“14 gezegen sisteminde üst düzeylere çıkıldıkça zaman daha da yavaşlıyor. Bir üst düzey gezegenin 1 günü dünyanın 100 senesidir. Orada 1 gün melekler keyif yapıyor, burada insan yaşlanmış. Zamanın göreceliği bu şekilde tespit edilmiş. Sonunda zaman nedir konusunda geçerli somut cevap yok. Bu cevabı Orijinal Yoga Sistemi ile bulabilir ve pratikte yaşayabilirsiniz. Zaman çok süptil bir güçtür, bazen ona enerji diyoruz ama bir güç desek daha doğru olur. Zaman psikolojik bir olgu değildir, zamanın olmadığı metafik düzeyden fizik düzeye geçer. Zaman bir güçtür, bu güç bu evreni 1. günden sonuncu güne kadar sürüklüyor. Zaman bedenini tahribata uğratıyor, zamanın etkisi budur. Zaman evrenin yok oluşunu sağlar, bir ölçektir. Farklı düzeylerde farklı çalışır. Evrenin senesi var ve gezegensel günler var. Hayatın gün ve saatlere bölünmesi bir kişinin icadı değil, olan bir şeyin tespitidir. Zaman da yer çekimi yasası gibidir, evrensel yasa ve ölçektir. Bu prensip zamansızlık düzeyinden bu düzeye geçit yapıyor. Orijinal Yoga Sistemi’nde evrenin harekete geçmesi ve sizin o hamurun içine dalması söz konusu. Siz ruhi varlıklar bu bilinçten ayrılan madde denilen hamurun içine dalıyorsunuz. Ruhi varlıklar yeni bir oyun olmak istiyor ve madde dediğimiz enerji size oyun alanı verilmesi için bilinçten ayrılmış. Bilinçten ayrılıp sonra bireysel bilincin etkisiyle tekrar canlanıyor. Siz o maddenin içine dalıp kendi enerjinizle maddeyi uyandırıyorsunuz. Maddenin başlaması ve organize olması için bir önemli unsur daha gerekiyor. O unsur kala denilen zaman unsurudur. Bunu evren bilimciler de kullanmıştır, Big Bang teoremi. Büyük Patlama ile evren saçılmaya başlıyor, genişliyor. Bu patlama zamanın etkisi ile oluyor. Evrenin başlangıcında maddeyi harekete geçirmek için zaman unsuru ekleniyor. Yıldırım çarpmış gibi madde süptil halde hazır ve ruhi varlıklar girerek hareketlendiriyor. Maddenin organize olabilmesi için bir güç gerekiyor, o enerjiye giren güç zamandır. Zamansızlık düzeyinden oraya girmektedir. Bu unsur olmazsa evren başlayamaz, yıldırım çakar gibi zaman çekiyor ve maddeye dokunuyor, o küçük dokunuş büyük bir kuvvet içeriyor. Küçük iğnenin balonu patlatması gibi, Big Bang doğru yerden alınmış, o şekilde oluyor evren genişlemeye başlıyor. Zamanın gücü bundan ibarettir. Maddi enerji ve o hamur sizin için sınırsız bir alandır, o sınırsız alanı harekete geçiren güç zamandır. Genel yaşamda zaman çok sinsice hareket eder sadece saatin tıklaması vardır, gözükmeden akan bir güç vardır. Bir de görüyorsun ki beden çökmüş, bu nesnel dünyada herşeyi yok eden güç zamandır. Sonuç olarak tüm evren yokoluşa sürükleniyor. Sınırsız olan maddi enerjiye siz dahil olarak aktifleştiriyorsunuz fakat harekete geçiremiyorsunuz ama zaman sadece bir dokunuşuyla maddenin patlamasını gerçekleştiriyor. O patlamanın içinde zamanın ilk etkisi kaos yaratmasıdır. Çünkü kaos olmazsa kozmos olmaz. Kaos teorisi buradan esinlenmiştir. Genişleyen madde yavaş yavaş kaostan kozmos haline girer, bu zamanın etkisiyle oluyor. Spirtüel düzeyde zamansızlık düzeyini, “çünkü orada sadece şimdi var” zihniniz algılayamıyor, orada sadece şimdi var sadece an var. Bu oranın gerçeğidir. Biz oranın gerçekliğini buraya getirip oranın gerçekliğine geçit yapmaya çalışıyoruz, o gerçekliği buraya getirip onu bir kapı olarak kullanıyoruz. Zaman düzeyinden zamansızlık düzeyine bir kapı açıyoruz, o kapının ismi “an”dır. Eğer siz andaysanız saatiniz şimdi saatidir ve o artık metafizik düzeydir. Çünkü fizik düzeyde akan zamanı durduramazsınız.”
Akif Manaf, Zihin konulu sohbetten alıntıdır.
11 Nisan 2019 Perşembe
Evren Nasıl Oluştu
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)