Kendine doğru ilerlemek'. Çünkü insan kendinden uzaklaşmış ve ikinci bir benlik yaratmış, gerçek olmayan bir şey ve onun gerçek olduğuna inanmış, kendini inandırmış. Ben buyum diyor, otomatikman bir cevap var.
'Sen kimsin?' diye sorunca, ben Ali'yim veya Fatma'yım diyor. Şimdi gel de bunu inandır ki, Ali veya Fatma değilsin. İnandıramazsın. Sizinle kavga eder. Çok daha üstüne giderseniz bir tokat yersiniz.:))) Yani bu kadar inanmış, kendini inandırmış.
O yüzden bundan vazgeçmek, o gerçek fedakarlığı yapmak kolay değildir. Ama yolu var. Orijinal Yoga Sistemi sayesinde siz o noktaya doğru ilerlemeye başlıyorsunuz, aslında teknikler çok etkili ama görünürde de çok sade. Çünkü sade olan şey, gerçek olan şeydir. Gerçek sadedir.
Büyük Üstad Akif MANAF'ın Fedakarlık Nedir ve Nasıl Fedakar Olunur? Kitabı'ndan Alıntıdır.

1 Nisan 2016 Cuma

Toplumsal Huzur

İnsan toplumunun kurallara ihtiyacı olmasının nedeni insanın kendi doğasına göre yaşamamasıdır. Birey hayvan olmaktan çıkmış, ancak henüz tam anlamda bir insan olamamıştır.
Birey ebedi doğasını unuttuğu için doğal insani davranışlarını da kaybetmiştir. O yüzden insan öfke, nefret ve şiddete maruz kalmaktadır. Bu nedenle de insan toplumuna kanun, mahkeme ve polis gerekir.

Tekamül etmemiş insanın kişiliği bir kaos halindedir ve bu içsel kaos dışarı yansıyarak çevrede kaosa neden olur. İnsan içindeki kaosu kontrol edemediği için dışarıdan yardıma ihtiyacı vardır. Bu dışsal yardım kurallar, hukuk ve cezaevleri şeklinde ortaya çıkmıştır.

Ebedi doğasına göre yaşayan insanlar topluluğu için hiçbir kanuna gerek yoktur. Olgunlaşmış, aydınlanmış ve özgürleşmiş insan kimseye zarar veremez. Eğer toplum gerçekten insan olma yönünde tekamül ederse tek geçerli kanun sevgi olacaktır.

ÖZGÜRLÜK Nedir ve Nasıl Özgür Olunur?
Büyük Yoga Üstadı Akif Manaf

21 Mart 2016 Pazartesi

MULADHARA

(Kök) Çakra:

Muladhara Çakra insan gelişim ve evriminin birinci aşamasını temsil etmektedir. Bu düzey hayvani ve insani bilinç arasındaki sınırdır. Tüm şizofrenler, nevrozlular, deliler, psikopatlar, suçluluk duygusu ve çeşitli komplekslerle boğuşan insanlar enerjilerini Muladhara Çakra merkezinden yükseltememişlerdir. Neticede, dengesiz bir hayat sürmektedirler.

Toplum, din, aile ve arkadaşlar hakkındaki duygu ve tavırlar Muladhara Çakra merkezinde kayıtlıdır. Çocukluk, evlilik ve tüm ilişkilerden kaynaklanan duygular ve kişisel inanç sistemi bu merkezle bağlantılıdır. Duygusal korkular ve beklentiler burada kayıtlıdır. Ölüm korkusu bu merkezin temel psikolojik blokajıdır.

Günümüzde, toplumun çoğunluğunda Muladhara Çakra uyumsuz çalışmakta, dünyanın doğal dengesinin bozulması ve doğal kaynakların sömürülmesi bu bozukluğun belirtisidir. Kendini güvende hissetmeyen insanlar yaşamlarını güvence altına almak amacıyla doğa üzerinde egemenlik kurmaya çalışmaktadır. Temel güven eksikliği yüzünden birey hiddet, öfke ve şiddet gibi savunma mekanizmalarına başvurmaktadır.
Nefret, öfke ve kızgınlık gibi olumsuz hisler enerjiyi bloke ederek kanserlere neden olmaktadır. İnsan inanç sistemini incelemeli ve yararına olmayan inançlardan kopmalıdır. Doğru çalışan Muladhara Çakra sayesinde insan başkalarının inançlarını kendi gerçekliği gibi kabul etmemeyi ve kendi inanç sistemine tutunmayı öğrenmektedir.

YOGA/Çakra Enerji Merkezleri Bilimi
Büyük Yoga Üstadı Akif Manaf